Sancar: Tek adam yönetimi çökmüştür

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar "Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de 3 milyon yapının denetimsiz bir şekilde af kapsamına alınması, cinayetin açık bir şekilde kanunileşmesi anlamına geliyor" dedi

Fotoğraf: HDP

HDP Eş Genel Başkanım Mithat Sancar, partisinin Kriz Koordinasyon Merkezi'nde açıklamalarda bulundu.

Konuşmasında Türkiye'nin tarifi çok zor bir acıyı yaşadığını kaydeden Sancar "Kelimelerin boğazımızda düğümlendiği bir zamandayız" dedi.

Sancar şöyle devam etti:

İnsanların feryatları, yardım çığlıkları ve büyüyen haklı öfkesi asla unutulmayacak. Öyle iktidar sahiplerinin “kader planı, asrın felaketi” diyerek kendi sorumluluklarını ve beceriksizliklerini gizleyebileceklerini sandıkları bir süreç değil bu. Depremin asıl yıkıcı etkisi; deprem öncesi yapılanlar, yapılmayanlar ve deprem sonrası gerçekleştirilmeyenler ve gerçekleştirilmesi gecikenlerdir. Asıl depremleri insani felakete dönüştüren iktidarların ve devletlerin politikalarıdır. 

Yaptıkları ve yapmadıkları şeyler depremleri felakete dönüştüren başlıca faktördür. Bu faktörlerin başında tedbirsizlik gelmektedir. Önlemlerin zamanında alınmaması bir diğer faktördür.  Acil müdahale ve yardımların yine zamanında ulaştırılmaması da yıkımı büyüten temel sebeplerden biridir. Bu ülkeyi yönettiklerini söyleyenlerin vurdumduymazlığı, organizasyonsuzluğu ve koordinasyonsuzluğu felaketin temelinde yatmaktadır. İnsan ve toplum merkezli yönetim yerine ranta ve talana dayalı politikalar yıkımın başlıca sebebidir.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Depremin sekizinci gününe gelindiğini hatırlatan Sancar, Halen ulaşılmayan çok sayıda enkaz olduğunu kaydetti.

"Bu büyük yıkımın içinden bir kez daha büyük insanlık kendini gösteriyor"

Sancar şöyle devam etti:

Enkaz altında on binlerce insanımız bulunuyor. Bu karakışın ortasında insanlar soğukta kaderlerine terk edilmiş durumda. Çadır, soba, battaniye, gibi ihtiyaçların devlet ve hükümet düzeyinde yeterli oranda karşılanmadığı bir durum söz konusu. Yardımların dağıtılmasında büyük bir kaos ve kargaşa yaşanıyor. Deprem bölgesindeki insanlar toplumsal dayanışma ve yardımlar sayesinde hayatta kalmaya çalışmaktadır.

Bu büyük yıkımın içinden bir kez daha büyük insanlık kendini gösteriyor. Böylesine anlamlı bir dayanışma, yaralarımızı saracak en temel yoldur.

Bu dayanışma acılarımızı azaltacak ve biz yaralarımızı saracağız. Dayanışma duygularıyla hareket eden bütün insanlarımıza, yurt dışında ve içinde bu seferberliğe katılan herkese, deprem bölgesinde canla başla çalışan herkese minnettarız. Sağ olsunlar, var olsunlar.  İktidarın tüm kötülükleri ve çirkinliklerine rağmen insanlığın büyük dayanışması canlı bir şekilde bölgede, her yerde kendini gösteriyor ve bu dayanışma giderek büyüyor. İnsanlarımız organize oluyorlar; iyiliği örgütlüyorlar, iyiliği büyütüyorlar. Bu iktidar ise kötülüğü örgütlüyor. Bu iktidarın yaptığı en iyi şey kötülüğü örgütlemektir. Bu iktidarın becerisinin en yüksek olduğu alan kötülüğü organize etmektir. Karşı karşıya olduğumuz durum organize kötülüktür.

"İktidara göre ilk kurtarılması gereken insan canı değil, kendisinin bekası ve imajıdır."

Açıklamasında iktidarı hedef alan Sancar "Bu iktidarın yaptığı en iyi şey kötülüğü örgütlemektir. Bu iktidarın becerisinin en yüksek olduğu alan kötülüğü organize etmektir. Karşı karşıya olduğumuz durum organize kötülüktür.

"Bugüne kadar iktidar ne yaptı?" diye soran Sancar şunlar ifade etti:

Yaşanan depremde insanların üzerine sadece çürük binalar yıkılmadı. Çünkü esas yıkımın nedeni, başta da belirttiğim gibi siyasi iktidarlardır, devletlerdir. Çürük düzen ve yozlaşmış iktidar insanlarımızın üzerine çökmüştür. Savaştan, talandan, ranttan ve yalandan başka bir şey bilmeyen AKP-MHP’nin tekçi iktidarının enkazı da halkın üzerine yıkılmıştır. Devletin, kamunun kaynakları ve imkânları böylesi zamanlarda insanların hizmetinde olmayacak da ne zaman olacak? İktidar ve yönettiği devlet kurumları bu depremde müdahalede çok geç kaldılar. Bizler gözlerimizle gördük ama tüm ülke buna şahittir. Depremin ardından ben ve Eş Genel Başkanım Pervin Buldan bölgeye gittik. Antakya’da Samandağ ve çevre ilçelerde gördüğüm tablo gerçekten bütün bu söylediklerimizin az bile olduğunu ortaya koyuyor.  Hiçbir yardım ve kurtarma ekibine depremin üzerinden 35 saat geçmişken rastlamadım.  İktidar krizi yönetememiş, depremi bir insani krize ve trajediye dönüştürmüştür. Her felakette görüyoruz ki iktidara göre ilk kurtarılması gereken insan canı değil, kendisinin bekası ve imajıdır.

Eleştirilerini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelten Sancar "Bu rejimle yürütmenin hızlı karar alabildiği ve hareket edebildiği iddiası da çökmüştür. Tek adam yönetimi çökmüştür" dedi.

"İmar affının sonucu, on binlerce insanın enkaz altında can vermesidir"

Sancar şöyle devam etti:

İktidarın imar barışı dediği kaçak yapılara aftır. İşte o imar affının bugünkü sonucu, binlerce binanın yıkılması, on binlerce insanın enkaz altında can vermesidir. Milyonlarca insanın da evsiz barksız kalmasıdır. 1955-2002 yılları arasında 8 defa imar affı TBMM’nin gündemine gelmiş ve kanunlaşmıştır. AKP’nin iş başına geldiği 2002 yılından bugüne kadar tam 9 defa imar affı yasaları çıkarılmıştır. 1955-2022 yılları arasındakinden daha fazla imar affını bu iktidar kendi 21 yıllık iktidarı döneminde kanunlaştırmıştır. Üstelik AKP iktidarı bu imar affına “imar barışı” deyip, siyasi bir rant devşirme çabasından da geri durmamıştır. Söz konusu imar affı kanunlarından yararlanan yapı sayısı 3 milyon civarındadır. Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de 3 milyon yapının denetimsiz bir şekilde af kapsamına alınması, cinayetin açık bir şekilde kanunileşmesi anlamına geliyor.          

 

 

 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU