HKP'nin, "Feminizm burjuva akımıdır. Sosyalizmle yan yana gelmez, getirilemez" iddiasına EHP, Lenin'in sözünü hatırlatarak cevap verdi

Feminizm, iki sosyalist parti arasında polemik konusu oldu. HKP'nin feminist eylemlerde emekçi-köylü kadınların olmadığı iddiasına karşın EHP Sözcüsü Özge Akman, "Mücadele etmezseniz elbette ki liberal feministler etkili olur" diye cevap verdi

Feminist kadınların bir eyleminden / Fotoğraf: Twitter

Türkiye'de son yıllarda kadın hakları konusunda ciddi bir bilinçlenme yaşanıyor.

Her ne kadar kanayan bir yara olmayı sürdürse de kadına yönelik şiddete karşı toplumun her kesiminden daha fazla tepki yükselmekte, bu konuda farkındalık artmakta.

Bu bilinçlenme beraberinde bir zamanlar daha çok eğitimli kadınlar arasında ve dar bir çevrede bilinen feminizm akımının farklı sosyo-ekonomik kesimlerde yer alan kadınlarca da savunulmasına, kendisini feminist olarak nitelendirenlerin artmasına neden oldu.

Feminizm ne demek?

Feminizm, Latince'de "kadın" anlamına gelen "femina" kelimesinden türedi.

Feminizm günümüzde toplumsal gruplar arasındaki özellikle de kadın-erkek eşitsizliğinin son bulmasını, kadınların toplum içindeki konumunu iyileştirmeye amaçlayan hareketleri adlandırmak için kullanılıyor. Feminizmi savunan kadınlar da "Feminist" olarak anılmakta.

Her ne kadar feminizm çıkış noktasında kendisini bir ideolojiyle tanımlamamış olsa bile toplumsal gruplar arasındaki eşitsizliğin son bulması hedefinden dolayı Türkiye'de en çok sol-sosyalist düşünceye yakın kadınlar arasında ciddi taraftar buldu.

Bunların yanında kendilerini herhangi bir ideoloji ile tanımlamayan feminist kadınlar veya gruplar da var.

Ancak özellikle kendisini sosyalist feminist olarak tanıtan kadınlar, son yıllarda toplumsal olaylarda ve kadın cinayetlerine karşı mücadelede daha bir ön plana çıkıyorlar.

 

HKP: "Feminizm sadece erkek düşmanlığı yapar"

Feminizm daha çok tartışılır, bilinir hale gelmişken sosyalist Halkın Kurtuluş Partisi'nden (HKP), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesinde tartışma yaratacak bir çıkış geldi.

HKP'nin Twitter hesabından 5 Mart 2021 günü paylaşılan videoda feminizmin bir burjuva akımı olduğu, sadece erkek düşmanlığı yaptığı ve sosyalizmle yan yana anılamayacağı iddia edilerek şöyle denildi:

Feminizm bir burjuva akımıdır. Kadın meselesine sınıfsal bakmaz. Sadece erkek düşmanlığı yapar. Sınıfların olup olmaması onun için hiçbir önem taşımaz. Siyasi, ekonomik, sosyal sistem farklılıkları da onun için önemsizdir. Tabi böyle olunca da kadın sorununu dahil hiçbir toplumcul sorunu doğru görüp, doğru kavrayamaz. Gerçek bir çözüm ortaya koyamaz. Bu yüzden bir burjuva ideolojisidir. Bizim gibi kapitalizmce geri ülkelerde halk, yerli yabancı finans kapitalistler çetesinin insafsız vurgun ve sömürüsü altında inlemektedir. Bu durumdaki insanların saf ya da karışık şekilde savrulan feminizme ilgi duymayacağı bellidir. O nedenle  bizde ki feministler kendilerini "Marksist feminist" veya "Sosyalist feminist' gibi adlarla nitelemek zorunda kalmışlardır. Feminizm bir burjuva akımı olduğu için sosyalizmle marksisizmle yan yana gelmez, getirilemez.

"Kadın sorununun kaynağı sadece erkekler değil, sömürücü sınıflarda kadınlar da vardır"

"Feminizm sosyal düzenden şikayetçi olmaz, onun değiştirilmesini önermez, daha açığı sorunu bir siyasi düzlem sorunu olarak görmez" ifadelerinin yer aldığı videodaki sözler, şu şekilde tamamlandı:

Tersine feminizm her düzende kadınların haksızlığa uğradığını, yaşatılan toplumsal sistemin kapitalizm ya da sosyalizm olmasının bir farklılık oluşturmadığını ileri sürer. Kadın sorununun kaynağı feminizmin iddia ettiği gibi sadece erkekler değildir. Sömürücü sınıfların içinde kadınlar da vardır. Ve bu kadınlar da işçi, emekçi kadınlarımızı sömürmektedir.

pınarakbina.jpg
HKP İstanbul İl Başkanı Pınar Akbina / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Feminist eylemlerde emekçi-köylü kadınlar olmuyor"

Bu videonun ardından HKP İstanbul İl Başkanı Avukat Pınar Akbina'yı arayarak eleştirilerinin nedenini sorduk.

Akbina, önce sosyalist feminist grupların popülizm yaptıklarını, işçi sınıfından uzak durduklarını öne sürdü.

Ardından "Dikkat edersek feminist eylemlerde emekçi kadınlar, köylü kadınlar olmuyor" dedikten sonra "Daha çok çok küçük burjuva kesimler bulunuyor. Erkekleri ise zaten eylemlere almıyorlar hatta yanlışlıkla içlerine giren olduğunda neredeyse şiddet uygulayıp çıkartıyorlar aralarından" iddiasında bulundu.

"Sömürücü kadınlarla çöp toplayan kadını aynı kefeye mi koyacağız"

Akbina, son dönemlerde sık sık dile getirilen "Feminist Devrim" kavramına yönelik de eleştiriler dile getirdi:

Toplumun yarısı ile devrim yapılamaz. Kaldı ki bu yarının içerisinde finans kapital dediğimiz sömürgen sınıf içindeki kadınlar ve ezilen, sömürülen kadınlar vardır. Bu kadınlar arasında ise kaçınılamayacak bir sınıf mücadelesi vardır. Şimdi biz bu sömürücü kadınlarla akşamları pazardan artık çöp toplayan, fabrikalarda artı değer sömürüsüne uğrayan kadınları aynı kefeye mi koyacağız? Yine böyle bir şeyi savunmak toplumun diğer yarısı olan erkekleri karşı devrimci cepheye koymak olur. Bu külliyen yanlıştır.

eylemler1.jpg
Sosyalist feminist kadınlar, cinayetlere karşı eylemlerde aktif rol oynuyor / Fotoğraf: Kadın Meclisleri

 

Sosyalist EHP'li kadınlar, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun kuruluşunda rol oynadı

HKP'nin "Sosyalizmle feminizm bir arada olmaz", "Feminizm bir burjuva akımıdır", "Diğer toplumsal sorunlarla ilgilenmiyorlar" şeklindeki iddialarını yine bir başka sosyalist partiye Emekçi Hareket Partisi'ne (EHP) sorduk.

Çünkü EHP üyesi veya sempatizanı olan feminist kadınlar, son yıllarda kadına karşı şiddetle mücadele ön plana çıkan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun kuruluşunda büyük rol oynadı.

EHP Sözcüsü Özge Akman da kendisini "Sosyalist Feminist" olarak nitelendiren kadınlardan sadece birisi.

2010 yılında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun kuruluşunda yer alan Akman, halen hem platform hem de kadın meclisleri bünyesinde çalışmalarına devam ediyor.

özgeakman.jpg
Özge Akman / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Burjuva akımı olarak ele almak olmaz"

Akman, öncelikle HKP'nin "Feminizm bir burjuva akımı" iddiasına cevap verdi:

Toplumsal kategoriler arasında eşitsizlikler yaşanması somut bir olgudur. Bunlara karşı yürütülen tüm mücadelelerin siyasal tezahürünü "burjuva akım" olarak ele almak doğru olmaz. Hak arayan kadınların mücadelesi tek bir siyasi boyuta sahip değildir. Her alanda olduğu gibi kadın alanında da sorunu, kapitalist üretim ilişkileriyle bağlı görmeyenler elbette ki vardır. Ne var ki sosyalist feministler, bu türden düzen karşıtı olmayan liberal feministlerden ayrılır.

"Sosyalist feministler, liberal feministler gibi günü kurtarmacı değildir"

Sosyalist feministlerin, erkek egemenliğini ve sermaye sınıfının hakimiyetini bütünsel bir biçimde ele aldığını söyleyen Akman, liberal feministlerden farklarını şöyle anlattı:

Kadın erkek eşitsizliğine karşı bir savaş verilirken, kapitalizm gibi sömürü yoluyla devasa eşitsizlikler yaratan sistemin kendisi bir kenarda dursun denilemez. Sosyalist feministler belirli günlerden ibaret bir takvimi takip etmekle yetinmez. Sosyalist feministler, süreklilik taşıması anlamında örgütlü, kadınların söz, yetki, karar hakkını esas alan, kolektif iradeden yana bir tutuma sahiptir. Liberal feministler, faaliyet bittikten sonra "evli evine köylü köyüne" deme eğilimindedir öznelere. Uzun süreli, kalıcı örgütsel ilişkilere neo-liberalizmin ruhuyla sıcak bakmaz.

"Liberal feministler kapitalizme sempatiyle bakar"

Liberal feministlerin kapitalizme ya sempatiyle baktığını ya da nötr olduğunu iddia eden Akman buna karşın sosyalist feministlerin de kapitalizme karşı mücadeleyi sadece işçi haklarının savunulmasından ibarette görmediğini belirterek şöyle devam etti:

Ekim Devrimi'ni yapanlar; ulusal sorunla, köylülerin toprak meselesiyle, emperyalizm konusuyla, barış siyasetiyle, gençlikle ve tabii ki kadınların mücadelesiyle ilgilendiler. Gerçek devrimciler elbette ki dünyayı değiştirmek üzere gerekli olan bütün konulara yönelir ve her cephede mücadele eder. Liberaller de ilgilendi diye koca bir akıl yürütme ve siyaset yapma alanı mundar olmaz.

feministmanşet.jpg
Feminist kadınlar içinde farklı görüşlerden insanlar var / Fotoğraf: AFP

 

"Reformist, ulusalcı sol, sosyalist kadınların mücadelesini zaafa uğratıyor"

Kadınların erkek egemenliği tarafından ezildiğini ve eşitsizliğe uğratıldığını görmemeye çalışmanın çıkmaz bir yol olduğunu öne süren Akman, ardından sosyalist kesim içerisinden kendilerine yönelik eleştirilere şu karşı eleştirilerle cevap vermeye başladı:

Bunu en temel ve köklü eşitsizlikleri yaratan burjuva egemenliği de yapar ama sadece o yapıyor denilerek erkek egemenliğini aklamaya çalışmak hiç de doğru değil. Bu durumu böyle bir hatayla ele alan reformist ve ulusalcı sol sadece sosyalist kadınların mücadelesini zaafa uğratmış oluyorlar. Zaten hiçbirisinin şunca yıldır kayda değer bir kadınların kurtuluşu mücadelesi yok. Bu kafayla, bu bedavacılıkla olamaz da zaten.         

"Sözüm ona feministleri eleştiriyorlar"

"Liberal feministleri eleştiriyoruz örgütleri ve politik programları yok diye ancak reformist ve ulusalcı solun kadın alanında neredeyse hiçbir faaliyeti yok" diyen Akman, eleştirilerini şöyle sürdürdü:

Sonra da çıkıp sözüm ona feministleri eleştiriyorlar. Mücadele etmezseniz elbette ki liberal feministler etkili olur her yerde. "Kadınlar konusunda biz de duyarlıyız" diyerek kadınların kurtuluşu mücadelesi verilmez. Politik program ve stratejinizde kadın mücadelesinin bir ağırlığı olmalı. Liberal feministler hatalı da olsa bir mücadele veriyor. Sosyalistler ise bu alanı tamamen onlara bırakmış durumda. Bunun yanı sıra sosyalistler, eğer kadınlarla ilgili bir faaliyet yapmaya karar verirse, hayata geçireceği faaliyete erkekleri nasıl getireceğinin derdine düşüyor. Erkek egemenliğini erkekler değil uzaylılar yaratıyor adeta. Nasıl kendi kaderine ulusların kendisi karar verecekse, kadınların kaderine de kadınların kendisi karar vermelidir çok açık ki.

Lenin'i hatırlatarak, "Kadınların kendi kaderlerini tayin etmesine set çekmeye çalışıyorlar" dedi

Solun büyük bir kısmının Lenin'i ve onun ulusların kendi kaderini tayin hakkı prensibini çoktan unuttuğunu öne süren Akman, "O nedenle bırakalım kadınların kendi kaderini tayin etmesini, kendileri olarak eylem yapmalarına dahi set çekmeye çalışıyorlar. Kadınlar erkek egemenliğini sistemsel olarak yaratan erkeklerle elbette ki çelişiktir. Çelişkili oldukları erkeklerin, kadınların eylemine ya da örgütlerine katılmamaları basit bir mantıksal sonuç olarak görülmeli. Gölge etmemeleri yeterlidir" diye konuştu.

kadıncinayetleri.jpg
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun Beşiktaş'taki eyleminden / Fotoğraf: Kadın Meclisleri

 

"Kadın cinayetlerine karşı mücadeleyi sosyalist feminist kadınlar başlattı"

Türkiye'de kadınların en büyük toplumsal sorunu olan kadın cinayetleri karşısında gerçek anlamda mücadeleyi 10 yıl önce devrimci sosyalist feminist kadınların başlattığını iddia eden Akman, sözlerini şöyle tamamladı:

Onların bu memleketteki kadın cinayetlerine karşı yürüttükleri mücadele tüm dünyadaki sosyalistlere örnektir. Türkiye'deki devrimci sosyalist feministlerin mücadelesi, Lenin'in ulusal soruna derinlemesine eğilmesine benzer ve o ayarda değerlidir. Aktüel olarak kadınların en büyük toplumsal sorunu olan kadın cinayetleri karşısında 10 yılı aşkın mücadeleyi başlatanlar sosyalist feminist kadınlar oldu. Sorun her gün kadınların eşit yaşamak istedikleri için erkekler tarafından öldürülmesi sorunu. Esas bu temel toplumsal sorunla hiçbir ilişki kurmamak sosyalistlerin eksikliği sayılır.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU