Bugün, 20 Eylül Cumartesi ve 2024 yılının 17-18 Eylül'ünde, Lübnanlı Hizbullah, 1980'lerin başında İranlı planlayıcılar tarafından kurulmasından beri en derin ve en tehlikeli savaşa maruz kaldı.
Geçen yıl eylül ayının 17 ve 18'inde, Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan binlerce çağrı cihazı ve telsizin patlamasıyla eşi benzeri görülmemiş bir bombalama serisi yaşandı.
Bu patlamalar 420'den fazla kişinin ölümüne, yaklaşık 3 bin 700 kişinin de yaralanmasına neden oldu.
Daha sonra haberler, Hizbullah'ın bu cihazları saldırıdan aylar önce ithal ettiğine, Mossad ve İsrail ordusunun yıllarca süren titiz bir planın parçası olarak içlerine patlayıcı yerleştirebildiğine işaret etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ama iş burada bitmedi.
Diğer İsrail saldırıları, "tarihi" genel sekreter Hasan Nasrallah, yakını Haşim Safiyuddin ve Hizbullah'ın askeri ve güvenlik lider kadrosunun Şükr, Akil vb. seçkinleri gibi Hizbullah liderliğinin önde gelen isimlerini hedef aldı.
Onlarca yıl boyunca Hizbullah, kendisini İsrail tehdidine karşı Lübnan'ın ve hatta tüm bölgenin koruyucusu olarak sundu.
Nasrallah'ın "ilahi" zafer, Hayfa ve ötesini yok edecek füzeler ve Hizbullah söyleminin sıklıkla dayandığı korkutma ve caydırıcılık dengesi hakkındaki konuşmalarını hatırlıyoruz.
Bugün Hizbullah, hayatta kalmak ve gelişmiş silahını korumak için mücadele ediyor.
Rakiplerini, hatta silahın Lübnan devletinin elinde toplanması, savaş ve barış kararlarının sadece devletin yetkisi altında olması kararını destekleyen eski müttefiklerini sindirmeye çalışıyor.
Hizbullah'ın silahının Lübnan'ın güvenliğinin, Hizbullah ve üyelerinin ya da Hizbullah'ın halk tabanının ve "çevresinin" koruyucusu ve güvencesi olduğu düşüncesi yerle bir oldu.
Geriye yalnızca devlet, güvenlik ve istikrarın, uluslararası meşruiyetin ve Arap, İslam ve uluslararası desteğin güvencesi olarak kaldı.
Bunun dışındaki her şey, daha önce denenmiş yanılsamalar ve risklerden ibarettir.
Hizbullah neden devlete güvenmeyi reddediyor?
İradesini Lübnan'a dayatabilir mi ya da İsrail'i yenebilir mi?
Önemli olan budur ve Hizbullah'ın silahını ve egemen kararlar üzerindeki kontrolünü sürdürmek için kullandığı gerekçe de budur.
Bu nedenle bu silahın iki yolu var; ya İsrail Lübnanlıların hayatları, evleri ve kamu varlıklarındaki kayıplarla korkunç bir bedel ödeterek bu silahı Hizbullah'tan zorla alır, ya da bu silahı bizzat Lübnan devletine teslim eder.
Hangi yol daha uygun, daha isabetli ve Hizbullah için daha iyidir?!.
Geçmişte yaşananlardan ders çıkaran kişi mutludur, başkalarına ders olan kişi ise bedbahttır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.