Kuantum internet çağında dünyanın dört imparatoru

Koronavirüs salgını döneminde, bütün bunların daha fazla korku ve sarsıntı yaratmasına gerek yok. Aksine, bütün bunların bizim için ne ifade ettiğini ve kendileri ile neler yapabileceğimizi daha derin bir biçimde düşünüp taşınmalıyız

Fotoğraf: Reuters

Dünya hayal ettiğimizden daha fazla değişti. Zenginliğin kaynağı artık altın ve gümüş, yün ya da pamuk, hatta petrol ve doğalgaz olmaktan çıktı.

Dünyanın zenginleri artık demir ve çelik üreticileri, elektrik santralleri sahipleri, otomobil hatta uçak ve her türlü silah üretenler, son zamanlarda olduğu gibi bankalar, komisyonculuk ve küresel spekülasyonlar aracılığıyla para ticareti yapanlar değil.

Dünyanın süper zenginleri bütün bunlar dışında artık yeni bir tür. Hiçbiri atalarının servetini ya da meyve çiftliklerini, alışveriş merkezlerini veya restoran ve giyim mağazaları zincirlerini miras almadı.

Bunlar, elbette zenginliğin farklı şekilleri olmayı sürdürüyor ama bahsettiğimiz zenginlik başka bir şey, nitelik ve nicelik olarak tamamen farklı.

Zenginlik tarihinde, 4 şirket dışında 1 trilyon değere ulaşan şirket olmadı.

Bu şirketler Amazon, Apple, Facebook ve Google.

Zenginlik, servet, maddi ve manevi değerler, parayla ilgili küresel listelerin liderleri.

Sahip oldukları servet, hayret verici!

Para tarihinde Amazon’un sahibi Jeff Bezos gibi daha önce hiç kimsenin servetine bir günde 13 milyar dolar eklenmedi. Bezos’un kişisel serveti böylece 185 milyar dolara ulaştı.

Bu, Bill Gates ve Warren Buffett gibi dünyadaki zengin insanların çoğunun ulaşamadığı büyük bir sıçramayı temsil ediyor.

Gates ve Buffett, artık belki de ilgilenmedikleri ya da şu andaki faaliyetleri insanların sorunlarına çözüm bularak iz bırakmaya odaklanmış olduğu veya rekabet ile özü değiştiğinden şimdi hakkında çok şey bilmediğimiz konularda rekabet ettikleri için bundan sonra da böyle bir sıçrama yapamayacaklarmış gibi görünüyorlar.

Durum biraz nefes kesici ve durup üzerinde düşünüp sindirilmeyi hak ediyor. Zira tarihin, devrimler ve savaşlar sırasında iki ayağı ile ilerlediğini görmek başka, insanlık tarihinde büyük atılımlar gerçekleştiren büyük üretim güçlerini değiştirmesini izlemek başka bir konudur.

Bu konuya değinmemize neden olan hadise, Amazon CEO’su Jeff Bezos, Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, Google ve Alphabet CEO’su Sundar Pichai ve Apple CEO’su Tim Cook’un, 29 Temmuz’da ABD Temsilciler Meclisi Yargı Komitesi'nin Antitröst (tekelleşme karşıtı) Alt Kurulu’na ifade vermeleriydi.
 


The Washington Post gazetesinden Heather Kelly bu konuda yazdığı “Demokrasi karanlıkta ölür” başlıklı yazısına “Kan için geldiler” (They Came For Blood) ifadesi ile başlamış.

Kelly’nin bu ifade ile şirketler ya da sahiplerinin kan kaybettiğini mi yoksa “Dört Tanrı’ya” halk mahkemesinin giyotinine mahkum etme çağrısı yaptığı Alt Kurul üyelerinin mi kanını kastettiği doğrusu açık ve net değildi.

ABD Kongresi, silah, petrol, otomobil, ilaç veya telekomünikasyon şirketleri olsun büyük kapitalist şirketler ile ilk kez yüzleşmiyor.

Bu yüzleşmeler sonucunda, bazı durumlarda bu dev şirketlerin tekelleri kırılmıştı. Aynı şekilde bu 4 kişi arasından 3’ü de ilk kez Kongre’de ifade vermediler.

Jeff Bezos için bu ilkti ama diğerleri bunu daha önce de yapmışlardı. Her halükarda hepsi de rahattı ve 5 saat süren oturum sırasında hafif yiyecekler yemekten de çekinmediler.

Kongre’de düzenlenen oturumun amacı tekelleşme ile mücadeleydi.

Kapitalizmin ve başarısının en önemli desteklerinden biri, rekabettir.

Rekabet, fiyatların sebepsiz yere yükselmemesi için herhangi bir üretici veya tüketicinin piyasaya hakim olmasını engeller, piyasaya yeni üretici ve tüketicilerin girişinin devam etmesini sağlayarak herkesin mutlu olmasını sağlar.


Tüm bunlar, ürünleri, tüketicileri ve gelirleri tüm dünyada milyarlarca insan ve dolara ulaşan 4 şirket için ne anlama geliyor?

Beş saat süren oturumun kayıtlarını ya da en azından medyada hakkında yazılanları okuyanlar, tekelleşme konusunun çok az ilgi gördüğünü göreceklerdir.

Bunun yerine söz konusu dev şirketlerin, Facebook’un “Instagram”ı satın alması gibi yeni şirketlerin pazara giriş yapıp kendileri ile rekabet etmelerine olanak tanımadığı konusu daha ön plandaydı.


Peki, aynı şirket içinde fotoğraflar kelimelerden ayrılsaydı ve her biri ayrı bir uygulama olarak kalsaydı dünya daha mı mutlu olacaktı, Facebook bu teknolojiyi kendisi geliştirmiş olsaydı daha mı az zengin olacaktı?

İnsanlık, bu ikisinin bir araya getirilmesinden faydalanıp, ilerleme yolunda az da olsa zamanı kısaltmış olmadı mı?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ele alınan tüm kavramlar genel olarak şirketler, ürünler, üreticiler, tüketiciler ve pazarların özel dünyası ile ilgili olduğu için saygıdeğer kurul üyeleri az da olsa bilgi sahibi oldukları konulara odaklanmayı seçtiler.

Kurulun Cumhuriyetçi üyeleri, az da olsa tehdit içeren bir ısrarla, dijital şirketlerin "muhafazakarlar", "muhafazakar düşünce" ve "muhafazakar" politikalara karşı özel bir önyargıya sahip olup olmadıklarını sorguladılar.

Demokratlar ise bambaşka bir konuyu “nefret”i ve sosyal medya platformlarında yayılmasının nasıl engellenebileceğini sorguladılar.

İnsanlara daha yakın olan camiler, manastırlar, kiliseler, kulüpler, bağımsız ya da bir partiye bağlı gazeteler ve tüm ifade platformlarında gerçekleşmeyen bu hayalin sosyal medyada nasıl gerçekleşebileceğini sordular.

Dört şirket sahibi de tekelleşmeye, muhafazakarları hedef almaya ve nefrete karşı olduklarını vurguladılar. Onlara göre, bunların hepsi de diğer pazarlar ve platformlarla ilgili.

Amazon’un en çok ilgilendiği konu, Ay’da bir uzay istasyonu kurmak.

Apple, daha çok etkin ve yararlı ürünler üretmek istiyor.

Alphabet, dünyadaki tüm diller ve kültürler hakkındaki bilgileri arttırmak istiyor. O zaman görevi sona erecek ve politikacılar, ekonomistler, düşünürler ve reformcular gibi başkalarının görevi başlayacak.

İnsanların Facebook’ta tartışmaları ve kavga etmelerinde sorun yok, zira aşk ve sevgiden bahsedenler, başka şeyler yapanlar da var.

Bu 4 kişinin ve şirketin temsil ettikleri en büyük ikilem, onlar küresel ve kozmik olgunluk aşamasına ulaşan üretim güçlerini ifade ederken Kongre gibi insani kurumların bunun gerisinde kalmaları.

Şaşırtıcı olan, gerçekten “yeni” olanın belki de henüz yaşanmamış olması.

Tek yapmamız gereken, bugünlerde yaşadığımız dördüncü bilimsel, sanayi ve teknoloji devrimini takip etmek.

Devrimi takip ettiğimizde bu şirketlerin tamamen yeni bir tür olan kuantum interneti kavrama yetenekleri bizi şaşırtacak.


Kuantum internet, daha güçlü ve bilgi işlem yapan bilgisayarlar oluşturmak için atomların, fotonların ve elektroniklerin ayırt edici özelliklerini kullanmakta ve bilgilerin fiziksel temas olmadan paylaşılmasını sağlamakta.

Sahip olduğu Tesla şirketi ile devler kulübünün son katılımcılarından olan Elon Musk ise tamamen farklı bir şey düşünüyor.

Doğrudan zihne ulaşan, müzik ve mutluluğu ileten, Alzheimer ve Parkinson hastalıklarını tedavi eden Neuralink teknolojisini...

Koronavirüs salgını döneminde, bütün bunların daha fazla korku ve sarsıntı yaratmasına gerek yok. Aksine, bütün bunların bizim için ne ifade ettiğini ve kendileri ile neler yapabileceğimizi daha derin bir biçimde düşünüp taşınmalıyız.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU