“HDP misyonu sona ermeye mahkumdur” diyen Orhan Miroğlu, geçmişte neler söylemişti?

Miroğlu'nun 2014'teki yazısından: Kürt siyasetçilerin kurduğu partilere kilit vurup, parlamentoyu Kürt siyasetine kapattınız ve bu ülkeye verilebilecek en büyük zararı verdiniz

Fotoğraf: AA

AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi, Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Orhan Miroğlu, “HDP misyonunun sona ermeye mahkum olduğu” görüşünü dile getirdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in HDP’ye kapatma davası açmasının yankıları devam ediyor. Şahin’in hazırladığı iddianemede mevcut eş genel başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar'ın da aralarında bulunduğu toplam 687 mevcut ve eski HDP milletvekili ile parti yöneticisi hakkında siyasi yasak da isteniyor.

Birçok siyasinin görüşünü dile getirdiği kapatma davası konusunda bir yorum da Orhan Miroğlu'ndan geldi. Miroğlu, Twitter'da şu görüşü savundu:

PKK stratejilerinin her biri, Türkiye için birer beka sorunudur. HDP’nin bu stratejilerin taşıyıcısı olmasının siyasi sonuçlarını Türkiye’nin görmezlikten gelmesi imkansızdır. Anayasa Mahkemesi’nin kararı ne olursa olsun, kolay olmayacak belki, ama HDP ’misyonu’ sona ermeye mahkumdur.

Miroğlu’nun bu mesajı geçmişte kendisine de siyasi yasak konulmasını hatırlattı.

Anayasa Mahkemesi (AYM) 2009'da Demokratik Toplum Partisi'ni (DTP) “terör örgütüyle bağlantılı olduğu” iddiasıyla kapatmıştı. Mahkeme aynı zamanda 2007 yılında Genel Başkan Yardımcısı olan Miroğlu’na Ankara'da yaptığı bir konuşmayı gerekçe göstererek “suçu ve suçluyu övdüğü” iddiasıyla 5 yıl boyunca siyasi yasak getirmişti. Miroğlu dışında Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Leyla Zana, Orhan Miroğlu, Nurettin Demirtaş, Ferhan Türk, Kemal Aktaş, Sedat Yurttaş ve Selim Sadak’ın da aralarında bulunduğu 37 isme siyasi yasak getirilmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Star gazetesinde köşe yazan Miroğlu, 7 Nisan 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne bir mektup yazmıştı.

Hâlâ Star gazetesinin sitesinde yer alan yazıda şu ifadeler yer alıyordu:

Siz 2008 yılında, daha önce kapattığınız Kürt partileri içinde altıncısı olan bir partiyi-DTP- kapatmak için harekete geçtiniz. Ben siyaset yaptığım bu partiden,  2007 yılında, bir gazetede köşe yazmak üzere ayrılmıştım. DTP’yi kapattınız, orada siyaset yapan 34 kişiye ve bana siyaset yasağı koydunuz. ‘PKK’yi yurt dışında değil, burada arayın, çünkü PKK Türkiye’nin gerçeğidir’ dediğim ve 21 Mart’ta benim de kaldığım Diyarbakır cezaevinde tutulduğu hücrede kendini Newroz günü asarak intihar eden Mazlum Doğan’ın adını, yirmi küsur yıl sonra, bir Newroz konuşmasında andığım için’ bana beş yıl siyaset yasağı verdiniz. Suçu ve suçluyu övdüğümü iddia ettiniz, ama Mazlum Doğan, hukuka bakacak olursak eğer, hayatına son verdiğinde, masum ve suçsuzdu.. Çünkü hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı yoktu. Oysa siz beni suçu ve suçluyu övmekten mahkum ettiniz ve bu mahkumiyeti, partinin kapatılmasına emsal gösterdiniz. DTP’yi kapatırken, eliniz biraz daha güçlensin diye yaptınız bunu.

“Hukukçu değilim, ama geciken adalet adalet değildir ilkesine de inananlardanım” diyen Miroğlu, yazısında özetle şunları söylüyordu:

Bir an için mahkemenizin geçmişte aldığı kararları unutup, tviter başvurusu için aldığınız karara bakacak olursak, geç de olsa, sizin de az çok bu ilkeye inanmaya başladığınıza hükmedebiliriz Acaba ben de mahkemenize başvursam, hiçbir hukuka dayanmayan şu siyaset yasağı kararınızı kaldırır ve bu mağduriyeti, bu yasağı sona erdirmeyi düşünür müsünüz ? İnsanoğlunun yaşama hakkı kadar kutsal bir hakkı olan siyaset yapma hakkı, twit atma hakkı kadar sizce de kıymetli midir, ne dersiniz saygıdeğer yargıçlar?

“Kapattığınız partiler, yasakladığınız ve haklarınızı gasp ettiğiniz insanlar…”

Geriye dönüp bakıyorum ve mahkemenizin aldığı kararları hatırlıyorum. Kapattığınız partiler, yasakladığınız ve haklarını gasp ettiğiniz insanlar geliyor aklıma. Bir değil, on değil, yüz bin değil, tam olarak 34 milyon insan! 1987’den sonra yapılan seçimlerde baraj olduğu için, ve oy verdikleri partiler barajı aşamadığı için, 34 milyon seçmenin oyu sayenizde boşa gitmiş. Seçim barajının kaldırılması için mahkemenize yapılan başvuruyu, bu sistem adildir deyip ret etmeseydiniz, bu ülkede her şey bambaşka olabilir ve 34 milyon insanın siyasi iradesi kül olup uçmazdı! Yine o yıllarda, Kürt siyasetçilerin kurduğu partilere kilit vurup, parlamentoyu Kürt siyasetine kapattınız ve , bu ülkeye verilebilecek en büyük zararı verdiniz. Parlamentoyu Kürt siyasetine kapatmak, Kürtler’e dağların yolunu göstermekten farksızdı. Aranızda yeni üyeler var tabi. Ama ta, Ahmet Necdet Sezer zamanında göreve başlamış olanlar da var. Sayın Haşim Kılıç ise dünden bugüne, hala görevde. Bu ülkede, demokrasi uğruna çok cefa çekildi, kan aktı, nice ocaklar, hayatlar söndü.

20070325.155500_ANT216_657182.jpg
Miroğlu'nun DTP'de siyaset yaptığı günlerden. (Fotoğraf: AA)

 

"AYM adına birilerinin özür dilemesini bekledik"

Sizi şaşırtabilir ama, şunu söylememe izin verin. Devlet adına Sayın Başbakan Erdoğan, Dersim’den özür dilediğinde, bu ülkenin demokratik ilerlemesine en büyük zararı vermiş kararları alan Anayasa Mahkemesi adına birilerinin çıkıp özür dilemesini bekledik. O kararlar ki, en az ordunun Dersim harekatı kadar vahim sonuçlara yol açtı. Tviter özgürlüğüne bir şey dediğimiz yok sayın üyeler! Yasak yasaktır ve bir yasağın kaldırılması için imza atan bir yargıcın vicdanen herhangi bir rahatsızlık duyması söz konusu olamaz. Ama aynı yargıçların altına imza attıığ yasakçı kararlara ne diyeceğiz?

"Önce yasakları kaldıralım, özür kısmına sonra gelelim"

Sayın üyeler, Bana verdiğiniz keyfi ve hukuk dışı ceza dört yıldır sürüyor. Kararınızı düzeltmeniz için mahkemenize bu hafta içinde başvuruda bulunacağım. Madem yasaklara karşısınız, ve madem yasakları iki gün içinde sona erdiren kararlara imza atıyorsunuz, işte size altında imzanızın olduğu ve dört yıl önce aldığınız bir kararı düzeltme fırsatı! Önem verdiğiniz Tviter kadar olmasa bile takdir edersiniz ki, asla hak edilmemiş bir yasak söz konusu! Önce bu yasakları kaldırın, işin özür kısmına da sonra gelelim!

“AYM’nin kararı Kürtlerin siyaseti değil de şiddeti tercih etmesi için alınmıştı”

Miroğlu, siyasi yasağının sona ermesinin ardından, 2 Ocak 2015 tarihinde de Rûdaw ile bir söyleşi yapmıştı. Miroğlu, bu söyleşide “Kürtlerin siyaset yapmasının önündeki son engelin de kalktığını” ve “bir dönemin kapandığını” ifade etmişti.

“Anayasa Mahkemesi’nin kararı Türkiye Cumhuriyeti’yle Kürt siyasetçileri arasında hukukun anormal geliştiği bir dönemde verilmişti. Kürtlerin siyaseti değil de şiddeti tercih etmesi için alınan bir karardı” diyen Miroğlu, aynı söyleşide AK Parti’den teklif beklediğini ifade etmişti:

PKK herkesle çok kavga ediyor. AK Parti buna daha yakın bir yerde duruyor. Ankara-Erbil stratejik ittifakın mimarı da AK Parti. Kürt-Türk siyasi bloku dünyada da çok tartışılır. Böyle bir siyasi projenin vereceği heyecanla siyaset yapmayı düşünürüm. Teklif gelirse teklifi bu çerçevede değerlendiririm.

Miroğlu daha sonra AK Parti’ye katıldı ve 25 ile 26. dönemlerde milletvekilliği yaptı.

 

Star, Rûdaw, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU