Onlar kent hackerları. Kaldırımlara yerleştirdikleri komik figürler, bir duvardan sarkan kolonyalı peçeteli raf, duvardan gülümseyen Darth Vader büstü, tuğlanın arasından kafasını çıkaran fantastik yaratık, ağzından doğalgaz borusu çıkan Bart Simpson figürü hep onların işi.
Kendilerine Onaranlar Kulübü diyorlar. Üç iyi arkadaş tarafından kurulmuşlar ve şimdi 2 bini bulan gönüllüsüyle kent sokaklarını güzelleştirmeye adaylar. Dertlerini "Bir gün mutsuz, bir gün umutsuz, bir gün stresli, bir gün hüzünlü geçtiğimiz o gri sokaklarda yüzümüzü güldürecek, bizi mutlu edecek ve oranın bir parçası hissettirecek aksiyonlar almak istedik" diye anlatıyorlar. Gerçekten de onların dokunuşlarına bazen bir duvarda, bazen bir çöp konteynerinde, bazen bir doğalgaz kutusunda rastlamak mümkün. Bu yaptıkları işe de ‘kenti hacklemek’ diyorlar ki, bundan daha güzel bir hack olamaz herhalde.
2015 yılında Endüstri Mühendisi Doğukan Güngör, Makine Mühendisi Ufuk Emin Akengin ve Uluslararası İlişkiler mezunu Furkan Bakır tarafından kurulan Onaranlar Kulübü’nün mottosu, "atma onar". Independent Türkçe’ye konuşan kulübün kurucularından Doğukan Güngör; üç arkadaş ellerindeki üç boyutlu yazıcıları nasıl toplumsal faydaya dönüştürürüz diye düşünürken kulüp fikrinin ortaya çıktığını söylüyor:
"Onarma faaliyeti zaten geleneklerimizde var. Biz de onarımı topluma daha iyi entegre edebilmek adına kentleri, çevreyi, sokakları bir tuval olarak düşündük. Ve 2016’da sokaklarda gördüğümüz ‘bug’ları yani hata ve eksikleri üç boyutlu yazıcıda ürettiğimiz tasarımlarla onarmaya başladık. Üçümüzü de buluşturan teknolojiydi. Ufak ufak sokakta dokunuşlarımızı yapmaya başladık. Bazen bir doğalgaz kutusunu dönüştürdü, bazen yağmur borularını, yol kenarında araçların yaya kaldırımına girişini engelleyen babalara dokunduk."
Bir içgörüyle hareket ettiklerini ve yaptıkları toplumsal hizmetin hemen fark edildiğini söyleyen Güngör; insanların hemen kendilerine ulaştıklarını ve "biz de onarmak istiyoruz, biz de katkı sağlamak istiyoruz" dediklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Anladık ki toplumda yaşayan kişiler sokaklarına, çevresine, kentine bir şekilde katkı sağlamak istiyor. Bu içgörüyü fark edince, Onaranlar Kulübü katılımcılığı da bünyesine alan bir topluluğa dönüştü. Yani insanların kendi etraflarına katkı sağlayabilecekleri bir platforma evrildi. O gün bugündür yaptığımız bütün projelerde kentle insan arasında diyalog kuran, projeler geliştiren bir topluluğuz."
Binlerce gönüllü
Siz Doğukan Güngör’ün kendilerine alelade bir şekilde ‘topluluk’ dediğine bakmayın, şu anda Onaranlar Kulübü’yle birlikte yol yürümek isteyenlerin sayısı 2 bini bulmuş durumda:
"Bu gönüllü ağının içerisinde farklı disiplinlerden, farklı ekosistemlerden gelen avukatından doktoruna, endüstriyel ürün tasarımcısından gazetecisine, öğrencisinden esnafına birçok skaladan insan var. Zaten bizim ilerlemek istediğimiz nokta, her ne olursan ol çevreye katkı sağlam iç görüsüne sahipsen bir onaran olabilirsin. Dolayısıyla platformumuz herkese açık."
Doğukan Güngör ile kapitalizmin teşvik ettiği tüketim kültürünü ve onarmak yerine hep yenisini alma alışkanlığımızı da konuşuyoruz. Güngör gerçekçi tespitler yapıyor ve kendilerinin başlattığı girişimlerin gibi çalışmaların gidişatı belki biraz yavaşlatabileceğini, ama durduramayacağının da altını çiziyor:
"Biz esasen sokağa çıkıp kent mobilyalarını onarıyor, yaşadığımız çevreyi güzelleştiriyoruz diyebiliriz. Ama onardığımız şey aslında zihinler! İnsanları üretmeye teşvik etmeye çalışıyoruz. Sanayi devrimiyle üretim ve tüketimin artması, özellikle metropolde yaşayan insanların hızlı yaşama deneyimleri doğrultusunda bir ‘al-kullan-at’ kültürü oluştu. Bu kültür hem ciddi anlamda atık hem de maddi yükü de beraberinde getirdi. Bizim dikkat çekmeye çalıştığımız şey, endüstriyel anlamda üretimden ziyade bireysel üretime dikkat çekmek. Mesela çok sık bir şekilde pet şişe kullanarak suyu içiyoruz, poşet kullanıyoruz, sürekli kıyafet alıyoruz, sıkça teknolojik alet alma ihtiyacı duyuyoruz. Halbuki insanoğlu elindeki kaynakları onarma yeteneğine sahip. Bu aslında kapitalist sistemin bize dayattığı bir ekosistem ve bunun karşısında durabilmek çok zor. Tüketimi bitirmek ve herkesi üretime sevk etmek, sistemi değiştirmek mümkün değil belki ama pratikleri değiştirebiliriz. Dünyadaki plastik atık miktarı her geçen gün artıyor, bunun artışını azaltabiliriz. Bu da bireysel üretim pratikleri veya bireysel onarım pratiklerimizle alakalı bir şey."
Z kuşağı olarak adlandırılan yeni neslin tüketime dikkat eden bir nesil olduğunu ve kendilerinin de Onaranlar Kulübü olarak yaptıkları her faaliyette öncelikle farkındalığı artırmaya odaklandıklarını anlatan Doğukan Güngör şöyle devam ediyor:
"Dünya iyiye gitmiyor ve bu süreci uzatabilmek, buna katkı sağlayabilmek için bu işe soyunduk. Çünkü paylaşmanın, kolektif hareket etmenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Örneğin biir yerden bir yere giderken karbon ayak dizimizi azaltmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Anlayacağınız olay zihinleri onarmakla başlıyor."
Kalamış Parkı’nı yeniden yarattılar
Onaranlar Kulübü’nün şimdiye kadar yaptığı en büyük onarma faaliyeti, Kadıköy’deki Kalamış Parkı projesi. Ama tabii ki onarma istekleri İstanbul’la sınırlı değil. Önce Kalamış’ı anlatıyor Doğukan Güngör:
"Kalamış Parkı 2019 yılında Onaranlar Kulübü'nün hayal ettiği bir projeydi. Hayalimiz şuydu. Birçok insanın ziyaret ettiği, kullandığı, deneyimler tattığı, anılarının olduğu bir kamusal alanı iyileştirmek ve dönüştürmek. Bunu yaparken de kolektif hareketle, kolektif zekayla ilerlemek. Daha sonra bu hayalimize ortak olan bir marka bize geldi ve hayalinizi gerçekleştirmek istiyoruz dedi. Kadıköy Belediyesi’nin de desteğiyle 3 bin 500 metrekarelik alanı yeniden böyle kurguladık. Bu süreçte bizi en heyecanlandıran şey alanı kurgulamadan önce orada yaşayan, orayı ziyaret eden, orayı kaykay kullanan gençlerden, parkta oturan teyzelere-amcalara, parkı günübirlik ziyaret eden 200’den fazla insandan geri bildirimler almak oldu. Hepsine sorduk, burada ne görmek istersiniz diye. Ayrıca parkın birçok alanında geri dönüştürülmüş malzemeler kullandık. Daha önce park basket sahası, bir voleybol sahası ve bir kaykay alanından oluşuyordu. Biz ekstra bir de insanların vakit geçirebileceği mobilyalar tasarladık. İnsanların bilgisayarla çalışabileceği alanlar, eşyalarını kilitleyebileceği dolaplar, tamamen ihtiyaçlara yönelik geri dönüşüm alanları, spor yapabilecekleri alanlar, insanların gökyüzünü izleyebilecekleri hamaklar. Tabii bu tasarım işinde bize gönüllü olarak destek veren çok sayıda mimar ve tasarımcı arkadaşımız da vardı, dolayısıyla hayal ettiğimiz gibi kolektif bir süreç yaratmış olduk."
Onaranlar Kulübü İstanbul dışında Eskişehir, Hatay, Lüleburgaz, Almanya’da Berlin, Fransa’da Lyon, İtalya’da Milano ve ABD’de Newyork’ta da küçük hackler yapmış. Söz hackinge gelince biraz daha anlatıyor Güngör:
"Aslında yaptığımız kenti hafızasına uygun revize etmek, kente bu şekilde müdahale etmek. Mesela yolun ortasına konmuş ve yaya geçidine engelleyen doğalgaz kutusuna müdahale ederek, insanları gülümsetmek istiyoruz. Aslında biz kenti birazcık da açık hava müzesi gibi kurguluyoruz. Kent mobilyalarına, duvarlarına, kaldırımlarına, tabelalarına yaptığımız dokunuşlarla insanın dikkatini çekerek, insanı kente dahil etmeyi hayal ediyoruz. Çünkü metropollerde en büyük eksiğimiz, günlük yaşantımızın yoğunluğu ve hareketi sebebiyle katılımcı olamamak. İşten eve, okula, bakkala giderken sokaklar sadece bir araç olarak kalıyor. Asıl onlara sahip çıkıp detayları iyileştirebilirsek, sokakları daha çok sahiplenebileceğiz."
Sokakta Darth Wader’la, Bart Simpson’la karşılaşmak
Onaranlar Kulübü’nün en çok kullandığı figürler Star Wars kahramanları ve tabii Darth Wader. Bu figürleri de bir Babalar Günü’nde yol kenarındaki babalara giydirmekle başlamışlar ve inanılmaz ilgi çekmiş. Kulüp üyeleri, çoğu zaman malzeme ve ekipman kullanımında sınır tanımamakla beraber, önceliklerinin her zaman sürdürülebilir, çevreye duyarlı ve ulaşılabilir malzemeler olduğunu söylüyor Doğukan Güngör:
"Bu elbette yaptığımız projenin kapsamına göre değişiklik gösterebiliyor. Örneğin, yaptığımız sokak işlerinde 3D yazıcılardan yararlanarak çeşitli müdahaleler yaparken evden katılım ile gerçekleştirdiğimiz dijital atölyelerde atık kumaşları, eski gazete ve dergileri değerlendirip ortaya yeni üretimler çıkarabiliyoruz."
Yaklaşık beş yıldır başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin sokaklarında güzellikler yapmaya çalışan Onaranlar Kulübü’nün ‘ahh’ dediği, ‘keşke’ dediği şeyler de var elbette:
"Keşke bizim gibi toplulukların, bireylerin kente katılımcı olabilme opsiyonları daha fazla olsa. Keşke yerel yönetimler buna daha çok imkan sağlasa. Keşke buna ilişkin daha çok bilinçlendirme faaliyeti olsa. Keşe kente müdahale etmek, keşke kenti güzelleştirmek isteyen bizim gibi topluluklar bu kadar çok bürokrasiyle uğraşmak zorunda kalmasa."
Doğukan Güngör yaptıkları işlerin bazen söküldüğünü, alındığını, tahrip edildiğini de paylaşıyor bizimle ve buna dair şu iyimser yorumu yapıyor: "Biz bu tür vandallıkları bile anlamak ve bunu yapana insanın yaptığımız işle bir şekilde iletişim kurduğunu düşünmek istiyoruz. Çünkü bize göre iyiler, kötülerden daha fazla."
Onaranlar Kulübü’nün önümüzdeki yıl en önemli hedefi Anadolu’ya açılmak. Yurtdışına yönelik projeleri de olmasına rağmen, kulübü önümüzdeki yıl Ege kıyılarına taşımak istediklerini söylüyor Doğukan Güngör ve plastiğin geri dönüşümü üzerine alternatif bir alan oluşturmaya yönelik bir atölye oluşturmayı planladıklarını ve kulübe katılmak isteyen herkese kapılarının açık olduğunu da sözlerine ekliyor: "Çanakkale'den tutun da Dersim'e kadar birçok bölgede insanları onarma eylemine dahil etmek ana hedefimiz. İsteyen herkes bize sosyal medyadan, internet sitemizden, mail adreslerimizden ulaşabilir. Onaranlar Kulübü’ne üye olmaya gerek yok, hepimizin kentimize sahip çıkmamız yeterli."
© The Independentturkish