Sudan'daki entelektüeller, askerî ikiliği reddederek sivil bir devlet çağrısı yapıyor

Savaş, halkı ve seçkinleri kendileriyle karşı karşıya getirdi ve hâkim yaklaşımı kırdı

Hartum'da bir duvara çizilmiş grafiti ve kaldırım üzerine oturan bir genç / Fotoğraf: Arap Birliği Çalışmaları Merkezi

Edebiyatçılar, yazarlar, tiyatrocular ve plastik sanatçılar Nisan 2019'da Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in devrilmesiyle sonuçlanan Aralık 2018 devrimine nasıl katkı sağladıysa, 15 Nisan'da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında başkent Hartum, el-Ubeyd ve Nyala şehirleri, Sudan'ın batısı ve Kuzey Merve'de patlak veren ve her geçen gün şiddetlenen savaşa da öyle itiraz ediyor.

Sanatçılar, savaş karşıtı faaliyetlerde şimdiye kadar düzenli hareket edemedi ve savaşa karşı birleşik bir tutumu ifade eden ortak bir açıklama yayımlamadı.

Bununla birlikte çoğu, savaş karşıtı tutumunu sosyal medyadaki şahsi hesapları ya da haber ve kültür sitelerinde yazdıkları makaleler üzerinden gösteriyor.

Sudan'daki siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları arasında, savaşın sonuçları ve Sudan'daki hayata etkilerine karşı belirgin bir tutum ortaya koyan bildirilerin imzalanması için pek çok faaliyet yürütülüyor.

Sudanlı sanatçılar, şu an yaşanan savaşı nasıl görüyor?

Sudan'daki siyasi sahnenin karışıklığını nasıl değerlendiriyorlar?

Ülkenin gerçek anlamda bir felaketten kurtulmasına nasıl katkıda bulunuyorlar? 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savaşa karşı sevgi

Sudan Drama Sanatçıları Sendikası başkanı, yönetmen ve oyuncu Reşid Ahmed İsa, Independent Arabia ile yaptığı röportajda ülkede olup bitenlerden duyduğu üzüntüyü şu sözlerle dile getirdi: 

Düşünürlerin, siyasetçilerin, sanatçıların, entelektüel seçkinlerin, şarkı söyleyenlerin, milli şiir yazanların ve ülkenin yedi bin yılı aşkın bir tarihe sahip medeni bir ülke modeli oluşturacak milli bir projesi olacağını hayal edenlerin var olduğu bir ortamda ülkenin savaş haline sürüklenmesi çok üzücü.
 

1.jpg
Sudanlı yerinden edilmişlerin yaşadığı kamp / Fotoğraf: Reuters

 

Reşid, savaşın sadece siyasetçileri, sanatçıları veya çekişmeli tarafları değil, tüm Sudanlıları kendileriyle karşı karşıya getirdiğini düşünüyor.

Ona göre "savaşı doğuran ilk sebep, sıradan insanının durumunu iyileştirmesi beklenirken onları hesaba bile katmayan siyasi elitler. Ellerindeki silahın, Sudan'ın sorunlarına ilk çözüm anahtarı olarak kalmaya devam ettiği askerler ve onların iktidarda tekelleşme arzusu da diğer sebep. Vatanın bizim sevgimize ihtiyacı var. Ama bu romantik anlamda veya hayalde ve sözde kalan bir sevgi değil. Herkesi içine alan büyük bir vatan uğrunda iktidarı tek başına elinde tutmak gibi kişisel hırslarımızın ve küçük şahsi hayallerimizin ötesine geçen bir sevgi. Çözüm, ülkenin yer altında ve üstündeki yetenekleriyle en büyük zenginliği olan insanını korumak için sanatçıların benimsediği savaş karşıtı eylemde gizli."


Tarafsızlık yok

Roman yazarı ve şair Adil Saad Yusuf, siyasi ve ideolojik duruşu ne olursa olsun hiçbir sanatçı ve entelektüelin insanı ve vatanı ilgilendiren hadiseler karşısında tarafsız kalamayacağını düşünüyor.

Independent Arabia'ya konuşan Yusuf, görüşlerini şu ifadelerle dile getirdi: 

Burada mesele açık ve net görünüyor. Sanatçı, insani ve fikri duruşunu gösteren tarafını belli etmelidir. Savaş, savaştır ve bize düşen, ona karşı çıkmak, hatta mevcut ve barışçıl tüm yollarla ona karşı mücadele etmektir. Tüm dünyadaki savaşların generallerine karşı, yazar ve entelektüel sıfatımızla çatışmaya karşı duruşumuzu, bizi fikirlerimizden ayrı yaşamak zorunda bırakan istisnai söylemlerle takas etmeyiz. Şu an Sudan'da olanlar siyasi elitlerin, darbecilerin ve kasıtlı ekonomik yoksullaştırma politikalarının kırılgan ve istikrarsız koşullarının kaçınılmaz bir sonucudur. Üstelik sürekli taciz ve zorbalık, durumun kötüleşmesine ve değiştirme hakkına sahip olduğunu iddia eden güçler arasında kızışmasına yol açtı. Çağımızdaki savaşları ve onların vahim sonuçlarını unutmamız gerek. Bu savaşlara karşı direnişe katılmalı, savaşta parmağı olanları ortaya çıkarmalı ve kutsal boğalarını havaya uçurmalıyız.
 

2.jpg
Sudanlı sanatçı İmad Abdullah'ın savaş karşıtı posteri / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Savaş felaketinden nasıl çıkılacağı ve Sudanlı sanatçıların üzerine düşen görev hakkında da görüş beyan eden Adil'e göre üretken yazar, halkları farklı bileşenleri arasında barışa ve bir arada yaşamaya teşvik eden ve özgürlük, adalet ve barış değerlerini yücelten üretimiyle, yani sanat eseriyle, mümkün temeli ortaya koymalı.


Aşamalı mücadele

Öykü yazarı ve gazeteci Abdurrahman Faruk ise savaşa karşı durma veya savaşın iki tarafından birinin yanında yer alma meselesinde gerçeklik ile değer yargısı arasında bir fark olduğunu düşünüyor.

Faruk, görüşlerini şu şekilde ifade etti:

Sudanları sanatçıların azımsanmayacak bir kısmına ek olarak çoğu siyasetçinin görüşleri, değer yargısına bağlı. Bu, savaşa karşı ilkeli duruşu temsil ediyor. Ancak gerçeklik bize, şu an Sudan ordusu ile HDK arasında yapılan savaşın kökenleri ve sonuçları üzerinde düşünmeyi dayatıyor. Biz, çekiç ile örs arasındayız. Ordu, galip gelirse hiç şüphe yok ki onun zaferi, İslamcıların kalıntılarını yeniden öne çıkaracak. HDK, etkinliğini dayatabilirse bu, devlet kurumunun ayrılmaz bir parçası olan ordunun zayıflamasına sebep olacak.


Faruk, bu savaşta ordunun temsil ettiği devlet kurumunun safında yer almanın da şu aşamada çok gerekli olduğuna inanıyor. Dolayısıyla demokratik geçiş meselesi, savaşı kazandığı takdirde Sudan ordusu ile sivil güçler arasındaki yaklaşan çatışmanın esasını teşkil edecek.

Ve bu, etkin askerî İslamcıların kalıntılarını, devrimi doğmadan öldürme planlarını gerçekleştirmek için bir cephe olarak kullanan askerî kurum ile devrimci güçler arasında tamamen siyasi bir mücadele olacak. 
 

3.jpg
Sanatçı Muhammed Klayn'a ait başka bir poster / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Siyaset iblisi

"Bir siyasetçi, iktidara gelmek için her zaman ordunun sırtına binme hayalinden vazgeçmeli" diyen Reşid Ahmed İsa, savaşın nedenlerini şöyle analiz ediyor:

Sudan'daki siyasetçiler, askerler arasındaki çatışmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Zira askerî çatışmanın içinde siyasi bir çatışma yatar. Bu siyasetçiler ister İslamcıların kalıntıları dedikleri kimseler ister çerçeve anlaşma güçleri olsun, çatışmanın ayrıntılarında gizlenen unsur, şeytandır. İki taraf da, düşünmeyen ve sadece öldürmek için üretilmiş kör bir tüfeğin üzerinden geçiniyor. Siyasetçilerin çatışmayı püskürtmekten vazgeçmesi lazım. Ordu da siyasi süreçten tamamen uzak durmalı. Çünkü onun rolü; yetenekleri, insanı, vatanı ve anayasayı korumaktır; bundan daha büyük bir rol de yoktur.

Sanatçılar olarak biz, siyasetçiler ya da askerlerin bu vatanı yıkıma sürüklemesine izin veremeyiz. Kültür ve sanatın, topluma önderlik etmesi gerekiyor. Şu anda siyaset sahnesine yön verenlerin şuurunda büyük bir kriz var ve bu kriz onların, vatanı ve siyasi seçkinleri tarafından durumunun iyileştirilmesi beklenen sıradan insanı göz önüne almamalarında yatıyor.


Reşid, -ufukta bir uzlaşma ya da diyalog belirse de- yanlış anlamaları düzeltmek ve Sudan'ın devam eden karmaşık krizlerini ele almak için farklı bir diyalog yürütülmesini bekliyor.

Reşid'in işaret ettiği karmaşık krizlerden biri de her hak sahibine hakkını vermek üzere toplumun tüm bileşenlerine eşlik eden ulusal siyasi projenin yokluğu krizidir. 

Reşid, hem siyasetçilere hem de askerlere şu mesajı gönderiyor: 

Ülke, kritik bir aşamada ve felaketin içinde. Evlerindeki insanları ve sokaklardaki masumları öldüren bu yersiz savaş sona ermeli. Bu lanet olası savaşı bitirin ve gelin bu vatan için düşünüp plan yapalım.


Halk bilgeliği

Şair ve yazar Mugire Harbiye mevcut savaşı, Ebu Likeylek'in 1762 darbesine Kordofan'dan gelen güçleriyle Sennariye Devleti'nde (1504-1821) Sultan Badi'ye karşı katılıp şartlarını dayatmasına benzetiyor.

Harbiye, bu savaşta da aynı sahnenin tekrarlandığını ve savaşın, Sudan toplumunun uzun bir süredir mustarip olduğu tarihî zulümden türediğini düşünüyor.

Harbiye'ye göre şu an devam eden savaş, Sudan'ın büyük merkezinde varlık göstermek isteyen toplulukların bu arzusunu dile getiriyor. 
 

4.jpg
Sudan barışını resmeden bir sanatçı (Sosyal medya)

 

Harbiye, savaşın musibetlerinden kurtulmak için olası çözümler hakkında da şu ifadeleri dile getirdi:

Eğer yaklaşan bir diyalog veya uzlaşma varsa umarım bu, sadece askerler veya siyasiler arasında olmaz. Çözümün başta sanatçılar, plastik sanatçılar, şairler, akademisyenler, tarihçiler, sosyologlar ve psikologlar olmak üzere tüm Sudanlıları bir araya getiren bir diyalog yoluyla gelmesini temenni ediyorum. Çünkü Sudan'ın toplumsal sorunu bence büyük ve ülkenin yaralarını iyileştirmek için birçok siyasetçinin sosyolojik ve psikolojik hastalıklardan kurtulmaya ihtiyacı var.


Harbiye, Sudan'ın farklı bölgelerinde halkın itibar ettiği bilgelerin, yerel topluluk önderlerinin ve Sudan gerçeği üzerine eğitim ve tecrübe sahibi insanların savaşı söndürmedeki rolünü de vurguluyor ve Zureykat, Mesiriye vd. kabilelerin reislerinin mevcut savaşa karşı tutumlarına işaret ediyor.

Bu reisler, başkent Hartum'un dışında kalan bölgelerinde şu ana kadar ordu ile HDK arasındaki savaştan kaçınmayı akıllıca başarabildiler. Harbiye bu durumu, Sudanlı hoşgörüye bir örnek olarak görüyor. 
 

5.jpg
Hartum'da bir grafiti (Sosyal medya)

 

Harbiye'nin ifadesiyle "Sudan halkı özünde hoşgörülüdür. Devrimin sunduğu modeller de Sudanlıların kişiliğini oluşturan değerler ve ahlakın en iyi örneğidir. Zalimlerin kendi amaçlarına ulaşmak için devrimi gasp ettiği doğru, ancak devrim bakidir. Sudanlıların onun özgürlük, barış ve adalet ülküsüne erişmek için ortaya koyduğu çok güzel modeller mevcut."


Devlet içinde devlet

Sudan Drama Sanatçıları Sendikası Başkanı Reşid Ahmed İsa, vatanın ayarlarını bozmaya çalıştığını söylediği Sudan krizinden yabancı odakları uzak tutma çağrısında bulunuyor ve "Uluslararası müdahaleleri durdurmak gerekir" diyerek Sudan krizini içeriden çözmek gerektiğinin altını çiziyor.

Ordu ile HDK arasındaki çatışmanın gidişatını ise şöyle anlatıyor: 

Aralık devrimi, Nisan 2019'da el-Beşir rejiminin devrildiği ilk andan itibaren HDK'yi orduyla bütünleştirme çağrısında bulundu, çünkü bu güçler, Sudan ordusuna kıyasla sayıca azdı. El-Beşir rejimi tarafından 2003'ten sonra Darfur bölgesinde tutuşan silahlı hareketlere karşı savaşmak için oluşturulan bu güçler, daha sonra büyüklüğünün dört katına çıktı. Geçiş döneminde bir ordu haline gelmesi için tüm kapılar açıldı. Karargâhları, muazzam bir hızla ülkenin dört bir yanına yayılarak Hartum'u her yönden kuşattı. Sonra Sudan ordusunun birkaç karargâhını ele geçirdi ve Genelkurmay Başkanı'nın onayıyla paralel bir ordu haline geldi ki bu da devlet içinde bir devlet oluşumuna yol açtı. Böylece sözde sivil devletin varlığı sona erdi. Siyasi anlaşma ve bozulan anayasal belge ile onaylanan 25 Ekim darbesi öncesindeki geçiş döneminde devlet, sivil-asker ortaklığı yerine askerî ikilikle yönetilmeye devam etti. Bu, ilginç bir şey. Kurtarma rejimi tarafından oluşturulduğu için bu güçleri dağıtma ilkesi, devrimin ilkelerinden biriydi. HDK'nin genişlemesi, lideri Muhammed Hamdan Dagolo Hamidti ile sivil güçler arasındaki siyasi manevralara ve cilveleşmelere katkı sağladı.


Özgürlük ve Değişim Güçleri'ni de bunun dışında tutmayan Reşid, onları da eleştiriyor ve onların, HDK'yi dağıtma veya orduyla bütünleştirme meselesine karşı tutumunun belirsiz kaldığını söylüyor.

Bu güçlerin iktidar açlığı çektiğini de belirterek durumu şu ifadelerle yorumluyor:

Devrimi hedefine ulaştıramadılar. İktidara silahla gelme devrinin sona erdiğini anlayamadılar. Aralık devriminin de dediği gibi silah, Sudan'a bir kez daha hâkim olmayacak, olamaz.

 

 

Independent Arabia 

DAHA FAZLA HABER OKU