Doğu ve Güneydoğu'daki kentlerde düşük aşı oranları için çözüm çağrısı: Halka ana dilde bilgilendirme yapılmalı

Bir ara düşük vaka sayılarıyla gündeme gelmişti Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki şehirler. Şimdi ise düşük aşı oranı dikkati çekiyor. Bu bölgelerde yer alan kentlerin aşı oranlarının düşük kalmasının nedenlerini uzmanlar anlattı

Doğu ve Güneydoğu’daki kentlerde düşük aşı oranları için çözüm çağrısı / Fotoğraf: Şanlıurfa Valiliği

Dünyaya koronavirüs (Kovid-19) salgını Çin'in Vuhan kentinden yayıldı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Mart 2020'de ilk koronavirüs vakasının görüldüğünü açıkladı.

Vakanın görülmesinin üzerinden 10 aylık bir süre geçtikten sonra 13 Ocak'ta Bakan Koca'ya ilk aşı yapıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İstenilen düzeyde olmasa da mayıs ayına kadar başta sağlık çalışanları ve 65 yaş üstü aşılamaya devam edildi.

Mayısta aşı tedariğindeki sorunların giderilmesiyle aşılamada yeni bir aşamaya geçildi.

1 Haziran'dan itibaren programını hızlandıran Sağlık Bakanlığı, günlük ortalama bir milyon kişi aşılamaya başladı.

Birinci doz uygulanan kişi sayısı 34 milyon 194 bin 222 olurken, ikinci doz uygulanan kişi sayısı da 15 milyon 39 bin 780'e ulaştı.

Salgınla mücadele kapsamında aşılama süreci devam ederken, aşılama oranlarında bölgeler arasında oluşan fark dikkat çekti.

Doğu ve Güneydoğu, bir ara düşük vaka sayılarıyla gündemdeydi şimdiyse düşük aşı oranıyla dikkati çekiyor.

 

Türkiye'deki illere göre aşılanma oranları
Türkiye'deki illere göre aşılanma oranları / Fotoğraf: Sağlık Bakanlığı

 

Bölgede aşılama oranlarının diğer bölgelere ve Türkiye ortalamasına göre çok düşük olduğu görülüyor.

Veri analisti Özkan Soytürk'ün yaptığı analize göre, Türkiye'de aşılamanın en az yapıldığı iller şöyle sıralanıyor: Şırnak, Urfa, Siirt, Bitlis, Mardin, Muş, Hakkâri, Diyarbakır, Batman, Bingöl, Ağrı, Iğdır, Van.

Peki neden bölge illerinde aşılama oranları bu kadar düşük?

Bölge uzmanları konuyu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Kişiye anlayacağı dilde aşının önemini anlatmak gerekiyor"

Diyarbakır Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Elif Turan, gözlemlerine göre bir aşı tereddüdü olsa da bunun aşı karşıtlığından kaynaklanmadığı görüşünde.

 

Elif Turan
Elif Turan / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Güvensizliğin pandeminin yönetilme biçimiyle alakalı olduğunu kaydeden Dr. Turan, "Pandeminin şeffaf bir şekilde yönetilememesi aşıya da sirayet etti" dedi.

İlk başta izlenen hasta-vaka ayrımı ve koronavirüs tablosuna birden bir milyon hastanın eklenmesinin kafa karışıklığına yol açtığını aktaran Turan, "Aşılama sürecinde de yine yeterince bilgilendirme yapılmadı. Doğal olarak bu kafa karışıklığına sebep oldu. Oluşan kafa karışıklığı da beraberinde güvensizliği getirdi" diye konuştu.

Sağlık hizmeti sunulurken kişiye anlayabileceği bir dilde iletişim kurmanın önemine vurgu yapan Dr. Turan, Doğu illerinde çoğunluğunun Kürtçe konuştuğunu ve ana dili dışında başka dil bilmediğini belirterek devamında şunları kaydetti:

"Bu da bir etken. Çünkü siz kişiye anlayacağı şekilde anlatmıyorsunuz ki. Anlamadığım bir dilde biri bana bir şeyler söylediğinde benim için bir ses dalgasından öte bir şey değildir. Dolayısıyla kişinin anlayacağı dilde aşının önemini anlatmak gerekiyor. Diyarbakır Tabip Odası olarak yerelin konuştuğu Kurmanci ile aşı olunması için sosyal medya hesaplarımızdan videolar çektik ve bunu bölgede çok dinlenen ve seyredilen radyo ve kanallarda yayınladık. İnsanlara ‘aşı olun' demekle olmuyor. Bilgilendirici kampanyalarla aşının önemini anlatmak gerekiyor."

Pandemiyi bitirecek ve toplumsal bağışıklığı sağlayacak tek etkenin aşı olduğunu ifade eden Turan, herkese aşı olunması çağrısını yineledi.

"Pandemi yönetiminde toplumun katılımı sağlanmadı"

Doğu illerinde aşı oranlarının düşük olmasının tek sebepten kaynaklanmadığını belirten Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya da en önemli etkenin güvensizlik olduğunu söyledi.

 

Halis Yerlikaya
Halis Yerlikaya / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Devletin pandemi sürecini başarıyla yönetemediğini savunan Dr. Yerlikaya, "Bu süre içerisinde çok ciddi yanlışlar yapıldı. Test ve ölüm sayıları ile ilgili ciddi eksiklikler oldu. Sosyal destek olmadan kapanma süreçleri yaşandı, kamu kaynakları halkın yararına kullanılmadı. Toplum olarak çok büyük bedeller ödedik. Bölge illerinde neredeyse her aileden bir kişiyi kaybettiğimiz bir süreç yaşandı" değerlendirmesinde bulundu.

Yeteri aşı tedariği sağlandığı halde halkta bir güvensizlik halinin hakim olduğunu aktaran Dr. Yerlikaya, "İnsanlar aşı olma konusunda tereddüt yaşıyorlar. Tereddüdü giderecek kampanyalar yapılmalı. Ana dilde aşının ne kadar etkili olduğunu, yan etkilerinin olmadığını ve aşı olmanın önemine ilişkin insanları ikna edecek bilgilendirme kampanyalarının düzenlenmesi gerekiyor" ifadelerine yer verdi.

Randevu sistemi gibi birtakım teknolojik kullanım gerektiren işlemleri bölge insanları açısından süreci zorlaştıran etkenler arasında sayan Yerlikaya, olması gerekenin aşı sağlandıktan sonra doğrudan insanlara aşının yapılması olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Randevu ve benzeri süreçler bölge insanları açısından zorlayıcı bir faktör oldu. Bir diğer neden de pandemi yönetiminde toplum katılımı sağlanmadı. Yani sendika, demokratik kitle örgütleri ve meslek örgütlerinin önerileri ve katkıları dikkate alınmadı. Toplumun temsiliyeti noktasında bir eksiklik yaşandı. Sağlık Bakanlığı ‘ben yaptım oldu" anlayışıyla hareket etti. Oysaki katılım önemsenmiş olsaydı toplum daha iyi ikna olmuş olurdu." 

Aşı konusunda temel meselenin güven ilişkisinden kaynaklandığını ifade eden Dr. Yerlikaya, pandemi yönetiminde güven veren politikaların gerçekleşmesi durumunda oranların değişeceğini öngördüğünü sözlerine ekledi.

 

DOÇ. DR. HAKAN AKELMA.jpeg
Hakan Akelma / Fotoğraf: Twitter

 

"Toplumda değeri olan kanaat önderleri insanların diliyle süreci anlatmalı"

Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakım servisi sorumlusu Doç. Dr. Hakan Akelma da Turan ve Yerlikaya ile benzer görüşte.

Doç. Dr. Akelma, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda aşı oranlarının düşük olmasını 5 nedene bağladı:

"Kısırlık yapma iddiası, okuma yazma düzeyi ve dil sorunu olması nedeniyle yeterli anlatma sorunu, yeterli kamu spotu ile kamuya açık yerlerde halka anlatılamaması ve ikna sorunu, ölüm oranlarıyla ilgili halkın yeterli bilgiye sahip olmaması ve aşı teknolojisi hakkında bilgisizlik."

Bölgede aşı oranlarını artırmak için çözüm önerisinde bulunan Akelma, şunları kaydetti:

"Kısırlığa neden olmadığı, Güneydoğu'daki doğum oranlarını yüksekliği ve kısır kadın sayısının az olduğunu ve daha önceki çocukluk asılarının da kısırlık yapamadığı anlatılmalı. Kısırlığın erektil disfonsiyon olmadığı anlatılmalı. Toplum nezdinde değeri olan kanaat önderi, bilim adamı, sanatçı vb. insanların diliyle halka bu süreç aktarılmalı. Hastalığı ağır düzeyde geçiren ve kayıplar yaşayan insanların tecrübeleri topluma iletimi sağlanmalı."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU