Ses dalgaları yangınları söndürebilir mi?

Yangınlar, artan sıcaklıklar ve doğaya kötü muamele sonucunda en şaşırtıcı çevresel tehditlerden biri

Bitkilerin yanması atmosfere sera gazları salıyor. Fotoğraf: Unsplash

Nermin Ali

Tüm dünyada eş zamanlı olarak küresel orman yangınları çıkıyor ve gezegen için yeni bir tehlike yaratıyor. Her geçen yıl orman yangını sayısı artıyor. Söz konusu yangınlar, artan sıcaklıklar ve doğaya kötü muamele ile ilişkili olarak yaşanan en ani çevresel tehditlerden birini teşkil ediyor. Ancak insanlık hala, sadece birkaç dakika önce yaşam ve yeşillikle dolu olan geniş alanları saran alevleri söndürmede, giderek artan iklim krizinde katkı sağlayan yangınlar için hızlı ve etkili bir çözüm bulamadığı bir zamanda bulunuyor.

Mevcut araçlara ve yöntemlere rağmen, alevler hala en son teknoloji ürünlerinden kaçabiliyor ve başladığı zaman kimse nerede biteceğini bilmiyor. “İnsan nasıl oldu da bugüne kadar yangınları etkili ve hızlı bir şekilde durdurmanın yolunu bulamadı?” ve “Sonuçları her yıl daha da ağırlaşan bu sorunda teknolojinin rolü nedir?” soruları gündemde yer almaya devam etti.

Karmaşık ağ

Orman ve mera yangınlarının tehlikesi, manzarayı, biyolojik çeşitliliği, tarımı ve hatta iklimi ne ölçüde etkilediklerinde yatıyor. Zira bitki yangınları, bu sera gazlarını atmosfere salarken yanı sıra endüstriyel ve fosil yakıtların tüketilmesinin neden olduğu kirlenmeye katkıda bulunuyor.

Dünya bugün, yangınları takip etme ve söndürmede etkili teknikler bulmak, can ve mal kaybını engellemek üzere hızla hareket geçmek için bilime ihtiyaç duyuyor. Aslında, yangınla mücadele teknolojilerindeki son gerçek gelişiminin üzerinden 50 yıldan fazla zaman geçti. Ayrıca, yangınları meydana gelmeden önce tahmin etme ve öngörme bilimi hala ilkel bir seviyede bulunuyor ve bu alan herhangi bir yeni güncelleme olmaksızın bir durgunluk evresinde kaldı.

Yangına neden olacak koşulların nerede değiştiğini öngörme yeteneği, bu durumun çevreyi ve toplumu nasıl etkileyeceğini bilmek için esas kabul ediyor. Bu, yangının seyrini ve genişlemesini doğrudan etkileyen karmaşık bir ağ oluşturan yangınların nedenlerinin derinlemesine anlaşılmasını gerektiren bir süreç anlamına geliyor.  Çevrenin topografyası, bitki örtüsünün doğası, hava durumu, sosyal yapısı ve altyapı yapısının anlaşılması gerekiyor. Yangınlar, yıldırım gibi havayla bağlantılı nedenler ve tarım, ekosistem yönetimi ve diğer arazi kullanım uygulamaları gibi insan faktörleri tarafından başlar, daha sonrasında nem, sıcaklık, rüzgar hızı gibi hava koşullarına, toprak nem miktarı gibi bitki örtüsünün mevcut durumuna ve bölgede bulunan bitki türlerine göre büyür ve yayılır.

Tarih boyunca yangın söndürme

Milattan yaklaşık 200 yıl önce, elle kullan su püskürtücü mekanizma, İskenderiyeli Ctesibius tarafından icat edildi. Ctesibius basınçlı hava biliminin ilk örneklerini ortaya koydu. Bunu bomba ve topların çalışma tekniğinde birçok mekanizmada kullandı.

Romalılar döneminde alevlere su taşımak için elden ele kova taşıma yöntemi kullanıldı. Daha sonra, Orta Çağ’da yangınlara su püskürtmek için ‘çeşmeler’ veya su püskürtme aracı kullanılmaya başlandı. Söz konusu su püskürtme yöntemi, bisiklet lastiklerini şişiren bir hava pompası gibi çalışıyordu. Bu araç 1666’da Büyük Londra Yangınını söndürmek için kullanıldı.

1723’te ilk yangın söndürücünün patentini İngiltere’de kimyager Ambrose Godfrey tarafından alındı. Daha sonra Godfrey’un keşfettiği yangın söndürücünün 1729’da Londra’da bir yangını söndürmek için kullanıldığına inanılıyor. Ardından 1819’da İngiliz Kaptan George William Manby taşınabilir basınçlı yangın söndürücünün ilk versiyonuyla ortaya çıktı. Taşınabilir yangın söndürücü, yüksek hava basıncına sahip 13,6 litrelik inci külü veya potasyum karbonat çözeltisinden oluşuyordu.

Yangın söndürme çalışmalarının evrimi

1904’de Aleksandr Loran kimyasal köpük içeren yangın söndürücüyü icat etti. Yaklaşık 8 yıl sonra, CTC veya karbon tetraklorür (küçük çaplı yangınlarla mücadele etmek için yangın söndürücülerde yaygın olarak kullanılan bir sıvı) kullanılmaya başlandı. Sonrasındaki 60 yıl içerisinde bunların otomobillerde kullanımı ünlendi. Zira sıvılardan veya elektrik kaynaklı yangınlar için kullanımı uygundu. Bununla birlikte, CTC veya karbon tetraklorür buharı ve yangının yan etkileri oldukça zehirliydi ve kapalı alanlarda kullanıldığında ölümler yaşanmıştı.

19’uncu yüzyılın sonlarında soda asit söndürücü icat edildi. 20’nci yüzyılın ortalarında, farklı söndürme maddeleri kullanan modern tip yangın söndürücüler ortaya çıktı.

Alışılmamış bir yöntem

Tarihte yapılan bu yolculuktan sonra, temel yangınla mücadele yöntemlerinin tarihsel olarak, su kullanarak yanıcı malzemenin sıcaklığını düşürerek yangınları soğutmak, yanıcı madde miktarını sınırlayarak alevleri durdurmak, bazı yangın söndürücü malzemelerin toz granüllerini kullanarak kimyasal zincirleme reaksiyonu durdurmak ve su, köpük, kimyasal toz ve karbondioksit veya halojenler gibi asal gazlar gibi bilinen malzemeleri kullanmak gibi belirli tekniklere dayandığı net olarak görülüyor.

2015 yılında, genç mucitler Viet Tran ve Seth Robertson yeni bir teknolojinin yolunu açtılar. Temel olarak ses dalgalarına, özellikle 30-60 HZ arasındaki frekanslara dayanan bir yangın söndürme cihazı için bir prototip geliştirdiler. Prototipi “sesli söndürücü” adını verdiler. Çevreye, insanlara ve genel olarak organizmalara zararlı birçok kimyasal madde gerektiren geleneksel yöntemleri arkalarında bıraktılar. İki gencin ‘dahice’ olarak tanımladıkları buluş, basit gibi görünse de aslında çok karmaşık bir mekanizma içeriyor.

Çalışma mekanizması

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre bu teknoloji, ateşlemenin devam etmesine yardımcı olan ısı, yanıcı madde ve oksijen olmak üzere üç unsurdan oluşan yanma üçgeninin birbirinden ayrılmasına dayanıyor. Söndürücü, bir ‘stereo’ ses yükselticiden bir ses akışı üretip, daha sonra ses dalgalarını hedefe ulaştıran bir huni tarafından güçlendirerek çalışıyor. Böylece ses dalgaları hedef yere yönlendirilir. Bu teknik sayesinde, oksijen ise alevlenme kaynağından tamamen ayrılana kadar geri dönmeye çalışırken, tekrar tekrar dışarı atılmış oluyor.

Başlangıçta çok fazla şüpheyle karşılanan teknoloji özellikle uygulamaları son 7 yılda başarı olmasa da, fikir, kişi ve kurumlardan büyük ilgi gördü. Ancak bu buluşla ilgili farklı olan, doğru ses frekansına ulaşılmasında yatıyor. İki genç adam, derin bass’ın daha fazla enerji ürettiğini ve bu enerjinin ateşe doğru yönlendirildiğinde, ateşin alevlenmesine katkıda bulunan oksijenin hemen uzaklaştırabileceğini iddia ediyor. Bu teknik üzerinde kapsamlı araştırmaların yapılması gerekiyor. Söndürücü henüz geliştirilmedi ve büyük miktarlarda üretilmedi. “Edison’un yaklaşımını” takip etmeye karar veren iki genç adam, prototiplerini geliştirmek için çalışmaya devam ediyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU