Mustafa Karaalioğlu: Zaferimiz buysa…

"Büyükelçiler, bizi kendilerini kovma aşamasına getirmeyip bir ara yol imkanı sundukları için mi zafer kazandık?"

Fotoğraf: AA

Karar gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu, Osman Kavala’nın AİHM kararı doğrultusunda serbest bırakılmasını talep eden 10 büyükelçi ile yaşanan gelişmeleri "zafer" olarak değerlendirmenin yanlış olduğuna dikkati çekti.

Karaalioğlu, bugünkü köşe yazısında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçiyi istenmeyen adam ilan etme girişimi ne kadar yanlışsa, bu girişimin devamında bir orta yol bulunduktan sonra bulunan o yola zafer demek o kadar yanlıştır” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye’de çok uzun yıllardır Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının iç hukukun üzerinde olduğuna dair anayasa maddesi olduğunu ifade eden Karar yazarı, şu ifadeleri kullandı:

AİHM de Osman Kavala’nın serbest bırakılması yolunda bir karar vermiştir. Öncesinde, suçsuz bulunduğu için yerel mahkeme tarafından Kavala hakkında zaten tahliye kararı verilmişti. Siyasi baskıyla serbest kalmasına izin verilmedi ve içinde ciddi deliller olmayan yeni bir iddianameyle cezaevinde tutulmaya devam edildi. Bin 458 gündür de içeride tutuluyor. Neresinde tutarsanız elde kalan bir dava sürecinden söz ediyoruz. Zaten davası AİHM’e gitmeden Kavala’nın serbest kalması gerekiyordu. Bütün bunlar bilerek ıskalandı ve bu ıskalar Türkiye’yi neredeyse dünyadan koparacak bir sürecin içine düşürdü. 10 büyükelçinin yaptığı ortak açıklama şekil yönünden rahatsız edici ve elbette bir tepkiyi hak ediyor ama yaşananların hiçbirisi de doğru değildir. Yargı da diplomatik tepki de böyle olmaz.

Büyükelçilerin daha sonra yaptığı açıklamanın bir "geri adım" şeklinde değerlendirilemeyeceğini ifade eden Karaalioğlu, "Öyleyse neyin zaferini kutluyoruz? Büyükelçiler, bizi kendilerini kovma aşamasına getirmeyip bir ara yol imkanı sundukları için mi zafer kazandık? Savunmasız kalan Türk Lirası daha ağır darbe yemekten kurtulduğu için mi bu sevinç gösterileri?" sorularını sordu.

Ne olmuştu? 

ABD, Almanya, Fransa'nın da aralarında olduğu 10 ülkenin büyükelçisi, iş insanı Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması çağrısında bulunduğu ortak bir açıklama yapmıştı.  Söz konusu açıklama iktidar cephesinde tepkiyle karşılanmış, "içişlerine müdahale" olarak yorumlanmıştı. 

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da 10 büyükelçiye sert tepki göstermiş, istenmeyen kişi ilan edilmeleri için Dışişleri Bakanlığı'na talimat verdiğini söylemişti. 

Erdoğan'ın açıklamasından iki gün sonra büyükelçiler "Viyana Sözleşmesi'nin 41. Maddesi'ne riayet etmeyi teyit ettiklerine" yönelik açıklama yapmış, söz konusu açıklama Cumhurbaşkanlığı tarafından olumlu karşılanmıştı.

Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesi ne diyor?

Sözleşmenin ilgili maddesi şöyle:

  1. Ayrıcalıklarına ve bağışıklıklarına hâlel gelmeksizin, bu gibi ayrıcalıklardan ve bağışıklıklardan yararlanan bütün şahıslar kabul eden Devletin kanunlarına ve nizamlarına riayet etmekle yükümlüdür. Anılan Devletin iç işlerine karışmamakla da bu şahıslar keza yükümlüdür.
     
  2. Gönderen Devlet tarafından kabul eden Devlet nezdinde yapılması misyonun uhdesine tevdi olunan bütün resmi işler, kabul eden Devletin Dışişleri Bakanlığı veya mutabık kalınacak diğer bir Bakanlık ile veya aracılığıyla yürütülür.
     
  3. Misyonun binaları, misyonun bu Sözleşmede belirtilen görevleri veya diğer genel uluslararası hukuk kuralları veya gönderen ve kabul eden Devlet arasında yürürlükte olan özel anlaşmalar ile bağdaşmayacak bir tarzda kullanılmaz.

 

Karar, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU