Suriye’de kimler kimlerle beraber?

Suriye'de 2011'de başlayan iç savaş on binlerce kişinin silaha sarılmasına neden oldu

Fotoğraf: AFP

Türkiye bir süredir Türkiye’den başlayıp Suriye’den geçen ve Irak’ta Dicle ile birleşen Fırat nehrinin doğu yakasındaki YPG unsurlarına yönelik geniş kapsamlı bir askeri harekata hazırlanıyor. 

2011 yılında başlayarak bu güne kadar devam eden iç savaşta ise ülkedeki güç dengelerinin hiç olmadığı kadar çetrefilli olduğu göze çarpıyor.

Ülkede, üç sıcak çatışma alanı var. 

Üç sahada binlerce savaşçı

Türkiye açısından en öncelikli alan YPG’nin etkin olduğu kuzey bölgeleri. Diğer iki alan ise İdlib ve Türkmen Dağı olarak bilinen Lazkiye kırsalı.

Menbiç’ten başlayarak Irak sınırına devam eden kuzey koridorundaki YPG varlığı, Türk güvenlik birimleri tarafından “hayati mesele” olarak nitelendiriliyor.

Dolayısıyla adına “Barış Pınarı Harekâtı” denilen bu askeri harekât bu koridoru bölme üzerine kurgulanmış durumda. 

Türkiye bu konuda tıpkı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarında olduğu gibi yerel güçlerle ortak hareket edecek.

TSK’nın operasyon partneri eski Özgür Suriye Ordusu bileşeni gruplar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ÖSO'nun yeni adı: Suriye Milli Ordusu

Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa’da bir araya gelen bu gruplar Suriye Geçici Hükümeti’ne bağlı Savunma Bakanlığı altında Suriye Milli Ordusu adı altında birleşti. 

Feylak’uş Şam, Hamza Tümeni, Ahrar Şarkiyye, Ceyş’ül Ahrar, Sultan Murad, Muntasır Billah, Selahaddin’in Torunları gibi gruplar TSK ile birlikte operasyona dahil olacak. Arap, Kürt ve Türkmen savaşçıların yer aldığı bu gruplar daha önce Esad rejimi, IŞİD ve YPG’ye karşı savaştı.

İçlerinde Pentagon ile CIA’nin de içinde olduğu operasyon merkezinden silah ve mühimmat yardımı alanlar da bulunuyor.

Örneğin Sultan Murad Tugayı hem rejim hem IŞİD hem de YPG ile savaşan ve uluslararası koalisyondan destek alan bir grup. 

Muhalif 51. Tugay ise bir dönem Pentagon tarafından desteklendi ve IŞİD ile savaştı. Şu anda tugay içinde yer alan savaşçılar arasında hem rejim hem de YPG ile savaşanlar bulunuyor.

Bu grupların üst bir otoriteden yoksun oldukları ve başıbozuk hareket ettikleri öteden beri masada gündeme gelen “sıkıntılar” arasında görülüyordu. 

Bu nedenle “profesyonelleşme” çalışmaları hızlandı ve Suriye Geçici Hükümeti bu konuda yetkili kılındı. ÖSO bileşenlerinin oluşturduğu Suriye Milli Ordusu’nun genelkurmay başkanlığına Suriye ordusunda tuğgeneralken 2012’de rejimden ayrılan ve ÖSO’nun başına geçen Selim İdris getirildi.

 

SDG AFP.jpg
SDG'nin içinde farklı gruplardan bileşen olsa da Türkiye bu grubun tamamen PKK tarafından yönetildiğini vurguluyor / Fotoğraf: AFP

 

Türkiye SDG'nin varlığına inanmıyor: Karşımızda YPG var

TSK ve Suriye Milli Ordusu bahsettiğimiz alanda PKK’nın Suriye’deki askeri yapılanması olan YPG’nin öncülük ettiği gruplara yönelik harekat gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Bu gruplar Suriye Demokratik Güçleri adı altında hareket ediyor.

Ülkedeki IŞİD varlığı gerekçesiyle ABD öncülüğünde kurulan uluslararası askeri koalisyonun yürüttüğü operasyonlarda kara gücü olarak kullanılan YPG öncülüğündeki gruplar bu nedenle yüklü silah ve mühimmat yardımı aldılar.

IŞİD’e yönelik gerçekleştirilen operasyonlar gerekçesiyle yapılan silah yardımlarının Türkiye’nin tepkisini çekmesi üzerine dönemin ABD-IŞİD Özel Temsilcisi Brett McGurk’ın girişimleriyle kurulduğu bilinen SDG’nin içinde Arap, Türkmen, Ermeni ve Süryani bileşenlerin de olduğu duyurulmuştu.

Uzun süre SDG’nin sözcülüğünü yapan Türkmen Selçuklu Tugayı komutanı Talal Sülo, 2017 yılında örgütten kaçarak Türkiye’ye gelmişti. Sülo’nun komutanlığı yaptığı “Türkmen Tugayı”nın 50 kişiden oluştuğu biliniyor.

Türkiye, SDG’nin YPG dışındaki bileşenlerinin söz hakkı olmadığını ve SDG’yi tamamen YPG’nin yönlendirdiğini düşünüyor.

Rusya-YPG ilişkileri Afrin'den sonra zarar gördü

TSK’nın 2018’de gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı’na kadar YPG ile Rusya’nın da sıcak ilişkileri bulunuyordu. Rusya, ülkenin kuzey bölgelerindeki faaliyetlerini Afrin’de yoğunlaştırmıştı. TSK’nın Afrin operasyonuna Rusya’nın sessiz kalması YPG ile Rusya arasındaki ilişkilere zarar verdi.

Koalisyon güçlerinin Rakka ve Deyrizzor operasyonlarıyla bu bölgeleri de ele geçiren SDG’nin Arap karakterli bu şehirlerde sivil halkla yaşadığı sorunlar kamuoyuna yansıdı. 

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonu “IŞİD’le mücadeleyi baltalayan ülke” konumuna düşmemesi nedeniyle geciktirdiği yorumları da bulunuyor.

SDG’nin YPG dışında kadın güçleri YPJ, Devrimciler Ordusu, Asayiş Güçleri, Uluslararası Özgürlük Taburu gibi bileşenleri var. Yine SDG’ye dâhil askeri meclislerde de YPG’nin hâkimiyeti söz konusu.

İdlib daha karışık

Ülkedeki diğer çatışma alanı İdlib.

İdlib’de Suriye Milli Ordusu dışında Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve El-Kaide bağlantılı farklı gruplar bulunuyor. 

HTŞ, ülkenin en önemli şehirlerinden biri olan Halep’in rejim güçlerinin eline geçmesi üzerine ılımlı ve radikal olarak nitelendirilen birçok grubun koalisyon şeklinde bir araya gelmesiyle kuruldu. Daha sonra HTŞ içinde çeşitli ayrışmalar da yaşandı. Savaşçılarından büyük kısmı eski Nusra Cephesi saflarında savaşan isimlerden oluşan HTŞ, daha önce El-Kaide’den koptuğunu açıklamış ve ismini Şam’ın Fethi Cephesi olarak değiştirmişti.

İdlib’de Milli Ordu ve HTŞ dışında Özbek ve Türkistanlı yabancı savaşçıların dahil olduğu gruplar da bulunuyor. Huras ed Din gibi el-Kaide bağlantılı grupların dışında Ensar el Tevhid gibi daha da “radikal” olarak görülen gruplar da şehirde faaliyette. 

 

Aleppo AP.jpg
HTŞ, Halep'in rejim güçleri tarafından ele geçirilmesi sonrası birkaç farklı grup tarafından kuruldu / Fotoğraf: AP

 

Yeni çatışma potansiyeli: Ilımlılarla radikaller karşı karşıya gelir mi?

Suriye silahlı muhalefetinin elinde kalan son şehir merkezi olan İdlib’de 4 milyona yakın sivil yaşıyor. Ülkedeki iç savaş boyunca çok sayıda mülteci evlerini terk ederek daha güvenli olarak gördüğü İdlib’e sığınmıştı.

Rusya ve Esad rejimi zaman zaman İdlib’e yönelik geniş kapsamlı hava saldırıları düzenliyor. Türkiye şehre yönelik askeri harekâtın hem insani bir kriz doğuracağını hem de sınırına doğru kitlesel göç hareketi başlatacağından endişe ediyor. 

Sahadaki kaynaklar yakın zaman içinde “ılımlı” muhalif grupların “radikal” gruplarla karşı karşıya geleceğinden emin.

Çünkü Anayasal geçiş sürecinin sonunda Suriye Milli Ordusu ile Suriye ordusunun birleştirilmesi gündeme gelecek. Ancak anayasaya ideolojik olarak karşı duran “radikal” grupların tasfiye edilmesi gerekecek. İç savaşın içinde bir iç savaş daha doğurması beklenen bu süreç, TSK ve ÖSO’nun Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonuna kadar buzluğa atılmış görünüyor.

 

rejim milisleri reuters.jpg
Birçok farklı milletten rejim yanlısı milis Suriye'de savaşa dahil oldu / Fotoğraf: Reuters

 

Rejim yanlısı yabancı savaşçılar

Lazkiye kırsalında ise seyreltilmiş bir savaş hakim. İdlib’de konuşlu grupların desteğe gittiği bölgede muhalifler ile Rusya ve İran destekli gruplar arasında bir savaş hakim. Bu alanda Lübnan Hizbullahı, Mihraç Ural liderliğindeki Mukaveme-i Suri gibi yabancı milisler de rejim saflarında savaşıyor. 

Yabancı milisler sadece Lazkiye’de değil İdlib’de de operasyonlar gerçekleştiriyor.

İran Devrim Muhafızları’nın dış operasyon birimi olan Kudüs Gücü tarafından Afganistan, Irak, Lübnan gibi ülkelerden Suriye’ye getirilen yabancı milisler şu ana kadar çok sayıda çatışmaya katıldı.

Şam’da daha etkin olan bu milisler Halep’te yer yer Rus güçlerle çatışmalara da giriyor.

Tüm bu gruplar dışında Suriye devletine bağlı milisler de bulunuyor.


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU