Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6; 2027 yılının her iki altı ayı için ise yüzde 4 zam teklif edildiğini açıkladı.
“Bu ciddiyetsiz talebi reddediyoruz”
Kamu çalışanları heyet başkanlığını yürüten Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, teklifin kabul edilemez olduğunu belirterek sert tepki gösterdi. “Bu teklifte refah payı yok, taban aylığı yok, enflasyonun gerçekliği yok. Emekli yok, emekçi yok. Çözüm yok” diyen Yalçın, teklifin adalet ve hakkaniyetle ilgisinin bulunmadığını söyledi.
Yalçın, hükümetin 19 gün boyunca bu teklif için mi beklediğini sorarak, “Bu rakamlar pazardaki, marketteki fiyatlarla, kiralardaki artışlarla memurun gerçekleriyle uyuşmuyor. 19 gün değil, 19 saniye bile üzerinde düşünülmediğini gösteriyor” dedi.
“Ücret adaletsizliği giderilmiyor”
Teklifin, aynı işi yapan farklı statüdeki çalışanlar arasındaki ücret adaletsizliğini gidermediğini vurgulayan Yalçın, Cumhurbaşkanı’nın koyduğu “ücret adaleti” kriterinin karşılanmadığını belirtti. “Adalet, denge, eşitlik bu masada sağlanmayacaksa nerede sağlanacak?” diye soran Yalçın, kamu çalışanlarının ve emeklilerin kaybedecek iki yılı daha olmadığını dile getirdi.
“Ciddi teklif bekliyoruz”
Sürenin daraldığını hatırlatan Yalçın, “Ayın 19’unda süre bitiyor. Masada binin üzerinde teklif var. Dört milyon kamu görevlisi, iki buçuk milyondan fazla memur emeklisi söz konusu. Bu, toplumun yüzde 25’inden fazlasını ilgilendiren en büyük sosyal sözleşmedir” dedi.
Memur-Sen olarak beklentilerinin; taban aylık artışı, refah payı eklenmesi, farklı statülerde aynı işi yapan çalışanlar arasında ücret adaletinin sağlanması ve Cumhurbaşkanı’nın koyduğu kriterlerin dikkate alınması olduğunu belirten Yalçın, “Yarın Çalışma Bakanlığı’nın önünde, 81 ilde teşkilatlarımızla sahada olacağız” diye konuştu.
Ali Yalçın'ın konuşmasının tam metni şöyle:
Kamu işvereni az önce teklifini açıkladı. 2026 yılı için %10 + %6, 2027 yılı için ise %4 + %4 şeklinde bir teklif sundular.
Bu teklifte refah payı yok, taban aylık yok, enflasyonun gerçekliği yok, emekli yok, emekçi yok. Daha doğrusu bu teklifte çözüm yok. Akılla, vicdanla, hakkaniyetle, adaletle ilgisi yok. İşveren umut değil, hayal kırıklığı üretmiştir. Ortaya koyduğumuz irade bu teklife yansımamıştır.
Bu oranlar geçmiş kayıplarımızı telafi etmez, gelecekteki kaygılarımızı önlemez. Bu yüzden bu ciddiyetsiz teklifi reddediyoruz.
Tekliflerimizi verdiğimiz 24 Temmuz’dan bugüne 19 gün geçti. İşveren 19 gün boyunca bu teklif için mi bekledi? Bu rakamlar pazardaki, marketteki fiyatlarla, kiralardaki artışlarla memurun gerçekleriyle uyuşuyor mu? Allah aşkına! Bu teklif 19 gün değil, 19 saniye bile üzerinde düşünülmediğini gösteriyor.
Biz ortada pazarlık yapılacak bir teklif görmüyoruz. Bu teklif, kamu çalışanları arasındaki ücret adaletsizliğini gidermez; farklı statülerde aynı işi yapanlar arasındaki dengesizliği ortadan kaldırmaz. Cumhurbaşkanımızın koyduğu “kamu çalışanları arasında ücret adaleti” kriterini karşılıyor mu? Hayır.
Bu çarpıklığın bir an önce giderilmesi gerekir. Adalet, denge, eşitlik bu masada sağlanmayacaksa nerede sağlanacak? Bu masada sağlanmalı.
Görüyorum ki, 7. dönemde yapılan hata devam ediyor. Hakem kararı üzerinden 2 yılımız kayboldu, reel kayıplarımız oluştu. Memurların ve emeklilerin kaybedecek 2 yılı daha yok. Bu rakamlar, büyük ve güçlü Türkiye’ye yakışmayan, farazi oluşturulmuş rakamlardır.
Biz sorunlar masada çözülsün istedik; ne yazık ki kamu işvereni bize sahayı işaret ediyor. Geride sadece bir hafta kaldı. Ayın 19’unda süre bitiyor. Şu ana kadar görüştüğümüz hiçbir maddede bağlayıcı bir cümle kullanılmadı. “Bakacağız, konuşacağız, tartacağız” denildi ama ciddi adım atılmadı.
Bakan Bey de az önce ifade etti: Masada görüşülmesi gereken binin üzerinde teklif var. Kamu geniş bir alan; 4 milyon kamu görevlisi, 2,5 milyondan fazla memur emeklisi var. Bu toplumun %25’inden fazlasını ilgilendiriyor. Bu, en büyük sosyal sözleşmedir. Eğer bu masada çözülmeyecekse nerede çözülecek?
Biz; memur ve emeklilerin sorunlarını çözen, beklentilerini karşılayan, taban aylık beklentisini yerine getiren, refah payı içeren, kamuda farklı statüde aynı işi yapan çalışanlar arasında ücret adaletini gözeten ve Cumhurbaşkanı’nın koyduğu kriterleri dikkate alan bir teklif bekliyoruz.
Daha fazla cümle kurmanın israf olduğunu düşünüyorum. Yarın Çalışma Bakanlığı’nın önünde, 81 ilde teşkilatlarımızla sahada olacağız.
Bir pazarlık yapmak istiyoruz ama bu teklifle konuşmaya gerek yok. Önce yeni bir teklif gelsin, oturalım, tartışalım, konuşalım. Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği kriter bellidir: Okumanın, dirsek çürütmenin, yıllarca emek vermenin, sınava girmenin, devlette memur olmanın bir bedeli vardır. Kamuda farklı statüde aynı işi yapanlar arasındaki ücret adaletini gözetmeyen bir teklifi konuşmanın anlamı yok.
Türkiye Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş'ten aynı tepki: Grevse grev...
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın teklifi açıklamasının ardından Bakanlık önünde açıklama yaptı. Kahveci, kamu işveren heyetine çağrıda bulunarak, "Bu rakamları tekrar değerlendirerek, revize ederek müzakere edilebilecek, üzerinde tartışılabilecek bir rakamla tekrar gelinmesini Türkiye Kamu-Sen olarak talep ediyoruz" dedi.
Kamuda 4 milyon kamu görevlisi ve kamu görevlilerinin dışında da İş Kanunu’na tabi çalışanların olduğunu hatırlatan Kahveci, "Şu an kamuda ücret dengesi bozulmuş, çalışma barışı ciddi manada sıkıntı yaşamaktadır. Dolayısıyla aynı işi yapan, Devlet Memurları Kanunu’na ve İş Kanunu’na tabi çalışan arkadaşlarımız arasında ücret noktasında ciddi farklılıklar ortaya çıktı. Bu farklılıkları, bu toplu sözleşme masası gidermek zorundadır. Yoksa başka türlü çalışma barışını sağlayamayız. Gelen teklif bu çalışma barışını tesis edecek, bu ücret dengesizliğini, ücret adaletsizliğini ortadan kaldıracak bir teklif değildir" ifadelerini kullandı.
Konfederasyon olarak sadece mali haklar değil sosyal haklarla ilgili de talepleri olduğunu kaydeden Kahveci, "Bu sene biliyorsunuz 2025 yılı Aile Yılı. Aile yardımının artırılması, çocuk yardımının artırılması, kreş ücreti verilmesi, bayram ikramiyesinin memurlarımıza da verilmesi, 3600 ek göstergenin hayata geçirilmesi, yardımcı hizmetler sınıfına kadro verilmesi, vergi dilimleri gibi birçok konu başlığında taleple gelmiştik" dedi.
Kahveci, taleplerinin henüz müzakere edilmediğini söyleyerek, "Toplu sözleşmede çok kısa bir zamanımız kaldı. Yapılan çalışma takvimine göre, ayın 19’u itibarıyla toplu sözleşme sonlandırılacak. Bize göre, bu toplu sözleşme süreci, ayın 22’sine kadar devam edebilir. Bugünden itibaren her günü verimli bir şekilde değerlendirerek çalışanlarımızın refah seviyesini yükseltecek, alım gücünü artıracak yeni bir düzenleme, yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.
Hükümete, Türkiye Kamu-Sen olarak çağrıda bulunan Kahveci, "Biz ocak ayı itibarıyla en düşük memur maaşının 70 bin lira, ortalama memur maaşının da 84 bin lira olmasını talep ediyoruz. 10 artı 6'lık rakamla bu talebimizin karşılık bulması mümkün değil. Biz istiyoruz ki, bu sorunları masada çözelim, bizi sendikacılığın gereği olan alanlara itmesinler. Masada müzakere ederek sonuç almak noktasında her ne kadar imza yetkimiz ve toplu sözleşmeyi bağlama yetkimiz olmasa da bu masayı çalışanların lehine çevirmek adına elimizden gelen mücadeleyi vermeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"İlla da alanlarda olalım derdinde değiliz ama bu rakamlarla bu masa bu şekliyle devam etmez
Kahveci, Hakem Heyeti'nin geçmişte iki toplandığını belirterek, "Her ikisinde de masada ne verildiyse aynısını onayladı. Dolayısıyla hakem çalışanların lehine bir karar oluşturma noktasında bir irade ortaya koymadı. Şunu bilin ki, geçmişte olduğu gibi Türkiye Kamu-Sen sendikacılığın gereği neyse onu harfi harfine yerine getirecek. Çalışanlarımızın sofrasındaki ekmeğini büyütmek bizim derdimiz" diye konuştu. Kahveci, şöyle devam etti:
Şunu kabul edemeyiz: Bakın, ekonomik göstergeler, ekonomik dengeler, bütçe dengeleri bunlar bizim için geçerli mazeret değil. Biz hakkımız olandan fazlasını talep etmiyoruz. Hakkımız olanı talep ediyoruz. Size bir rakam verdim. Bugün ülkemizde yoksulluk sınırı 85 bin lira, ortalama memur maaşı 55 bin. Teklif edilen zamla da bizim bu rakamları yakalamamız mümkün değil. Dolayısıyla önümüzde zaman var, çok kısıtlı da olsa bu zamanı çalışanların lehine çevirecek şekilde hükümet bir yaklaşım ortaya koyabilir. Biz bu süreci güçlü ve bir şekilde mücadelesini sürdüreceğiz. Bizim temennimiz masada mutabakat sağlansın. Çalışanların lehine bir gelişme tesis edilsin. İlla da alanlarda olalım derdinde değiliz ama bu rakamlarla bu masa bu şekliyle devam etmez. Bu şekilde de sonuçlanırsa bizim tarafımızdan da kabul görmez.
Bugün yapılan teklifte seyyanen zam olmadığını aktaran Kahveci, geçmiş dönem kayıplarının telafi edilmesi için seyyanen zam talep ettiklerini vurguladı. Kahveci, şu şekilde konuştu:
7500 lira taban aylığına yansıtılmak üzere bir seyyanen zam talebimiz vardı. Mesela yüzde 10 refah payı talebimiz vardı. Enflasyona dayalı bir ücret sistemi çalışanları her zaman kaybettirir. Doğru bir ücret sistemi değil. Şimdi bakıyoruz, Orta Vadeli Program’da hükümetin bir sonraki yıl için yani 2026 yılı için hedef enflasyonu yüzde 12. Bugüne kadar enflasyona dayalı zam politikası maalesef çalışanın alım gücünü artıramamış. Onun için de refah payından vazgeçemeyiz. Biz enflasyondan arındırılmış, enflasyonun üzerinde bir refah ücreti verilmesi noktasında ısrarımızı sürdüreceğiz. Ki mevcut hükümet bu uygulamayı yaptı.
Hatırlarsanız 2022 yılında yüzde 2,5 bir refah ücreti verdi. 2023 yılında da yüzde 13,5 bir refah ücreti verdi. Biz istiyoruz ki, yüzde 10'luk refah payı kalıcı hale getirilsin. Her yıl ocak ayında memur maaşlarının üzerine, bu talep ettiğimiz zamların üzerine refah payı verilsin. Yoksa başka türlü işin içerisinden çıkamayız. Şunu da artık anlamakta zorlanıyoruz. 'Efendim, memura verilirse işte enflasyon yükselir'. Hayır kardeşim, yükselmez. Memura vereceğiniz, emekliye vereceğiniz her ücret artışı çarşıya, pazara can suyu olur. Bu insanlar almış oldukları ücret, ilave ücret artışlarını nereye harcayacak? Markete harcayacak, bakkala gidecek, manava gidecek, ertelemiş olduğu ihtiyaçlarını karşılayacak. Hayat pahalılığını hepimiz biliyoruz. Temel gıda maddelerindeki, ihtiyaç malzemelerindeki artışları net bir şekilde görüyoruz. 'Bize hiç kimse 55 bin lirayla siz geçinin' diyemez. Bunu da kabul etmemiz asla mümkün değil.
Kamu işvereninin zam teklifine Birleşik Kamu İş ve Türkiye Kamu-Sen'den de tepki:
— Independent Turkish (@TurkishIndy) August 12, 2025
Biz istiyoruz ki sorunları masada çözelim, bizi alanlara itmesinler
Grevse grev olacak, sokaklar kamu işçilerinin, memurların ve emeklilerin sesiyle inleyecekhttps://t.co/dN20ujz2Vd pic.twitter.com/R3kPs2qcac
Independent Türkçe, ANKA