Akif Beki: Haksızlık değil mi?

Karar yazarı Beki, uçakta Erdoğan’a yöneltilen sorulara köşe yazısında yer verdi, eleştirilerini sıraladı

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını da yapan Karar yazarı Akif Beki, medya temsilcilerinin Erdoğan’a yönelttiği soruları eleştirdi.

Beki, “Mübalağasız söylüyorum, dün çıkan söyleşide okuduklarım yeni bir zirveye işaret ediyor. Gazetecilik mesleğinde büyük bir sıçrama bu, hımbıl adımlarla kaydedilmiş ufaktan bir ilerleme gibi küçümseyemezsiniz” diyerek, “Bu kabir sorgusu gibi ifritten suallerin kahraman sahiplerinin kimliği ne yazık ki soru-cevapta belirtilmiyor. Haksızlık değil mi?” ifadesini kullandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Erdoğan, Senegal ziyaretinden uçakla Türkiye’ye dönüşünde medya temsilcilerine açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Beki, “Cumhurbaşkanı’na seçme sorular” başlığıyla yayımlanan yazısında “Refakatçi gazeteciler, Afrika seyahatinden dönerken uçakta yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir soru-cevap imkanı yakalamış ve bu fırsatı en mükemmel şekilde değerlendirmenin gayreti içine girmişler” görüşünü paylaşarak şunları kaydetti:

En üste yazarım, şuna bittim mesela, böylesi daha sorulmadı:
"Soru: CHP şu anda ana muhalefet gibi görünüyor ama ana muhalefetten ziyade analara muhalefet eden bir tarzı var. Diyarbakır’da HDP İl Binası’nın önünde çalınmış evlatlarını bekleyen anneler var. Onlar ana gündemden düşmek istemiyorlar ve sizlere teşekkür ediyorlar. Onlara bir mesajınız var mı?" Cevaba ihtiyaç bırakmayan zor soru da nasıl sorulurmuş görsün alem!
Nezaket icabı aldığı karşılığı aktarmama bilmem gerek kaldı mı? Hangi cevap bu seçkin sorunun kendisini aşabilir, bu zorluğun altından kalkabilir ki?

“İlahi arkadaş çok mu düşündün, nereden gelir aklına böyle çetin sualler, göğsümüzü kabarttın, mesleğinin gururusun, zeka kuvvetinle hay bin yaşa e mi!” diyen Beki tepkisini çeken diğer soruya da şu ifadelerle köşe yazısında yer verdi:

Hakkını yemeyelim, bakın şu da hiç fena değil: "Soru: Ülkemizde yaşanan son yıllardaki depremlerden sonra iki tavır ortaya çıkıyor. Devletin tavrı, muhalefetin tavrı… Devletin tavrı son 17 yılda birçok depremde milletle dayanışma içinde. Muhalefet ise deprem üzerinden siyaset yapıyor. Millet ittifakının bileşenleri de medyasıyla STK’larıyla başka bir algı oluşturuyor. Son olarak Kemal Kılıçdaroğlu “Deprem vergileri nereye harcandı?” dedi. Bu tavrı sormak isterim. İkinci olarak devletin 1999 öncesi tavrıyla bugünkü tavrını değerlendirebilir misiniz?"
Yine cevaba iş bırakmayan bir soru. Yine bir iktidarı yormadan, onun nam ve hesabına yumruğu sallayıp muhalefeti tek vuruşta gıyaben nakavt başarısı...
Neyse ki Cumhurbaşkanı, AK Parti teşkilatları siyaset karıştırmadan yardıma koşarken CHP yardımı nasıl siyasete alet ediyor, kıyamayıp lütfen detaylandırıyor da...Gazeteciyi kendi kendine konuşmaktan, ringde tek başına danstan kurtarıyor.
Cumhurbaşkanı'nın soruya katkısı şöyle:
"Bu adamın doğru söylediği bir şey yok.  Ben şu anda Sivrice depremine CHP’li belediye ne kadar yardım yapmış bunun üzerinde duracak değilim. Ben sadece şunu söyleyeyim. Allah’a hamdolsun, bir tarafta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere, bütün bakan arkadaşlarım ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Fuat Bey, öbür tarafta (AK Parti) Genel Başkan Vekili olarak Numan Bey, tüm vekiller, kadın kollarımız bölgede seferber oldu, çalıştılar ve aç açık bırakmamak için ne gerekiyorsa yaptılar. Acaba kendisi oraya gitti mi? Gitmedi. Şimdi bundan sonra herhalde gider..."
Bu kabir sorgusu gibi ifritten suallerin kahraman sahiplerinin kimliği ne yazık ki soru-cevapta belirtilmiyor. Haksızlık değil mi?
Muhakkak emekleri zayi olmuyordur. Marifet iltifata tabii; kıymetleri bilinmese, ödüllendirilmeseler bu performans yarışını sürdüremezlerdi.
Kim olduklarını bilenler ya da bizzat kendileri isimlerini bahşetseler de, biz de ateş parçalarını açıktan kutlayabilsek.

 

Karar

DAHA FAZLA HABER OKU