CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi'ndeki ziyaretlerinin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı "Akın Gürlek" davasında verilen kararı değerlendirdi.
"Bu kadar organize bir kötülüğün içinde geldiğimiz noktada bir siyasi yasak meselesinin çıkmamış olması benim açımdan olumlu. Ama bu kadar saçma sapan bir durumda üç suçlamadan ikisinden ceza verilmesi elbette ki son derece ayıplı bir durum" diyen Özel özetle şunları söyledi:
Hedef gösterme yönünden beraat etti ve esas olarak o günlerde, ‘Vay efendim terörle mücadele eden kişiyi hedef gösterdi’ diye televizyonlarda köpürtülen suçun işlenmediği mahkeme tarafından ortaya çıktı. Ama tehdit suçundan iki aylık bir ceza verdiler ve onun dışında da hakaret suçundan bir yılın üzerinde bir ceza vererek, aslında siyasi yasak getirmek üzere niyetlenilen bu mevzuda siyasi yasak meselesi istinafa, istinaftan sonra Yargıtay’a, yani ileri zamanlara kaldı.
Bu yönüyle aslında bu kadar organize bir kötülüğün içinde geldiğimiz noktada bir siyasi yasak meselesinin çıkmamış olması benim açımdan olumlu. Ama bu kadar saçma sapan bir durumda üç suçlamadan ikisinden ceza verilmesi elbette ki son derece ayıplı bir durum. Ben içinde bulunduğumuz bu berbat atmosfer içinde bu kararın olabilecek en kötü karar olmadığını değerlendiriyorum.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Yarın burada yargılanmayacağının bir garantisi yok”
Bugünün kudretlileri, bugünün kendilerince şımartılmışlarının bu işin ilerisini düşünmeleri lazım. Herkes, devrin Zekeriya Öz’ü gibi sınırdan kaçıp gidemiyor. Burada kalıp, burada yatanlar da var. O günün iftiracıları vardı, gizli tanıkları vardı. Hepsi burada yatıyor, arkada yatıyor. Bugün bize bu zulmü yapanların yarın burada yargılanmayacağının bir garantisi yok. O yüzden herkes aklını başına alarak işini yapacak.
Geçen gün söyledim, alınmış. Ona buna hart hurt yapıyormuş, ‘Genel Başkan bana söyledi.’ Dedim ya ‘Saçını toplayıp, aklını başına toplamayan biri var’ diye. O birine söylüyorum. O biri, bütün bu mala çökmelerde, herkesin şirketine el koymalarda pek mahir. Ama başka maharetleri varmış. Artık bu mala çökme meseleleri falan, Allah muhafaza, bunun da önceden haberi olanlar oluyormuş. Çökülmeden kendini kurtaranlar oluyormuş. Buralarda maharetli işler yapanlar varmış. Dokümante ediyoruz bunları. Bugüne değil, tarihe bırakıyoruz bunları. Ama hesabını gerçekten mahkemelerde görüleceği gün teker teker çıkacak o malına çökme tehdidiyle ‘gel gel’ yapmalar falan.
“Sen kime ne gösteriyorsun masaya beyaz Toros koyarak?”
Ne diyordu Sayın Erdoğan? Daha dün, evvelsi gün. ‘Beyaz Toroslar bu Kürt meselesini, PKK’nın güçlenmesini sağladı.’ Senin masanın üstündeki beyaz Toros’u bilmeyen mi var? Nasıl bir sürecin içindeyiz, Erdoğan bir süreç götürüyor, Devlet Bey ‘Terörsüz Türkiye’ diyor ve DEM’in yaptıklarını kıymetlendiriyor. O beyaz Toroslar bugün görüşmeleri yapan heyetteki kişilerin eşlerini alıp götürüp getirmeyen beyaz Toroslar. Sen kime ne gösteriyorsun masaya beyaz Toros koyarak? Kimlere savcılık yaptırıyorsunuz arkadaşlar, kimlere?
Küstah herif. Beyaz Toros’u koymuş oraya, sen kimi tehdit ediyorsun? Onun malına çök, bunun malına çök. Ne diye yetiştirdiler sizi? Ne diye? ‘Bir masum içeride yanlışlıkla duracağına, 99 suçlu dışarıda gezsin. Tutukluluk tedbirini buna göre verin’ diye öğrettiler. Ne yapıyorsun sen? Ne diye herkesin anasının, babasının emeğiyle kurulmuş 60 yıllık şirketlere pat diye çöküyorsun. Kul hakkı yemiyor musun? Nasıl vereceksin hesabını? Bugünkü kudret yok. Yarın bir gün gelip de bilmem kaç yaşında, bilmem nerede yalvarırsın yattığın yerde, ‘Canım çıksın’ diye. Allah almaz canını, çektirir sana. Millete bu çektirilir mi? O yüzden biz kimsenin saçına başına bakmıyoruz. ‘Aklını başına al’ diye dedim ben onu sana. Gidenlere diyormuş, ‘Genel Başkanınız böyle yaptı. Ben size kötü davranacağım.’ Cürmün kadar yer yakarsın. Haydi. Cürmün kadar yer yakarsın. Her şeyin bir sınırı var. Bir gün çıkarım, isim isim, tane tane anlatırım. Bakalım sen çocuklarının yüzüne bakabilecek misin? O ne havalar ya böyle bunlar. Siz ne sandınız kendinizi? Aklınızı başınıza toplayacaksınız. Kâbusunuz olur rüyanıza girerim!
“Bu hakkaniyetsizliği ortadan kaldırın”
Elinizi vicdanınıza koyun, kendinizi onun yerine, onun çocuklarının yerine koyun ve lütfen artık bu hakkaniyetsizliği ortadan kaldırın. Millet bunu bekliyor. Ahmet Özer’in içeride tutuklu olmasının savunulacak en küçük, en olabilecek bir tarafı yoktur. Onu içeriden artık bugünden tezi yok çıkarmak vicdanın da gereğidir, adaletin de gereğidir, ahlakın da gereğidir.
"Siyasi yasak tehlikesi ortadan kalktı"
Eğer tehdit suçundan yüksek miktarda ceza alıp da tehdit suçunun Yargıtay aşaması olmadığı için, istinafta onaylansa çok kısa sürede siyasi yasak gelebilirdi. Ama oradan 2 ay 15 günlük bir ceza verildiği için, bu ceza siyasi yasak sınırına girmediği için bu tehlike ortadan kalktı. O yüzden şimdi bu kararı birkaç ay içinde istinafta onaylatıp siyasi yasak getiremezler. Bir başka suç iddiasıyla, hakaretle 1 yılın üzerinde ceza verdiler, 1 yılın üzerindeki cezalarda siyasi yasak geliyor. Bunun kesinleşmesi için önce istinaf, sonra Yargıtay gibi seçime kadar yetişmeyecek şeyler var. O yüzden Tayyip Beyin dönüp diplomaya yeniden saldırması bundan. Ama daha bin yol… Ahmak davası var. İstinafta onaylansa Yargıtay’a gidecek. Yargıtay’da görülmesini isteyeceğiz. Yani zaten görülecek. Oradan olacak. Buradan hırsızlıktan, yolsuzluktan elleri boş döndüler. O yüzden.
“Davayı canlı olarak yayınlamasını istiyoruz”
‘Dışarıda ne söyleyeyim?’ deyince ‘Canlı yayın önemli Genel Başkanım’ dedi Ekrem Başkan. Biz tabii TRT’den tamamının canlı yayınlanmasını bir kanaldan ve isteyen tüm televizyon kanallarına frekans, link verilmesini ve herkesin, isteyen televizyonların davayı canlı olarak yayınlamasını istiyoruz, bekliyoruz. Bu konuda da vermiş olduğumuz kanun teklifimizin Meclis kapanmadan kanunlaşmasını istiyoruz.
Independent Türkçe