"1 milyon 800 bin boş konut varken niye KYK?"

Depremzedeler için güvenli konut ihtiyacı sebebiyle üniversitelerde yüz yüze eğitime ara verilmesine akademik çevrelerden tepki büyüyor. İstanbul Üniversitesi öğrencileri kararı 46 öğrenci kulübünün ortak imzacı olduğu basın açıklamasıyla protesto etti

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve peş peşe gerçekleşen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonrası yüz yüze eğitime bahar dönemi boyunca ara verilen üniversitelerde öğrenciler tepkili. 

İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü önünde yüzlerce öğrenci hem depremde yaşamını yitirenleri anmak hem barınma sorununa çözüm olarak KYK yurtlarının boşaltılması kararına tepki göstermek için bir araya geldi.

Açıklamada söz konusu kararın eğitimde sebep olacağı olumsuz etkilere değinildi. 

Öğrenciler salgın döneminde tecrübe edilen uzaktan eğitimin pek çok açıdan yetersiz kaldığı ve afet sonrası mevcut durumda uzaktan eğitimin bir çözüm olmadığına işaret ediyor:

Pandemi sürecinde dahi teknolojik adaletsizliğin söz konusu olduğu uzaktan eğitim modeli, depremzede öğrencilerin erişim imkanları göz ardı edilerek yürürlüğe geçirilmiştir.

"Karar psikolojik yıkımı ağırlaştırabilir" 

46 öğrenci kulübü tarafından ortak kaleme alınan açıklamada, üniversitelerde çevrimiçi modele geçilmesiyle ilgili kararın  depremzedeler özelinde hayatı daha güç hale getirebileceğinin altı çiziliyor.

Karar ile ilgili olarak "Sosyal hayata karışmasını öteleyecek ve bunun psikolojik açıdan olumsuz geri dönüşleri olacak" yorumu yapılıyor.

"İzolasyon değil normalleşme gerekiyor" 

Afetten sonraki yıkımın psikolojik etkilerinden biri ise depremzedelerde sıkça rastlanan travma sonrası stres bozukluğu. 

Deprem gibi afetlerden sonra eskiye dönmenin çok daha uzun zaman aldığı, enkaz kaldırma ve yeniden inşa için gereken sürenin aylar hatta yıllar olduğunu düşünüldüğünde TSSB için olası riskler de artıyor.

Öğrenciler pek çok uzmanın birleştiği bu konudan yola çıkarak "İzolasyon işe yaramıyor" tespiti yapıyor: 

Kişinin uzman eşliğinde psikoterapi alması, insan ilişkilerini devam ettirmesi, izole olmaktan kaçınması, terapist eşliğinde travma üzerine çalışılması, günlük rutin işlerine döndürülmeye çalışılması kişinin travmasını atlatmasında önemli rol oynamaktadır. Bu noktada gençlerin de akranlarıyla birlikte kampüs hayatında normalleşme sürecine devam edebilmesinin ve sosyal hayata katılmasının önemi ortadadır.

Ortak basın açıklamasında eleştirilen bir diğer konu ise depremzedelerin barınma problemi için alternatif seçenekler düşünülmeden KYK yurtları ve üniversitelerin akla gelmesi.  

Açıklamada üniversitelerin yüz yüze eğitime ara vermesi yerine, depremzedelerin özel oteller, misafirhaneler ve kamu konutları gibi yerlerde ikame edilmesinin depremzedeler için fiziki açıdan daha uygun olacağı ve bu şekilde öğrencilerin de mağdur edilmeyeceği vurgulanıyor:

Hali hazırda Türkiye genelinde KYK’ye ait yurtların yatak kapasitesi 850 bin. Bunun yanında sadece İstanbul’da. Neden depremzedeler halihazırda fiziki açıdan öğrencilere de yetersiz gelen ve yalnızca sekiz yüz bin (800.000) yatak kapasiteli yurtlara yerleştirilmektedir? Türkiye turizminin; İşletme Belgeli ve Belediye Belgeli otelleri 2021 yılı Aralık ayındaki verilere göre bir milyon altı yüz otuz dokuz bin altı yüz yirmi altı (1.639.626) yatak sayısına sahipken. Bunun yanında, İstanbul Planlama Ajansının verilerine göre sadece İstanbul’da bir milyon sekiz yüz bin (1.800.000) konut boş durumdayken Neden özel ve kamunun konaklama olanakları yeterli şekilde seferber edilmemektedir? Neden her kriz durumunda ilk vazgeçilen “eğitim” olmak zorundadır? 

"Ortada hatalar zinciri var"

Öğrenciler alınan karar ile birlikte bir belirsizlik ortamı yaratıldığına değiniyor. 

Bu karar ile birlikte zaten geçtiğimiz yıldan bu yana barınma problemi sürmekte olan öğrencilerin yeni bir barınma krizi ile karşı karşıya kalacağı vurgulanıyor.

Yurtlardan kimlerin çıkacağı, çıkarılanlara ne gibi olanaklar tanınacağı, deprem bölgesinde ikame eden öğrencilerin durumunun ne olacağı gibi pek çok soru ortada duruyor. 

Öğrenciler belirsizliklerin giderilmesini istiyor:

Cumhurbaşkanının aldığı bu karar öğrencileri yalnızca mağdur etmiyor, aynı zamanda birçok belirsizliği de ortaya çıkarıyor. YÖK ve Cumhurbaşkanı yaptıkları açıklamalarda KYK yurtlarından atılan öğrencilerin nerelerde kalacaklarına dair, maddi durumundan dolayı veya evi deprem bölgesinde olduğu için eve çıkma durumları bulunmayan öğrenciler için ne gibi önlemler alınacağına dair ve evlerine dönmesi gereken öğrencilerin ulaşım sorunlarına ilişkin hiçbir çözüm önerisi sunmamaktadır. Bu konular tamamen belirsiz bırakılmaktadır. Sadece İstanbul Üniversitesinde eğitim görüp deprem bölgesinde ikamet eden öğrenci sayısı 3.379’dur. Buradan soruyoruz: Bu öğrenciler nerede barınacaklar?

İstanbul Üniversitesi öğrencisi Ecre Bayrak, okula 2019 yılında başladığını ve öncesinde pandemi şimdi deprem gerekçesi ile üniversite hayatının yalnızca bir yılını örgün eğitimde geçirdiğini ve bu sebeple yüksek öğreniminden verim alamadığını söylüyor:

Ben 2019 girişliyim ve benim eğitim hayatım online eğitimle geçti. Şu an okuldan öğrenebildiğim neredeyse hiçbir şey yok ve kendi çabalarımla eksiklerimi kapatmaya çalışıyorum.

Bir başka İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sinan ise, kriz durumlarında ilk feda edilenin öğrencilerin barınma ve eğitim hakkı olmasının kabul edilebilir olmadığını dile getiriyor.  

Düne kadar KYK Vezneciler Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan öğrencilerden Dilara, depremin ilk anından itibaren öğrenciler olarak hem bölgede hem İstanbul’da depremzedeler ile dayanışma içerisinde olduklarını ama gelinen noktada şu an barınabilecekleri bir yer olmamakla birlikte eğitim haklarından da mahrum edildiklerinin altını çiziyor.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU