BM raportörlerinden Trump ve diğer popülist liderlere açık mektup: Göçmenlere yönelik nefret söylemini terk edin!

İnsan hakları müfettişleri imzaladıkları bildiride, liderleri siyasi kazanç uğruna etnik nefreti körükledikleri gerekçesiyle kıyasıya eleştiriyor

Trump, göçmen kökenli Kongre üyelerini "geldikleri yere dönsünler" sözleriyle hedef alınca, katıldığı bir programda protesto edilmişti (AP)

Birleşmiş Milletler’in (BM) önde gelen yetkilileri, ABD Başkanı Donald Trump’a ve diğer popülist liderlere üstü kapalı sert eleştiriler yöneltirken, göçmenlere ve etnik azınlıklara karşı “insandışılaştırıcı nefret söylemine” son verilmesi çağrısı yaptı.

Hazırlanan açık mektuba imza atan 20’den fazla BM insan hakları özel raportörü, “göçmenlere karşı halk arasında korku yayan ya da kendi siyasi kazançları uğruna bu kişileri ‘öteki’ olarak gören liderleri, üst düzey hükümet yetkililerini, siyasetçileri ve diğer önde gelen şahsiyetleri” uyardı.

Mektupta, bu tür şeytanlaştırma ve etnik gerilimi körükleme tavrının geçmişte şiddete ve “yıkıcı trajedilere” neden olduğuna dikkat çekildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Grup herhangi bir siyasetçinin adını vermemiş olsa da bu hafta New York’ta yapılacak BM Genel Kurul toplantısı öncesi hazırlanan bildiri, muhtemelen Trump’a yönelik örtülü bir eleştiri şeklinde yorumlanacak.

BM raportörleri, kamuya mal olmuş kişilerin başvurduğu nefret söyleminin dünya genelinde göçmenler ve azınlıkları hedef alan ölümcül saldırılara yol açtığını belirtirken, nefret söylemine maruz kalmakla nefret suçlarındaki yükseliş arasında korelasyon olduğunu gösteren akademik çalışmaları da bu duruma delil sundu.

Bundan başka LGBT+ üyelerinin insan haklarının sınırlandırılması şeklindeki “nefret dolu” çağrılarda da yükseliş yaşandı.

“Kamu görevlileri ve siyasetçilerin yanı sıra medyayı da hoşgörülü ve kucaklayıcı toplumları desteklemek için ortak sorumluluk almaya davet ediyoruz.”

Trump, başkanlık seçimleri kampanyasına Meksikalı göçmenlere tecavüzcü, uyuşturucu taciri ve suçlu sözleriyle saldırarak yüz kızartıcı bir başlangıç yapmış, göreve gelmesinden bu yana azınlıklara yönelik aşağılayıcı açıklamaları nedeniyle manşetlerde devamlı yer alır olmuştu.

Geçen yıl yaşanan bir olayda başkanlık sözcüsü, Trump’ın Beyaz Saray’daki bir görüşme sırasında, ABD’nin Haiti, El Salvador ve Afrikalı ülkeleri gibi “b.. çukuru ülkelerden” göçmenlerin gelişine nasıl izin verdiğini sorguladığına dair haberleri inkar etmemişti.

Trump yönetimi ayrıca, ABD içinde muhtemel ihlallerle ilgili BM insan hakları müfettişleriyle işbirliği yapılmasını durdurmuş ve ülkeyi BM İnsan Hakları Konseyi’nden çekmişti.

 

 

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği temmuz ayında yaptığı açıklamada, ABD-Meksika sınırını geçen çocuklar ve yetişkinleri gözaltına almak için kurulan göçmen kamplarını kınayarak, uygulamayı “insan haysiyetine aykırı ve zarar verici” olarak nitelemişti.

ABD sınırlarının ötesinde, anlaşmazlık yaratan söylemde de dikkate değer bir artış yaşandı: İsrail’de uzun süredir görevdeki Başbakan Binyamin Netanyahu, yakın zamanda gerçekleşen seçimlerde sandık başına giden Arapların sayısının yüksek olması hakkında duygu odaklı açıklamalarla sağcı tabanını galeyana getirmeye çalışırken, Çin ise Müslüman Uygur nüfusunun çoğunu potansiyel İslamcı teröristler gibi bir yaklaşımla şeytanlaştırdı.

Açık mektubun sonunda şu ifadeler yer aldı:

(Liderler) ayrımcılığa, düşmanlığa ya da şiddete teşvik eden milli, ırksal ya da dini nefreti savunmaktan kaçınmalı (…) Göçmenlere, azınlıklara ya da diğer savunmasız gruplara karşı nefreti kışkırtanları da süratle kınamalılar.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Elvide Demirkol

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU