Faruk Bildirici’den “karaciğer nakli rekor denemesi”ne eleştiri: İnsan hayatı üzerinden rekor olmaz

Gazeteci Faruk Bildirici İnönü Üniversitesi’nin aynı anda beş karaciğer naklinin gerçekleşeceği bir “rekor denemesine” kalkışmasını eleştirdi ve çabanın medya desteğiyle bir şova dönüştüğü, geçmişte bu tip "yarışların" ölümle sonuçlandığını hatırlattı

27 yıl Hürriyet'te görev yapan okur temsilcisi Faruk Bildirici, mart ayında görevinden ayrılmıştı. Fotoğraf: AA

Gazeteci Faruk Bildirici kişisel internet sitesinde yer alan Medya Ombudsmanı (Okur Temsilcisi) adlı köşesinde Malatya İnönü Üniversitesi’nin aynı anda beş karaciğer nakli rekor denemesini ve konuyla ilgili çıkan haberleri eleştirdi. 

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Merkezi Karaciğer Nakli Enstitüsü’nde “aynı anda beş karaciğer nakli ameliyatı” gerçekleştirme çabasının bir “şov” olduğunu söyleyen Bildirici “İnsan hayatı üzerinden rekor olmaz diyerek şunları kaleme aldı: 

Ajanslar, ameliyatlar sürerken ‘İnönü Üniversitesi’nden karaciğer nakliyle rekor denemesi” haberleri geçti. Birçok sitede yayımlandı bu haberler. 13,5 saat süren ameliyatlardan sonra da yine açıklamalar yapıldı, fotoğraflar çektirildi. Gösteri böyle tamamlandı. Hâlbuki tıp etiği, hekimlerin bütün tıbbi faaliyetlerde insan hayatını merkeze almasını öngörüyor. İnönü Üniversitesi’ndeki ‘aynı anda beş karaciğer nakli’nin amacı, hastanın sağlığını korumak değil rekorlar kitabına girerek, merkezi tanıtmak.  Toplu sünnetlerde bile birçok komplikasyon yaşanan ülkemizde, ‘aynı anda beş karaciğer nakli rekor denemesi’nin hastalar açısından risk taşımadığı nasıl söylenebilir? Doktorların dikkatini rekor denemesi ve medyaya vermesi başlı başına bir risk olsa gerek.

Ameliyat masasındaki hastaların uzaktan da olsa görüntü ve fotoğrafının alınmasına izin verildiğini hatırlatan Bildirici konuyu sorduğu Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın yanıtını da paylaştı: 

Sırf rekor kırmak için aynı gün aynı anda karaciğer nakli gibi beş ağır, büyük ameliyatı yapmak pek uygun gözükmüyor. Burada hekim arkadaşların şöyle bir iddiası olabilir; ‘Büyük bir ekibimiz var, günde beş vakayı yapabiliriz.’ Doğrudur, o enstitüdeki ekip, gerçekten iyi, çok başarılı. Ama her şeyden önce sunuluş tarzı kötü. Tıpta rekor amacıyla hareket edilmesi doğru değil, etik de değil. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz. ‘Guinness Rekorlar Kitabına girmek için aynı anda beş karaciğer nakli operasyonu yapıyoruz’ denilmesi mantıklı olamaz. Tıbbi bir zaruret yoksa rekor amacıyla aynı anda beş karaciğer nakli ameliyatı yapmaya kalkmak doğru olmaz. Karaciğer nakli ameliyatları büyük dikkat gerektiren bir mikrocerrahi uygulaması. Rekor kırmak isterken dikkat dağılabilir.

Akdeniz Üniversitesi Profesörü Ömer Özkan’ın Ocak 2012’de Türkiye’nin ilk yüz naklini, ardından da çift kol sağ bacak nakil ameliyatını yaptığını belirten Bildirici Hacettepe Üniversitesi doktorlarının Akdeniz Üniversitesi ile rekabete girişmesinin kötü sonuçlandığını hatırlattı: 

Doç. Dr. Serdar Nasır ve ekibi, Türkiye’nin ikinci yüz nakli ameliyatını yaptı; bir ay kadar sonra da Şevket Çavdar adlı bir kişiye, aynı anda çift kol ve çift bacak nakline girişti. Ama hasta ameliyattan üç gün sonra kötüleşti, uzuvların geri alınmasına rağmen kurtarılamadı. 28 Şubat 2012’deki haberlerde ‘Dünyada bir ilk olan naklin başarısız olması herkesi üzdü’ diye yazılmıştı. Mesele sanırım tam da burada. “Dünyada ilk” olma, öbür üniversiteden daha “çok organ nakletme” çabası. Hekimlik böyle bir gösteriye dönüşünce insan hayatına gösterilmesi gereken özen ve alınması gereken bazı önlemler unutulabiliyor.

 

İnönü Üniversitesi
İnönü Üniversitesi'ndeki nakil işlemleri, 36'sı cerrah 100'ün üzerinde personelin katılımıyla 12 Haziran'da gerçekleşmiştir. Fotoğraf: AA

 

“Medyanın araştırmadan, risklerini incelemeden kolayca kahraman yaratma alışkanlığı organ nakli haberlerinde de kendini göstermiş; her iki üniversitedeki bu ameliyatlar hiç sorgulanmadan manşetlere taşınmıştı” ifadelerini kullanan Faruk Bildirici, “’Rekor denemesini’ göklere çıkaran haberlerin gazetecilik yanlışlarını sıralayayım” dedi: 

- Hekimler gibi gazeteciler için de öncelikli olan rekorlar değil insan hayatıdır. İnsan sağlığı üzerinden rekor kırma çabasının desteklenmesi ve teşvik edilmesi yanlıştır.

- Rekor denemesi haberlerinde sadece o Enstitü’nün doktorları ve yetkililerinin açıklamaları var. Farklı bakış açıları alınarak toplu ameliyatların risklerine hiç değinilmemiş.

- Karaciğer nakli gibi ağır ameliyatlarda asıl başarı, karaciğerin uyumu ve hastanın hayatta kalmasıdır. Oysa bu konuda bilgi yok, o hastaların sağlık durumu sonraki günlerde de takip edilmedi. Bu merkezin nakil operasyonlarındaki başarı oranları da haberlerde yazılmamış.

- Hastaların görüşleri de haberlerde olmalıydı. Sadece Hürriyet’te hastaların sözlerine yer verilmiş. Hastalardan Hakan Doğan, “Ameliyat beni heyecanlandırıyor. Rekora dahil olmamız, Türkiye’nin ses getirmesi benim için ayrıca önemli” demiş. Ama hayati risk altındaki hastaların rekor denemesinde “denek” olmayı özgür iradeleriyle kabul edip “aydınlatılmış onam” verdiklerine emin olamayız.

- Bu haberlerde hekimler, rekor denemesi ameliyatıyla şöhret kazanmak peşinde insanlar olarak görünüyor. Oysa hekimlerin toplumdaki imajının şöhret arayan, şov yapan insanlar olmaması gerek.

- Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, sağlık haberlerinde “sansasyondan kaçınılması” gerektiğini vurguluyor. Oysa bu haberler sansasyon yaratmayı amaçlıyor.

- Orada tıbbi bir faaliyet tanıtım amaçlı şov haline getirilmiş, gazeteciler o şovun parçası olmamalıydı. Gazeteciler, hastanelerin rekor kırıp Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesini değil, insan sağlığına katkı çabalarını desteklemeli.

 

Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU