Joe Biden'ın ABD Başkanı olması Türkiye'de Kürt sorununu nasıl etkiler? Yeni bir çözüm süreci başlar mı?

Vahap Coşkun, Kemal Özkiraz ve Aslı Aydıntaşbaş, ABD Başkanı Biden'ın Türkiye politikası ve Kürt sorununa olası etkilerini Independent Türkçe'ye değerlendirdi

Efkan Ala - Yalçın Akdoğan - Sırrı Süreyya Önder / Fotoğraf: AA

ABD'de 3 Kasım'da yapılan seçimlerde Demokrat Parti'nin adayı Joe Biden ülkenin 46'ıncı başkanı seçildi.

Donald Trump'ın yerine Biden'ın başkan seçilmesi bölge politikalarında neleri değiştirip değişmeyeceği konusu çokça tartışıldı ve hala tartışılmaya devam ediyor.

Yeni Washington yönetiminin Türkiye politikasında keskin bir dönüşüme gidip gitmeyeceğini şimdiden kestirmek zor. 

Ancak Biden'ın seçilmesinin hemen ardından Türkiye'de daha önce Kürt sorunun çözümünde aktif rol almış eski İçişleri Bakanı ve Bursa Milletvekili Efkan Ala'nın AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Bu da 'yeni bir çözüm süreci başlıyor' gibi farklı yorumlarına neden odu.

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, Avrasya Araştırma Şirketi Başkanı Kemal Özkiraz ve gazeteci-yazar Aslı Aydıntaşbaş, ABD-Türkiye arasındaki olası yeni ilişkilerini ve özellikle de Kürt sorununa olabilecek etkilerini Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


"ABD, Irak ve Suriye Kürtlerine önemli rol verebilir"

Biden'ın Trump'tan farklı olarak Kürtlere daha sıcak mesajlar veren bir profil çizdiğini hatırlatan Coşkun, yeni ABD yönetimin Kürt sorununa doğrudan müdahil olmak gibi bir öngörüde bulunmak için zamana ihtiyaç olduğunu söyledi.

Biden'ın IŞİD'e karşı savaşın Kürtlere yeterli maddi ve askeri desteği vermediği için Trump'ı eleştirdiğini ve bunun Irak ile Suriye Kürtlerine doğrudan bir mesaj niteliğinde okumak gerektiğini belirten Coşkun, "Önümüzdeki dönemde ABD'nin buraya daha yakın bir ilgi göstermesini bekleyebiliriz. Eğer bu ilgi Türkiye ile Suriye Kürtleri arasında var olan sorunların giderilmesi noktasında bir işlev görürse o zaman bu koşulsuz Türkiye'ye de sirayet eder ve gerilimin düşmesini sağlayabilir" dedi.

ABD'nin Ortadoğu politikasında hem Irak hem de Suriye Kürtlerine önemli rol verme gibi bir tavır içerisinde olduğunu kaydeden Coşkun, "Bu Kürtler ile Washington arasındaki ilişkileri daha da yakınlaştırabileceği gibi Ankara ile olan sorunların giderilmesinde bir faktör olabilir. Ama burada Ankara ve Washington'un ilişkilerinin seyri de önemli. Dediğim gibi henüz bunları konuşmak için çok erken, bir şeyleri görmek lazım" diye konuştu.

Efkan Ala'nın yeni görevine ilişkin değerlendirmede bulunan Coşkun, şunları söyledi:

"Ala'yı bu meselelerle ilişkilendirmek biraz zor. Eskiden görev almış önemli isimleri bir süredir ıskartaya çekilmişti. O eski isimler yeniden sahaya sürme gibi bir durum var. Bu içte giden kötü gidişatı düzeltmek içinde yapılmış bir hamle olabilir. Doğrudan ‘Biden geldi Efkan Bey oraya atandı' gibi bir bağlantı kurmayı düşünmüyorum. Ama eski aktörlerin tekrara görevlendirilmesi bu ilişkilerin geliştirilmesinde bir rol olabilir."

"ABD'de dünyadaki demokrasiyi umursayan bir yönetim iş başına geldi"

Özkiraz, Trump'ın sistemin çok dışında olması nedeniyle ABD'deki iktidar değişiminin doğrudan bir paradigma değişimine neden olacağını söyledi.

Trump'ın ABD'de demokrasi yaklaşımı da dahil bütün yaklaşımı değiştirdiğini belirten Özkiraz, "Trump, sistemin içinde sisteme muhalif tiplerden bile değildi. O'nun temel felsefesi şuydu ‘ben Amerika'nın zenginliğine bakarım, Türkiye'nin Irak'ın veya Rusya'nın demokratikleşmesi beni zerre kadar ilgilendirmez' mantığındaydı" dedi.

ABD'de dünyadaki diğer ülkelerin demokrasi seviyesini umursayan bir yönetim iş başına geldiğini kaydeden Özkiraz, "Bu yönetimin Türkiye'de de bir şeyleri değiştirme iradesi olacaktır. Bunu iktidarı değiştirecektir şeklinde okumuyorum. Çünkü bu çok ütopik ve saçma. Onun yerine iktidarla çalışarak, onu yönlendirerek kendi çıkarlarını istediği yere çekmek gibi bir değişim başlatmak isteyecektir" ifadelerini kullandı.

Değişimin başarılı olması durumunda Kürtler, Türkler veya Amerikalıların çıkarlarından ziyade herkese fayda sağlayacağını aktaran Özkiraz, "Bunun olabileceğine inanıyorum. Ancak Türkiye'de şeffaflık ve hukuk çizgisi çok aşıldı. Demokratikleşme reformunun yapılabilmesi şeffaflık ve hukuktan geçer. Çok ciddi devlet suçlarına karışan AKP bunu kendine tehdit olarak görüyor. Devleti partileştirmeye çalışırlarken anayasanın çok dışına çıktılar" değerlendirmesinde bulundu.

"Kürt sorununun çözümü konusunda anlaşabilirler"

Geçen dönemde yapılan demokratik açılımın devam edememesinin sebebini konunun anayasal bir düzleme taşınamadığından kaynaklandığını vurgulayan Özkiraz, "Kürt sorununun çözümü konusunda da anlaşabilirler. ABD, meselenin anayasal düzleme taşınabilmesi için Türk yetkilileri cesaretlendirebilirse bence olacak ve olmalıdır" şeklinde konuştu.

Özkiraz, Efkan Ala ve Berat Albayrak'ın görev değişikliğini şu sözlerle ifade etti:

"Albayrak'ın değiştirilmesi bir şekilde Ali Babacan'ın erozyonundan kaçmaktı. Çünkü sürekli Babacan ile kıyaslanıyordu. Babacan'ın önünü kesmek ve daha fazla örnek gösterilmesini önlemek için Albayrak değiştirildi. Ala'nın yeni görevini ise iki şekilde okuyabiliriz. Birincisi, biraz önce de söylediğim gibi bir demokratikleşme sürecini işleyecek. Bu olabilir ama AK Parti gibi bir parti için açıkçası çok iddialı bir yaklaşım olur. Çünkü artık milliyetçi ve aşırı sağcı bir partiden söz ediyoruz. İkincisi, Ala gibi demokratik açılımı çağrıştıran tiplerin ön plana çıkması daha çok Gelecek Partisi'nin Doğu ve Güneydoğu'da etkinliğini kırmayı amaçlıyor"

"Kürt meselesi için çağrıda bulunma ihtimali yüksek" 

Washington ve Ankara arasında S-400 ve Halkbank davası gibi konuların öncelikli konu olacağını kaydeden Aydıntaşbaş'a göre, ikili ilişkilerin ilk ayları daha çok Türkiye'yi S-400'den caydırma gayretleriyle ön plana çıkacak.

ABD'nin Suriye'de SDG ile ortak hareket etme konusunda Trump döneminde olduğu gibi Biden döneminde de devam edeceğini düşündüğünü aktaran Aydıntaşbaş, "Biden hükümetinin Suriye Kürtlerine yönelik politikası şu anki mevcut politikanın devamı olacaktır. ABD, askerlerini Suriye'den çekmeyeceğini açıkladı" dedi. 

Ancak geçmiş dönemde Demokrat Parti iktidarlarında olduğu gibi Kürt meselesinde diyalog ve yumuşama konusunda çağrıda bulunma ihtimalleri yüksek olduğu değerlendirmesinde bulunan Aydıntaşbaş, devamında şunları söyledi:

"Hem Bill Clinton hem de Barak Obama hükümetleri döneminde de benzer durum yaşandı. Ancak Ankara'nın bu çağrıya nasıl yanıt vereceğini kestirmek zor. Her ne kadar Trump bunu eline yüzüne bulaştırdıysa da benzer bir çağrı onun döneminde de yapıldı. Konu kamuoyuna mal olmuş ve bu yönde de bir teşvik var. ABD politikasında bir devamlılık söz konusu olacaktır."

Efkan Ala'nın Kürt meselesinde olumlu tınısı olan ve özellikle çözüm süreciyle özdeşleşen bir isim olduğunu anımsatan Aydıntaşbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ala'nın Türkiye'deki Kürt seçmenlerde olumlu bir etkisi olacaktır. Bunun bir politika değişikliğine işaret edip etmediğini henüz bilmiyoruz. Zira iktidarın içinde olduğu koalisyonun yapısı ortada. Kuşkusuz Ala ve Lütfi Elvan gibi isimler bir anda yeniden gündeme gelmesi AK Parti içinde eski dönemlere dönme arzusu gibi algılanıyor. Bu da genel manada kamuoyunda bir politika değişikliği olup olmayacağı soru işaretini uyandırıyor. Ancak henüz olacağına dair net bir sinyal almış değiliz."
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU