Temiz Toplum Derneği: Güçlü kişilerle içli dışlı, lüks yaşamı olan yanlış bir rol model var önümüzde

"Bireyleri olumsuz yönde etkileme potansiyeli maalesef mevcut"

Fotoğraf: Twitter

Eski AK Parti Genel Merkez çalışanı Kürşat Ayvatoğlu’nun lüks araç içinde uyuşturucu kullandığı görüntüler büyük tartışma yarattı. Daha önce 'pudra şekeriydi' şeklinde verdiği ifade sosyal medyada gündem olan Ayvatoğlu, yeniden gözaltına alındıktan sonra, ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı,

Uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadele eden Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, kamuoyuna yansıyan görüntülerin ‘hatalı bir rol model yarattığını’ söyledi.

Tükenmez Haber’den Özlem Temena'ya konuşan Ay, “Pudra şekeri ifadesi işi karikatürize etti. Adeta, bir yönüyle masummuş gibi de gösterdi. Bu dil, uyuşturucu ile mücadele noktasında iyi bir dil değil” yorumunda bulundu.

Son günlerde Kürşat Ayvatoğlu’nun lüks araç içinde uyuşturucu kullandığına ilişkin görüntüler kamuoyunda tartışılıyor. Bu görüntüler toplumun uyuşturucuya bakış açısını nasıl etkiliyor?

Bu konuda net sınırlar çizmek mümkün değil ancak olumlu bir yansıma olmadığı bir gerçek. Ancak, yine de bir rol modelden, hatalı bir rol modelden de bahsetmemiz gerekiyor. Güçlü kişiliklerle içli dışlı, lüks bir yaşamı olan yanlış bir rol model var önümüzde. Her ne kadar uyuşturucu olumlanmasa da, zihinlerde, olumlu olan pek çok örnekle birlikte sunulması, bilinçaltına göndermiş olduğu mesajlar açısından problemli. Gençlerin, hayalini kurdukları yaşama ulaşmış birisi uyuşturucu da kullanıyor. Bunu da lüks bir arabada yapıyor. Kitleleri değil ama bireyleri olumsuz yönde etkileme potansiyeli maalesef mevcut.

‘Pudra şekeriydi’ açıklaması tepki toplayan Ayvatoğlu, serbest bırakıldı ve ardından yeniden gözaltına alındı. Uyuşturucuyla mücadele eden bir dernek olarak bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada olay siyasileşti esasen. Benzer bir hadise, herhangi bir bağlantısı olmayan bir birey tarafından yapılmış olsa, bu kadar gündeme gelmeyecekti. Tabii işin farklı boyutları da konuşuluyor ancak oralardan ziyade uyuşturucu hususu esas olan. Biz burada meseleyi uyuşturucu kullanan bir birey olarak değerlendiriyoruz. 'Pudra şekeri' ifadesi işi karikatürize etti. Adeta, bir yönüyle masummuş gibi de gösterdi. Bu dil, uyuşturucu ile mücadele noktasında iyi bir dil değil. Meseleyi küçültebilecek, önemini azaltabilecek herhangi bir ifade, hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın, doğru değil. Zaten daha sonra o kişi de, madde kullandığını belirtti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Nüfusun yüzde 3.1'i hayatında bir kez uyuşturucu kullanmış"

Burada şunu ifade etmek istiyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın 2018 yılında yayınlanan “Genel Nüfusta Tütün, Alkol ve Madde Kullanımına Yönelik Tutum ve Davranış” başlıklı araştırmasına göre, Türkiye nüfusunun yüzde 3,1'i hayatında en az 1 kere uyuşturucu kullanmış. Bunu nüfusa genellediğimizde 2,5 milyon civarında bir rakamla karşılaşıyoruz. Yani, mesele bir kişi değil. Ancak meselenin gündeme gelmesi, ciddiyetinin anlaşılması açısından bir değerlendirmeye de tabi tutabiliriz hadiseyi.

Şimdi bu olumsuz örnek üzerinden meselenin gerçekleri gözardı edilmesin. Sadece zenginlerin değil ekonomik durumu iyi olmayan insanların da bu ağa düştükleri unutulmasın. Gençlerin madde erişmek için hırsızlık yaptıkları, torbacı oldukları hatırlansın. Uyuşturucunun bir çok suça sebebiyet verdiği fark edilsin. Bu konuda söz söyleyen, tweet atan kişilere de açık çağrıda bulunmak istiyorum. Hiçbir şey yapamıyorlarsa bile, artık klavyeleriyle bu konuda mücadeleye herkes omuz versin.

Pandemi süreci uyuşturucu kullanımlarını nasıl etkiledi? Bu süreçte bir azalma yaşandı mı?

Pandemi ile birlikte uygulanan kısıtlamaların kullanımı azalttığına dair veriler var. Ancak, BM’nin aynı raporu, kısıtlamaların azalması ile birlikte, madde kullanımında artış yaşanacağını da söylüyor. Özellikle, ekonomik sıkıntılar ve işsizlik, bağımlılığı tetikliyor.

Bir de, bağımlılık bir beyin rahatsızlığı. Bir bağımlılık diğerine kapı aralayabiliyor. Biz, pandemi sürecinde teknoloji bağımlılığının ciddi oranda arttığını biliyoruz. Günlük teknoloji kullanımı ülkemizde, 4 saatten 8 saate çıktı. Bu da, çok büyük olmamakla beraber bir risk taşıyor.

Öte yandan, uyuşturucu tacirlerinin yeni yeni yöntemler denediğini de duyuyoruz. Dezenfektan kutuları uyuşturucu sevkiyatında kullanılabiliyor.

İçişleri Bakanlığı uyuşturucuyla mücadelesine ‘geçit vermeyeceğiz’ diyerek devam ettiğini açıkladı. Temiz Toplum Derneği, hükümetin uyuşturucuyla mücadelesini nasıl değerlendiriyor?

Tabii burada siyah ya da beyaz demek çok mümkün değil. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına değindiniz. Emniyet Teşkilatının bu konudaki mücadelesini başarılı buluyoruz. Ancak bu asla yeterli bir adım değil. İçişleri Bakanlığı başarılı ama Milli Eğitim Bakanlığı da bu işin içinde olmalı. RTÜK ha keza olmalı. Hatta Aile ve Sosyal Politikalar, Gençlik ve Spor ile Kültür ve Turizm Bakanlığı da öyle. Sağlık Bakanlığımızı da daha aktif görmek isteriz.

İçişleri Bakanlığı arz konusunda ciddi adımlar atıyor ancak talep olduğu müddetçe, arz bir şekilde devam ediyor. O yüzden, “devlet” başarılı mı başarısız mı? Bunun değerlendirmesini yapmak zor. Ama şunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum ki, bu iş sadece devlet eliyle mücadele edilecek bir olgu değil. Bizler STK’lar olarak mücadele etmeliyiz. Aileler mücadele etmeli. Özetle 83 milyon bir mücadelenin içinde olmak zorundayız. Bunu popülizm olsun diye söylemiyorum. Maalesef, tablo bize bunu gösteriyor.

Tek bir gencimiz bu bataklığa düşüyorsa, bir annenin yüreği yanıyorsa, bir eve ateş düşüyorsa, hiç birimiz bu mücadelede başarı elde ettik diyemeyiz.

14 atık su tesisinden alınan örneklerle yapılan araştırma ile İstanbul'da en çok hangi uyuşturucuların kullanıldığı ortaya çıktı. Öte yandan araştırmaya göre İstanbul'da esrar kullanımı dünyada ikici sırada ve uyuşturcu trafiğinin merkezi olarak kabul ediliyor. Bu veriler neye işaret ediyor?

Türkiye hem genç nüfusu hem de uyuşturucu ticaretinin geçiş noktasına olmasından dolayı daha büyük bir risk altında. Bu açık bir veri. Bu veriyi, bu araştırma da destekliyor. İstanbul'a dair rakamlar verilmiş. Bunu incelediğimizde de, ülkemizin uyuşturucu ile ilgili yaşadığı problemin büyüklüğünü görebiliyoruz. İstanbul'un araştırma kapsamında, dünya ikincisi olduğunu görebiliyoruz. Öte yandan, uyuşturucuya ilk adımın esrarla olduğunu da biliyoruz. Yani risk büyüyor.

Bu noktada, bizim ülke olarak uyuşturucu ile mücadelede daha aktif mücadelemiz gerekiyor. Gerek önleyici tedbirler noktasında gerekse tedavi noktasında yeni yeni metodlar geliştirmemiz gerekiyor. Özetle yeni bir paradigma ortaya koymamız gerekiyor.

,

Tükenmez Haber

DAHA FAZLA HABER OKU