Koronavirüs sığınmaevlerini de vurdu: "Ağır şiddet yok" denilerek mağdurların müracaatları kabul edilmiyor

Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerde artış yaşanmasına rağmen Diyarbakır’da bulunan kadın sığınmaevleri, koronavirüs nedeniyle başvurulara sınırlama getirdi. "Ağır şiddet ve darp yok" denilerek mağdur kadınların başvuruları reddediliyor

Fotoğraf: AFP (Arşiv)

Pandemi döneminde kadına yönelik şiddetin arttığı bir dönemde Diyarbakır’daki sığınmaevleri tepki çeken bir uygulamaya imza attı.

Kentteki sığınmaevleri, kadınların yaptığı başvuruları kategorilere ayırdı.

"Ağır şiddete uğrama, ağır darp" yoksa mağdur kadınların sığınmaevlerine yaptıkları başvurular reddediliyor.

Uygulamaya tepki gösteren Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi avukat Öykü Çakmak, pandemi süreciyle birlikte kadına yönelik şiddetin artığını belirterek, bu süreçte yardım talebinde bulunan kadınlara “Can güvenliği riskin yok, sığınmaevi güvenli değil evinde kal” yanıtının verildiğini söyledi.

Türkiye'de cinayetlere kurban giden kadınların sayısı her geçen yıl artarak devam ediyor.

Kadın Cinayetleri'ni Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2013 yılında 237; 2014 yılında 294; 2015 yılında 303; 2016 yılında 328; 2017 yılında 409; 2018 yılında 440; 2019 yılında 474 kadın öldürüldü.

Koronavirüs salgının Türkiye’yi etkisi altına almaya başladığı 11 Mart'tan 31 Mart’a kadar 20 gün içinde 21 kadın öldürüldü.

Bu kadınlardan 18’i yaşadığı evde, 9’u evli olduğu erkek, 5’i ise arkadaş oldukları erkekler tarafından öldürüldü. 

Pandemi ile birlikte şiddet arttı

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını Türkiye’de de ciddi kısıtlamaları beraberinde getirdi.

Salgının kontrol altına alınması için ‘Evde kal’ çağrıları yapıldı. Ancak pandemi nedeniyle evde kalmak zorunda kalan kadınların büyük bir bölümü erkekler tarafından şiddete maruz kaldı.

Sosyo Politik Saha Araştırması Merkezi, 3-8 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirdiği "Covid-19 Kadının Etkilenimi ile Kadın ve Çocuğa Yönelik Şiddete İlişkin Türkiye Araştırma Raporu"nda araştırmaya katılanların yüzde 23,7'i psikolojik şiddete, yüzde 10,3'ü ekonomik şiddete maruz kaldığını söyledi.

Kadınların yüzde 35’inin şiddet gördüğü Türkiye’de toplam 145 sığınma evi bulunuyor.

Diyarbakır’da bulunan sığınmaevlerinin 2’si Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne, 4’ü ise belediyelere bağlı.

Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerde artış yaşanmasına rağmen Diyarbakır’da bulunan kadın sığınmaevleri, koronavirüs nedeniyle başvurulara sınırlama getirdi.

Salgın nedeniyle tedbirleri sıkılaştıran sığınmaevleri, başvuruları kategorilere ayırdı. "Ağır şiddete uğrama, ağır darp" yoksa mağdur kadınların sığınmaevlerine yaptıkları başvurular reddediliyor.

ŞÖNİM emniyete yönlendiriyor

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİKASUM), kapasite yetersizliğinden gelen başvuruları Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (ŞÖNİM) yönlendiriyor. ŞÖNİM ise bireysel başvuru kabul etmiyor.

ŞÖNİM, gelen başvuruları önce emniyete yönlendiriyor. Polis eşliğinde hastaneye götürülüp burada sağlık kontrolleri yapılan kadınlar, koronavirüs testlerinin negatif çıkması durumunda polisler tarafından tekrar ŞÖNİM’e getiriliyor.

Diyarbakır’da 6 merkezi olan ve doluluk oranının üstüne çıkan ŞÖNİM, can güvenliği olmadığını belirten kadınların başvurularını kabul ettiklerini, ancak “barınma” talebiyle gelen başvurularda ise farklı bir yöntem uyguluyor.

Araştırmalarda, ağır tehdit ve darp raporu varsa talep kabul ediliyor, ancak bu şartları taşımayanların talepleri kabul edilmiyor. 

Kadın sığınmaevlerindeki uygulama ve salgın sürecinde yaşanan kadına yönelik şiddet artışını Diyarbakır Barosu Kadın hakları Merkezi Üyesi Avukat Öykü Çakmak ile konuştuk. 

“Sığınmaevlerinden ‘ağır darp, ağır şiddet’ şartı”

Independent Türkçe’ye konuşan Avukat Öykü Çakmak, bu süreçte iş hayatı da son bulan kadın-erkeklerin daha fazla aynı ortamı paylaşmaya başladığını, kadınların zaman ve mekan bağlamında daha yoğun tecrite-baskıya-şiddete maruz kaldığını ifade ederek, kadınların şiddet karşısında acil ihbar hatlarını (155, 183 gibi) ya da kadın örgütlerini arayacak güvenli bir yer bile bulamadığını söyledi.  

Öykü Çakmak.jpeg
Diyarbakır Barosu Kadın hakları Merkezi Üyesi Avukat Öykü Çakmak


"Koruma kararının verilmemesi açıkça suçtur"

Bu uygulamayı değerlendiren Avukat Öykü Çakmak, can güvenliği riski olamayan kadınların bazı sığınmaevlerine alınmadığını, kadınlardan darp raporu istendiğinin tespit edildiğini belirterek, şu açıklamada bulundu:

Bu durum açıkça 6284 Sayılı Yasa’ ya göre herhangi bir delile gerek kalmadan sadece başvurucunun talebi ile verilmesi gereken koruma kararının verilmemesi açıkça suçtur.

Peki böyle bir tabloda kadınların şiddet nedenli başvurularının görünürde azalmış olması gerekmez mi?

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ nun açıklamasına göre sadece Mart ayında 29 kadın erkek şiddetiyle hayatını kaybetti. Bu imkansızlıklar içinde dahi şiddet vakasında artış olması aslında görünenden ve yansıyan da çok daha büyük bir şiddetin olduğunu anlatıyor bize, çünkü bu olağanüstü dönemde bir çok kadın acil ihbar hatlarını, baroları, STK’ ları arayacak şartlara dahi sahip olamıyor.


"Kadınlar ‘önemsizleştirilme’ riski ile karşı karşıya"

Çakmak, pandemi döneminde, kadınların en temel haklardan yoksun bırakıldığı ve ‘ev’lere kapatılarak bu süreçte sığınma taleplerinin reddedildiğini, koruma kararlarını ihlal eden erkekler için de herhangi bir işlem yapılmadığını kaydetti.

“Bu olağanüstü dönem bizleri sadece evlerimize kapatmakla kalmadı, sağlık-eğitim-çalışma hakkı-örgütlenme özgürlüğü gibi en temel haklarımızı kullanmaktan da alıkoydu” diyen Çakmak, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Kadınlar açısından meseleye odaklanıldığında ise her şartta ve koşulda devam eden şiddet pandemi süreciyle evlere kapanılan bu ortamda 'görünmez olma' ve 'önemsizleştirilme' riski ile karşı karşıya.

Nitekim bu süreçte yardım talebinde bulunan kadınlara, 'Kadınlar sığınmaevine alınmadı, can güvenliği riskin yok dendi, sığınmaevi güvenli değil evinde kal' haber başlıkları ile basından da takip ettik.

Koruma kararlarını ihlal eden erkeklere de bu süreçte neredeyse tazyik hapsi kararları da verilmez oldu. Tam da bu nedenle hakkında tazyik hapsi kararı verilmeyen erkek, her zamankinden çok daha yoğun bir şekilde ve sıklıkta ısrarlı takibine devam etme cesareti alıyor ve şiddet büyüyor.


"Kadın yardım isteyecek anı bile bulamıyor"

Kadın Hakları Merkezine yapılan başvurularla ilgili bir örneği paylaşan Çakmak, “Sosyal medya hesaplarımız üzerinden yapılan bazı başvurularda kadınları telefonla arayıp konuşmak istediğimizde bu taleplerimiz birçok kadın tarafından tam da bu gerekçelerle reddedildi. Artık erkeğin gölgesi-denetimi-müdahalesine zaman ve mekan bağlamında daha yoğun maruz kalan kadın, yardım isteyecek bir an dahi bulmak da zorlanıyor" ifadelerini kullandı.

"Kovid-19 gibi erkek şiddeti de hasta ediyor hatta öldürüyor"

Pandemi sürecinde kadınların şiddet ortamından uzaklaşıp, kendilerini koruyacak bir alan yaratmaları daha da güçleştiğine dikkat çeken Çakmak, "Bu anı yaratabilenler açısındansa durum maalesef 'Sığınmaevi güvenli değil evinde kal, kocanla barış' gibi yanıtları aldı kurumlardan” dedi.

Çakmak, sözlerini şöyle sürdürdü:

Her gün kadınların cins kırımına uğradığı bu ülkede Kadınlar için Acil Eylem Planı oluşturulması, 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’nin daha etkin uygulanması, gerekli ek düzenlemelerin yapılması ve kadınların şiddetle mücadelesine güç verilmesi beklenirken erkeğe ve erkekliğe güç veren, bu şiddeti besleyen zemin genişletiliyor, pandemi bahanesiyle kadınların gündemi önemsizleştiriliyor.

Oysa Kovid-19 gibi erkek şiddeti de hasta ediyor hatta öldürüyor. Bu yüzden Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak biz de bu mücadelenin bir paydaşıyız. Hem sosyal medya hesaplarımızdan hem de telefon ile (08504662121) danışmanlık vermeye devam ediyoruz.

Bizler bu süreçte de mevcut mekanizmaları zorlamak, kadının insan hakları için mücadele etmek ve kadınların içinde bulundukları şiddet ortamından uzaklaşmalarını sağlamak için hukuki dayanışmada bulunmak için varız.


Diyarbakır’daki veriler paylaşıldı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre ise, Diyarbakır'da 2020 yılının Ocak ayında 1, Şubat ayında 1, Mart ayında 2 kadın öldürüldü.

Bu kadınların 3’ü evinde, 1’i arazide; 2’si evli olduğu erkek, 1’si birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü, 1’inin kim tarafından öldürüldüğü tespit edilemedi.

1’i kesici alet, 3’ü de ateşli silahlarla öldürüldü. Öldürülen 4 kadının sadece 1’inin koruma/uzaklaştırma adli başvurusu var.

2020 Ocak- Mart ayında, 2 tane de şüpheli kadın ölümü bulunmakta, 2’si de evinde şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Herhangi bir adli başvurusu olup olmadığı tespit edilemedi.

Şiddet yoksa başvuru kabul edilmiyor

Platform, 40 ilde bulunan ŞÖNİM’lerden edindikleri bilgileri de paylaştı.

ŞÖNİM^'lerden edinilen bilgilerde ise şu ifadelere yer verildi:

Kapasite sorunu olan ve sadece şiddet durumunda başvuru kabul eden sığınmaevleri olduğu tespit edildi. Sığınmaevlerinin çoğunda salgından bu yana yapılan yeni başvurularda şiddet tehdidi altında olan kadınlar dışında yeni bir başvuru kabul edilemediği belirtildi. Sığınmaevlerinin en az 20, en fazla 40 kişi şeklinde olması gereken kapasite sayısına uyulmadığı yaptığımız görüşmelerin öne çıkan bir sonucudur. Kimi sığınmaevlerinin 12, 18 kişi gibi çok yetersiz kapasiteleri olduğu, hatta mevcut kontenjanlarının dolu olması nedeniyle kimi sığınma evine yeni başvuru kabul edilemediği bilgilerine ulaştık.

 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU