Af Örgütü: İsrail-İran gerilimi sonrası Tahran’da infazlar ve kitlesel gözaltılar arttı

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener, "son gelişmelerin İran’da keyfi infazların artacağına ilişkin kaygıları derinleştirdiğine" işaret etti

Fotoğraf: Reuters

İran ve İsrail arasındaki çatışmaların varılan ateşkesle sona ermesinin ardından İran'da, ''İsrail istihbarat servisleriyle bağlantılı oldukları şüphesiyle yüzlerce kişinin tutuklandığı ve 6 kişinin idam edildiği'' bildirildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İranlı yetkililer, İsrail ajanlarının İran güvenlik servislerine bir sızma gerçekleştirdiğini, İsrail’e sağlanan bilgilerin, çatışma sırasında İsrail tarafından seçilen hedeflere yönelik suikastlarda rol oynadığını düşünüyor. Yetkililer, ülke genelinde yüzlerce kişinin casusluk suçlamasıyla tutuklandığını açıkladı. Devlet televizyonu, İsrail istihbaratıyla işbirliği yaptıklarını iddia eden tutukluların itiraf videolarını yayınladı.

IRGC’ye yakın Fars Haber Ajansı’na göre, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik saldırılarının başlamasından bu yana İsrail casusluk ağı ülkede son derece aktif hale geldi. Fars’a göre, 12 günlük süre içinde İran, istihbarat ve güvenlik güçleri bu ağla bağlantılı ''700’den fazla kişiyi'' tutukladı.

''16 Haziran’dan bu yana en az 6 infaz''

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener, konuya ilişkin değerlendirmesinde İran’ın uzun süredir zorla itiraf alma ve adil olmayan yargı süreçleri uyguladığına işaret ederek, son gelişmelerden derin endişe duyduklarını belirtti. Akşener, şöyle konuştu:

Gözaltılar sürüyor, o nedenle bir veri söyleyebilmek mümkün değil. Ancak Uluslararası Af Örgütü tarafından incelenen resmi açıklamalar, sadece gözaltılar için değil, yargılamaların ve infazların hızlandırılmasına yönelik de talimatlar verildiğini gösteriyor. Bu gelişmeler, İran’da keyfi infazların artacağına dair kaygıları daha da derinleştirdi.

Ne yazık ki 16 Haziran’dan bu yana bu tür suçlamalarla en az altı kişi keyfi olarak infaz edildi. 16 Haziran’da, Elburz eyaletindeki Karaj kentinde bulunan Ghezal Hesar Cezaevi’ndeki Esmail Fekri’nin adil olmayan bir yargılama sonrası infaz edilmesinin ardından, İran yetkililerinin güç gösterisi amacıyla casusluk ya da İsrail’le işbirliği suçlamasıyla ölüm cezasına çarptırdığı en az sekiz kişinin durumuna dikkat çekmiştik. Maalesef bu isimlerden dördü hakkında verilen ölüm cezası infaz edildi.

Sayının daha da artacağından endişeliyiz. Özellikle Ahmadreza Djalali, Afshin Ghorbani Mishani, Rouzbeh Vadi ve Shahin Basami’nin de aralarında bulunduğu, şu anda ölüm cezasıyla karşı karşıya olan dört kişi için risk yüksek. Bu dört kişi, son derece adaletsiz yargılamalar sonucunda bu tür suçlamalarla ölüm cezasına çarptırıldı. 2016’dan bu yana keyfi olarak tutulan İsveç-İran vatandaşı akademisyen Ahmadreza Djalali, Ekim 2017’de Devrim Mahkemesi tarafından ‘dünyada yozlaşmayı yaymak’ suçlamasıyla ölüm cezası aldı, işkence ve kötü muameleyle alınan zorla ‘itiraflara’ ve ailesine yönelik tehditlere dayalı bir yargılama sonucu hüküm giydi. Batı Azerbaycan eyaletindeki Urumiye Merkez Cezaevi’nde tutulan Afshin Ghorbani Meyshani, Tahran’daki Evin Cezaevi’nde tutulan Rouzbeh Vadi ve Fars eyaletindeki Adel Abad Cezaevi’nde tutulan Shahin Basami de aynı şekilde keyfi olarak ölüm cezasına çarptırılan isimlerden.

''Korku yayma aracı olarak ölüm cezaları kullanılıyor''

Londra merkezli muhalif yayın kuruluşu Iran International’a göre, IRGC, kanalda sunuculuk yapan bir kişinin annesini, babasını ve kardeşini Tahran’da gözaltına alarak onu istifa etmeye zorlamak için baskı kurdu. Sunucu, babasından, güvenlik görevlilerinin yönlendirmesiyle, istifa etmesini isteyen ve aksi takdirde daha ciddi sonuçlar olacağı uyarısında bulunan bir telefon aldı.

Akşener de İsrail’le işbirliği yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınanların hızlı yargılanması ve infaz edilmesi yönündeki resmi çağrıların, yetkililerin ölüm cezasını halk arasında korku yaymak ve kontrol kurmak amacıyla bir araç olarak kullandığını gösterdiğini söyledi. Akşener, yargı süreçlerine ilişkin de şunları söyledi:

15 Haziran’da İran Yargı Gücü Başkanı Gulamhüseyin Muhsin Ejei, İran Başsavcısı ve eyalet savcılarına ‘halkın huzurunu ve güvenliğini bozan’ veya İsrail ile ‘işbirliği yapan unsurları’ cezalandırma talimatı verdi. Hızlı yargılamaların insanları ‘caydıracağını’ belirtti ve kişilerin ‘jet hızıyla’ yargılanmasını, mahkum edilmesini ve cezalandırılmasını istedi. Aynı gün İran’ın en üst karar alma organı Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, ‘İsrail lehine’ olduğu değerlendirilen eylemlere ‘kararlı bir yanıt ve en ağır cezanın verileceğini’ ve bunların, ‘Allah’a düşmanlık’ ve ‘dünyada yozlaşmayı yaymak’ suçları kapsamında ölüm cezasıyla cezalandırılacağını açıkladı. Konseyin açıklaması, hiçbir koşulda suç sayılmaması gereken ifade özgürlüğü hakkını kullananların da ölüm cezasına imkan veren bu iki suçla cezalandırılacağı kaygılarını haklı çıkarıyor. Ayrıca 17 Haziran’da İran meclisi, ‘casusluk’ veya İsrail ve ABD dahil ‘düşman hükümetlerle işbirliği’ suçlarında ölüm cezasının daha geniş kullanımını kolaylaştıran bir yasa teklifinin hızlandırılmasına yönelik önergeyi onayladı.

''İnfaz planlarının derhal durdurulması çağrısı''

İnfazların derhal durdurulması çağrısında bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener,  sözlerini şöyle tamamladı:

Uluslararası Af Örgütü olarak uzun yıllardır ölüm cezasının en zalimane, insanlık dışı ve aşağılayıcı ceza biçimi olduğunu vurguluyor ve hiçbir koşulda uygulanmaması için kampanyalar yürütüyoruz. Her sene açıkladığımız Ölüm Cezaları ve İnfazlar raporumuzun 2024 verilerinin de gösterdiği gibi İran, halihazırda dünyada en fazla ölüm cezası uygulayan ülkelerin başında geliyor. 2024’te 15 ülkede 1518 kişi infaz edilirken, bilinen tüm infazların yüzde 64’ü İran’da gerçekleşmişti...

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU