Yeni iddia: Başörtüsü referandumuyla erken seçimin yolu açılacak, her iki oylama aynı gün yapılacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TBMM'de 360 oy ile erken seçim kararı alınmaması halinde yeniden aday olamayacağı iddiaları tartışıla dursun kulislerde başörtüsü düzenlemesi için yapılacak bir referandumun erken seçimin de yolunu açabileceği öne sürülüyor

Erken seçim tartışmaları gündemdeki yerini koruyor / Fotoğraf: AA

Bugünlerde en çok merak edilen konuların başında normal şartlarda 18 Haziran 2023 Pazar günü yapılması beklenen genel seçimlerin daha erken bir tarihe alınıp alınmayacağı geliyor.

Bu noktada farklı tartışmalar var. Tartışmanın nedeni de anayasanın 101. maddesinde yer alan "Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir" hükmünden kaynaklanıyor.

Birçok anayasa hukukçusu, 2014'te ilk kez cumhurbaşkanı seçilen ve şu an ikinci cumhurbaşkanlığı dönemini geçiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, anayasadaki bu hükümden dolayı üçüncü kez aday olamayacağını savunuyor.

Aynı hukukçulara göre Erdoğan'ın yeniden aday olması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 5'te 3'ünün yani 360 milletvekilinin oyuyla seçim tarihini öne çekilmesinden geçiyor. Onun içinde erken seçim kararı alması gerekiyor.

Onun dışında seçimin normal zamanında yani 18 Haziran'da yapılması veya Erdoğan'ın TBMM'yi feshederek erken seçim kararı alması durumunda anayasa gereği üçüncü kez aday olamaz.

İktidara yakın hukukçular ise aksini iddia ediyor. Onlara göre 2017 referandumunda sistemin değişti. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk seçileni olduğu için bu nedenle bir dönem daha seçime hakkı var. 

Ancak iktidara yakın hukukçuların bu iddialarına muhalefete yakın hukukçular şu cevabı veriyor:

2017'de yapılan değişiklikte anayasada yer alan 'Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir' hükmü değiştirilmedi. Aksine aynen olduğu gibi korunduğundan ötürü hala yürürlükte."

 

erdoğan.jpg
Erdoğan'ın üçüncü kez cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışma konusu oluyor / Fotoğraf: AA

 

AK Parti ve MHP'de seçimi öne alma fikri güçlendi iddiası

Hal böyle iken Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, AK Parti ve MHP içindeki kaynaklarına dayanarak kaleme aldığı 18 Aralık 2022 tarihli "Seçim için iki tarih: 30 Nisan-14 Mayıs" başlıklı yazısında her iki partide seçimin öne alınmasına yönelik bir kararsızlık kalmadığını öne sürdü.

Referandum ile erken seçim mi birleştirilecek?

Yazıda seçimi erkene çekmek için düşünülen formüllerden biri de başörtüsüne anayasal güvence getirecek düzenlemeyi referanduma götürürken seçim tarihini de bununla birleştirmek gibi bir düşüncenin öne çıktığı anlaşılıyor.

Bu durum yazıda şu ifadelerle dile getirildi:

Kararın kimin tarafından alınacağına yönelik tartışma da kendi içinde tüketilmiş; olursa meclisten eğer muhalefet yanaşmaz ise de cumhurbaşkanı kararı ile seçimin öne alınması söz konusu olacak. Seçim tarihiyle ilgili açık veriler de AK Parti içinden gelmeye başladı. Nitekim AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, iki maddelik anayasa değişikliğini şubat sonuna doğru TBMM'den geçirmeyi hedeflediklerini açıklamıştı. Açıklamasının nedeni olarak ileri sürülen iddia ise 'Anayasa Değişikliklerinin Halk Oyuna Sunulmasına İlişkin Kanun'un, 'Referanduma sunulması halinde 60'ıncı günün sonundaki pazar günü sandığın kurulmasını zorunlu kılan' madde. Yani şubat sonunda geçer ve referandum ile sonuçlanırsa, nisan sonunda sandığın kurulması gerekiyor.

Peki gerçekten de referandum kararıyla seçim birleştirilebilir mi?

 

ergunözbudun.jpg
Prof. Dr. Ergun Özbudun / Fotoğraf: Twitter

 

"Erken seçim ile referandum tamamen ayrı konular"

Anayasa hukuku uzmanı Prof. Dr. Ergun Özbudan, "Referandumla erken seçim tarihi birleştirilebilir mi" sorumuza şu cevabı verdi:

Bence ikisi tamamen ayrı konular. Taktik olarak birleştirmek isteyebilirler ama hukuki bir mecburiyet yok. Ama zaten bu şartlar altında referanduma da sunamaz. En az bir defa 360 oyla geçmesi lazım o zaman referandum zorunlu. 400 oyla geçse referanduma gitmek cumhurbaşkanının takdirinde ama hiçbir şekilde geçmezse referanduma sunulacak bir şey yok. Zaten 360'ı bulsa seçimi de öne çeker. O ikisi birbirinden ayrı konular.

 

tolgaşirin1.jpg
Doç. Dr. Tolga Şirin / Fotoğraf: Twitter

 

"Muhalefet desteği olmadan TBMM'den erken seçim kararı alınamaz"

Doç. Dr. Tolga Şirin de anayasaya göre Erdoğan'ın üçüncü kez aday olabilmesinin önünü açacak TBMM'nin seçimlerin yenilenmesi kararı almasının üye tam sayısının 5'te 3'ünün oylarıyla yani 360 milletvekilinin desteğiyle mümkün olabileceğini söyledi. 

Şirin'e göre Cumhur İttifakı'nın milletvekili sayısının 335 olduğu hesaba katıldığında CHP, HDP veya İYİ Parti'den birilerinin desteği gelmeden bu karar alınamaz. 

"Peki referandum kararı alınması halinde seçim öne alınabilir mi?" 

Şirin'in bu soruya cevabı şöyle oldu:

"2017 anayasa değişikliği benzer günlerde (10 Aralık 2016) teklif edilmiş, referandum 16 Nisan'da yapılmıştı. Millet İttifakı'nın metne destek vermesi durumunda yine de referandum yapılacağını, bunun da 16 Nisan 2023'te erken seçimle birlikte gerçekleşebileceğini tahmin ediyorum. Referandum metninin arkasındaki güçlü mutabakattan hareketle ortaya çıkacak esintinin başkanlık seçimine, başkanın da yasama seçimlerine olumlu etki edeceği düşünülüyor olsa gerek. Buna literatürde "coattail effect" (smokin kuyruğu etkisi) denir. Ancak Millet İttifakı desteklemezse, örneğin boykot eder veya ret oyu verirse anayasa değişikliği kabul edilmez." 

 

serapyazıcı1.jpg
Prof. Dr. Serap Yazıcı / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Referandum ve seçimler birbirinden farklı süreçler"

Anayasa hukuku uzmanı ve Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı da "Referandum kararının alınması halinde seçimin erkene alınması mümkün olur mu?" sorusunu şöyle cevapladı:

"Referandum ve seçimler birbirinden farklı süreçler. Öncelikle bir hususa ışık tutmak gerekir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişi takiben Anayasamızın ilgili hükümleri incelendiğinde bu hükümler çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin erken seçim kararı almasına imkân tanınmamıştır. Böyle olması doğaldır, çünkü parlamentonun erken seçim kararı alması, parlamenter hükümet sistemine özgü bir yetkidir.

21 Ocak 2017’de TBMM’de kabul edilen, 16 Nisan 2017 halkoylamasını takiben tedricen yürürlüğe giren Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir. Bu kendine özgü sistem içinde Cumhurbaşkanı ve TBMM’nin görev süreleri beş yıl olarak tayin edilmiştir (Anayasa m. 77). 
Böyle olmakla beraber, Anayasanın 116. maddesi, Cumhurbaşkanına ve TBMM’ye seçimleri yenileme yetkisi tanımıştır. Cumhurbaşkanı yenileme kararını verdiğinde gerek Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerekse TBMM seçimleri yenilenmiş olacaktır.

Hemen belirteyim ki Cumhurbaşkanının yenileme kararı, ikinci dönemindeyken verildiğinde bu karar kendisine üçüncü bir kez daha aday olma imkânı sunmamaktadır. 
TBMM’nin yenileme kararını verebilmesi, TBMM üye tamsayısının beşte üçünün iradesiyle mümkündür. Yani 360 milletvekilinin yenileme kararını vermesi gerekir. 

Eğer bu karar, Cumhurbaşkanının ikinci döneminde alınmışsa o zaman Cumhurbaşkanı için üçüncü bir kez daha aday olmanın yolu açılır. 116. maddenin konuya ilişkin 3. fıkrası gayet açıktır. Bu fıkrayı aynen aktarıyorum: 

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.

"Cumhur İttifakı, seçim kampanyasını Anayasa değişikliği üzerine odaklayacaktır"

Yazıcı, referanduma dair ayrıca şunları söyledi:

Gelelim referandum meselesine. Bir Anayasa değişikliği TBMM’de kabul edildikten sonra kabul çoğunluğuna bağlı olarak Anayasa Cumhurbaşkanına zorunlu veya ihtiyarî olarak değişikliği halkoyuna sunma yetkisi tanımaktadır (Anayasa m. 175). Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunun 2. maddesi şöyledir: “Anayasa değişikliğinin halkoylaması, ilgili Anayasa değişikliği Kanununun Resmi Gazetede yayımını takip eden altmışıncı günden sonraki ilk pazar günü yapılır.” 
Seçimlerin yenilenmesi halinde ise seçim takviminin nasıl olacağı, 6271 sayılı Kanunun 3. maddesinin 4. fıkrasıyla düzenlenmiştir. Buna göre, “Seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hâlinde bu karar kırksekiz saat içinde Resmî Gazete’de yayımlanarak ilân olunur. Bu kararın verildiği günden sonra gelen altmışıncı günü takip eden ilk Pazar günü Cumhurbaşkanı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi birlikte yapılır.” 
Ne var ki aynı Kanunun 2. maddesinin 6. fıkrası Yüksek Seçim Kurulu’na bu süreyi kısaltma yetkisi vermektedir.

Hüküm şöyledir: “Yüksek Seçim Kurulu, Cumhurbaşkanı seçimlerinin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapmak ve yaptırmak amacıyla, gerekli ilke kararları almaya, beşinci fıkrada sayılan kanunlar ile bu Kanunda seçimle ilgili olarak yer alan bütün süreleri gerektiğinde kısaltarak tespit ve ilâna yetkilidir."

 

Bütün bu tartışmalar, Cumhur Koalisyonunun seçimlerle Anayasa halkoylamasını aynı gün yapmayı planladığını; bu yöntemle oy devşirmeyi tasarladığını göstermektedir.

Eğer bu analizim doğruysa bu durumda TBMM’de Anayasa için yapılan oylamalarda evet oyları 400’ü aşsa dahi Cumhurbaşkanının Anayasa değişikliğini halkoyuna sunma yetkisini kullanacağı anlaşılmaktadır.

Bu yöntemle seçmenlerin zihninde bir tür karmaşa doğacaktır. Seçmenler aynı anda çok hayatî iki konuda karar vermeye mecbur edilecektir. Bir yandan Cumhurbaşkanı ve TBMM sandalyeleri için oy kullanarak Türkiye’yi gelecek beş yıl için kimin veya kimlerin yöneteceğine karar vereceklerdir. Fakat aynı zamanda Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasıyla birlikte seçmenler, bu değişiklik için de evet veya hayır şeklinde bir irade açıklayacaklardır.
Cumhur Koalisyonu ekonomik, siyasi ve hukukî kötüye gidiş neticesinde eriyen oyları karşısında gayet ustalıklı bir strateji kurgulayarak seçim kampanyasını Anayasa değişikliği üzerine odaklayacaktır. Muhtemelen beklentileri şu yönde olacaktır: Anayasa değişikliğine evet diyenler, aynı zamanda, Cumhur Blokunun Cumhurbaşkanı adayına ve bu blokun milletvekili adaylarına da oy vereceklerdir. Plan gayet açıktır. Amaç, bir Anayasa değişikliği yaparak Türkiye’yi ihtiyaç duyulan herhangi bir reformla buluşturmak değil, sözde reform görüntüsü altında seçimi kazanmaktır. 
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU