Ortalama kilonun altında doğan erkek bebeklerde kısırlık riski daha yüksek

Danimarka'daki araştırmacılar veri olarak 1984-1987 yılları arasında doğan çocukları inceledi

Ortalama kilonun altında doğan erkeklerde kısırlık riski yüzde 55 daha yüksek (Pixabay)

Yeni bir araştırmaya göre, ortalama kilonun altında doğan bebeklerin yetişkinlik döneminde üreme problemleriyle karşılaşma ihtimali daha yüksek.

Danimarka'daki araştırmacılar, 1984-1987 yılları arasında doğan 5 bin 594 erkek ve 5 bin 342 kadını inceleyip 2017'nin sonuna kadar yani yetişkinliklerine değin takip etti.

Ortalama kilonun altında doğan erkeklerin, doğumda normal kilo aralığında doğan erkeklerle karşılaştırıldığında kısırlık ihtimalinin yüzde 55 daha yüksek olduğunu gördüler.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kadınlarda gebelik dönemiyle kısırlık arasında bir bağlantı bulamadılar.

Human Reproduction adlı bilimsel yayında yayımlanan araştırmada, normal yaş aralığındaki erkeklerin yüzde 5,7'sine kıyasla, gebelik süresi nedeniyle daha küçük doğan erkek bebeklerin yüzde 8,3'üne kısırlık tanısı konduğu veya kısırlık tedavisi gördükleri tespit edildi.

Danimarka Aarhus Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'ndaki bir araştırma grubunun bir parçasıyken bu araştırmayı yapan Anne Thorsted şunları söyledi:

Her ne sebeple olursa olsun, fetüs için yetersiz bir büyüme ortamı sperm üretimi ve üreme organlarının gelişmesine zarar verebilir.Annenin hamilelik sırasındaki sağlığının ve yaşam tarzının hem ceninin büyümesini hem de üreme fonksiyonlarının gelişimini etkileyebileceği iddia edilebilir; örneğin, annenin sigara içmesinin fetüs üzerinde bir etkisi olabileceğini halihazırda biliyoruz. Sonuçlarımız, bazen yaşamın daha ileri evrelerinde ortaya çıkan sağlık sorunlarına dair açıklamalar bulmak için çok erken safhalara bakmamız gerektiğini gösteriyor.

Birleşik Krallık'ta yedi çiftten birinin kısırlıktan etkilendiği, bunların yüzde 30'unun erkek kısırlığına bağlı olduğu tahmin ediliyor.

Araştırmacılar 2017'nin sonu itibariyle 30-33 yaş arasındaki katılımcıların halen uzun bir üreme ömrüne sahip olduğunu ve durumun 10 yıl sonra nasıl olacağını görmek için daha fazla analiz yapılması gerekebileceğini belirtti.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU