DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları: Bu davanın iddianamesi A’dan Z’ye kadar kumpastır

Hatimoğulları, Kobani davasında verilen hapis cezalarını “Siyaseten yenemediğini emrindeki yargıyla, hapishanede rehin tutma davasıdır” diye değerlendirdi

Fotoğraf: AA

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Grup toplantısına Kobani davasında ceza verilen siyasetçilerin aileleri de katıldı.

Grup toplantısının yapıldığı salondaki sıralara Kobani davasından ceza alan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer tutuklu siyasetçilerin fotoğrafları yer aldı. Kobani davasında çıkan kararı değerlendiren Hatimoğulları, şunları söyledi:

Kobani kumpas davasında 24 arkadaşımıza siyaset yaptıkları için, IŞİD katliamlarına karşı çıktıkları için, bu rejime biat etmedikleri için, AKP ve Erdoğan’a 'kral çıplak' dedikleri için 407 yıl 7 ay hapis cezası verildi. 16 Mayıs’ta yargılanan ve hakkında karar çıkan siyasetçiler değildi. Toplumsal itiraz hakkıdır yargıdır. Bu karar toplumsal itiraz hakkına karşı verilmiş bir karar.

Arkadaşlarımız 'IŞİD’e hayır katliamlara hayır' dedikleri için yargılandı. Burada yargılanan sadece Kobanê direnişi değildir, yargılanan karanlığa karşı aydınlığı savunanlar, ölüme tecavüze, soykırıma karşı topraklarını ve yaşamlarını savunanlardır. Yargılananlar; Gezi’de olduğu gibi demokrasiydi, toplumsal itirazdı. Türkiye halklarının birlikte yaşam umuduydu. Kürt halkının onurlu mücadelesiydi.

Kobani siyasi intikam davasıdır

Bu kumpas davasıdır ve tamamen siyasi bir davadır. ‘Kobani düştü düşecek’ diyenlerin hayalleri sukuta erdiği için bu bir intikam davası olarak açılmıştır. Bu intikamı almak için yıllardır Yasin Börü’yü arkadaşlarımızın öldürdüğünü iddia ettiler. Bir çocuğun ölümünden bir siyasi intikam senaryosu çıkaracak kadar yürekleri kurumuş, vicdanları köhnemiş olan bir anlayış var karşımızda.

Erdoğan daha dünkü konuşmasında karara rağmen bu kararda Yasin Börü’nün öldürülmesine ilişkin bir ceza olmamasına rağmen Yasin Börü’nün öldürüldüğü üzerinden halkı aldatmaya, halkta algı yaratmaya devam ediyor. Şimdi bu kararda ne var? Yargılanan hiçbir arkadaşımız bir tek kişinin ölümünden sorumlu değildir. Bu kararı bütün Türkiye kamuoyu lütfen öyle bilsin ve Erdoğan’ın şürekasının saray şürekasının yaratmak istediği cinayet üzerinden yaratmak istediği dezenformasyona karşı lütfen bütün Türkiye halkları kulaklarını açsın.

Dün AKP Genel Başkanı Erdoğan Kobani kumpas davası hakkında yorum yapıyor. Verilen karar bu davanın savcısı ve hâkimi olan Erdoğan’ın, Bahçeli’nin yüreğine su serpmiş olabilir. Ama Türkiye’deki demokratik kamuoyunun, Kürtlerin, Türkiye halklarının yüreğinde de büyük bir öfke yarattı. Erdoğan “Kobani siyasi dava değil” diyor. Evet Erdoğan bu sadece siyasi dava değil, aynı zamanda bir siyasi intikam davasıdır. Bu davanın iddianamesi A’dan Z’ye kadar bir kumpastır.

Normalleşme dediğiniz Kürtsüz bir normalleşmedir.

Siyaseten yenemediğini emrindeki yargıyla, hapishanede rehin tutma davasıdır. Davaya atadığınız çete üyesi hakimler, cüppe giymiş siyasiler, Saray eşrafı ve küçük ortağı şunu iyi bilsin ki bu dava Türkiye tarihinin en büyük siyasi ve komplonun olduğu davasıdır.

Normalleşme dediğiniz Kürtsüz bir normalleşmedir. Devrimcilerin, sosyalistlerin, aydınların, demokratların kadınların biat etmeyenlerin olmadığı yani aslında toplumun tamamının olmadığı bir normalleşmeden, AKP’nin normunu kendisinin yarattığı bir normalleşmeden bahsediyor. Bu normalleşme değil anormalliktir. Bu anormalliği Türkiye’nin önüne normalleşme gibi sunmaya kalkmayın, Kobani kumpas davasında aldığınız karar bunun en açık göstergelerinden birisidir. Bu normalleşme değildir. Bu düpedüz bir darbedir. Toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran ve şiddetin alasını ören bu toplumda, şiddeti bitirmemekte ısrar eden, barış taleplerini duymayan, şiddet konusunda ısrarcı olanların normalidir, bu sizin normaliniz. Bizim ise asla normalimiz olmayacak bunlar.

 

Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU