Ömer Çelik: Demokrasinin olmadığı ülkelerde seçimler tekrarlanmaz

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'ndan sonra açıklama yaptı. "Seçimin tekrarlanması demokrasinin yokluğu anlamına geliyor" eleştirilerine yanıt verdi

Fotoğraf: AA

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarlanması kararıyla ilgili, "Bazı basın organlarında özellikle dışarıda öyle bir yorum yapılıyor ki sanki seçimin tekrarlanması demek bir ülkede demokrasinin yokluğu anlamına geliyormuş gibi... Tam tersine demokrasinin olmadığı ülkelerde seçimler tekrarlanmaz." dedi.

Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Toplantıda, iç ve dış gelişmeler, ekonomideki gelişmeler, sosyal meseleler ve TBMM gündemindeki çalışmalarla ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını aktaran Çelik, terörle mücadele konusunun geniş şekilde masaya yatırıldığını, dış gelişmeler konusunda da çeşitli ülkelerdeki seçimlerin, Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin, ABD ile ilişkiler ve benzeri konularda kapsamlı bir müzakere gerçekleştiğini ifade etti.

YSK'nin kararı

YSK'nin verdiği karar sonrasında ortaya çıkan tablonun içeride ve dışarıda tartışılmaya devam ettiğini dile getiren Çelik, bunun bazı ülkelerde birinci gündem maddesi olduğunu aktardı. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Türkiye'deki her meseleden kendilerine bir iş çıkarmaya çalışan bazı siyasiler, bu konuyu da gündemlerine almışlar. Tabii ABD ve Avrupa ülkelerinden YSK'nin kararına ilişkin çeşitli değerlendirmeler görüyoruz. Herkes dünyanın her yerindeki seçimle ilgili değerlendirmesini ortaya koyabilir ama herkese uyarımız şudur, kimsenin değerlendirmesini ortaya koymasına bir diyeceğimiz yok ama bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir. Birincisi Türkiye'deki seçim süreçleri ve sonuçlarına müdahale gibi algılanabilecek açıklamalardan kaçınmak, kullanılan dile özen gösterilmesi gerekir. İkincisi, bazı basın organlarında özellikle dışarıda öyle bir yorum yapılıyor ki sanki seçimin tekrarlanması demek, bir ülkede demokrasinin yokluğu anlamına geliyormuş gibi... Tam tersine, demokrasinin olmadığı ülkelerde seçimler tekrarlanmaz."  

Seçim sonrası itiraz müessesinin sadece demokratik ülkelerde görüldüğü söyleyen Çelik, "Bu konularda yeterli bilgi sahibi olup propagandadan uzak şekilde özellikle de siyasi tarafgirlik içerisinde olmadan değerlendirme yapılması her zaman saygıyla karşılanır ama onun ötesindeki açıklamalar, Türkiye'deki seçim süreçleri ve sonuçlarına müdahale gibi açıklamalar tabii ki saygıyla karşılanmaz." dedi.

Bilgi eksikliğinden kaynaklanan ya da kasten, propaganda amaçlı açıklamalar bulunduğunu, bunların bilinen çevrelerden geldiğini aktaran Çelik, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nden bir heyetin 31 Mart seçimleri için Türkiye'ye geldiğinde, Türkiye'deki seçim sürecinin sağlıklı işlemesinden ve YSK'nin yetkinliğinden ne kadar etkilendiklerini ifade ettiklerini anlattı.

Türkiye'nin seçim yapma kapasitesinin dünyanın pek çok ülkesinden fazla olduğunu vurgulayan Çelik, YSK kararının mazbatayı birinden alıp diğerine vermek şeklinde bir rol oynamadığının altını çizdi.

YSK'nin tespit ettiği usulsüzlükleri anlatan Çelik, YSK'nin hakemlik görevini yeniden vatandaşa verdiğini, nihai karar merciinin vatandaşın vereceği oy olduğunu kaydetti: 

"Artık önümüzde seçim var. Dolayısıyla herkes gidecek, kendi tezlerini vatandaşlarımıza arz edecek. İstanbulluların iradesi seçimin yapılmasıyla birlikte tecelli edecek. Net bir sonuç ortaya çıkacak ve hep beraber bu sonucu selamlayacağız. Çünkü şimdiki eksikler bu yeni süreçte tamamlanmış olacak, usulsüzlükler ortadan kaldırılmış olacak ve sonuç olarak eksiklerin tamamlandığı, birtakım usulsüzlüklerin olmadığı seçim ortamı olacağı için '1 oy farkla bile olsa kim kazanırsa başımızın üstünde yeri var' diyeceğiz. Bu sonuca saygı göstermemiz vatandaşımızın iradesinin neticesi olmasıdır. Sonuç olarak her siyasi parti, tabii ki biz de kendi adayımızın kazanmasını isteriz ama her seçimde olduğu gibi 'vatandaşımız nasıl karar veriyorsa başımızın üstündedir' deriz."

Bilgi eksikliği ile ya da konuyu tam anlamadan eleştiren dış çevrelerin aslında demokrasi konusunda ne kadar tutarlı olduklarının yakın zamandaki birtakım tutumlarından anlaşılabileceğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: 

"Bunlara Türkiye'nin iç siyasetinde destek verenlerin ya da bunlara dayanmak isteyenlerin aslında bu dayanaklarının ne kadar zayıf olduğunu görmeleri gerekir. Aynı kesimler Türkiye'de seçimin yenilenecek olmasını bir demokrasi yoksunluğu gibi göstermeye çalışan çevreler, Mısır'da darbecilerin yanında yer aldılar. Hatta darbe söz konusu olduğu zaman da 'beraber çalışmak için heyecanlanıyoruz' diye açıklama yapmışlardı. Mısır'daki referandum sonuçları söz konusu olduğunda aynı çevreler 'Sisi demokrasiyi restore ediyor' gibisinden açıklamalara imza atmışlardı. Çok enteresan, ABD sözcüsü 'Biz bu durumu not ettik' diyor. Evet bu dünyanın her tarafında seçim sonuçları not edilebilir fakat söylemek istediğimiz şey şudur, bu seçim meselesiyle bu kadar ilgililerken ve demokrasi konusunda bu hassasiyeti gösterirken eş zamanlı olarak Venezuela'da askeri darbe çağrısı yapmalarını, Venezuela Anayasasının ve oradaki seçilmiş liderin askeri darbe yoluyla alenen görevden uzaklaştırılması için çağrıda bulunmalarını da bütün dünya not ediyor. Herkes görüyor bunu. Hatta bugün bir ABD gazetesine Başkan'dan yansıyan bir izlenim vardı, kendi danışmanlarının Venezuela konusunda kendisini yanılttıkları şeklinde. Ama çok yakın zamanda ABD demokrasisinin üst düzey yöneticilerinin Venezuela'da askeri darbe çağrısı yaptıklarını, orduyu mevcut yönetimi devirmeye çağırdıklarını, eğer devirmezlerse ordunun bundan sorumlu olacağı şeklinde birtakım tehditlerde bulunduklarını hep beraber gördük."

Bu çağrı yapılırken demokrasi konusunda tutarlı olunması gerektiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti: 

"Bu çağrılar yapılırken Türkiye'ye güzel bir hatırlatma yapılıyor. O da şu; Türkiye'nin AGİT gibi NATO gibi ortak güvenlik örgütleri içerisindeki üyeliğine vurgu yapılarak, ortak dayanışma, kültür, demokrasi anlayışından bahsediliyor. Bunun hatırlanması da güzeldir ama bize NATO'yu, AGİT gibi kurumları hatırlatanların bilmesi gerekir ki biz bu kurumlarla ilgili olarak, ilkesel olarak bütün mükellefiyetlerimizi yerine getiriyoruz. Ama bu hatırlatmayı yapanların PYD, YPG terör örgütüne verdikleri destekler devam ediyor. Bunun yanı sıra da yakın zamanda ABD'de bir rapor yayınlandı. FETÖ mensuplarını Türkiye'de Sünni Müslümanlar olarak etiketleyerek bunlarla ilgili bir hassasiyet oluşturmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bir tutarlılık çağrısı yapıyoruz. Demokrasi, hukuk konusundaki tutarlılık çağrımızı tekrar tekrar ifade ediyoruz. Türkiye'yi Batı'ya şikayet eden Türkiye'deki siyasetçilerin bütün bu durumları iyi bir şekilde değerlendirmesi lazım."

"Linç kampanyası geleneği bizim geleneğimiz değildir"

Toplantının soru cevap kısmında Ekrem İmamoğlu'na destek veren sanatçıların kayıt altına alınmasına ilişkin yapılan hatırlatma üzerine sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Cumhurbaşkanımız Afrin sınırına bir ziyarette bulunduğunda kendisine eşlik eden sanatçıların nasıl fişlendiğini gördük ve muhalefetten de hiçbir tepki gelmedi. Dolayısıyla bu saygın olmayan tutumlar bizim geleneğimiz değil. Sanatçılıklarıyla mı anılmak istiyorlar, siyasi polemiklerle mi anılmak istiyorlar.

Bir siyasetçi tek bir çağrı yaptığında, bunların tek bir slogan etrafında kenetlenmesi vatandaşımızın dikkatini çekmiştir. Yüzlerce binlerce soru gelmiş buraya. Bu arkadaşlarımızın 15 Temmuz'da sesini duymadık, Türkiye'deki sıkıntılı dönemlerde bu arkadaşların sesini duymadık. Türkiye'nin bütün sanatçıları kıymetlidir. Tabi ki demokratik olarak eleştirme hakları vardır. İyi üslup iyi üslubu çağırır. Biz Türkiye'nin sanatçılarının kıymetli olduğunu düşünüyoruz.

Son derece güzel bir program olmuştu. Cumhurbaşkanımız Afrin'de operasyona giden Mehmetçiklerle bir araya gelmişti. Çok değerli sanatçı arkadaşımız da eşlik ederek mehmetçiğimiz ile bir araya gelmişti. Fakat nasıl bir linç kampanyası olduğunu hatırlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız Somali'ye ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde yanında yine sanatçı arkadaşlarımız vardı. Nasıl bir linç kampanyası yapıldığını hatırlıyorum. Linç kampanyası geleneği bizim geleneğimiz değildir."

Kapadokya konusu

Bu yakın zamanda da sosyal medyada da gündem olmuştu. Kapadokya'yı tehdit eden yapılaşma görüldüğü zaman vatandaşlardan tepki gelmişti. Bu tarihi mirasın korunması açısından bir alan başkanlığı kurulmasına yönelik olarak partimiz tarafından teklif verildi. Böylece hem yetki karmaşasına son verilecek tarihi miras güçlü bir şekilde korunacak.

İran'a yaptırımlar

Bu tip ambargoların bu tip yaptırımların halkları cezalandırmak olduğunu her seferinde ifade ediyoruz. Kuzey Kore ile bu kadar yoğun diplomatik çözüm yollarının arandığı dönemde çıkan bu karar bölge barışına hizmet etmeyecektir. Biz bir kere daha bu yaptırımlara karşı olduğumu açık bir şekilde ifade ediyoruz.

S400 ve F-35'ler

S400 ve F-35'lerle ilgili tartışma devam etti. Bunlarla ilgili pozisyonumuzu koruyoruz. Obama tarafından uygun koşullarda Patriot teklif edilmediğini Trump biliyor. S400 milli komuta sistemi tarafından çalıştırılacak. İttifakın dayanışması daha önemli hale gelecektir. Türkiye NATO ittifakı içerisinde kilit bir ülkedir. Müttefiklerimizden daha iş birliğine yakın yaklaşımlar duymak istediğimizi altını çiziyoruz.

Bütün bu süre içerisinde aynı zamanda ABD'nin Kudüs kararını göze aldığımız zaman ABD'nin İsrail - Filistin sorununda güvenli bir arabulucu olarak hareket edeceğine kanaat getiremiyoruz.

AK Parti genel merkezinde basına kapalı gerçekleştirilen MKYK toplantısı 3 saat 15 dakika sürdü.

 

Independent Türkçe, Ajanslar

DAHA FAZLA HABER OKU