BM yetkilisi Bachelet Çin'de, Uygurlu aileler Çin'in Ankara Büyükelçiliği önünde eylemde: "Artık sesimizi duyun!"

Toplama kamplarında tutulan ailelerine, yakınlarına kavuşmak isteyen Doğu Türkistanlılar, Çin'in Ankara Büyükelçiliği önünde eylem yaparak Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Bachelet'e ulaşabilmeyi ümit ediyor

Toplama Kamp Mağdurları Platformu üyelerinin her birinin ailelerinden, çevresinden kişiler zorla toplama kampında tutuluyor. Bu duruma tepki gösteren isimler, "Yaşanan insan hakları ihlalleri daha fazla ne kadar görmezlikten gelinecek?” diye soruyor / Fotoğraf: Independent Türkçe

Çin'de toplama kamplarında tutulan ailelerine, yakınlarına kavuşmak isteyen pek çok Uygur, bugün Çin'in Ankara Büyükelçiliği önünde eylem yaptı.

Bu aslında onların ilk eylemi değil. Uygurlar geçen yıl Çin'in Ankara Büyükelçiliği'nin bulunduğu bölgede, baskıya uğrayan yakınlarından haber alamadıkları gerekçesiyle nöbet tutmuştu.

Her iki eyleme de katılan Uygur kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Medine Nazımi'yle konuştuk.

Toplama Kamp Mağdurları Platformu Başkanlığı yapan Nazimi, geçen sene seslerini duyuramasalar da pes etmediklerini söyledi.

Zira bu yılki eylemin farklı bir yönü de var. O da Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet'in Çin’e yaptığı gezi.

Bu gezi, 2005'ten bu yana bir BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri tarafından ülkeye gerçekleştirilen ilk seyahat olması bakımından önem taşıyor.

Gezinin iktidardaki Komünist Parti'nin hak ihlallerini örtbas etme ihtimali de gündemde. 

BM yetkilisinin Çin gezisine değinen Medine Nazımi, Michelle Bachelet'in Çin'e gitmeden önce kendileri gibi mağdurlarla görüşmemesi nedeniyle hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtti.

"Çin'deki BM yetkilisi insanlık ona güvendiği için o pozisyonda, görevini yerine getirmesini bekliyoruz" 

Aralarında bizzat Çin'in toplama kampında kalıp çıkanların da bulunduğunu ifade eden Nazımi, ellerinde sevdiklerine ulaşabilme umuduyla taşıdıkları fotoğraflarla, seslerini duyurmaya çalışırken, bir yandan da Çin'deki BM yetkilisi Michelle Bachelet'in Pekin'e kamplardaki Uygurların akıbetini sormasını beklediklerini aktardı. 

 

Medine Nazımi Uygur eylem
Medine Nazımi / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Aileleri hakkında bilgi almak isteyen ve kamplarda tutulan kişilerin serbest bırakılması için somut adım atılmasını beklediklerini aktaran Medine Nazımi, dünyanın artık bu çığlığı duyması gerektiğini dile getirdi.

Nazımi, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Bachelet'e de şu sözlerle seslendi.

"Bir kadın, bir anne olarak sesimizi duymasını bekliyorum. Namusu, şerefi ayaklar altına alınan tüm kadınların sesi olmasını, kalbinin sesini dinlemesini, insanlık onuruna karşı zulme ses çıkarmasını istiyorum. Tüm insanlık ona güvendiğinden o pozisyonda. Görevini yerine getirmesini bekliyoruz."

 

Çin'in Ankara Büyükelçiliği eylem Uygurlar
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Kardeşim Türkiye'de okuduğu için bölücülükle suçlandı, 3 yıldır ondan haber alamıyoruz"

Kendi kız kardeşi Mevlüde'nin de Çin'in toplama kampında olduğunu söyleyen Nazımi, Türkiye'de eğitim alarak İstanbul Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olan genç kadından 3 yıldır haber alamadıklarını aktardı.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kardeşinin ilk olarak 2017'de toplama kampına alındığını, daha sonra Mayıs 2019'da serbest bırakıldığını, memleketine giden kadının "Türkiye'de okuduğu" gerekçesiyle Haziran 2019'da bölücülükle suçlanıp yeniden kampa götürüldüğünü kaydetti.

Medine Nazımi şöyle konuştu: 

"Annem, babam, erkek kardeşimle memleketteydi. Annem hastalandığından ona bakmak için gitmişti. Kardeşim, memlekette Türkçe-İngilizce öğretmenlik yapıyordu. 2015'te evlendi. Bir kızı oldu. Eşi ve çocuğuyla Türkiye'ye yerleşecekti. Yeğenim 1 yaşındaydı annesi götürüldüğünde. Şimdi 4 yaşında ama 3 yıldır annesini göremiyor."

"Toplama kampında Uygur kökenli 500 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var"

Son olarak kendisinin ve kız kardeşinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu vurgulayan Nazımi, toplama kampında Uygur kökenli 500 civarında T.C. vatandaşı olduğunu belirterek seslendi:

"Hiçbir vatandaşını zorda bırakmayacak olan Türkiye devleti bizlerle ilgilensin. Bize sahip çıkılmasını, ailelerimizden haber almayı istiyoruz."

Son olarak Birleşmiş Milletler 3 milyon bilgisini paylaşsa da Çin'in 2014'ten beri senede 1 milyon 300 bin kişiyi "eğitimden" geçirdikleri şeklindeki açıklamaya da değinen Nazımi, yaklaşık 9-10 milyon kişinin kaçı sağ, kaçı ne durumda, başlarına ne geldiğinin bilinmemesini insanlığı ayıbı olarak niteledi.

 

Ne olmuştu?

Çin'in kuzeybatısındaki Sincan bölgesinde Uygurlara yönelik insan hakları ihlalleri sürüyor. 

Sayıları 1 milyonu aşkın Uygur, Kazak ve diğer Müslüman azınlıkları toplama kampında tutan Çin ise bu kampların “eğitim ve öğretim” amaçlı olduğu iddiasında.

Hatta Pekin yönetimi, 43 ülkenin imza attığı ve Uygur Türkleri ile diğer etnik ve dini azınlıklara yönelik baskı ve hak ihlallerine dair endişelerin dile getirildiği kınama bildirisi için de "siyasal amaçlı dezenformasyon" nitelemesinde bulunuyor.

Pek çok insan hakları örgütüne göre ise Pekin yönetiminin bu hamlesi, kültürel kimlikleri yok etme amacı taşıyor.

Ailelerinden koparılarak toplama kamplarına götürülenlerin akıbeti ise bilinmiyor.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU