Babacan: Kimse kusura bakmasın Merkez Bankası'ndaki rezervleri biz biriktirdik, bunlara kalsa ne hale gelecekti

Basın temsilcileriyle bir araya gelen Babacan, reform paketlerini, S-400 meselesini ve Merkez Bankası’nın döviz rezervi tartışmalarını değerlendirdi

Fotoğraf: Independent Türkçe

Demokrari ve Atılım (DEVA) Partisi'nin birinci yılını kutlayan Genel Başkanı Ali Babacan, yazılı basının Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de son 2 yıldır hiçbir sorunun düzelmediğini ve gün geçtikçe sorunların büyüdüğünü ifade eden Babacan, "Vatandaşlar en büyük sorun alanı olarak işsizlik, hayat pahalılığı ve yoksulluğu söylüyor. Özgürlükler ve temel haklarla ilgili sorunlar büyüyor. İki yıl önce siyasal şiddet diye bir şeyi konuşmuyorduk. Gazetecilerimizin, düşünürlerimizin, siyasi partilerin üst düzey yöneticilerinin sırf yazdıkları ve söyledikleri sebebiyle fiziki şiddetle karşı karşıya kalması bu ülke için utanç kaynağı" dedi.

"Türkiye dış ilişkilerde yalnızlaştıkça terör örgütleri yüz buldu"

Türkiye'nin, dış politikada yalnızlaşmasının bedelini ağır ödediğini savunan Babacan şunları kaydetti:

Yalnızlaştığımız için terörle mücadelede yeterince etkili olamıyoruz. Dışişleri Bakanlığım döneminde yakın coğrafyamızda terör örgütlerinin yalnızlaştırılmasından bahsederdik. Şimdi Türkiye ülke olarak yalnızlaştı, terör örgütleri daha çok ülkeden yüz buldu. Dış politikada yapılan hataların ekonomik yansımaları oldu. Bunun ekonomik sonuçlarını başta sınırdaki illerimiz olmak üzere Türkiye’nin tümünde yaşıyoruz. 

"Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuk devletinden geçer"

"Hükûmet, ekonomiyle ilgili sorunların çözümünün hukuktan başladığını anlamakta güçlük çekiyor" diyen Babacan, bakan ve Merkez Bankası başkanının değiştirilmesiyle ekonominin düzeltilemeyeceğini vurguladı.

Babacan, şöyle konuştu:

O kadar uzun uzun reformlara, planlara falan gerek yok. 1 saatlik bir basın toplantısında ‘Anayasa Mahkemesi kararlarına saygılı olacağız, uymayan mahkemelere karşı HSK’yı göreve davet ediyoruz’ desinler; ‘Bizden yargıya pusula gitmez’ desinler; ‘Basın hürdür, şiddeti teşvik etmedikçe karışmayacağız’ desinler. Samimi bir açıklamayla sorunların en az yarısı çözülür.

"Hem 2,5 milyar doları hem F-35’leri kaybetmek bilgisizliktir"

Babacan, Türkiye ve ABD arasında krize neden olan S-400 konusuna da değindi.

S-400 konusunun, Türkiye’nin egemenlik alanı olan bir konu olduğunu belirten Babacan, "Hiçbir ülke Türkiye’ye şunu yap diyemez. Ama hükûmet aldığı kararın sonuçlarını hesap etmeli. Burada bir hesapsızlık var. 2 buçuk milyar dolar para ödendikten sonra bu sistemlerin kullanılamaması, kapağını hafif araladığınızda ciddi yaptırımlarla karşılaşılması tam bir hesapsızlık. Madem böyle bir adım atıyorsunuz diplomasisini yürütün" ifadelerini kullandı.

Babacan şöyle devam etti:

Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması büyük bir kayıp. Keşke alternatifi olsa hemen başlatılacak. F-16 sistemlerimiz yıpranıyor. Hem teknolojide bir nesil geride kaldı hem de uzun süre kullanıma bağlı bir yıpranma var. F-16’ları yerine yeni şeyleri tedarik etmek lazım. Bu mesele tam bir kaybet-kaybet oldu. 2,5 milyar dolar parayı kaybettik, F-35 için harcadığımız kaynakları kaybettik, F-35 projesinden atıldık, para verdiğimiz S-400’lerin de kapağını açıp kullanamıyoruz. Bu nasıl bilgisiz, bilinçsiz bir dış politikadır, anlamak güç.

"Kimse kusura bakmasın biz biriktirdik, bunlara kalsa ne hale gelecekti"

Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini 135 milyar dolara kendilerinin çıkarttığını belirten Babacan, "Kimse kusura bakmasın biz biriktirdik, bunlara kalsa ne hale gelecekti" dedi. 

Babacan, Erdoğan’ın döviz rezervi açıklamalarını da şu sözlerle eleştirdi:

Taraflı cumhurbaşkanı ve akraba bakan el ele verip Merkez Bankası’nın 130 milyar dolar rezervini çarçur etti. Sayın Erdoğan, Merkez Bankası’nın 95 milyar dolar brüt rezerv rakamını söylüyor fakat 139 milyar dolarlık borcundan bahsetmiyor. Bu şuna benziyor: Cüzdanındaki paradan bahsediyor ama kredi kartı borcundan bahsetmiyor. Merkez Bankasının, bankalara borcu var. Bir de swaplar yoluyla piyasadan aldığı 58 milyar dolarlık borç var. Sadece rezerv değil, yedek akçe hesabı da vardı. Merkez Bankası’nın kârının her yıl belli bir yüzdesi yedek akçe hesabına konur, kötü günler için biriktirilir. 2019’un ocak ayına bir günde harcadılar. 2019 yılında biriken yedek akçeleri de 2020’nin ocak ayında alıp bir günde harcadılar. İçimiz cız ediyor.

"Zamanı geldiğinde bunların hepsi hem idari hem de yargı denetimine tabi tutulur"

Babacan, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin eksiye düşürülmesiyle ilgili "Bunun hukuki yaptırımları nedir?" sorusunu da "Hukuki açıdan inceleme devletin yetkili organlarının yapacağı bir iştir. Zamanı geldiğinde bunların hepsi hem idari hem de yargı denetimine tabi tutulur. Er geç olur. Bu kadar büyük bir rakam ortada kalmaz. Ama toplumsal ve siyasi açıdan bakınca, Merkez Bankası’nın döviz rezervleri kuru kontrol etmek için bazen ölçülü bir şekilde kullanılabilir. Siz yanlış para politikasıyla iki yıl boyunca 130 milyar doları eritiyorsanız, bunun bir siyasi hesabının verilmesi lazım" diye yanıtladı.

"Siyasi liderler işi tadında bırakmalı, halkla inatlaşmamalı"

Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha aday olduğu takdirde YSK’nın alacağı olası kararla ilgili bir soru üzerine "YSK’nın yasalara ya da Anayasaya rağmen verdiği kararlar bile sorgulanamıyor. Alınan kararların toplumsal ve siyasi meşruiyeti çok önemli. Toplumda demokrasinin özüne dokunacak şekilde bir müdahale olursa bu ülkenin demokrasisi ve toplumsal huzuru açısından iyi olmaz." ifadelerini kullandı. 

Erdoğan’ın 2017 yılındaki anayasa referandumundan sonra seçilmesini cumhurbaşkanlığının birinci dönemi olarak yorumlayan hukukçular olduğunu da belirten Babacan, şöyle konuştu:

Bunlar sistemi gerer. Çok ileri düzeyde gelişmeler olursa ülkemize yazık olur. Siyasi liderlerin toplumda belli bir kanaat, belli bir eğilim oluştuktan sonra işi tadında bırakmayı öğrenmelerinde yarar var. Nihai kararı halk verecek. Halkın genel eğilimine karşı ısrar ve inat olmaz."

"Sistem de ülkeyi yöneten zihniyet de değişmeli"

Babacan, kendisine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir davet gelirse ne yanıt vereceğini ise şu sözlerle açıkladı:

Dün bir taksi durağında çay içerken bir teyze geldi. ‘Ali Babacan burada mıymış?’ dedi. ‘Bir gün seni çağırabilir, sakın ha’ dedi ve çıktı gitti. Durum bu. Sorunların temelinde sistem ve zihniyet yatıyor. Zayıf bir ihtimal ama vatandaşın parlamenter sisteme desteğini görüp ‘gelin sistemi konuşalım’ diyebilirler. Sistem mutlaka değişmeli ama ülkeyi yöneten zihniyet de değişmeli. Bunun yolu da ancak topyekûn iktidar değişikliğidir.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU