Doların 6,99’da kalıp 7 liraya çıkmaması için “kur savunması” yapılıp yapılmadığı sorusuna Merkez Bankası Başkanı’ndan yanıt

2020’nin ikinci Enflasyon Raporu sunumunda enflasyon tahmini yüzde 8,2’den yüzde 7,4’e çektiklerini açıklayan Merkez Bankası Başkanı, kurun 7 liraya çıkmaması için kamu bankaları aracılığıyla döviz satıldığı haberlerine yanıt verdi

Fotoğraf: AA

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, 2020’nin ikinci Enflasyon Raporu kapsamında mevcut ekonomik durum değelendirmelerini ve yıl sonu tahminlerini paylaştı. 

Uysal, ocak ayında açıklanan ilk raporda yüzde 8,2 seviyesinde açıklanan 2020 sonu enflasyonunu yüzde 7,4’e çektiklerini açıkladı. 

Ocak raporunda “Yüzde 5,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir” denilen 2021 enflasyon oranı için ise değişikliğe gidilmedi. 

“Mevcut para politikası duruşu ve güçlü politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağı öngörülmektedir” diyen Murat Uysal’ın açıklamasına göre  enflasyon,  2020 yılı sonunda yüzde 70 olasılıkla, yüzde 5,5 ile yüzde 9,3 aralığında (orta noktası yüzde 7,4), 2021 yılı sonunda ise yüzde 3,1 ile yüzde 7,7 aralığında (orta noktası yüzde 5,4) gerçekleşecek. 

Merkez Bankası’nın ocakta açıkladığı enflasyon raporunda ise (Yüzde 70 olasılıkla) 2020 enflasyonu yüzde 6,2 ile yüzde 10,2 aralığında; 2021 enflasyonu yüzde 3 ila yüzde 7,8 oranında öngörülmüştü. 

Petrol fiyatı tahmini 60 dolardan 32 dolara çekildi 

2020 yılı için Ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 11 olarak belirlenen gıda enflasyonu tahmini ise, işlenmemiş gıdadaki son dönem eğilimler ve turizmde öngörülen yavaşlama dikkate alınarak yüzde 9,5’e çekildi. 

Merkez Bankası Başkanı, küresel talep görünümündeki zayıflamaya bağlı olarak bir önceki raporda 2020 için ortalama 60 dolar öngörülen petrol fiyatlarının 32,6 dolara düşürüldüğünü söyledi. 

Paylaştıkları enflasyon tahminini, koronavirus salgınının küresel ve yurt içi piyasalardaki oynaklıklar ve iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerinin yılın ikinci yarısında kademeli olarak zayıflayacağı öngörüsüyle belirlediklerini söyleyen Murat Uysal, “Salgına bağlı olumsuz etkilerin geçici olacağını ve yılın ikinci yarısında, yurt içi talepte nispeten daha güçlü ve erken olmak üzere, ekonomideki toparlanmanın başlayacağını öngörüyoruz” dedi.

Uysal, “Sağlık tedbirlerinin hafiflemesiyle talep koşullarının enflasyon üzerindeki etkilerinin daha belirgin hale geleceğini ve yıllık enflasyondaki düşüşün Temmuz ayından itibaren hızlanacağını öngörüyoruz” ifadelerini kullandı. 

"Dolar 7 lira olmasın" diye döviz satılıp satılmadığı ile ilgili iddia... 

Enflasyon raporunun açıklanmasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Murat Uysal, 7 lirayı gören dolar kurunu uzun süre 6,99 seviyesinde tutmak için kamu bankalarının 300 milyon dolar sattığı yönündeki haberlerle ilgili soruları yanıtladı. 

Bu kapsamda Bloomberg News editörü Onur Ant, “Örtülü bir şekilde yürütülen politikada genel ihtiyacı karşılamanın yanı sıra belli bir kur hedefi savunuluyor görüntüsü var. Bu, ekonomik saiklerle açıklanabilecek bir şey midir?” şeklindeki soruyu yöneltirken, ekonomist Uğur Gürses “Örtülü bir şekilde kur savunusu var: Kur 7’yi geçmesin ama 6,9950’de dursun. Bunun nasıl bir ekonomik mantığı var? Siz kendiniz de bahsettiniz; Bütün gelişen piyasalardan sermaye çıkışı var. Sizin bilançonuzdan 21 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Merkez Bankası rezervlerini kaybederken yarım kuruşluk kur savunması için milyarlarca dolar kaybetmenin ekonomik mantığı nedir?” sorusunu sordu. 

Kur seviyesi ile bir savunma mekanizmalarının olmadığını, finansal istikrar açısından da bakılması gerektiğini söyleyerek “Bazen sadece faizle yönetemeyeceğimiz dönemler olabilir, kurdaki istikrarı da önemsediğimizin altını çizmek istiyorum” dedi ve şunları söyledi: 

Son 1-2 aylık kur gelişimine baktığımızda kur savunmasının olmadığını çok net şekilde görebiliriz. 

Mart ayının ikinci haftasından itibaren biraz daha hızlanmakla birlikte son dönemde kurda kademeli bir değişim, TL’de bir miktar değer kaybının yaşandığını gördük. 

Biz bu alanda yalnız değiliz. Diğer gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek ya da daha düşük oranda değişimler var. Ama TL’deki kaybın hemen hemen ortalarda bir yerlerde olduğunu görüyoruz. 

Yaşanan seviye bize herhangi bir kurda savunma gibi hareket tarzı içerisinde olmadığımızı gösteriyor. 

Reel kurun geldiği seviyeyi de gözetmemiz lazım. Son gelişmelerle birlikte reel kur seviyesi, son dönemlerin hemen hemen en düşük seviyesine yakın seyrediyor. 

Geçtiğimiz yıl içerisinde reel sektörün ve firmalarımızın ciddi anlamda borç azaltımına gittiğini görüyoruz.

Firmalarımızın pozisyon azaltmış olması, reel kur seviyesi, son dönemde reel kurun belirli bir hareket yapmış olması, aynı zamanda yerleşiklerin büyük ölçüde dolarize olmuş olması gibi konuları göz önünde bulundurduğumuzda kur seviyesi ile ilgili bir savunma mekanizmamız olmadığını söyleyebiliriz.

 

 

Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU