Yeni Şafak yazarı: Gençler pasif hayatı çaresizlikten seçiyor

"Bu devasa sayının gençler için nasıl bir geleceksizlik ürettiğini fark etmezsek maalesef canımız çok yanacak"

Fotoğraf: AA

Yeni Şafak gazetesi yazarı Turgay Polat, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son açıkladığı işsizlik rakamlarını köşesine taşıdı.

Polat, yazısında her 100 gençten 27’sinin ne istihdamda ne işte olduğunu belirtti. 15-24 yaş grubu arasındaki işsizlik oranının yüzde 25,4 olduğunu dile getiren Polat, “Birincisi bu gençler neden eğitimi terk ediyor? ikincisi gençler neden pasif hayatı tercih ediyor? Üçüncüsü bu gençlerin kendi tercihlerimi yoksa sistem onları oraya mı itiyor?” sorularını sordu.

“Sistem o kadar kötü ki…”

Polat, bu sorulara şöyle yanıt verdi:

Birinci sorunun cevabı ile başlayayım; gençler okulu isteyerek terk etmiyor. Gençler eğitimde başarısız oldukları için veya istenilen sonucu alamadığı için ayrılıyor. Bizim eğitim sistemimiz benim deyimimle “eleyici” eğitim sistemi, çocuk okula başladığı günden itibaren kendini geliştirmek, yetenek veya yetkinlik kazanmak için değil birtakım sınavları geçerek birilerini eleyerek sonuca ulaşmaya çalışıyor. Kısacası mesele her çocuğun gelişimi değil tersine her çocuğun “istenilen” çocuk olması halini alıyor. Bu durumda da bazı çocuklar sistem dışında kalıyor. Sistem o kadar kötü ki; ilkokuldan itibaren başarısız, zayıf, yapamayan çocuklar üretiyor. Ortaokulda LGS veya bilumum isimli sınavı geçemeyen çocukları başarısız! damgası ile “seçkin” olmayan liselere göndererek adeta onları sistem dışına itmeye çalışıyor. Sanki meslek liselerini “başarısızlar!” toplama merkezi gibi lanse ediyor. Daha sonra üniversite sınavı dönemi başlıyor ki bu çok daha sıkıntılı burada da ciddi oranda öğrenci “başarız!” oluyor ve sistem dışına atılıyor. En büyük sorun da zaten burada çünkü hiçbir becerisi ve niteliği olmayan aynı dersleri aynı şekilde ezberlemiş yüzbinlerce genç sistemin dışında kalıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Bu çocukları biz buraya itiyoruz”

İkinci sorunun cevabı; gençler aslında pasif hayatı çaresizlikten seçiyor. Liseyi bitirip üniversiteyi kazanamayan veya okulu terk eden öğrencilere bir yetkinlik kazandıramadığımız için çaresizce ailelerine sığınıp “pasif yaşamı” seçmek zorunda kalıyorlar. Üçüncü sorunun cevabı çok net; bu çocukları buraya biz itiyoruz.

Ne yapılabilir?

“Peki buradan çıkmak veya bu sorunun çözümünü bulmak mümkün mü?” diyen Polat, şöyle yazdı:

Sorunun çözümü aslında sistemin içinde gizli; çocukları elemek yerine onları öğrenebilecekleri alanlarda olabildiğince okulda tutabilmek. Bunun için ABD’nin bazı bölgelerinde uygulanan; lise-kariyer merkezi sistemi uygulanabilir. Öğrenciler haftanın 3 günü lise 2 günü mesleki eğitim alarak çift diploma alabilir. Bu durumda üniversite kazanamayan öğrenciler sistemde kalmış olur. En azından bir kısmı. İkinci çözüm LGS’nin kaldırılması ve liselerin yukarıdaki gibi tek tip olması. Üniversite sınav sisteminin yetkinlik, yetenek ve kişisel başvuru esasına göre yapılması sorunu ciddi oranda çözecektir.

“Canımız çok yanacak”

Tüm bu açılardan bakarak artık görmemiz gereken sorun şu; eğer bizler bu oranların ne kadar büyük sorun olduğunu görmezsek, bu devasa sayının bize ne tür sıkıntılar ve gençler için nasıl bir geleceksizlik ürettiğini fark etmezsek maalesef canımız çok yanacak. Bir an önce bu konuyu konuşup çarelerine bakmamız şart. Aksi durumda geleceğimiz için büyük bir sıkıntı ürettiğimiz ortada.

 

Yeni Şafak, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU