İlahiyatçı Yıldırım lüks iftarların ramazandaki yerini anlattı: Yanınıza sadece açlık kâr kalır

Ortalama üstü bir restoranda iftar menüsü kişi başı 750 liradan başlıyor. Üst limit yok. Peki bu durum ramazanın ne yanına düşüyor? İlahiyatçı Muhammed Emin Yıldırım, depremi hatırlatarak "israf infaka dönüşmeli" diyor

Lüks oteller de binlerce liraya iftar menüleri hazırladı / Fotoğraf: Diva Magazin

Ramazan ayında yine milyarlarca Müslüman oruç tutacak ve bir aylarını ibadetle geçirecek.

Günahlarının affedilmesi için inandıkları yaratıcıya yönelecekler ve kalplerinden geçenleri yine ondan dileyecekler. 

İnsanlar iftar ya da sahur davetlerinde buluşacak, uzun zamandır görüşemeyenler bu sofralarda bir araya gelecekler. 

Bir de başka masalar var: Lüks iftarlar.

R.B isimli bir restoranda iftar menüsü 955 lira.

Orucunuzu lüks restoran ve mağazaların çevrelediği Galataport'ta açmak isterseniz kişi başı bin 540 lira ödemelisiniz. 

Çırağan Sarayı'nda iftar açmak isteyenler parasını önceden verirse kişi başı 2 bin 980, ödemeyi iftar akşamı yaparsa 3 bin 280 lira vermesi gerekiyor. 

Ortalama üstü restoranlarda kişi başı 750 lira olan iftar menüleri otellerde bin 250 lira ve üzeri. 

Yani böyle bir restoranda iftar açmak isteyen 4 kişi, en az 3 bin lirayı gözden çıkarmak zorunda. 

Peki bu durum ramazanın neresinde?

Siyer Vakfı Kurucusu Muhammed Emin Yıldırım, normal zamanda israf olan bir şeyin ramazanda yapılması insana daha farklı bir biçimde mesuliyet yüklüyor" uyarısında bulundu.

 

258787.jpg
Muhammed Emin Yıldırım

 

Ev davetleri bile deprem bölgesine yönlendirilmeli

50 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği, milyonlarca kişinin yokluğa mahkum olduğu depremi hatırlatan Yıldırım, "Yıkılan yuvalar var. Binlerce kardeşimiz şu anda çadırlarda, konteynerlerde. Değil otellerde ve lüks restoranlarda iftar yapmak, bu sene aile iftarlarının bile buralara kanalize edilmesi yönünde bir kanaatim var. İnsanlar, akrabalarına, arkadaşlarına evlerinde verecekleri iftar davetleri yerine 'Bu yıl vereceğimiz daveti deprem bölgesine gönderelim' diye bir hassasiyet duymak zorunda" dedi. 

"Bu kadar büyük bir yara ve acı dururken, biz ev iftarlarında bile böyle bir hassasiyet göstermemiz gerekirken otellerde, lüks lokantalarda yüksek paralar vererek yapılacak bu tarz iftarlar ne ramazanın ruhuna ne de şu anda oluşan bu toplumsal acımıza uygun bir şey değil" diyen Yıldırım, "Bütün kardeşlerimizin buna ciddi bir biçimde dikkat etmesi gerekiyor. Ramazan bize birçok şeyi öğrettiği gibi israf meselesini de öğretir. İsrafın, infaka dönüşmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu manada bir hassasiyetle hareket etmek hepimizin üzerinde vicdani, insani ve İslami bir sorumluluktur" ifadelerini kullandı.

"Yanınıza kalan sadece açlık olur"

İbadette şekil ve ruhun birleştirilememesi problemi olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Şekle sarılıp ruhu öldürdüğümüzde ruhsuz bir ibadet ortaya çıkıyor" diyerek şunları söyledi:

"Bu, namaz için de böyledir. Hakkıyla ikame edilen namaz sizi her türlü çirkinlikten, kötülükten, vicdansızlıktan, ahlaksızlıktan koruyor. Çünkü o namaz hayatla bağlantı kurulan bir namaza dönüşüyor. Öyle bir namaz yoksa demek ki ruhu ölmüş bir namaz kılıyoruz.

Orucu bize emreden Bakara Suresi’nin 183. ayetidir. Ayetin sonunda 'Umulur ki takvaya erersiniz' der. Bunu ortadan kaldırdığınızda, oruçla Allah'ın bizde oluşturmak istediği asıl etkiyi kırdığınızda o zaman siz yanınıza kâr olarak sadece açlığı alırsınız.

Oruç bize çok ciddi bir biçimde ruh terbiyesini, irade terbiyesini, iradenin hakkını vermeyi, sıkıntıların gözden geçirilerek giderilmesi gerektiği konusunda bir bilinç uyandırıyor. Ve biz oruçla aslında kaybettiğimiz değerleri yeniden hayatımıza taşımak, bu değerleri fazlalaştırmak, aşırılıkları önlemek için oruç tutuyoruz. Ama ruh ve bu hikmet boyutunu kaybettiğimizde sadece ortaya açlık kalıyor. Aç kalıyorsunuz ve akşamında hiç de yakışmayacak şekilde israfı çağrıştıracak bir şeyler yapıyorsunuz. Aç kalıyorsunuz ama etrafınızdaki fukaranın hakkına ait hiçbir şeyi konuşmuyorsunuz. Aç kalıyorsunuz ama zalime, zulme karşı hiçbir tepkiniz oluşmuyor. Aç kalıyorsunuz ama vicdani anlamda tepki vermeniz gereken birçok şeyi şeye sineye çekiyorsunuz.

Bütün bunların hepsi aslında ibadetin manasına, ruhuna yönelik olan şeyleri ihmal etmemizden kaynaklanıyor. Eğer biz ruhla şekli, ruhla manayı birleştirdiğimizde o zaman asıl ibadetin bize vermek istediği o bilinç ve şuur ortaya çıkmış olur."
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU