Irak'ın karşı karşıya olduğu yeni bir tehlike: Üçte bir engeli

Irak siyasi sistemi kırılgan ve bir noktada kırılabilir ve hiç kimse bu kırılmanın neye yol açabileceğini bilemez

Fotoğraf: Ahmed Jalil/EPA (Arşiv)

Irak, siyasi kaos içinde geçen 20'inci yılına girdi. Bu kaosun kaynağı; Mart 2003 savaşının ardından rejimin devrilmesi, devlet kurumlarının dağıtılması, bazı maddeleri birbiri ile çelişen bir anayasa hazırlanması, federalizme uygun bir çerçeve oluşturulamaması ve tüm kamusal alanlarda bir kaosun yaratılmasına katkıda bulunan diğer gelişmelerdir.

Bu olaylar tesadüfen yaşanmadı, aksine merkezi devleti zayıflatmaya yönelik sistematik bir politikanın parçasıydı.

Bu koşullar siyasi partilere ve daha sonra silahlı milislere geçen yıl kasım ayında Başbakan Mustafa el-Kazimi'nin başına geldiği gibi, Irak Silahlı Kuvvetler Başkomutanının evinin füzelerle hedef alınması benzeri devlete karşı itaatsizlik eylemlerinde bulunma fırsatı verdi.

Hesap sorulacağına dair verilen resmi sözlere rağmen bu saldırının arkasındaki kişilerden hesap sorulmadı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bugün, seçmen katılımının giderek düştüğü 5 genel seçimin ardından, Irak yeni bir anayasal krize doğru ilerliyor.

Geçen cumartesi günkü oturumda gerekli toplantı yeter sayısının (toplam 329 milletvekilinden 220'sinin katılımının) sağlanamaması şaşırtıcı değildi, ancak endişe vericiydi.

Oturuma katılmayan milletvekillerinin amacı, cumhurbaşkanın seçilmesi ve böylece seçimlerin üzerinden 5 ay geçtikten sonra hükümeti kurma sürecinde bir ilerleme kaydedilmesi için yapılacak oylamada toplantı yeter sayısının sağlanmasını engellemekti.

Çoğunluk ittifakına karşı olan milletvekillerinin parlamentoda hazır bulunmak ve onun çatısı altında ciddi bir siyasi muhalefet çalışması yürütmek yerine eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki'nin evine akın etmeleri oyunu, bu tarafların anayasal mekanizma dahilinde faaliyet göstermeyi reddettiklerini gösteriyor.

Devleti zayıflatmak amacıyla siyasi sürecin etrafından dolanmakta ısrar ettiklerini kanıtlıyor. Maliki'nin evindeki toplantının fotoğraflarının yayınlanması ve bu milletvekilleri tarafından yapılan açıklamalar, Maliki ve yandaşlarının siyasi süreci engelleme kudretini deklare etmeyi amaçlıyordu.

Ama aynı zamanda, seçmene saygı duymadıklarını, bu tür konuların gündeme getirileceği sahne olması gereken parlamentoda görüşlerini dile getirmek istemediklerini de ortaya koyuyordu.  


Sadr Hareketi, Kürdistan Demokrat Partisi ve Egemenlik İttifakı'nı içeren "Vatanı Kurtarma İttifakı"nın da eleştirilecek yanları olduğuna şüphe yok.

Ama sonuçta, seçim sonuçlarına ve anayasaya saygı duymak, meclisteki en büyük bloğun kendi adayını sunma hakkına da saygı duymak demektir.

Bu nedenle, adayların kabulü veya reddi için yapılacak oylama süreci resmi olmalıdır. Bunu engellemeye çalışan, seçim sonuçlarını ve anayasayı kabul etmiyor demektir.


Mevcut aşama, Nuri Maliki ve müttefiklerinin Amerikan desteğiyle anayasaya karşı çıktıkları 2010 yılını hatırlatıyor.

O dönemde en çok oyu eski Başbakan İyad Allavi almasına rağmen, Maliki ve müttefikleri, gerçekleştirdikleri manevra ile parlamentoda "en büyük bloğu" oluşturmayı ve başbakanlık için adayları Maliki'nin seçilmesini sağlamayı başarmışlardı.

Bu, Irak'taki en zor dönemdi ve sonuçta DEAŞ'ın Irak topraklarının yaklaşık üçte birinin kontrolünü ele geçirmesine yol açmıştı.


Geçmişte olduğu gibi tüm siyasi partileri içermeyen bir Irak hükümeti kurmaya çalışmak önemli bir gelişme.

Ülkenin geleceği için geniş yelpazeli ve çok yönlü bir siyasi çoğunluk hükümeti, mezhepçiliğe dayalı bir çoğunluk hükümetinden çok daha güvenli.

Seçimi kazananların hükümeti kurmaya çalışmaları, kaybedenlerin ise ülkenin çıkarlarına hizmet eden bir muhalefet gibi hareket etmeleri ve hükümeti denetlemeleri gerekiyor.

Bu, hükümetin siyasi yüzlerden oluşması gerektiği anlamına gelmez, aksine yönetim ile ilgili konularda uzman şahsiyetler de aday gösterilmeli.

Ama Irak'taki en büyük tehlike, kaybedenlerin iktidardan pay alamadıklarında bir silahlı muhalefete dönüşmeleridir.

Bazı milis grupların güce başvurma tehdidi ciddiye alınmalı, Silahlı Kuvvetler, sivil barışı ve hukukun üstünlüğünü korumaya hazır olmalı.


Sadr Hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, İran'a olan bağlılığını gizlemeyen Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu'ndan farklı bir Şii İslamcı güç yaratmaya çalışıyor.

Elbette Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu da Sadr'ın ve müttefiklerinin "Şii saflarını bölmek" istediğini iddia ediyor.

Bu iddia doğru değil, çünkü siyasi rekabet herhangi bir mezhebi bölmek anlamına gelmez. Ulusal siyasi ve dini şahsiyetler çıkıp ihtilafı körüklemek için dini mezheplerin kullanılmasına açıkça karşı çıkmalılar.
 


İran, Hizbullah aracılığıyla Lübnan'da yerleşmesini sağladığı bir bidat olan üçte bir engelinin başka bir alana da nüfuz etmesini istiyor.

Tabii ki, Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu "engelleyici üçte bir" ifadesini kullanmıyor, bunun yerine "garantili üçte bir" ifadesini kullanıyor, ama aslında parlamento ve hükümetin kararlarını veto etmek istiyor.

Bu olgu, ciddi bir çalışma, net ve sağlam kararlar gerektiren ekonomik ve siyasi krizlerin yaşandığı bir dönemde Irak'ı ve ilerleme gücünü tehdit ediyor.

Iraklı siyasi partiler ve Irak'ın istikrarına önem veren ülkeler, üçte bir engelinin Irak'ın yolunda bir engel haline gelmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapmalılar.

Üçte bir engeli olgusunu önlemek için bağımsız milletvekilleri ve küçük partilere de birlik olma sorumluluğu düşüyor.

Irak'ta siyasi partiler arasındaki iktidar mücadelesi, ülkenin geleceğiyle ilgili vizyonlar arasındaki bir rekabet değil, gerçekten bir iktidar mücadelesidir.


Hükümetin oluşumuyla ilgili gelişmeleri ve spekülasyonları tartışan herkes, politikacıların kendisini ve bölgesel ittifaklarını konuşuyor, ancak, söz konusu şahsiyetler ve partiler tarafından temsil edilen siyasi yönetimler veya hükümet programlarından nadiren bahsediliyor.

Irak siyasi sistemi kırılgan ve bir noktada kırılabilir ve hiç kimse bu kırılmanın neye yol açabileceğini bilemez.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU