"Muhalefet partileri göçün başından bu yana Suriyelileri 'dehumanize' ediyor, onlara kolektif bir kötülük atfediyor, iktidar gerçek dışı iddialara cevap veremiyor"

Siyaset Bilimci Prof. Özipek, göçmen meselesinde yükselen havanın siyasi kodlarını değerlendirdi. Suriye ve Suriye sınırında görevli bir kamu görevlisine göre ise ekonomideki kötü gidişat bu meselede AK Parti'nin sağ kitleler üzerindeki gücünü törpülüyor

Fotoğraf: AFP

Siyaset bilimci Bekir Berat Özipek, son günlerde yaygınlaşan göçmen karşıtı söylemin temellerinde yatan siyasi reflekslerle ilgili Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulundu.

Toplumun mülteci ve sığınmacılara karşı bakışının şekillenmesinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti'nin önemli bir payı olduğunu savunan Özipek, "CHP, göçün başlangıcından itibaren Suriyelileri dehumanize eden (İnsanlıktan çıkarmak, canavarlaştırmak; şahsiyetsizleştirmek), onlara kolektif bir kötülük atfeden ve ayrımcı nefretin hedefi haline getiren bir yaklaşım ve söylemini yıllar içinde sürekli ve istikrarlı biçimde sürdürdü. Bunu yaparken çoğu kez Avrupa'daki ırkçı partilerin de ötesine geçti" dedi.

CHP'nin yerel yönetimlerde kazandıkları bazı yerlerdeki uygulamalarının bu söyleme paralel olduğuna dikkati çeken Özipek, sözkonusu yönetimlerin Suriyelilere aşevlerinden yemek vermeyi ve onların denize girmesini yasakladığını veya kağıt topladıkları çekçeklerine el koyduğunu da söyledi.

"AK Parti tabanı da bu propagandadan etkilendi"

"Hükümetin sığınmacılara yönelik açık kapı politikasının, onları kamplarda tutmak yerine hayatın içine katması, sığınmacılar için yaptığı harcamalarda somutlaşan insani bir yaklaşım sergilemesi, CHP ve İYİ Parti tarafından sert biçimde eleştirildi" diyen Özipek, şunları söyledi:

"Özellikle ülkenin ana muhalefet partisinin lideri Kılıçdaroğlu, esnaftan işçiye, tüm toplum kesimlerine, Erdoğan'ın onlara verilmesi gereken paraları Suriyelilere verdiği, onların diledikleri okullarda bedava okudukları, hastanelerde en iyi tedaviyi onların gördüğü, onların birinci sınıf vatandaş olduklarına ilişkin doğru olmayan iddiaları yanlışlanmasına rağmen dile getirmeye devam etti ve sığınmacıları ‘bela' olarak betimleyen, onları suçlayan bir dille sığınmacı karşıtlığını en yukarıdan tabanına adeta endoktrine etti." 

Bu süreçte hükümetin hatası, 2013'ten itibaren CHP, kurulduğu 2017'den itibaren ise İYİ Parti, çoğu kez gerçek dışı olduğu bilinen iddialarla ayrımcı önyargıyı yaygınlaştırırken bu iddialara cevap vermemesi ve toplumu bilgilendirici çalışmalar yapmamasıydı. Onun sustuğu 8 yıl boyunca kamusal gündemi bu partiler ve diğer ayrımcı çevreler belirledi ve AK Parti tabanı da zaman içinde bu ayrımcı propagandadan etkilendi. 

 

bekir berat.jpg
Prof. Dr. Bekir Berat Özipek

 

"Kırılgan grupları şeytanlaştırıp onları taşa tutmanın izahı olamaz"

"Gelinen aşamada CHP ve İYİ Parti açısından, Suriyeliler özelinde sığınmacıları şeytanlaştıran ve tehcir vadeden politikanın ne kadarının ırkçılıkla, mezhepçilikle, anti-Müslüman ve anti-Arap reflekslerle ilgili olduğu tartışılır" diyen Özipek sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu partilerin bunu gerçekten sığınmacılara böyle baktıkları için mi yoksa makyavelist bir siyaset anlayışıyla iktidara ulaşmak için her yolu, sığınmacıları ayrımcı nefretin kurbanları haline getirmeyi mubah gördükleri için mi böyle yaptıklarının çok da önemi yok. Sonuçta kırılgan grupları, en alttakileri, mültecileri şeytanlaştırıp onları taşa tutmanın izahı olamaz ama maalesef yaşadığımız tam olarak bu."

"Ekonomideki kötü gidişat AK Parti'nin göçmen meselesinde sağ kitleler üzerindeki prestijini törpülüyor"

Kamu görevi nedeniyle ismini açıkça vermeyen, uzun yıllardır Suriye ve sınır hattında görev yapan bir gözlemci ise ekonomideki kötü gidişatın göçmen meselesi özelinde AK Parti'nin sağ kitleler üzerindeki prestijini ve yatıştırıcı gücünü törpülediği görüşünde: Böylelikle göçmen karşıtlığı önlenemez bir yükseliş trendi içine girmeye başlıyor.

 

AP.jpg

Fotoğraf: AP


Suriyelilerin çadır kentlerden şehir merkezlerine taşınması, eğitim ve sağlıkta Türk vatandaşlarıyla aynı imtiyazları paylaşması, belirli sektörlerde Türk vatandaşlarının istihdam olanaklarını daraltması, Türk vatandaşları arasında işsizlik ve iflas yaygınlaşırken Suriyelilerin uluslararası yardım fonlarından aldığı ödenekle yaşamlarını idame ettirmesinin tepki topladığını dile getiren gözlemci şunları söyledi:

"'Biz fakirleşirken onlar bizim vatanımızda, gözümüzün önünde günlerini gün ediyor' şeklinde bir algı giderek yaygınlaşıyor. Halbuki Suriyelilerle ilgili gerçekçi ve objektif bir gözlem yapılsa, yardım fonlarından aldıkları ödeneklerin sadece hayatta kalmalarına yettiği yaşam konforlarının ortalama bir Türk vatandaşının çok gerisinde olduğu görülecek." 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU