Baş savunmasında, “‘Oğlum’ ifadesini Cumhurbaşkanına söylemedim. Bunun suç teşkil etmediğini düşünüyorum ve Yargıtay’ın da bu yönde kararları var. Bunun dışında ne tür bir rahatsızlık vermiş olabilir? Ben o konuşmamda demokrasi talep ediyordum. Bizim demokratik olarak yargılanacağımız yer sandıktır.” dedi. Duruşmanın ardından açıklama yapan Baş, sürecin takippçisi olacalarını belirterek “Bütün muhalefetin yargılandığı süreçten geçiyoruz. Eylül ayı hızlı başladı. Karşılıklı anlayış ve nezaket içinde Türk siyaseti bir an önce durulmalı.” şeklinde konuştu.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, 20 Aralık 2024'de Trabzon'da partisinin 9. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada sarf ettiği sözler nedeniyle 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçmasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen soruşturma başlatılmıştı. Hazırlanan iddianamede, Baş’ın sarfettiği sözlerin ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırlarını aşarak onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici nitelikte olduğu belirtildi. Baş hakkında 8 yıla kadar hapis cezası istendi.
“Ortada hakaret yok ama bir fail belirlenmiş ve o kişinin bir şekilde cezalandırılması isteniyor”
Söz konusu davanın ilk duruşması İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya çok sayıda partili ve Baş’ın avukatları katıldı. Duruşma saat 10:00’da kimlik tespitiyle başladı. Ardından Baş’ın savunması alındı. Baş, savunmasında şunları söyledi:
5 ay iddianameyi bekledim, 4 ay da duruşma… Ben de hukuk fakültesi mezunuyum. İddianame aslında fiilin ne olduğunu açıkça ortaya koymalı. Ama baktığımda neyle suçlandığımı anlayamadım. Burada belli olan tek şey failin kimliği. Cumhurbaşkanına hakaret ettiğim iddia ediliyor. Oysa ben orada ekonomi politikalarına ilişkin değerlendirmeler yapıyorum. Bu da mı hakaret? Bir fail belirlenmiş ve o kişinin bir şekilde cezalandırılması isteniyor. İddianamenin içeriğine bakınca söylediğim hiçbir ifade hakaret değil. ‘Oğlum’ ifadesi, Cumhurbaşkanına söylenmiş gibi sosyal medyada çarpıtılarak bir saldırı düzenlendi. ‘Oğlum’ ifadesini Cumhurbaşkanına söylemedim. Bunun suç teşkil etmediğini düşünüyorum ve Yargıtay’ın da bu yönde kararları var. Bunun dışında ne tür bir rahatsızlık vermiş olabilir? Ben o konuşmamda demokrasi talep ediyordum. Bizim demokratik olarak yargılanacağımız yer sandıktır.
“Oktay Saral’dan şikayetçi oldum ama ‘kovuşturmaya yer yoktur’ kararı verildi”
Oktay Saral bana, ‘Besleme, süt oğlanı Hüseyin. Biz senin babanı da biliriz. Lafını edepli söyle, yoksa onu ağzına tıkarlar. Seni gidi sümüklü’ dedi. Biz de şikayetçi olduk. Ben normalde kimseden şikayetçi olmam. Ama bunlar yarın öbür gün lazım olacak, çünkü biz hakaret etmediğimiz halde yargılanıyoruz. Savcılık ise benim şikayetim hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriyor. Benim “X” paylaşımımın altına sinkaflı ifadeler yazılıyor, daha sonra tehdit içerikli tweetler atılıyor. Bunların hepsine takipsizlik kararı veriliyor. 9 aydır adli kontrol tedbirine tabiyim. Bu 9 aylık süreçte evdeki çocuk sayısı da iki katına çıktı. Haftada bir gün imza atmak zorunda kalmam, anayasal hakkım olan siyaset yapma özgürlüğümü kısıtlıyor. Adli kontrolün kaldırılmasını ve beraatimi talep ediyorum.
“Mütalaaya rağmen bu davanın beraatle sonuçlanacağına inanıyorum”
Savunmanın ardından esas hakında mütalaasını veren savcılık Baş’ın cezalandırılması yönünde ara mütalaasını verdi. Hakim ise Baş’ın 9 aydır süren imza ve yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 15 Ocak'ta görülecek.
Duruşma sonrası açıklama yapan Baş, “Süreci takip edeceğiz. Zaten ortada bir suç yok. Bütün muhalefetin yargılandığı süreçten geçiyoruz. Eylül ayı hızlı başladı. Karşılıklı anlayış ve nezaket içinde Türk siyaseti bir an önce durulmalı. Hukukla değil de siyasetle mücadele temenni ediyoruz.” dedi.
Baş’ın avukatı Ümit Kocasakal ise, “Bu sadece Baş’ın davası değil. İfade hürriyeti davasıdır. Kimsenin hakaret olmayan bir şeyi hakaret olarak sayıp, suç sayma hakı yoktur. Kamuya mal olmuş kişilerin eleştiri konusunda tahammülleri daha yüksek olmalı. Adli kontrollerin kaldırılmış olması son derece isabetli bir karar. Anayasal hakları ölçüsüz biçimde engelliyordu. Esas hakkındaki mütalaaya rağmen ben bu davanın beraatle sonuçlanacağına gönülden inanıyorum.” şeklinde konuştu.
ANKA