Türkiye'nin Arnavutluk galibiyeti sonrası spor yazarları ne dedi?

A Milli Futbol Takımı, EURO 2020 elemelerinde karşı karşıya geldiği Arnavutluk'u mağlup ederek kritik bir galibiyete imza attı. Karşılaşmanın ardından spor yazarları maçı yorumladı

Fotoğraf: AA

Türkiye Milli Takımı, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2020) Elemeleri H Grubu 7. karşılaşmasında Ülker Stadı'nda konuk ettiği Arnavutluk'u 1-0 yenerek önemli bir galibiyet elde etti. 

Milliyet gazetesi yazarı Attila Gökçe'nin "Noksanlıklar, 90'lıklar" başlığıyla kaleme aldığı ve "Hedefimiz büyük. Ama ne kadar güçlü, ne kadar sakin, ne kadar etkili, ne kadar formdayız" sorusuna yanıt aradığı yazısı şöyle: 

Yanıt vermek o kadar kolay değil. Bireysel performansların yanı sıra takımca oyun bütününe baktığımızda da eksik, kusurlu, ağır ve anlaşılmaz bir oyun oynadı çocuklar.

Arnavutluk’un ne kadar yenilendiğini, İtalyan hoca ile nasıl değiştiğini ve kendine yer açmak için İzlanda’yı dört golle yenip adeta devre dışı bıraktığını biliyorduk. Aynen dün gece oynadığı gibi oynamasını da bekliyorduk. Beklemediğimiz şey bizim Milli Takım’ın dağınık ve etkisiz oyunuydu.

Özellikle ilk yarıda, orta alan-hücum bölgesi arasında bir türlü uyum sağlayamadılar. Emre, Mahmut ve Ozan’dan Hakan, Cenk ve Burak Yılmaz’a yaratıcı, verimli servis bir türlü yapılamadı. Öyle ki sağ bekimiz Zeki Çelik, adeta sağ kanat oyuncusu gibi tek başına topu taşıyıp rakip ceza alanına girerek ortalar yapan, pozisyon oluşturan fırsat yaratan adamdı. Buna karşılık Cenk Tosun ve Burak Yılmaz stoperlerin kontrolundan çıkıp beklenen vuruşları yapamadılar. Arnavutluk ise daha sakin, dirençli ve kararlı olan taraftı. İki büyük gol pozisyonu buldular ve bizi yine uğraştırdılar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şenol Güneş’in yaptığı değişiklikler (Kaan-Çağlar), (Emre-İrfan Can) ve (Ozan-Yusuf) taktik hamleden çok “ihtiyaçtan”dı. Kaan’ın ikinci sarı kart korkusu, Emre ve Ozan’ın yorgunlukları. Yine de o değişikliklerin takımı tahkim ettiğini, en azından güven ve enerji yarattığını söyleyebiliriz. Maçın en iyi oynayan grubu kaleci Mert ile savunmacılarımızdı.

Milli Takım’ın en büyük rakibi, kendisi... 2020’ye gidecek somut bir şansı elinde tutuyor olması. Ne var ki o şans bazen gerilime, baskıya, hayal kırıklığına da neden oluyor. Skor olarak hayal kırıklığına uğramadık ama, beklediğimiz oyunları oynayamıyoruz. Andorra’dan sonra Arnavutluk’u da 90’da yakalamamızın nedenlerinden biri de bu işte.

Sırada Fransa var… İnanıyorum ki onca formsuzluğa ve yorgunluğa rağmen orada çok iyi bir oyun oynayacaklar.

Fanatik gazetesi yazarı Ali Ece, "Bir golden daha fazlası" başlıklı yazısında maçın son dakikalarında gelen galibiyet golüne atıfta bulunuyor. Ali Ece'nin yazısı şöyle:

Hakan Çalhanoğlu, son 30 yılın en kaotik Milan’ına transfer olduğundan beri ilerleyemiyor. Sürekli değişen teknik direktörleri kendisi de saha içinde ideal pozisyonunu bir türlü belirleyemedi. Cengiz yokken üstün şut özelliği ile etkili olabileceği düşünülerek şans veriliyor. İlk isabetli şutumuzu da 36’da o attı ve ilk yarımızın özeti oldu. Arnavutluk sanki stratejik olarak planlı şekilde bizim takımı germeye çalıştı, maça odaklanmamızı engelledi. İkinci isabetli şutumuz Burak ile çok uzaktan geldi. Hâlbuki sabırlı olup Burak ve Cenk’i rakip kaleye yaklaştırmamız gerekiyordu. Ortaya çok sıkışıp kanatlarda yeterince etkili olamayınca ilk yarıda topu taşımaktan çok topla kavga ettik, ilk 45’i heba ettik. 2. yarı oyuna alınan Çağlar, İrfan Can, Yusuf doğru tercihlerdi. En azından son çeyrekte kaleye yaklaşıp rakibi hataya zorlayınca ‘bir golden daha fazlası’nı bulduk çok şükür.

Uğur Meleke ise Hürriyet gazetesindeki "Bataklıkta Çiçek açtı" başlıklı yazısında Türkiye'nin kötü oynadığını, sonucu Arnavutluk savunmasının belirlediğini savunuyor.

Arnavutluk dün kötüydü... Reja geldikten sonra yakaladıkları pozitif futbol rüzgârı azalmış gibiydi. İzlanda’ya karşı dörtlü savunma oynamışlardı; dün yine beşliye döndüler. Reja’lı 4 maçın (Fransa deplasmanı hariç) üçünde %58 ortalamayla topa sahip olmuşlardı. Bize karşıysa ilk devrede iyi niyetli olmayan bir futbolu tercih ettiler. Maçı gerdiler, ikili mücadelelerde araya birer itme-tekme sıkıştırdılar.

Son 20 dakikada geldi akıllarına futbol oynamak. Hakem kötüydü... Hategan, UEFA’nın gözde hakemlerinden. Euro 2016 finallerinde vardı. Daha geçtiğimiz hafta Dortmund-Barcelona maçındaydı. Ama dün, ‘maçın ruhu’nu yakalayamadı. Oyunu çok fazla faul düdüğüyle kesti, kartları pas geçti. İlk devre futbol katliamına öyle göz yumdu, maç o kadar oynanamadı ki, ilk yarıyı 45 dakika uzatsa yeriydi! Merih’e tekmeyle ilk sarısını gören Bare, ceza alanında kendini atınca da, Burak’ı düşürünce de ikinciyi görmedi. Manaj 53’te Ozan’ı formasından çekti, 57’de topu 5 kez sektirip taç atışını geciktirdi. Hategan maalesef göz yumdu bu olumsuzluklara.

Çalhanoğlu'nun tercihleri

Takımımız kötüydü... Zaten yeryüzündeki en değerli Türk (Cengiz), Süper Lig’in en değerli yerlisi (Abdülkadir) ve ikincisi (Dorukhan) sakatlar. Emre Akbaba ve Hasan Ali’ı da katarsak ideal 11’imizden 5 oyuncumuz eksik. Ancak sahaya çıkanlar da iyi değillerdi dün. Arnavutlar’ın oyunu germe girişimlerine manasızca ayak uydurduk. Daha ilk 15 dakika içinde Merih adam kovalayarak, Kaan orta sahada pozisyon yokken sarı kart gördüler.

Şenol Güneş kötüydü. Kaan oyundan çıkarken Mahmut’u stopere kaydırıp bir hücumcu sokabilirdi, sokmadı. Emre çıkarken 4-4-2’ye dönüp bir hücumcu sokabilirdi, sokmadı. Arnavutluk’la iç sahada oynuyoruz, ilk hücumcuyu oyuna 80’de soktuk! Çalhanoğlu neredeyse tüm pozisyonlarımızı yanlış kararlarıyla yok etti: 11’de vurması gereken yerde vurmadı. 35’te kontra atakta Umut’a pası vermedi, cılız bir şut attı. 65’te en net pozisyonumuzda pası Burak’ın arkasına attı. Ama 90 dakika sahada kaldı. Bu kadar kötünün olduğu bir günde sonucu da kötü Arnavut savunması belirledi neyse ki. Merih-Zeki’yle beraber takımın en isteklileri Cenk ve Burak’a gönülden tebrikler, son dakika baskısıyla yarattıkları golle, Euro 2020 biletinin yarısını koydular cebe.

Abdülkadir Parmak'ın suçu ne?

Sahaya 23 kişi çıkabildiği için milli takımda 2 oyuncunun esame listesi dışında kalması gerekiyordu. Şenol Hoca’nın tercihleri Efecan ve Abdülkadir Parmak olmuş dün. Şenol Güneş, iki ay önce de Beşiktaş’ta oynatmadığı Oğuzhan’ı kadroya çağırıp, Parmak’ı çağırmamıştı. Doğrusu dün sahadakilere ve kulübedekilere bakınca Abdülkadir’in tribüne çıkmasına anlam veremedim ben.

Fanatik gazetesinden Cem Dizdar, "90'da herkes devreye girdi" başlıklı yazısında, "Grupta iki sükseli maç kazanmış bir takım için oynadığımız oyun şaşırtıcıydı" yorumunda bulunuyor. Dizdar'ın yazısı şöyle:

İlk devre boyunca bırakın sükseyi düzen tutturmakta bile sıkıntı yaşadık. Peki neden? Tek nedeni olmaz elbette. Lakin başat neden, Lucescu’nun kurguladığı arzulu, atletik, genç takımı bildik, tanıdık tecrübeli isimlerle harmanlama tercihimizdi! Ve tecrübelilerin oyunda kalıp bireysel etki gösterme sürelerini uzatmak için ritm ve tempodan taviz verdik. Böylece oyunu ele alamadık. İşi bitirmeyi bir iki pozisyona indirgedik. Çünkü sanırım Şenol Güneş o pozisyonları bitirecek oyuncuları olmasına güveniyordu. Çağlar oyuna alındıktan sonra öne doğru etki arttı. Ancak başta tutturulamayan ritm yükseltilmeyince çözüm de olamadı. Taa ki 90’a kadar... O ana kadar ortada görünmeyen herkes devreye girdi. Avrupa Şampiyonası’na gitmeyi büyük ölçüde garantiledik. Bu bile başlı başına övülesi bir durumdur.

Gecenin sorusu

Acaba? Maçın 66. dakikasında Emre Belözoğlu mu oyundan çıkmalıydı yoksa bu hale gelmiş bir maçın 66. dakikasında İrfan Can mı yerini tecrübeli Emre Belözoğlu’na bırakmalıydı?

Maçın starı

İlk isim Merih Demiral. 83. dakikada mutlak gol pozisyonunu usta işi bir stoper hamlesiyle sonlandırması nedeniyle. Üstelik bunu sarı kartı varken yapabilmesi...

Maçın olayı

Bazı tutumlar vardır ki gerçekten gereksizdir! Halka “Milli maça milli formayla gidilir” derken milli takım teknik direktörünün Trabzonspor renklerini çağrıştıran bir kravat tercihinin gerçekten gereği var mıdır?

Kısa mesaj

Genel olarak grupta, özel olarak bu maçta test ettik; bu işi yapacaksak gençlerle yapacağız. Finallerde Mircea Lucescu idealine yaklaşmamız işimizi hem kolaylaştıracak hem de futbol ekonomisine katma değer katacak.

 

Independent Türkçe, Ajanslar

DAHA FAZLA HABER OKU