Sudan’daki müzakereler öncesi ayrılıkçılar ikiye bölündü

Geçiş hükümeti, halihazırda bölünmüş olan hareketlerle müzakereleri sürdürecek mi? Yoksa kapsamlı bir barış anlaşmasına varmak için birleşmelerini mi şart koşacak?

Sudan’daki ayrılıkçı silahlı hareketlerin liderleriyle olan müzakelerde ‘marjinalleştirme’ meselesi ön planda (Hasan Hamid)

Sudan’daki geçiş hükümetinin ayrılıkçı Devrimci Cephe Koalisyonu ile müzakereleri sürdürmek üzere komşu Güney Sudan’ın başkenti Cuba’ya dönüşünün öncesinde sürpriz bir gelişme yaşandı.

Sudan Kurtuluş Hareketi Başkanı Mini Arko Minavi, koalisyon içerisinde reform çağrılarının ardından koalisyondan ayrıldığını ve hareketinin müzakerelere bağımsız bir grup olarak katılacağını duyurdu. Bu son gelişmeyle birlikte Sudan Kurtuluş Hareketi, Mini Arko Minavi ile Eylül 2019'da seçildiğinden bu yana Devrimci Cephe’ye başkanlık eden Hadi İdris’in başkanlığında iki ayrı gruba bölündü. Bu ayrılık, 2006 yılında Abuja Anlaşması'nın imzalanmasından sonra ortaya çıkan güç paylaşımı meselesine dair tartışmalar bağlamında gün yüzüne çıktı. Arko Minavi, başkanlık sarayını öfkeyle terk edip Darfur'daki silahlı hareketlere katılmadan önce devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in yardımcısı olarak atanmıştı.

Geçiş hükümeti, halihazırda bölünmüş olan hareketlerle müzakereleri sürdürecek mi? Yoksa kapsamlı bir barış anlaşmasına varmak için birleşmelerini mi şart koşacak?

Birlik ve ayrılık

Devrimci Cephe, bölünmüş bir halde bulunan muhalif silahlı hareketleri birleştirdi. Böylece bir önceki hükümet, muhalif silahlı hareketler ile tek bir blok olarak müzakere edebilirdi. Ancak baskı ve rekabet aracı olarak kullanabilmek adına grubun birkaç kez bölünmesini memnuniyetle karşıladı. Bu durumda hükümet, her hareketle ayrı ayrı müzakerelerde bulunmaya devam etti. Bu durum, barış sürecine zarar vermekle birlikte kapsamlı bir barış anlaşmasına ulaşılmasını engelledi. Öyle ki devrimden sonra güney bölgesi kopmuş ve dört bir yanı parçalanmış bir ülke miras alındı.

Diğer taraftan Devrimci Cephe, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) tarafından yayınlanan Kauda Bildirisi esas alınarak kuruldu. SPLM-N, o sıra diğer üç silahlı hareketle birlikte en büyük grubu temsil ediyordu. Silahlı hareketler, Cibril İbrahim liderliğindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi, Arko Minavi liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi, Sudan Kurtuluş Hareketi’nin Abdulvahid Muhammed Nur'un liderliğinde kanadı ve Kapsamlı Barış Anlaşması doğrultusunda iktidara katılan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey’den (SPLM-N) oluşuyor. Silahlı hareketler, önceki rejimi devirmek ve yeni bir devlet kurmak amacıyla birleştiler. Bu hedefle uyumlu olarak çatışma çemberini genişlettiler ve yeni cepheler açtılar.

Hükümet ve muhalefet

Hükümet, Ulusal Konsensüs Kuvvetleri içerisindeki muhalif partiler ve Devrimci Cephe’yi temsil eden silahlı hareketler ile 5 Ocak 2013 tarihinde Uganda'nın başkenti Kampala'da Yeni Şafak Bildirgesi’ne imza attı. Bu anlaşama da daha önceki anlaşmalar gibi başarılı olamadı. Fakat bu anlaşmanın temelleri doğrultusunda muhalefetteki siyasi partiler arasında yeni bir güç dağılımı yaşandı.

Kurtuluş Hükümeti, Federal Demokrat Parti'den Hasan Mirghani, Ulusal Umma Partisi’nden Abdurrahman Sadık el-Mehdi, Beja Kongresi Başkanı Musa Muhammed Ahmed ve Halk Kongresi Partisi'nden İbrahim es-Senusi’yi, Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in yardımcıları olarak atadı. Daha sonraki dönemlerde iki yardımcı daha atandı ve bu isimler rejimin devrilmesine dek görevlerinde kaldılar.

Silahlı hareketler askeri operasyonlarını genişlettiler. Hükümetteki siyasi partiler arasındaki kutuplaşma ve bir siyasi çatışmadan askeri bir çatışmaya doğru evrilen bu anlaşmazlıklar silahlı hareketler tarafından bir fırsat olarak görüldü. Bunun ardından hükümet imzalanan çerçeve anlaşmadan geri çekildi. Böylece bir sonraki aşamaya tamamen bir güvensizlik hali hâkim oldu.

Bölünme hayaleti

Bölünme hayaleti, bir kez daha Devrimci Cephe içerisinde dolaşmaya başladı. Müzakerelerde sona doğru gelinirken şiddet bütünüyle sona ermedi. Gösterilen çabalar, çoğu zaman silahlı hareketlere eşlik eden bölünme eğilimini ortadan kaldıramadı. Sudan Kurtuluş Hareketi'nin önceki hükümete uyguladığı baskı Arko Minavi’yi başkanlık sarayına ulaştırdı. Daha sonra hükümet, Minavi’nin Abuja Anlaşmasını ihlal ettiği gerekçesiyle onun tüm faaliyetlerini askıya aldı. Minavi ise hükümeti, kendisine herhangi bir yetki sağlamayan şekli bir görev vererek herkesi siyasi olarak etkisiz hale getirmek suçladı. Minavi hareketi, ayrımcılık ve marjinalleştirmeyle suçladığı sarayı terk eden başkanlarının konumundan istifade ediyor. Bu suçlamalar, özgürlük, barış ve adalet sloganlarıyla gelen devrim hükümetine şantaj yaparak kısa bir sürede iktidardan pay almak için bir zemin temin ediyor.

Bölünme öncesi eleştiriler

Minavi geçiş hükümetine dostluk yüzünü göstermedi. Birçok kez hükümeti ekonomik krize sebep olmak ve iktidarı tekeline almakla itham etti. Ayrıca geçici hükümetin de bir önceki dönemde olduğu gibi barış ve kalkınma hususunda herhangi bir ilerleme kaydedemediğini ve ‘marjinalleştirme’ meselesinin olduğu haliyle devam ettiğini dile getirdi. Aynı zamanda geçiş hükümetinin ve bir önceki hükümetin devrimin patlak verdiği dönemde halka yönelik uyguladıkları şiddet dolayısıyla özür dilemelerini talep etti. Onun bu ifadeleri, devrim hükümeti ile bir önceki hükümet arasında gizli bir pazarlığın olduğunu ima ediyor.

Senaryolar

Müzakerelerde sona gelinmesiyle birlikte Sudan Kurtuluş Hareketi Başkanı Arko Minavi’nin Devrimci Cephe’den ayrılması önümüze üç ayrı senaryo koyuyor:

Birincisi, Hadi İdris'in önderlik ettiği hareketin siyasi bir organizasyona dönüşmesidir. Bu proje, Eylül 2019'da Mısır arabuluculuğunun teşvikiyle Devrimci Cephe ile Sudan Nida İttifakı arasında Kahire’de gerçekleşen toplantılarda gündeme geldi. Bu atılım, İdris’in herhangi bir zorlu koşul olmadan müzakere sürecine dahil olması karşılığında Minavi’nin radikal tutumuna dokunacak. Diğer taraftan ise belirlenen süre sona ermeden kapsamlı bir barış anlaşmasına ulaşması için geçiş hükümetinin işine yarayacak.

İkinci senaryo Sudan Kurtuluş Hareketi’nin meylettiği bölünmenin teşvik edilmesidir. Minavi daha önce yaptığı bir açıklamada bunu reddetmişti.  Devrimci Cephe çatısı altındaki diğer gruplar, bölünmüş olan her iki hareket arasındaki irtibatın koparılması konusunda ısrarcılar. Diğer taraftan Minavi’nin hareketi içerisinde de gözlenen bir bölünme durumu var. Minavi 6 Mayıs’ta çıkardığı bir kararla hareketin amaç ve ilkelerini ihlal ettiği gerekçesiyle hareketin başkan yardımcısının görevine son verdi. Bu çifte ayrılık, Devrimci Cephe’nin diğer gruplarıyla müzakerelerde bulunmanın değerini artıracaktır.

Üçüncü senaryo, bir önceki rejimin düşmanı olan ve geçiş hükümeti hakkında şüpheleri bulunan cephe içerisindeki bölünmenin ‘cephenin yapısını’ etkileyeceğidir. Yeni durum, geçiş hükümetinin bir diğeri olmaksızın ve belirlenen sürenin sonuna kadar bir barış anlaşmasına ulaşmaksızın, taraflarla yürüttüğü müzakere savaşını kazanmasına yol açabilir.

Son gelişmeler, Minavi hareketinin ciddiyeti ve hareketle müzakerelerin sürdürülmesi konusunda yeni bir şüphenin doğmasına sebep oldu. Bu bölünme, müzakerelerin yakın zamanda çöküşünde ya da olumlu bir sonuç alınmaksızın devamında bir rol oynayacaktır. Beşir hükümeti ile devrimci hareket arasındaki çatışma, “marjinalleştirme ve ırkçılık” gibi hususlara dayanıyordu. Silahlı hareketler ile geçiş hükümeti arasındaki mevcut çatışma ise devrimci hareketin ‘merkez ile çevre arasındaki ebedi çatışma vizyonuna göre belirlediği kriterler’ üzerinde bir mücadeledir. Devrimin sloganları, silahlı hareketlerin zihinlerinde asılı kalan marjinalleşme iddialarını ortadan kaldıramadı. Hiç kimse bu ‘bölünme stratejinin’ elle tutulur bir gerçekliğe dönüşüp dönüşmeyeceğini söyleyemez. Ancak kesin olan şey var ki o da Arko Minavi’nin liderliğini yaptığı hareketin, silahlı hareketler arasında ‘fırsatları yakalamada ve kullanmada’ en şanslı hareket olduğudur. Diğer taraftan hareketin yürüttüğü siyasi şantaj her ne kadar daha etkili görünüyorsa da, takip edilen bu yolla kazanılan şeyler aynı hızla kaybedilir.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

https://www.independentarabia.com/node/121151

DAHA FAZLA HABER OKU