Katar, Osmanlı'nın kazasıyken 140 yılda nasıl Türkiye'nin "kara gün dostu" ve paranın en sıcağı oldu?

Kişi başına düşen milli gelirin 70 bin dolara yaklaştığı, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı Katar ile Türkiye arasındaki "stratejik ortaklık" nasıl başladı? Neden Katar yatırımları gündemin hep en üst sırasında?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, 2018'deki Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 4. Toplantısı için Vahdettin Köşkü'nde bir araya gelmişti/ Fotoğraf: AA

Kardeşin tüm pencerelerini kapattığı zamanda yanımızda kahramanca duran güçlü stratejik ortağımız hoş geldi.


Qatar Tribune CEO'su Abdulrahman Al Kahtani'nin, 2017'de Körfez ülkelerinin başlattığı ambargonun ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar ziyaretiyle ilgili sözleriydi bunlar. 

Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin her görüşmesi sonrası bazı kesimler tarafından takdir edilen bazı kesimler tarafından eleştirilen iki ülke arası ilişkiler, 2000'li yıllardan bu yana "stratejik ortaklık" ya da "kardeşlik" kelimeleriyle anılıyor. 

CHP kanadında "Oldu olacak Türkiye'nin tapusunu da Katar'ın üstüne yapın" tepkisine yol açan bu satışla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Digitürk'ü satın alan Bein Sports'a 2019'da yapılan 90 milyon dolarlık indirimi hatırlattı: 
 

Futbol karşılaşmasını 500 milyon dolar ihaleyle alan Katar firması 'ben para ödemeyeceğim' dedi. Yargı var, mahkemeye gitseler kazanacaklar. Kimse mahkemeye gidemiyor çünkü korkuyorlar. Bir kalemde 90 milyon doları indirdiler. Peki esnaf kardeşim senin vergini indirdiler mi?


Türkiye'de pek çok banka ve kurumu satın alan, doğrudan yatırımlarda bulunan tek ülke Katar değilken, mizansen haber sitesi Zaytung'a bile "Hükümetten Esnafa Destek Müjdesi: 'Aranızdan 5 kişiyi Katar Kraliyet Ailesi'ne evlatlık vereceğiz'" başlığıyla konu olan Katar yatırımlarının kamuoyunda bu denli geniş yer tutmasının nedeni ne? 

Manşetlerde yer aldığı gibi Türkiye ve Katar "yalnız bırakılan" ülkeler mi? Hükümetin kullandığı tabirle bu "değerli yalnızlığın" değeri ne? 

"Katar, Türkiye'nin en çok konuştuğu dört konuya yatırım yapıyor"

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin'e göre Katar yatırımlarının çok fazla öne çıkmasının bir nedeni var: Bu küçük Körfez ülkesinin hep kilit alanlarda yatırım yapması. 

"Türk insanının en çok konuştuğu konular hiçbir zaman uzay ve havacılık olmamıştır" diyen Alkin, Türkiye'de en fazla merak edilen, hemen hemen her gün sohbetlerin konusu olan başlıkların para, futbol ve gayrimenkul olduğunu, Katar'ın da parasını hep bu alanlarda harcadığını söyledi. 

"Peki Türkiye'nin en fazla vakit geçirdiği yer neresidir? Alışveriş merkezleri" diyen Prof. Dr. Emre Alkin, İstanbul'daki İstinye Park'ın da dünyanın en büyük fonlarından Katar Holding'e satıldığını hatırlattı. 
 

Emre Alkin2 - emrealkin_com.jpg
Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Emre Alkin/ Fotoğraf: emrealkin.com


Independent Türkçe'ye konuşan Alkin, yatırımın meblağından çok ne kadar kritik bir alana yatırım yapıldığının öne çıktığını ve Katar'ın en yüksek yatırımı yapan ülke olmadığını belirtti: 
 

Köprü ve otoyol ihalelerinde Çin var. Renault'tan Carrefour'a kadar Fransa yatırımı var. ABD'nin gıda yatırımları var. Türk Ekonomi Bankası'nın (TEB) yüzde 50'si Fransa'nın. Oyak Bank'ın tamamı Hollanda'ya satıldı ING oldu. Aslan payı Batı dünyasında ancak Katarlılar tam nokta atışı yapıyor.


Katarla yapılan anlaşmalara "yerli ve mililik" ilkesine ters düştüğü yönünde eleştirilerin de yapıldığını hatırlattığımız Alkin, bu kavramın anlaşılmasında hata olduğunu söyledi: 
 

Boeing bir ABD markasıdır ama içeride 72 milletin üretimi vardır. Biz eğer bir gün "yerli ve milli" olan şeyin "tasarım" olduğunu kabul edersek, üretmenin çok basit, tasarımın zor olduğunu kabul edersek, o zaman yerli ve milli üretime geçebileceğimizi de kabul ederiz. 

"Yerli ve milli" olan, Türk insanın ortaya koyabileceği kabiliyetler ve tasarımlar olmalı. Türkiye'nin binaları ile değil, insanları ile yükseleceğini kabul ettiğimiz gün bu kompleksleri aşacağız. 


Katarla bazı ihalelerin bedellerinin açıklanmamasıyla ilgili olarak da Alkin, "Halka açık olmayan herhangi bir şirketin satın alınmasının, kamuya açıklanma mecburiyeti yoktur. Anonim şirket statüsünde olan ve halka ait hissesi olmayan hiçbir yerde şeffaflık şartı konuşmaz. Zaten gizlilik anlaşması yapılır" değerlendirmesini yaptı. 

"Dış ilişkilerde sürekli 'kırmızı çizgi' çekerek. yabancı sermaye çekemeyiz"

Emre Alkin'e göre Türkiye'nin ekonomik ilişkilerinin yanı sıra, Katar'da askeri üs kurmaya kadar giden siyasi bağının da olması "bir ülke ile siyasal ve sosyolojik anlamda bağlantı kurulduğunda, o ülkeden yabancı yatırımcı çekilebildiğinin" göstergesi:

İki ülkenin yalnızca ekonomik olarak değil, siyasal ve sosyolojik olarak işbirliği yapabildiği ortada. Dış ilişkilerde sürekli "kırmızı çizgi" çekerek. yabancı sermaye çekemeyiz. Bu ülkelerle siyasal ve kültürel, sanatsal ve spor alanında işbirlikleri yapmamız lazım. 

Güvenlik açısından kırmızı çizgimiz bu diyebiliriz ama sanatta, sporda, kültürde, sağlıkta, eğitimde işbirliği yapabiliriz. Bunu Katarla yapıyorsak herkesle de yapıyor olmamız gerek. 


Türkiye'nın kâr vadeden verimli bir ülke olduğunu söyleyen Alkin, "İşi diplomasinin maharetlerine bırakırsak, sürekli olarak sert konuşan, sert söylemlerde bulunan, müzakereye açık gözükmeyen halimizden daha diplomatik ve daha müzakereci bir görünüme kayarsak, diplomasiye biraz daha alan tanırsak bence yabancı sermaye Türkiye'ye gelir. Yalnızca Katar değil" diye konuştu. 

2019'da en yüksek doğrudan yatırımlar: Hollanda, ABD, Körfez

Türkiye'ye doğrudan yatırım yapan ülkelerde ilk sırayı Hollanda alıyor. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, eylül ayında yaptığı açıklamda Hollanda'nın bugüne kadar Türkiye'ye 25,7 milyar dolar doğrudan yatırım gerçekleştirdiğini ve bu alanda yüzde 15,9 payı olduğunu söylemişti. 

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin verilerine göre 2019'da uluslararası doğrudan yatırımlarda Hollanda'nın payı yüzde 16,1, ABD'nin payı yüzde 7,6 ve çoğu Katar olmak üzere Körfez ülkelerinin yatırımı yüzde 7 paya sahip. 
 

Ekran Resmi 2020-12-03 01.30.09.png
Son 17 yılda Türkiye'ye uluslararası doğrudan yatırım girişinin büyük bir kısmı Avrupa, Kuzey Amerika ve Körfez ülkelerinden gerçekleşti/ Grafik: Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi



Türkiye'nin çok farklı ülkeleren yatırım çeken bir ülke olduğunu yineleyen Gazateci-Yazar Feyza Gümüşlüoğlu, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Hollanda, 2019'da Katar'ın neredeyse iki katından fazla Türkiye'ye yatırım yapmış. Yine İngiltere de Katar'dan daha fazla yatırım yaptı. Ancak bu ülkelerin yatırımları bu kadar çok gündem olmuyor. Pek çok alanda kendini hissettiren ırk temelli yaklaşımlar, önyargı, Doğu-Batı algısı ve kompleksi, yatırımlarla ilgili yorumlarda da etkili oluyor maalesef" dedi. 
 

untitled-1-etcw_cover.jpg
Gazeteci-Yazar Feyza Gümüşlüoğlu


"Katar'dan yatırım geliyor olması hükümeti eleştirmek için kullanışlı bir argüman olarak görülüyor" ifadesini kullanan Gümüşlüoğlu, "Katar'ın en yüksek yatırım miktarını yaptığı 2019 yılında bile bu, Türkiye'ye aynı yıl yapılan doğrudan yabancı yatırımın sadece yüzde 10'u. Bu rakam 2018'de yüzde 5, 2017'de sadece yüzde 2'ydi" diye konuştu. 

"Hollanda 75 yılda yüzde 22, Katar beş yılda yüzde 15 pay aldı"

Ekonomist Mustafa Sönmez de 2 Aralık'ta Al-Monitor için kaleme aldığı yazıda Hollanda'nın yatırım geçmişinin 1945'lere uzandığını, Katar'ın doğrudan yatırımlarının ise AK Parti iktidarının son beş yılına denk geldiğini söyledi. 

Sönmez, "Hollanda 75 yılda Türkiye'deki yatırım stokunda yüzde 22 pay sahibi olurken, Katar beş yılda Türkiye'deki yabancı yatırımlardan yüzde 15'e yakın bir pay almış durumda. Hem de şimdilik. Çünkü AKP'nin Katar ile işbirliğini genişletme iştahına ve Katar'ın yatırım isteğine bakılırsa gidecek daha çok yol varmış gibi görünüyor" ifadelerini kullanmıştı. 

"En sıkı müttefiki yanında tutma, siyaseten ve yatırımlar konusunda rasyonel"

Uzun yıllar Katar'da da görev yapmış olan Feyza Gümüşlüoğlu, Katar yatırımlarının kârlı olduğu için mi yoksa siyasi menfaatler ön plana çıktığı için mi yapıldığı ile ilgili soruya şöyle yanıt verdi: 
 

Katar'ın yatırımlarını yöneten Katar Yatırım Otoritesi'nin (QIA) yatırımlarında tamamen bağımsız hareket ettiğini iddia etmek mümkün değil. 

Nitekim QIA tarafından yapılan bazı yatırımların siyasi saiklerle yapıldığını, hatta bazen oldukça riskli yatırımlar olduğunu söyleyebiliriz. 

Mursi döneminde Mısır'a veya Kaddafi sonrası dönemde Libya'ya yaptığı yatırımlar bu tür riskli ve siyasi yatırımlardı. Ancak bu riskli ve siyasi yatırımların aynı zamanda çok daha fazla kâr getirisi vardı. 


"Katar'ın Türkiye'ye yaptığı yatırımlar da daha çok siyasi saiklerle yapılan yatırımlar olarak gözüküyor" diyen Gazeteci-Yazar Gümüşlüoğlu, şöyle devam etti: 

Ancak bunların Mısır veya Libya'ya yapılan yatırımlar gibi riskli yatırımlar olduğunu iddia etmek gülünç olur. Ortadoğu'nun en büyük pazarından bahsediyoruz. Ve tabii Türk Lirası'nda son dönemde yaşanan devalüasyon düşünüldüğünde Katar için iyi fırsatlar olarak bile değerlendirilebilir. 

Dolayısıyla Katar açısından bakıldığında kendi ‘değerli yalnızlığı' içinde en sıkı müttefikini güçlü tutma ve Türkiye'nin özellikle Körfez ablukasında verdiği siyasi-askeri desteğin bir gereğinin yanında, yatırımlarını mümkün olduğunca çeşitlendirme politikası doğrultusunda rasyonel bir boyutu da olan motivasyonlar söz konusu. 

"Değerli yalnızlık" ne kadar değerli?

"Değerli yalnızlık" kavramı, Türkiye'nin yakın dönem siyasi literatürüne Cumhurbaşkanı İbrahim Kalın'ın, yedi yıl önce Başbakanlık danışmanlığı yaptığı dönemde paylaştığı "‘Türkiye Ortadoğu'da yalnız kaldı' iddiası doğru değil ama eğer bu bir eleştiri ise o zaman söylemek gerekir. Bu, değerli bir yalnızlıktır" tweetiyle girmişti. 
 


Gazeteci Sami Kohen, eylül ayında Milliyet Gazetesi'nde kaleme aldığı köşe yazısında "değerli yalnızlığın", iktidar kanadında "milli çıkarlara uygun, onurlu ve ilkesel bir duruş" olarak algılandığını belirtmişti. 

"Bu, iktidarın aynı zamanda güçlü, büyük Türkiye vizyonuna ve de mazlumdan ve mağdurdan yana olma misyon anlayışına uygun bir tutum. Ankara mücadelesini bu anlayışla, şimdilik tek başına da kalsa, sürdürmek ve amacına ulaşmak azminde" ifadelerini kullanan Kohen, içine düşülen "diplomatik yalnızlığı", "değerli" olarak nitelemenin mantıklı sayılmayacağını söylemişti. 

Kohen, "Bu sanki izole edilmeyi matah bir şey gibi gösteriyor. Oysa pratikte, değer taşıyan şey, amaca ulaşmaya yönelik desteği sağlamaktır. Makbul olan da böyle bir "katma değer" kazandıracak politikalar izlemektir" ifadelerini kullanmıştı. 

"Bütün gayretler, 'Biz toparlanıyoruz, bakın Katar bize yatırıma geldi' demek için"

27 Kasım'da Sputnik'ten Ceyda Karan'a konuşan Ekonomist Mustafa Sönmez, Türkiye ekonomisini batık bir gemiyle benzeterek "2018'den bu yana ciddi fırtınayı yaşıyoruz. Su alışı devam ederken bakıldı ki bir şeyler yapmak lazım ve böyle bir atak başlatıldı. Bir senaryo yazıldı ve bu uygulanıyor. Önce Merkez Bankası başkanı değiştirildi, arkasından Hazine ve Maliye Bakanı, Cumhurbaşkanı'nın damadının istifası kabul edildi. Bu kadro değişikliğinin yanı sıra bir de ekonomik reforma başlıyoruz. Bunu bir hukuk reformu da tamamlayacak denildi" diye konuştu. 

"Türkiye o kadar yalnızlaştırıldı, ıssızlaştırıldı ki böyle bir senaryoda da zoraki olarak Katar'ı oynatıyor" diyen Sönmez, "Ona da bu senaryoda gelip bir yandan Ferit Şahenk'ten İstinyePark'ı almak, borsanın yüzde 10'unu almak, Antalya Limanı'nı almak, Haliç Port'a talip olmak gibi dolgun, okkalı bir rol vermişler. O da bunu oynuyor" açıklamasını yaptı. 

Bütün bu gayretlerin ‘Biz toparlanıyoruz, biraz dağılmıştık ama iyi şeyler yapmaya başladık, kadro değiştirdik, kan değişimi yaptık, bunun sonucu olarak bakın Katar bize yatırıma geldi' algısı yaratmak olduğunu söyleyen Sönmez, şöyle devam etti:
 

Çalışır mı, işler mi, arkası ne olur, şu andaki performansına seyirci ilgisi ne kadar, reytingi nedir derseniz, ben dönüp dövize bakıyorum. Hala 7.80 basamağında diretiyor, bazen 90'a çıkıyor. Yani çok da ikna olmuş, oyunu beğenmiş gibi gözükmüyor. Ama senaristin elinden gelen de bu, senarist bu oyunu yazmaya ve oynatmaya çalışıyor. İyi iş yapıp yapmayacağını hep beraber göreceğiz.


Katar nasıl bir ülke?

Dünya Bankası verilerine göre 2,8 milyon insanın yaşadığı Katar, bugün kişi başına gayrisafi yurt içi hasılanın en yüksek olduğu 15'inci ülke. 

Dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatçısı konumundaki ülkede kişi başına düşen milli gelir ortalama 64 bin 781 dolar (Türkiye'de 9 bin dolar). 

BP 2020 Dünya Enerji İstatistik Görünümü Raporu'na göre 2019 yılında Katar'dan toplam 107,1 milyar metreküp LNG ihracatı yapıldı. Aynı yıl 12,9 milyar metreküp LNG satın alan Türkiye'nin ana tedarikçileri ise Cezayir, Nijerya ve Katar oldu. 
 

Mozah 16-9.jpg
Katar'ın 2008'de yaptırdığı, dünyanın en büyük LNG taşıyıcı gemisi Mozah


Rusya ve İran'dan sonra en fazla doğalgaz rezervine sahip üçüncü ülke Katar ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2010'da 340 milyon dolarken 2019'da 1,4 milyar doların üzerine çıktı. 

Son beş yılda iki ülke arası ticaret hacminin yaklaşık iki kat artmasındaki en önemli nedenlerden biri de Körfez ülkelerinin ekonomik ambargo uyguladığı Katar'a Türkiye'den yapılan gıda ihracatı. 

Örneğin Türkiye, Katar'ın meyve ihtiyacının yüzde 11'ini karşılarken, konserve ürünlerin yüzde 20'den fazlasını karşılıyor. Türkiye, yüzde 12,5 ile Katar'a canlı hayvan ithalatı yapan ilk beş ülke arasında üçüncü sırada. İlk iki sıra ise Avustralya ve İran'a ait. 

Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye, Katar'ın ithalatında yüzde 4'lük bir paya sahip. Ülkenin en büyük ithalat pazarı ise 5,4 milyar dolar ve yüzde 19 oran ile ABD. 2019'da Türkiye'den Katar'a ihraç edilen ürünlerde en büyük payı mücevherat alırken (yüzde 9,1), bu ülkeden en fazla işlenmemiş alüminyum (yüzde 66,7) ithal edildi. 
 


Katar Ticaret ve Sanayi Bakanlığı verilerine göre Kasım 2019 itibarıyla Katar'da Türk sermayedarı bulunan 450'nin üzerinde firma bulunuyor. Ayrıca 13 adet yüzde 100 Türk sermayeli firma ya da şube Katar'da hizmet veriyor. 

 Türk müteahhitlik sektörünün Katar'a yaptığı yatırım 2005-2019 yılları arasında 18,3 milyar dolara ulaştı ve bu sektörün yurt dışında üstlendiği işlerin yüzde 4,6'sını kapsamış oldu. Katar, Türkiye'nin en çok proje üstlendiği yedinci ülke. 

"Stratejik ortaklık" güçlendikçe Katar'dan Türkiye'ye ziyaretler de arttı. 2011'de 7 bini biraz aşan Katarlı turist sayısı, 2019 sonunda 108 binin üzerindeydi. 

İki ülke arası ilişkilerinin gelişimi son 10 yılda daha gözle görünür olsa da Türkiye'nin bu küçük Körfez ülkesiyle yollarının kesişmesi yeni değil. Şimdi biraz geçmişe, 19'uncu yüzyılın ikinci yarısına gidelim… 

Bağımsızlığını 50 yıl önce elde eden ülke

Arap Yarımadası'nın Osmanlı hâkimiyetine girdiği Yavuz Sultan Selim döneminde aşiretlerle yönetilen Katar'a, Osmanlı tarafından ilk kez kaymakam atandığında tarihler 1878'i gösteriyordu. 
 

883d66f53085999db60331cfdc9b7c54.png
1960'larda Katar'ın başkenti Doha


Birinci Dünya Savaşı arefesinde İngiltere ile yapılan anlaşmayla, Katar üzerindeki geçmişten gelen hakları ve taleplerinden feragat eden Osmanlı İmparatorluğu'nun bu ülke üzerindeki hâkimiyeti 1915'te sona erdi. 

Katar'ın hikâyesinde atılan en önemli iki "ara başlıktan" ilki petrol yataklarının keşfedildiği 1940, ikincisi ise bağımsızlığın ilan edildiği 1971 yılıydı. 

Yıllarca inci ticaretinin merkezi olan Körfez ülkesi, Ocak 1940'ta Dukhan sahasında, 1960'da ise açık denizde petrol buldu. 

1961'de Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'ne (OPEC) üye olan, 2019 başında ise OPEC'ten ayrılan Katar'ın kanıtlanmış petrol rezervi bugün yaklaşık 25 milyar varil. Bu, küresel petrol rezervinin yüzde 1,5'ine denk geliyor.
 

5146324f-23b3-4c61-88cc-fad6d425b230.jpeg
Katar'ın başkenti Doha


Doğalgaz üçlüsü: Rusya, İran ve Katar 

Bağımsızlığını ilan ettiği 1971'de ilk doğalgaz rezervini de keşfeden Katar, geçen 50 yılda, Rusya ve İran'dan sonra dünyanın en büyük doğalgaz ihracatçısı konumuna geldi. Sahip olduğu yaklaşık 25 trilyon metreküp doğalgaz rezervi, küresel rezervin yüzde 14'ü.

AK Parti iktidarıyla ivme kazanan, Arap Baharı'yla şekillenen ilişkiler

1972'de Birleşmiş Milletler'e ve Arap Birliği'ne katılan, 1981'de Körfez İşbirliği Konseyi'nin kurucu altı ülkesinden biri olan Katar'ın Türkiye ile ilişkileri, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'den itibaren hız kazandı. 

2003-2014 yıllarını kapsayan Başbakanlık döneminde 93 farklı ülkeye 305 resmi ziyaret gerçekleştiren Erdoğan, bu sürede Katar'a altı ziyarette bulundu. 

2010'da başlayan ve Ortadoğu'daki statükoyu kökten değiştiren Arap Baharı, Türkiye ve Katar ilişkilerinde de önemli rol oynadı. 

Zira Katar da Türkiye gibi, Arap dünyasındaki halk hareketlerini savunmuş, Libya ve Suriye'de rejime karşı muhalefeti, Mısır'da Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle bu ülkenin idaresinde ağırlığını koyan Müslüman Kardeşleri desteklemiş, Mısır Cumhurbaşkanlığı'na 2012'de gelen Muhammed Mursi'nin 2013'te askeri darbeyle devrilmesini şiddetle kınamıştı. 

Emirlik babadan oğula geçti, ilk iş Türkiye ile Yüksek Stratejik Komite'siydi 

Babası Hamed bin Halife Al Sani'nin 2013'te emirlikten istifa ederek görevini oğlu Temim bin Hamed Al Sani'ye bırakmasının ardından iki ülke arasındaki üst düzey diyalog ve işbirliğinin kurumsal yapısını teşkil eden Yüksek Stratejik Komite'nin (YSK) tesis edilmesi için adımlar da bu yıl da atıldı. 
 

Untitled collage (11).jpg
Hamed bin Halife Al Sani (solda) ve oğlu Temim bin Hamed Al Sani


2014'te resmileşen Yüksek Stratejik Komite'nin ilk toplantısı Aralık 2015'te Doha'da, ikincisi Aralık 2016'da Trabzon'da, üçüncüsü Kasım 2017'de Doha'da, dördüncüsü Kasım 2018'de İstanbul'da, beşincisi Kasım 2019'da yine Doha'da gerçekleşti. Yılda bir gerçekleşen bu toplantıların sonuncusu da Kasım 2020'deydi. 

2014'te Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, KKTC ve Azerbaycan'dan sonra üçüncü resmi ziyaretini aynı yılın eylül ayında Katar'a yapmıştı. 

Bu ziyareti öncesi yaptığı açıklamada  "Katar'la bölgesel meselelere bakışımız büyük ölçüde örtüşüyor.  Katar ve diğer Körfez ülkeleriyle ilişkilerimizi stratejik açıdan da değerlendiriyoruz" diyen Erdoğan, Katar'da yapılması plananlan 2022 Dünya Futbol Şampiyonası için gerekli olabilecek altyapı, üst yapı çalışmalarında Türk firmalarının önünün açılacağını söylemişti. 

Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının 40'ta biri Katar'dan

Yüksek Stratejik Komite'nin (YSK) kurulmasının temelini atan ziyarette imzalanan önemli anlaşmalardan biri de 1,2 milyar metreküplük spot doğalgaz anlaşmasıydı.  Bu anlaşmayla Türkiye'nin Katar'dan 2014-2015 kış sezonu için dokuz tankerde toplam 1,2 milyar metreküp gaz alması karar bağlandı. Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, bu miktarın Türkiye'nin ihtiyacının 40'ta birine tekabül ettiğini söylemişti. 

Osmanlı-Selçuklu mimarisinin kullanılacağı, içerisinde  çarşı, pazar, kahvehane, hastane, okul ve evlerin olduğu, 400 bin metrekarelik Doha'daki Türk Şehri'nin temeli de 2014'te atılmıştı. 

Katar'da Türk askerinin varlığı için ilk imza

19 Aralık 2014'te Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri arasında imzalanan  "Türkiye Cumhuriyeti ile Katar Devleti Arasında Yüksek Stratejik Komite Kurulmasına İlişkin Ortak Mutabakat Anlaşması", Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Katar'a konuşlandırılması, askerî eğitim, ortak askerî tatbikat ve savunma sanayi alanlarında iş birliğinin güçlendirilmesini sağlayacak bir mekanizma kurulmasını öngörüyordu. 

2015: Katar-Türkiye yılı ve ilk askeri sevkiyat 

"Katar-Türkiye yılı" ilan edilen 2015'te iki ülke ilişkileri, yakın müttefikliğin başladığı bir döneme girdi. 

Türkiye'nin yakın müttefiki Katar'da asker konuşlandırılabilmesini öngören anlaşma, Mart 2015'te Meclis Dışişleri Komisyonu'nda kabul edildi. Anlaşmanın fiilayata geçmesi ise Ekim 2015'te başkent Doha'daki El Rayyan Üssü'ne askerî sevkiyat yapılması ile gerçekleşti. Sevkiyatın hemen ardından 17-29 Ekim 2015 tarihleri arasında iki ülke silahlı kuvvetleri tarafından "Nasr-Zafer Tatbikatı" yapıldı. 
 

katar askeri üs
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Katar'daki TSK Kara Unsur Komutanlığı'na 2017'de yaptığı ziyaretten/ Fotoğraf: AA


Tarık bin Ziyad Kışları içerisinde yer alan TSK Kara Unsur Komutanlığı'ndaki Türk askeri üssü 5 bin kişilik bir gücü ağırlayabilecek kapasitede. 

Dönemin Başbakanı Davutoğlu: Türkiye ve Katar, ilişkileri her zaman vizyon odaklı olan nadir ülkeler arasındadır

Dışişleri Bakanlığı döneminde Katar'a 15 defa giden dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Nisan 2016'da askeri üsse yaptığı ziyarette her tatbikat, ikili manevra, askeri eğitim faaliyeti ve kuvvet konuşlandırmaları için ayrı mutabakatlar gerekeceğini söyleyerek şunları söylemişti: 

Ülkeler vardır, ikili ilişkileri rutindir ve dönemsel olarak karşılıklı ziyaretlerle statik bir hal kazanmıştır. Ülkeler vardır, ikili ilişkileri belli gerilimler, iniş çıkışlar yaşar. Çok nadir ülkeler arasında ikili ilişkiler her zaman sıcak, her zaman dinamik ve her zaman vizyon odaklı olmuştur. Türkiye ve Katar, bu iki nadir ülkeler arasındadır.


İlki toplantısı Aralık 2015'te gerçekleşen Yüksek Stratejik Komite'si ise 15 ayrı anlaşma ile bitti. İki ülke arası vize uygulaması kaldırıldı, BOTAŞ ile Katar Petrol arasında doğalgaz işbirliğine dair mutabakata varıldı, Yunus Emre Enstitüsü açıldı. 

Karadeniz yaylalarına hayran kalan Katar Emiri

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Erdoğan'a destek için ilk arayan lider Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, YSK görüşmelerinin ikinci toplantısı için Aralık 2016'da Trabzon'a geldi. 
 

148215448258566b64c03c0e28a4552287.jpg
Katar Emiri Al Sani'nin Karadeniz ziyaretinde gerçekleşen helikopter turuna Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Berat Albayrak da katılmıştı/ Fotoğraf: AA


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem Al Sani ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'la birlikte Tabzon ve Rize üzerinde helikopter gezisi yapmış, görüşme sonrası Katar Emiri'nin karlı dağlara hayran kaldığını söylemişti:
 

Hele hele bugün helikopterle Trabzon'un üstünde dolaşırken, kar dolu dağları dolaşırken kendisi de hayran kaldı. ‘Niye burada kayak tesisleri yapmıyorsunuz' diye de sordu. Temenni ederim ki onlara da kavuşuruz. Onun alt yapılarını da yapmalıyız tabi. Onun için oteller yapmaya da hazır olduklarının müjdesini de ayrıca verdiler.


Körfez ülkelerinin Katar'a uyguladığı ambargo ikinci yılını doldurdu

Suriye'de iç savaşın başladığı 2011'den sonra Ortadoğu'nun karşı karşıya kaldığı en büyük kriz de Katar ile ilgiliydi. 

5 Haziran 2017'de Körfez'in en büyük oyuncuları Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, Katar'ı teröre destek vermekle suçlayarak tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdu. 

Suudi Arabistan, Katar'ı IŞID'e destek vermekle suçluyor; Mısır, Katar'ın Müslüman Kardeşler'in yanında yer aldığını söylüyordu. Bahreyn ise ambargo kararını "Katar'ın ülkedeki 'İran destekli silahlı gruplara destek vermesi'" şeklinde açıklamıştı. 

Açıklamalarda ayrıca, Katar'ın, Arapların ortak ilkelerine karşı geldiği, Arap ülkelerinde karışıklık ve huzursuzluğu yaymaya çalıştığı ve insani krizlerin yaşanmasına neden olduğu iddia edilmişti. 

"En zor zamanda yanımızda olan"a gıda ve asker yardımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran'da yaptığı açıklamada "En zor zamanlarımızda daima güçlü desteklerini hissettiğimiz tüm dostlarımız gibi Katar'la da ilişkilerimizi geliştirerek sürdüreceğiz" ifadesini kullanarak Katar'a desteğini duyurmuştu. 

Türkiye tarafının attığı en önemli adım ise aynı hafta, Türk askerlerinin konuşlandırılmasına ilişkin kanun tasarısı TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmesi oldu. 

Türkiye'nin Katar'a verdiği kritik desteklerden biri de gıda takviyesiydi. 
 

wwwww-1.jpg
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Cumhurbaşkanı Erdoğan


Katar'ın bu krize kadar başlıca gıda tedarikçileri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ydi. Ancak diplomatik abluka ve ekonomik ambargonun hemen ardından ise Türkiye, 100'den fazla kargo uçağı ile gıda ve yardım malzemesi gönderdi. 4 bin ton gıda malzemesi taşıyan ilk gemi ise 22 Haziran 2017'de yola çıktı. 

Aynı gün Türk Silahlı Kuvvetleri, Katar'a asker konuşlandırılması anlaşması kapsamında beş zırhlı araç ve 23 personelin Katar'ın başkenti Doha'ya intikalinin tamamlandığını duyurdu.

Körfez ülkelerinden Katar'a 13 şart

Bu olaydan bir gün sonra ise Körfez ülkeleri, Katar'dan talep ettikleri 13 maddelik listeyi yayımladı. 

"Türkiye'nin Katar'daki askeri varlığı derhal ortadan kalkmalı ve Türkiye'yle Katar içerisindeki tüm ortak askeri işbirliği sona ermeli" maddesinin de yer aldığı listede Katar'ın medya gücü Al Jazeera ve birçok medya kuruluşunun kapatılması, İran'la diplomatik ilişkilere son verilsin, Suudi Arabistan'ın terör örgütü kabul ettiği Müslüman Kardeşler ile diğer örgütler IŞİD, El Kaide, Nusra ve Hizbullah ile tüm bağlantılar koparılsın, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn, ABD, Kanada ve diğer ülkelerin terörist kabul ettiği kişi, grup ve organizasyonların fonlaması durdurulsun gibi maddeler de yer aldı. 

Suçlamaları "dayanağı olmayan ve gerçek dışı" diyerek reddeden Katar, 13 maddelik talep listesini de kabul etmedi. 

Katarlı yatırımcıların, Kanal İstanbul güzergâhındaki 4,6 milyon metrekare arsaya ilgisi

Ambargo krizinin ardından  2018'in hemen her ayında Katar-Türkiye ilişkilerinde yeni bir gelişme yaşandı. 

2018'in ilk gününde PTT ve Katar Posta Teşkilatı arasında yapılan işbirliği anlaşmasıyla hizmete sunulan e-ticaret sitesi (www.turkishsouq.qa) aracılığıyla, Katarlıların Türkiye'deki birçok markadan online alışveriş yapabilmesinin önü açıldı. 

17-19 Ocak 2018'de gerçekleşen  "Expo Turkey By Qatar" fuarının gündeminde Kanal İstanbul projesi vardı. 

Proje güzergâhında 4,6 milyon metrekare arsa stoku olan Emlak Konut ile Katarlı yatırımcılar arasında görüşmeler gerçekleştirildi. 

Emlak Konut Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Yetim, o dönem Hürriyet'e yaptığı açıklamada, Katarlı yatırımcılara 23 bin konut kapasiteli bu alan ile ilgili sunum yaptıklarını söyleyerek "Görüştüğümüz şirket, Katar'ın Emlak Konut'u gibi. Onları Türkiye'ye davet ettik. Eğer isterlerse bu arsalarda hasılat paylaşımı modeliyle ortak projeler yapabiliriz" ifadelerini kullanmıştı. 

Bayraktar, Katar semalarında

Katar Ticaret Odası Başkanı Şeyh Halife bin Casım el Sani, Ocak 2018'de yaptığı açıklamada Katar Silahlı Kuvvetleri'nin 2014'te yüzde 49'una ortak olduğu BMC ile yerli otomobil üretiminde Türkiye'ye yatırım yapacaklarını açıkladı.

Mart 2018'de Katar'da düzenlenen Doha Uluslararası Deniz Savunma Fuarı ve Konferansı'nda (DIMDEX 2018), Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında kullandığı Bayraktar TB2 İnsansız Hava Aracı'nın Katar'a ilk ihracatının yapıldığı duyuruldu. 
 

katar 2018 aa.jpeg
Katar Emiri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ağustos 2018'de gerçekleştirdiği, 3,5 saatlik yemekli toplantıya Katar Maliye Bakanı Al Emadi ve dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da eşlik etmişti/ Fotoğraf: AA


Aynı yılın nisan ayında Türkiye ile Katar arasında 5,2 milyar dolarlık bir enerji anlaşması imzalandı. Anlaşma kapsamında Metcap Enerji ve Fusion Dynamics firmalarının Trakya'da doğalgaz temelli 2,6 milyon ton metanol ve 1 milyon ton hafif olefin üretebilecek kapasiteye sahip bir kimyasal tesis kuracağı duyuruldu. 

Döviz krizinin ortasında 15 milyar dolarlık sıcak para 

Türk Lirası'nın ABD ile gerilen ilişkiler nedeniyle hızla değer kaybettiği Ağustos 2018'de, kritik öneme sahip kaynak yine Katar'dan geldi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Al Sani'nin Beştepe'de 3,5 saat süren görüşmesinin ardından Katar'ın Türkiye'ye 15 milyar dolar doğrudan yatırım yapma sözü verdiği bildirildi. Bu karar, BAE, Mısır ve Suudi Arabistan medyasında tepkiyle karşılanmıştı. 
 


26 Kasım 2018'de gerçekleşen "Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Dördüncü Toplantısı" ise "Elektronik Harp Alanında Eğitim ve İşbirliği Protokolü" ve "Silahlı Kuvvetler Personeli Mübadelesine İlişkin Protokol" imzalandı.

Toplantı sonrası "Gerçek dost zor zamanda belli olur" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye ve Katar birbirlerinin kara gün dostu olduğunu defalarca göstermişlerdir" diye konuşmuştu. 
 


Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Türkiye'den Katar'a yapılan ihracatın bir yılda 630 milyon dolardan yüzde 62'lik artışla 1 milyar 19 milyon dolara ulaştığı 2018'in ardından Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Dinçbaş, Ocak 2019'da yaptığı açıklamada Katar'ın Türkiye'ye vadettiği 15 milyar doların bir kısmının Türkiye'ye geldiğini söylemişti. 

Sakarya Tank Palet Fabrikası, Katar ortaklı BMC'ye devredildi

2019'un en fazla konuşulan konularından biri de 45 yıl boyunca milli tecrübe ve bilgi birikimle zırhlı araç üreten Sakarya Tank Palet Fabrikası'nın Katar ve Ethem Sancak ortaklı BMC'ye devredilmesi oldu. 

O dönem CHP kanadından, "Türkiye'nin savunma sanayisini, yüzde 49,9 hissesi Katar ordusuna ait olan bir şirkete 25 yıllığına teslim ediyorsunuz. Bu ne millidir ne yerlidir" eleştirisi gelirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun bir özelleştirme değil "işletme hakkının devredilmesi" olduğunu söylemişti. 

Türk inşaat sektörünün Katar'da düzenlenecek 2022 Dünya Kupası'ndaki rolü

Aynı yılın mart ayında düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde konuşan Katar Finans Merkezi CEO'su Yousuf Mohamed Al Jaida, Katar'ın Türkiye'deki yatırımlarının değerinin 20 milyar doları aştığını, bahsi geçen 15 milyar doların ise ek yatırım olduğunu belirtmişti. 

O dönem Katar'da yaklaşık 205 Türk firması olduğunu belirten Al Jani, "167 Türk firmanın ise Katarlı firmalarla ortaklıkları mevcut. 2022 World Cup hazırlıklarımızda Türk firmalarının da katkısı büyük" diye konuşmuştu. 
 


Katar'da 2022 Dünya Kupası için gerekli olan stadyum ve altyapı işlerinin teslimatından sorumlu Projeler ve Miras Yüksek Komitesi, Şubat 2017'de yaptığı açıklamada Türkiye'nin, büyük stadyumun inşasında ana yüklenici olacağını duyurdu. Doha'nın Al Thumama bölgesinde, 40 bin kişi kapasiteli planlanan stadyum, Katarlı inşaat devi AlJaber Mühendislik ve Tekfen Holding ortaklığı ile inşa edilecek. 

Döviz takası, 3 milyar dolardan 15 milyar dolara çıkarıldı

Tarihler 25 Kasım 2019'u gösterdiğinde Yüksek Stratejik Komite'nin beşinci toplantısı gerçekleşti. İki ülkenin imza attığı yedi anlaşmadan en önemlisi "Türk Lirası-Katar Riyali İkili Para Swap Düzenlemesine ilişkin Değişiklik Anlaşması"ydı. 
 

Katar kasım 2019 reuters.jpeg
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2019'daki Katar ziyaretinden


Anlaşmayla, 17 Ağustos 2018'de 3 milyar dolar olarak yapılan swap (döviz takası) anlaşması 5 milyar dolara yükseltildi. Bu miktar Mayıs 2020'de ise 15 milyar dolar karşılığı Türk Lirası ve Katar Riyali'ne yükseltildi.

Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Aralık 2019'da CNN'e verdiği röportajda Suudi Arabistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi süreci konusunda iyimser olduğunu, ancak Türkiye ile ilişkileri olumsuz etkileyecek ön koşullara sıcak bakmadıklarını vurgulamıştı. 

El Sani, Türkiye ile ilişkilerin Katar'ın iki buçuk yıllık krize göğüs germesinde yardımcı olduğunu ve ilişkilerde değişiklik istemediklerini belirterek "Kriz sürecinde bize açık olan ve yardım eden her ülkeye müteşekkir kalmaya devam edeceğiz. Onlara asla sırtımızı dönmeyeceğiz" ifadelerini kullanmıştı. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU