​Irak'ta göstericilere karşı orantısız güç kullanımı uluslararası vesayete kapı aralar mı?

Hukuk uzmanları, Irak hükümetinin göstericilere yönelik orantısız güç kullanımının, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 7. Bölümünde öngörülen uluslararası vesayetin ülkede yeniden hâkim olmasına neden olabileceği değerlendirmesinde bulunuyor

Fotoğraf: AP

Uzmanlar, Irak’taki son gelişmelerin artık uluslararası toplumun görmezden gelemeyeceği bir boyuta ulaştığını belirtiyorlar.

Independent Arabia’ya konuşan Hukuk Uzmanı Ali Cabir, Irak’ta uluslararası sözleşme ve anlaşmalarına aykırı bir biçimde işlenen ağır insan hakları ihlallerin sebebiyle ülkede, BM Antlaşması’nın 7. Bölümü’nde öngörülen uluslararası vesayete kapı aralayabileceğini ve işlenen ihlallerin buna zemin hazırlayabileceğini belirtti.

Üçüncü taraf

Irak Savunma Bakanı Necah eş-Şemeri ‘nin ‘üçüncü taraflar’ ifadesine atıfta bulunan Cabir, “Irak Hükümeti’nin göstericilerin ölümünden ‘üçüncü tarafları’ işaret etmesi, uluslararası toplum karşısında kendini aklama girişimidir. Ancak bu işe yaramaz. Çünkü göstericileri korumak devletin sorumluluğu altındadır. BM’de öngörülen bölümün Irak’ta uygulanması felakete yol açar. Nitekim bu bölümde yer alan maddeler hükümeti zayıflatır ve hatta yasa çıkarma dahil uluslararası sözleşmelere imza atmasına engel teşkil eder” diye konuştu.

Irak Savunma Bakanı Necah eş-Şemeri, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, hükümet karşıtı gösterilerde meydana gelen ölümlerin, yetkililerin bilgisi dışında ülkeye sokulan gaz bombalarını kullanan "üçüncü tarafların eliyle" gerçekleştirildiğini ifade etmişti.

Cabir, siyasi partilerin uzlaşısıyla inşa edilmeye çalışılan Ulusal Kurtuluş Hükümeti’ne dair, “Böyle bir hükümet ancak devletin uluslararası vesayetin altına girmesinin ardından kurulabilir. Göstericilere karşı işlenen suçlar zaman aşımıyla düşmez. Bunlar da uluslararası vesayetin dönmesi için gerekçedir”

Cabir, böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde ülke ekonomisini nasıl etkileyeceği sorusuna, “Uluslararası kararlar, uluslararası toplumun iradesine bağlı olacaktır. Ekonomiye ipotek konulacak ve gıda karşılığı petrol anlaşmalarına geri dönülecek” yanıtını verdi.

Batılı ülkelerin cılız tutumu

Batılı ülkelerin, göstericilerin taleplerinin karşılanması adına Irak hükümetine yaptığı istifa çağrılarına işaret eden siyasiler ise bu ülkelerin Irak’ta yaşanan gelişmeler karşısındaki tutumunun krizin boyutları karşısında cılız kaldığı görüşünde.

Iraklı siyasi Hamid el-Mutlak, yaptığı açıklamada, “Irak Hükümeti’nin göstericilere yönelik ihlalleri sebebiyle uluslararası vesayetin Irak’a dönmesi ihtimal dâhilindedir. Irak halkı, artık Batılı ülkelerin görmezden gelmesi zor bir konumda. Hükümet sadece meşru taleplerini dile getirmeye çalışan göstericileri gerçek mermiyle dağıtıyor. Uluslararası toplumun Irak’taki gösterilere karşı pozisyonu cılız ve gayri insanidir. Uluslararası toplumun Iraklıların haklarının yanında yer alması gerekir” diye konuştu.

“Irak ve bölgede yaşananlar ABD’nin 2003 Irak işgalinin bir sonucudur. Bu nedenle Batılı ülkelerin olup bitenler karşısındaki ihmalkâr tutumunu garipsemiyorum” diyen Mutlak, göstericilerin taleplerine yanıt olarak hükümete istifa çağrısında bulundu.

Uluslararası pazarlıklar

Siyasi analist Sermed el-Beyati de mevcut gelişmeler ışığında Irak’ın yeniden uluslararası vesayet altına alınmasını ihtimal dâhilinde gördüğünü söyledi.

Beyati, “ABD, Irak’ta yaşananları, ilk dakikasından bu yana takip ediyor. ABD ya hükümetle oturup pazarlık yapacak ya da Irak’ın yeniden vesayet altına alınması için dosyayı BM Güvenlik Konseyi’ne sunacak. Bu kapsamda ABD, özellikle gelecek hükümetin kurulması hususunda Iraklı siyasi partilerle pazarlık yapabilir. Hükümeti kurmanın, büyük ölçüde bölgesel ve uluslararası pozisyonlara bağlı olduğu göz önüne alındığında, ABD ve İran ön plana çıkmaktadır” şeklinde konuştu.

Beyati açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;

“Göstericiler tüm siyasi tabakanın gitmesini talep ediyor. Ancak aralarında taleplerini kabul ettirecek belli bir koordinasyon veya yol haritası yok. Hükümet ise reformlar konusunda göstericilerin bu durumundan yararlanmaya çalıştı. Fakat yine de göstericileri ikna etmede başarılı olamaması, mevcut durumun hükümet tarafından değerlendirilmediğini gösteriyor. Irak’ın yeniden vesayet altına girmesi, ülkedeki politik gerçekliği ve Iraklıların durumunu kötü yönde etkileyecek. Çözümün siyasi partiler arasında içerden olması gerekir.”

Göstericilerin öldürülmesi veya yargı kararları olmaksızın gözaltına alınmaları BM Anlaşması’nın 14 Maddesi’nin ihlali anlamına geliyor. İktidarların görevini kötüye kullanması anlamına gelen bu ihlaller, BM’ye bu durumu Güvenlik Konseyi’ne taşıma hakkı sunuyor.

Irak'ın, Saddam Hüseyin döneminde, 1990 yılında Kuveyt'i işgal etmesi üzerine BM Irak'a 7. Bölüm hükümlerini uygulamıştı. BM Güvenlik Konseyi, 2017’de 2390 sayılı karar uyarınca ülkeye uygulanan vesayet hükümlerinin kaldırıldığını duyurmuştu.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentarabia.com/node/73336/

DAHA FAZLA HABER OKU