Erdoğan: Alın teri ve emek hiçbir gruba ipotek edilemez

"Sendika üyeliği için zorunlu olan noter şartını kaldırarak sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birini biz bertaraf ettik"

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da "HAK-İŞ Konfederasyonu 50. Kuruluş Yıl Dönümü Programı"na katıldı.

"Gündelik hayatımızın aksamadan devam etmesi emekçi kardeşlerimizin gayreti sayesindedir" diyen Erdoğan, Türkiye'nin bugünlere gelmesinde katkı sunanların başında işçiler, çalışanlar ve emekçilerin geldiğini kaydetti. İşçileri saygıyla selamladığını belirtti. Erdoğan, "Türkiye Yüzyılında da şeref hakkı el emeğiyle göz nuruyla alın teriyle helal rızkı kazanan siz emekçilerimizin olacaktır" diye konuştu. 

Örgütlü emek ve hak mücadelesi için sendikaların vazgeçilmez olduğunu dile getiren Erdoğan, sendikaların varlığının işçi ve emekçiler var olduğunun altını çizdi. Erdoğan, "Sadece sendikaların değil, son tahlilde işverenin varlığı da o işi yapacak insan unsuruyla kaimdir" diyerek, bunları birbirine hasım gören ve kökü dışarı ideolojik yaklaşımları reddetiklerini söyledi. 

"Bizim medeniyetimizde işçinin işveren üzerinde hakkı olduğu gibi işverenin de hakkı vardır"

İşçi ile işvereni düşmanlaştıran anlayışın emek mücadelesine zarar verdiğini belirten Erdoğan, "Şurası bir gerçek ki, alın teri ve emek hiçbir ideolojiye, hiçbir hizbe, hiçbir klik ve gruba ipotek edilemeyecek kadar kutsaldır, yücedir, hürmete layıktır. İşçi ve işveren arasındaki ilişki ancak hak temelli bir bakış açısıyla ele alındığında doğru bir şekilde anlaşılabilir. Bizim medeniyetimizde işçinin işveren üzerinde hakkı olduğu gibi işverenin de hakkı vardır. Çalışma barışının sağlanması ancak bu şekilde mümkün olacaktır" ifadesini kullandı. 

Erdoğan, çalışma barışının taraflar arasında denge kurmakla, adaletli davranmakla, işveren ile işçinin hizmetlerinden yararlanan tüketicinin haklarını korumakla temin edilebildeğini belirterek, "Bu noktada kurulduğu günden beri, soğuk savaş ürünü ideolojik sendikalar anlayışlara prim vermeden ilkeli, tutarlı ve istikrarlı bir sendikacılık örneği sergileyen, 50 senedir erdemli sendikacılığın ülkemizdeki sancaktarlığını üstlenen Hak-İş’i bir kez daha tebrik ediyorum" dedi.

"Hak-İş yabancı ideolojilere, işçilerimizi alet etmek isteyen konfederasyonların karşısındadır"

Haksızlığa, zorbalığa, her türlü emek istismarına karşı çıkmanın insanlık adına verilmiş onurlu bir mücadele olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bunun muhatabı kimi zaman hak hukuk tanımayan patronlar olabilir. Kimi zaman gözünü para hırsı bürümüş sermaye sahipleri olabilir. Kimi zaman ezilenlerin kaynaklarını sömüren emperyalistler olabilir. Kimi zaman elindeki gücü hoyratça kullanan küresel lobiler olabilir. Kimi zaman milletin muazzez iradesine el uzatan darbeciler olabilir. Kimi zaman mazlumların olup olup kanını akıtan zalimler olabilir. İşte bunlara karşı durmak da en az emek mücadelesi, ücret mücadelesi kadar mühimdir, değerlidir" diye konuştu. 

"Hak-İş, darbecilerle, vesayetçilerle, terör örgütleriyle, para babalarıyla değil, daima milletle yürüdü"

Sokaklarda kaos ve çatışmanın hüküm sürdüğü dönemlerde Hak-İş'in Türk sendikacılık tarihinde bir ilki başardığını söyleyen Erdoğan, "Hak-İş manevi, milli değerlere bağlı milletimizin bünyesine uygun bir görüşün sahibidir. Hak-İş yabancı ideolojilere, işçilerimizi alet etmek isteyen konfederasyonlara karşı olduğu gibi işçinin omzundan sendika ağalığı ve sendika patronluğu kuranların da karşısındadır. Hak-İş, işte bu ortamda işçimizin gerçek temsilcisi olacaktır. İşçiye gerçek hizmet gayesi ile ortaya çıkan Hak-İş olarak başlatmış olduğumuz bu mücadelede Türk işçisiyle el ele, omuz omuza yürüyeceğiz. Hak-İş, darbecilerle, vesayetçilerle, terör örgütleriyle, para babalarıyla değil, daima milletle yürüdü, tıpkı o gün söz verdikleri gibi Türk işçisiyle omuz omuza yürüdü" dedi. 

"Beşli çetelerin milletin ensesinde boza pişirdiği 28 Şubat'ı birlikte aştık"

Hak-İş'in işçinin alın terini ideolojik çatışma ve kapışmalara meze ettirmediğini dile getiren Erdoğan, sağdan ve soldan gençlerin asıldığı 12 Eylül'ü birlikte aştıklarını kaydetti. Erdoğan, "Milli iradeye yönelik bütün saldırılarda demokrasiden yana saf tuttunuz. Biz de bu mücadelemizde sizlere destek olduk. Bu mücadeleyi birlikte verdik. Beşli çetelerin milletin ensesinde boza pişirdiği 28 Şubat'ı birlikte aştık. 'Ordu göreve' pankartlarıyla alenen darbe çığırtkanlığının yapıldığı günleri birlikte aştık. Vandalizm üzerinden meşru hükümetin devrilmeye çalışıldığı Gezi olaylarını birlikte aştık. 28 Şubat'tan 27 Nisan'a, 17-25 Aralık'tan 15 Temmuz ihanetine milli iradeye yönelik girişimleri birlikte aştık. Türkiye’ye ve Türk demokrasisine, özellikle kendisine karşı kurulan tuzakların hepsini Allah’a hamdolsun sizlerle birlikte boşa çıkardık" ifadesini kullandı. 

"Hak ve hakkaniyetten ayrılmadan çalışma hayatında adaleti sağlama gibi bir mesuliyeti taşıyoruz"

Hak-İş'in "Türkiye’nin bagajlarından kurtulmasını da temsil ettiğini" söyleyen Erdoğan, "Son yarım asırda özellikle son 23 yılda maruz kaldığımız bütün bu saldırıları püskürttüysek bunda Hak-İş ailesi olarak sizlerin çok büyük bir payı var. Milletin adamlarına sahip çıktınız ve emanete asla gölge düşürmediniz. Yarım asır önce bedel ödeme pahasına çok çetin şartlarda bu çatıyı halis niyetlerle kuranların tertemiz mirasını leke sürdürmediniz" dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Bizler tarihinde zorla çalıştırma ve köle ticareti gibi utançlar bulunmayan, kul hakkını gözetmeyi hayatının merkezine yerleştiren bir milletin mensuplarıyız. 'İşçinin ücretini alın teri kurumadan ödeyin' buyuran Peygamber Efendimizin emri milletçe pusulamız olmayı sürdürüyor. Emekçileri modern köleliğe mahkum eden küresel kapitalist sistemin açmazlarının farkında olarak hak ve hakkaniyetten ayrılmadan çalışma hayatında adaleti sağlama gibi bir mesuliyeti taşıyoruz. Sendikalarımız dünyadaki muhataplarıyla iş birliği içerisinde faaliyet gösterirken modern köleliği sorgulayan ve buna esaslı çözümler getiren çalışmalara da imza atmalarını canı gönülden diliyorum.

Türkiye emek-üretim ilişkisindeki ve ahilik geleneğindeki köklü tecrübesini dikkate aldığımızda bu itirazı temellendirebilecek imkanlara sahiptir. Hak-İş de bu toprakların birikimini yeni ve yenilikçi çalışmalarla insanlığın gündemine taşıyacak kapasiteye sahip bir sendikamızdır. Hak-İş’in bu türden çalışmalara öncülük ettiğini, sorumluluğunun gereğini hakkıyla yerine getirdiğini biliyoruz. Ancak emek sömürüsünün küresel düzeyde arttığı günümüzde bu çalışmaların ölçeğini, kapsamını ve etkisini daha da büyütmek zorundayız.

Bir diğer husus işçilerimizin can emniyetiyle iş sağlığı ve güvenliğidir. Geçen sene Beşiktaş Gayrettepe'de 29 kardeşimizin, geçen hafta Kocaeli Dilovası'nda 7 insanımızın hayatına mal olan faciaların tekerrür etmemesi için, devletin kurumlarıyla birlikte şüphesiz işverenlere ve sendikalarımıza önemli görevler düşmektedir. Evine ekmek götürmek, çocuklarının iyaşesini sağlamak, helalinden rızkını kazanmak için ter döken kardeşlerimizin hepimizi derinden yaralayan bu tür facialarda can vermemesi için hep birlikte daha fazla gayret göstermeliyiz.

İşçilikten gelen bir Cumhurbaşkanı olarak hükümetlerimiz döneminde daima sizlerle dayanışma içinde hareket ettik. Siz de yanımda oldunuz. İktidarımızın ilk yıllarında konut edindirme yardımı ve zorunlu tasarruf fonundaki milyonlarca çalışanımızın parasını hak sahiplerine ödedik. Sosyal güvenlik kurumlarını birleştirerek hastane ayrımına son verdik. Herkesin tüm sağlık kuruluşlarından yararlanmasını mümkün kıldık. Geçici iş pozisyonlarında çalışan işçilerin mesai sürelerinin aynı vize dönemi içinde 11 ay 29 güne kadar uzatılabilmesini temin ettik. Geçici işçilerin çalıştırıldıkları iş yerlerinde geçirdikleri hizmet süresi esas alınarak bu iş yerlerinde boş olan sürekli işçi kadrolarına naklini sağladık. Orman işçileri başta olmak üzere benzer durumda olan kardeşlerimiz bu haktan yararlandı. Kamuda çalışan taşeron işçiler yine bizim dönemimizde kadroya geçti.

Darbe ürünü olan 2821 ve 2822 sayılı sendikal yasaları değiştirmek aynı şekilde bize nasip oldu. Sendika üyeliği için zorunlu olan noter şartını kaldırarak sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birini biz bertaraf ettik. Sendikalı olma hakkı bulunmayan bazı mesleklerin ve statülerin sendikalı olmasını mümkün hâle getirdik. 1 Mayıs'ı resmi tatil yaparak İşçi Bayramı'nın kardeşçe ve dayanışma içinde kutlanmasına imkan tanıdık. Böylece bir istismar alanı daha kapandı. Artık marjinal grupların dışında 1 Mayıs'ta meydanlarda çatışma çıkaran kimse kalmadı. Daha bunun gibi pek çok hakkı, reformu, yeniliği, hizmeti emekçilerimize kazandırmanın gururunu yaşadık. İktidara geldiğimiz günden beri sendikalarımızla her zaman diyalog içinde olmayı, sorunları masada çözmeyi hedefledik.

Tam 29 aydır işsizlik oranımız tek haneli oranlarda seyrediyor. TÜİK 2025 yılı 3. çeyrek 'İşgücü İstatistikleri'ni bugün açıkladı. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranımız yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleşti. Yine 3. çeyrekte iş gücümüz 35 milyon 568 bine  istihdamımız ise 32 milyon 558 bine. Ekonominin farklı başlıklarında bu başarılara imza atarken aynı zamanda deprem bölgemiz için 90 milyar dolar civarında harcama yaptık. Adıyaman'da 350 bin afet konutunun kurasını çektik. Bunlar yalnızca birer başlangıç. Önceki ay yürürlüğe giren Orta Vadeli Programın rehberliğinde gelecek 3 yıl içinde inşallah çok daha önemli başarılara imza atacağız. Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz. Tek haneli enflasyon hedefimize ulaşmak için önümüzde katetmemiz gereken bir yol olduğunun elbette bilincindeyiz. Ama bu yolu sabırla yürüyecek güç de irade de bizde hamdolsun mevcut.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU