Sosyal medyada fotoğraf paylaşmak tehlikeli hale mi geliyor?

Dr. İlke Demir, geliştirdikleri "Benim Yüzüm Benim Kararım" (My Face My Choice) uygulamasını Independent Türkçe'ye anlattı

Sosyal medyada fotoğraf paylaşmak, bir çeşit kişisel fotoğraf albümü yapmaya dönüştüğü günlerden, artık yüzünüzün kimliğiniz haline dönüştü. 

Artık sizin, arkadaşlarınızın veya yabancıların paylaştığı bir fotoğrafınız, sonrasında çok farklı yerlerde karşınıza çıkabilir hale geldi. 

Bu tehlikeli durumdan korunmak için deepfake (derin sahte) metotları kullanılarak, yeni bir teknoloji geliştirildi. 

Dr. İlke Demir ve takımı, sosyal medyada fotoğraflarda yüzünüzü bağlam veya içerik olarak değiştirmeyen ancak yapay zeka algoritmalarının tanıyamayacağı şekle dönüştüren "Benim Yüzüm Benim Kararım" (My Face My Choice) adında bir araştırma geliştirdi. 
 


Sosyal medyada bir fotoğraf yükleyip, etiketlendiğinizde veya etiketiniz silinse bile, yüzünüz orada kalıyor.

Fotoğrafları kimlerin gördüğü ya da ne yaptığı bilinmiyor.

Yüz bilgisinin kimlik bilgisiyle eşit hale gelmeye başladığı günümüzde, sosyal medyada erişim haklarına yeni bir düzen getirilmesi hedefleniyor. 

Sosyal medyaya yüklediğiniz fotoğraflarda görünmek istediğiniz insanları seçiyorsunuz. Mesela, "sadece arkadaşlarım" veya "herkes görsün" diyebilirsiniz. 

Deepfake uygulamaları üzerine farklı çalışmalar yapan ve metaverse dünyalarını inşa eden Intel'den Dr. İlke Demir, "Geliştirilen bu gizlilik pekiştirici sistem sayesinde, görünmek istemediğiniz fotoğraflarda yüzünüz derin sahtelerle (deepfake) değiştiriliyor. Yüzünüz derin sahtelerle değiştirildiğinde fotoğraf platformda kalmaya devam ediyor ama, siz yapay zeka veya görünmek istemediğiniz insanlar için artık orada olmuyorsunuz" dedi. 
 

 

"Derin sahte ile otomatik yüz tanıma algoritmalarını da kandırabiliyoruz"

Derin sahte uygulanan fotoğraflarda insanlar aynı pozda, aynı mimiklerle, aynı hareketlerle kalmaya devam ediyor.

Demir, "Sadece görülmek istemediğiniz fotoğraflarda kimliğinizi maskelemenin ötesinde, bütün otomatik yüz tanıma algoritmalarını da kandırmış oluyoruz.
Yüzde 65 oranında  yüz tanıma algoritmaları sizin orada olmadığınızı veya başka birinin orada olduğunu düşünüyor. Bu da aslında çok güzel bir gelişme. Çünkü Clearview AI  gibi şirketler sizden izin almadan, yüzünüzü topluyor. Sosyal medya platformları da 2 milyar insanın yüz kodunu depoluyorlar. Bunların hepsine karşı sizin yüzünüzü anonimleştirip, derin sahtelerde iyi bir iş için kullanarak (deepfakes for good) kimliğinizi gizlemiş oluyoruz" şeklinde konuştu. 

Şirketlere, kolluk kuvvetlerine, üniversitelere ve bireylere yazılım sağlayan bir Amerikan yüz tanıma hizmeti sunan Clearview AI, algoritmaları sayesinde yüzleri sosyal medya uygulamaları da dahil olmak üzere internetten indekslenen 20 milyardan fazla görüntüden oluşan bir veri tabanıyla eşleştiriyor.
 

Dr. İlke Demir.jpg
Dr. İlke Demir

 

Yüzünüzün başka bedenlerde olmasını ister misiniz?

Sosyal medyada paylaştığınız fotoğraflarda yüzünüzü birçok farklı amaç için kullanılabiliyor.

Hatta olmak istemediğiniz bir içerik içerisine de yerleştirebiliyorlar. Yapay zekanın da gelişmesiyle birlikte bu durumun farklı bir boyuta taşındığına dikkat çeken Demir, şu örnekleri verdi:

Yapay zekaya bir fotoğraf veriyorsunuz, o fotoğrafı kıyafetsiz olarak size geri veriyor. Böyle fotoğraflarda olmak istiyor musunuz? Gerçekten yüzünüzün sizden habersiz başka bedenlerde veya içeriklerde kullanılmasını ister misiniz? Derin sahteler artık o kadar yaygın ki, yüzünüz belki de hiç bilmediğiniz bir mahkemede delil olarak kullanılıyor. Nasıl şifrelerimizi veya kimlik bilgilerimizi kimseye söylemiyorsak, kimlik bilgilerimizin bir parçası haline gelen yüzümüz de istemediğimiz yerlerde olmamalı.


"Ücretsiz kullanılan uygulamalarda verilerinizi paylaşmayın"

"Hiçbir bilgi ücretsiz değil" diyen Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

O bilginin üreticisi, bir araya getiricisi veya yorumlayıcısı sizsiniz. O yüzden o bilgide sizin emeğiniz var. Bu bilgi eğer özel bir bilgiyse, kimlik bilgileri, yüz bilgisi, biyometrik veriler, parmak izi gibi bilgiler ise, bu çok daha önemli hale geliyor. Çünkü bu çok özel, bu sadece sizin, dünyada başka hiç kimse bu bilgiye ulaşamaz ve siz bu bilgiyi bir platforma yüklediğinizde kendi özel bilgi mülkiyetinizden feragat etmiş oluyorsunuz. Sadece uygulamayı bedavaya kullanabiliyorum, o zaman ben de karşılığında, 'Bana özel olan bu bilgilerimi vereyim' demek gerçekten anlaşılır gibi değil. Bütün bu platformların çoğu aslında o bilgiyi bir şeyleri kontrol etmek, bilgiler veya insanlar arasında bağlam kurmak ya da algoritmalarını iyileştirmek için kullanıyor. Bu bilgileri kendileri toplamak isteseler aslında çok daha zor olacak. Düşünürseniz, bu kadar insana tek tek gidip, 'Özel bilginizi kullanmam için bana izin veriyor musunuz?' diye sormak çok daha zor. Ama biz maalesef böyle platformlara, algoritmalara veya yapay zekalı olsun ya da olmasın bu sistemlere körü körüne güvendiğimiz için bilgilerimizi de daha değersiz kılıyoruz. Kesinlikle böyle olmamalı.
 


"Yapay zekaya ne gösterirsek, papağan gibi bize geri söylüyor"

Yapay zekaya güvenmemek gerektiği konusunda uyarıda bulunan Demir, "ChatGPT, DALL·E, DreamFusion ya da Stable Diffusion gibi yapay zeka uygulamaları bize çok etkileyici sonuçlar sunuyor. Ama bunlara kesinlikle gözü kapalı güvenmemeliyiz. Çünkü bu algoritmalara ve yapay zeka sistemlerine ne gösterirsek, bize aslında papağan gibi onları geri söylüyor. ChatGPT'ye 'Esra Öz kardiyolog" diyen bin tane içerik gösterirsek, bir noktadan sonra ChatGPT "Esra Öz çok iyi bir kardiyologdur' diyecek. Biz bunu istemiyoruz.  Çok iyi bir kardiyolog olabilirdiniz ama şu an bu bir gerçek değil. O yüzden ChatGPT'nin böyle demesini istemiyoruz" dedi.


"ChatGPT doğru bilgi vermenin ötesinde sık gördüğünü tekrarlıyor"

Demir, yapay zeka konusunda uyarılarını sürdürdü:

ChatGPT'ye, 'bize makale yaz' dediğimizde tamamen uydurma referanslar ekleyebiliyor. Bir referansa göre, 'şu makalede dediğine göre' diyor, o makaleyi araştırıyorsunuz. Öyle bir makale yok. Ama link eklemiş, sonra linke bakıyorsunuz bambaşka bir araştırma karşınıza çıkıyor. İçerik oluşturmak için, makaleler uydurabiliyor. Bir konuda çok fazla yazı gördüyse, o bağlamda cümleleri kendi kendi kendine tekrar bir araya koyuyor ve bunun arkasındaki doğruyu hiçbir zaman kontrol etmiyor. ChatGPT'nin bütün olayı düzgün cümle kurmak, grameri veya dili düzgün olan cümle kurmak. Bu cümlelerin içeriği gerçek mi? Bu cümlelerde sayısal olarak veya veri bazlı referans nedir? Bilgiler doğru mu? Bunların hiçbirine bakmıyor.


Yapay zeka genellikle resimler ve görüntülerle çalışma konusunda ilk görüşte başarılı oluyor.

Ancak detaylara indiğimizde, DALL·E veya Stable Diffusion uygulamaları yapısal olarak değişmeyen genel şekilleri, mesela elleri, düzgün yapamıyor.

Stable Diffusion'dan el X-ray görseli yapmasını istediğinizde, elleri 6 parmaklı, bilek kırılmış veya zigzag şeklinde bir kol görebiliyorsunuz.

Bilindik logolarda da benzer bir durumla karşılaşılabiliyor. DALL·E, logoları yanlış şekilde çizebiliyor.

Bütün bunların yanı sıra, bu yapay zeka algoritmalarının izin alınmadan telifli görüntülerde çalıştırılması ise, sanatçıların ve içerik sağlayıcıların şimşeklerini üzerine çekabiliyor. 

  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU