Harvard profesörü uzun yaşamın sırrını açıkladı: 250 yaşına kadar yaşamak mümkün

Yaşlılıkta genetik, sağlığın sadece yüzde 20'sini etkiliyor

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'deki 90 yaş üstü nüfusun yüzde 73'ünü kadınlar oluşturuyor (Pixabay)

100 yaşına kadar yaşamak uzun bir hayatmış gibi görünebilir ancak Harvard Tıp Okulu'ndan bir genetik profesörüne göre, insanların daha uzun yaşaması mümkün.

Paul Glenn Yaşlılığın Biyolojik Mekanizmaları Merkezi'nin yardımcı direktörü, genetik ve yaşlanma üzerine çok sayıda kitap yazmış profesör David Sinclair'e göre yaşlanmak, insanların yenmesi gereken hastalıklardan bir diğeri.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ama bunu elde etmek için ilaçlara değil, rahatınızı bozmaya ihtiyacınız var.

Sinclair, Rich Roll podcastinde yaptığı açıkalamda "Sözün özü, vücudunuzu konfor alanından (biz buna hormesis diyoruz) çıkarmanız gerekiyor" dedi.

Bugünün dünyasının sorunu, sadece rahatlamak ve beslenmek istememiz. Rahatsız hissetmek istemiyoruz ve bu da bir sürü soruna yol açıyor. Eğer vücudumuza bir şeylerin problem haline gelebileceğini sürekli söylemezsek, bedenimiz umursamıyor. Hastalığa karşı ya da yaşlanmaya karşı savaşmıyor.

Sinclair'in vücudun yaşlanmasıyla mücadele etmek ve nihayetinde de süreci tersine çevirmek için öğrettiği yöntemler yeni değil. Daha önce birçok kez duyuldular, ancak hepsi "rahattan ödün vermeye" yol açıyor.

Sinclair'e göre, insanların daha uzun yaşamak için yapması gereken ilk şey "beslenme sıklığını azaltmak".

"Eğer tek bir şey söyleyecek olursam, sanırım sağlıklı yaşam süresini artırmak için yapılacak en önemli şey daha az yemek yemek olur" diyen Sinclair şöyle devam etti: "Günde üç öğün yemek yemeyin."

Daha sağlıklı bir yaşam tarzı için sonraki bariz adım da sık sık egzersiz yapmak.

Sinclair ayrıca "oruç tutmayı" da önererek "günde bir veya iki öğün atladığını ve bunun da hayatını değiştirdiğini" söylüyor.

Bu tip oruçlar, yaşlanmayla mücadelede yararlı çünkü Nikotinamid Adenin Dinükleotid (NAD+) seviyelerini artırıyor ve bu da vücudun "onarım genlerini" daha aktif hale getiriyor. Aynı şey, kendinizi örneğin sauna gibi sıcağa ve soğuğa maruz bırakmak için de geçerli.

Harvard profesörü, yeterli uykuya ek olarak et tüketimini sınırlamayı da öneriyor. Ette bulunan amino asitler, vücudumuzun savunma mekanizmalarını kapatan ve büyüme zamanının geldiğini söyleyen mTor adı verilen metabolik yolağı aktive ediyor.

Sonuç olarak egzersiz, oruç ve soğuk/sıcak değişimi gibi gerilmeye neden olan aktiviteler NAD+ seviyenizi artırıyor. Bu da gen ifadelerini düzenleyen ve DNA hasarını onaran protein türü sirtuin'in düzgün çalışmasını sağlıyor.

Sinclair'in açıklamasına göre NAD+ olmadan, genetik yapınız ne olursa olsun yaşlanma daha hızlı gerçekleşiyor: "Yaşlılıkta sağlığımızın yüzde 80'i yaşam tarzımızdan ve nasıl yaşadığımızdan kaynaklanıyor, sadece yüzde 20'si genetik."

Yaşlanmayla mücadelede etkili adımlar atarsak, Sinclair "insanların 250 yaşına kadar yaşayabildiği ve 120 yaşındayken hala tenis oynamaya devam edebildiği bir dünyanın mümkün olduğuna" inanıyor.

Sinclair, "Zekamızla bunu yapamamamız için hiçbir neden yok" dedi.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/life-style

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU