Akit yazarından ekonomi yorumları: Altın ile mi doyuyoruz; dar gelirli insanın neyine kaç lira olduğu?

"Bırakın, altını kuyumcular düşünsün, yatırımcılar düşünsün, para babaları düşünsün"

Fotoğraf: AA

Akit gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu, rekor üstüne rekor kıran altın için “Altın ile mi doyuyoruz, yoksa ekmek-peynir-çay ile mi?” yorumunu yaptı.

Karahasanoğlu, okuyucularından gelen mektuplarda kendisine neden ekonomi hakkında yazmadığının sorulduğunu aktardı. Akit yazarı, “Haydi buyurun ekonomi konuşalım” başlıklı yazısında “Çeyrek altın nedir? Yenilir mi, içilir mi?” dedi ve şu ifadeleri kullandı:

Kahvaltıya oturduğunuz zaman, yiyeceğiniz peynir, içeceğiniz çay, katığınız ekmeğin yerine geçer mi? Altın ile mi doyuyoruz, yoksa ekmek-peynir-çay ile mi? Öyle bir algı oluşturuluyor ki.. Zannedersiniz ki.. Toplum, sabahtan akşama kadar altın alıp, altın satıyor. Dolar alıp, dolar satıyor. Bize ne kardeşim, altının fiyatı artmış ise. Kaldı ki, tüm dünyada artıyor, bizde biraz daha fazla artıyor..

Ne yapalım, ölelim mi yani.. Sen ekmeğine bak. Çayına bak, şekerine bak, peynirine bak. Varsa bunlarda bir fiyat artışı, onu söyle.. Bırak da, altını da yatırım yapacak bir avuç para babası düşünsün.. “Borsaya mı yatırayım, altına mı” diye onlar düşünsün, kara kara.. Dar gelirli insanların neyine, altının kaç lira olduğu? Günlük ihtiyaçlarını giderme konusunda sıkıntı yaşayan insanlar, altının peşinden niye gitsinler ki? 2002’de asgari ücretle 6 çeyrek altın alınırken, şimdi üç çeyrek altın alınıyormuş.

Eeee. Ne yapalım, aç mı kalacağız artık? 2002’de asgari ücret ile kaç ekmek aldığına bak. Bugün yine asgari ücret ile kaç ekmek aldığını kıyasla. Eğer geriye gidiş varsa, konuşalım.. Geriye gidiş ne demek. Yerinde sayma varsa, yine eyvallah.. Hatta % 20’den düşük iyileştirme varsa, yine konuşalım.. Bunu her şey için yapalım. Çayından, şekerine.. Peynirinden zeytinine. Yumurtasından istediğiniz ne var ise, ona.. Her şey için uygulayalım..

Karahasanoğlu, “ülkeye ucuzluk geldi” ifadesini kullanmadığını belirterek şöyle devam etti:

Ama..  Sanki çeyrek altınla karnımızı doyuruyormuşuz gibi, “2002’de asgari ücretle 6 çeyrek altın alırken, şimdi üç çeyrek altın alabiliyoruz” algısına da fırsat vermeyelim.. Bırakın, altını kuyumcular düşünsün, yatırımcılar düşünsün, para babaları düşünsün.. Biz ekmeğimize bakalım, peynirimize, şekerimize bakalım.. Asgari ücretle dün ne kadar, bugün ne kadar zorunlu ihtiyaçlarımızı alabildiğimize bakalım.

 

Akit, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU