Çin’de “dış kaynaklı” koronavirüs korkusu: Ayrımcılık arttı, oteller yabancıları geri çeviriyor

Ülke içi vaka sayısının sıfıra yaklaştığı Çin’de yeniden enfekte olma korkusu yabancı düşmanlığını tırmandırıyor

Çin'de yakın zamanda görülen koronavirüs vakalarının, diğer ülkelerden gelen kişilerde tespit edildiği ifade ediliyor (Reuters)

Çin’in Hubey eyaletinde ortaya çıktıktan sonra dünyaya yayılan yeni koronavirüs (Kovid-19) salgınında ülke içi vaka sayısı resmi verilere göre sıfıra yaklaşırken, bu kez dışarıdan gelenlerin enfeksiyon taşıması korkusu paniğin sürmesine yol açıyor.

Foreign Policy’nin Çin’deki son gelişmeler ışığında yer verdiği analiz, bu ülkede yeni koronavirüs vakalarının dışarıdan geldiğine dair korkularla birlikte yabancı düşmanlığının arttığını ve ülkenin liderlerinin hala bölgesel salgınlar konusunda kaygı taşıdığını gösteriyor.

Dış kaynaklı vakalarda artış korkusu

Başkent Pekin başta olmak üzere yabancıların gitgide daha çok ayrımcılığa maruz kaldığı haberleri geliyor. Hatta bazı işletmeler yabancıların içeri girişinin yasak olduğunu gösteren tabelalar asıyor, birçok otel yabancı müşterileri geri çeviriyor. Çinli yetkililer koronavirüs için dış dünyayı suçlarken diğer ülkelerin vatandaşlarının bu ülkede ikamet etmesinin daha da zorlaştığı ifade ediliyor.

Hoş karşılanmayan değişim

Çin’de yaşayan birçok yabancı için bu ayrımcılığı, alışkın oldukları sıcak ve misafirperver halkla bağdaştırmak zor görünüyor. Ancak bu noktaya birden gelinmedi. Yaklaşık 7 yıldır Çin’de yabancı karşıtı propagandada artış yaşanıyor ve dış dünyaya dair düşmanlık giderek tırmanıyor. Dahası dost canlısı açıklamalar yapacak olanların seslerinin bastırıldığı ya da insanların konuşmaktan korktuğu iddia ediliyor.

Birbiriyle çelişen mesajlar

Çin Dışişleri Bakan Sözcüsü Cao Licien’in “Kovid-19’u Çin’e ABD ordusunun getirdiği” şeklindeki komplo teorisi tartışmaları beraberinde getirdi. Bununla birlikte Çin’in Washington Büyükelçisi Cui Tiankai verdiği bir röportajda Çinli yetkililerin benimsediği yanlış bilgileri geri çevirir gibi bir izlenim bıraktı. Öyle ki Çin’in resmi yayın kuruluşu Global Times bu fikir ayrılığını “Çin’in demokratik çeşitliliğinin” bir örneği olarak yorumladı.

Ünlü Uygur şarkıcı tutuklandı

Dünya koronavirüsle boğuşurken Çin'de, özellikle Sincan'da Uygur halkına yönelik rutin baskılar sürüyor. Baskının en son mağduru, “ayrılıkçılık” suçlamasıyla 15 yıl hapse mahkum edilen 1990’ların ünlü ses sanatçısı Raşida Davut oldu. Hapis cezaları bölgede halen sürmekte olan baskı kampanyasının bir parçası olarak eski hükümet yetkilileri de dahil önemli kişilere karşı devreye sokuluyor.
 


“Vakalar sıfırlandı demek için örtbas etmeyin”

Salgının merkezi olan Hubey’in Vuhan kentindeki ölü sayısının, dünyanın bazı bölgelerindeki kayıpların çok gerisinde olması bazılarınca şüpheyle karşılanırken Çin’deki rakamların genel düşüş eğilimde olduğuna güvenmek için nedenler olduğu belirtiliyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ülke ağırdan da olsa eski haline dönmeye çalışıyor, işleyen hastane kıtlığından salgınla mücadelede başarı elde eden sağlık kuruluşlarına geçiş yaşanıyor ve Çinli yetkililer olası yeni bir bölgesel salgınının üstünün örtülmesi ihtimalinden endişe duyuyor. Başbakan Li Kıçiang salı günü yetkililere yaptığı uyarıda “sıfır vaka bildirme pahasına vakaların gizlenmemesi” talimatını verdi.

Tayvan’dan kızdıran maske sevkıyatı

Batılı sağlık uzmanları salgının başlarında maske takmanın Doğu Asya’da kültürel bir uygulama olduğunu söylemiş olsa da maskenin virüsü önlemede önemli bir etkiye sahip olduğu da ileri sürülüyor. Erken işe koyulan Tayvan tıbbi maske üretimini hızlandırdı, şimdi haftada 100 bin maskeyi ABD’ye gönderiyor. Bu durum karşısında öfkelenen Çin ise üzerinde hak iddia ettiği bu ülkenin yaptığını “ata yurduna karşı isyan” diye niteliyor.

İş dünyası ağır darbe yedi

Salgın nedeniyle Batı’daki perakendecilerden büyük çaplı iptaller gelmesiyle birlikte küresel piyasalardaki çöküşten etkilenen Asya’daki fabrikalar bu krizde ağır darbe alıyor. Çin de bunun dışında değil ve Pekin yönetimi Batılı müşteriler ticaret devam edene kadar toparlanma beklemiyor. Şu an ABD-Çin hattında yaşanan atışmalara rağmen ekonomi en nihayetinde verimli bir işbirliği alanına dönüşebilir. Ancak Pekin’in yönünü ABD’den çok AB’ye çevireceği öngörüleri de yapılıyor.

İş kanunları sıkılaştırıldı

Çin’de birçok şehirde bürolar ve fabrikalar yeniden açıldı ama işçiler maaşlarının azaltıldığını ya da aldıkları bazı yardımları kaybettiklerini söylüyor. Yıkıcı boyutta işsizlik yaşanmasını önlemek için yetkililer işten çıkarmalarla ilgili kısıtlayıcı yasaları sıkılaştırdı ve işletmelerin üzerindeki mali yük arttı. Zor durumdaki birçok işletme için yardım yapılıyor fakat bunu kimin alacağı konusunda rekabet yaşanıyor. Çin iş kanunları açısından kağıt üzerinde genelde başarılı görülüyor: İşçileri sebepsiz yere kovmak veya toplu işten çıkarmalar zor. Ne var ki bu kuralları pratikte uygulamak hayli güç sayılıyor.

Suni solunum cihazı açığı

Çin’in tıbbi tedarik zincirindeki konumu, salgınla hemen baş etmede önemli bir avantaj sağladı. Şimdilerde ABD kendi fabrikalarını yeniden kullanmaya çalışmak için acele etse de son gelişmeler Pekin’e bu konuda fırsat da sunuyor. Çin’in başlıca suni solunum cihazı şirketi, küresel talebin artık arzın 10 katı olduğunu söylüyor. Çin toparlanmaya çalıştıkça sektöre daha fazla işletme girecek ancak bu ihtiyacın karşılanması uzun zaman alacak.

 

Independent Türkçe, Foreign Policy

DAHA FAZLA HABER OKU