Toplum Çalışmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu üyesi Oğuz Atalay, mevcut ekonomi politikalarının enflasyonla mücadelede yeterli etkiyi gösteremediğini ve yükün ağırlıklı olarak alt ve orta gelir grubuna yüklendiğini belirterek, enflasyonda 4-6 puan bandında düşüşle sonuçlanabilecek politika önerilerini sıraladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Mayıs 2023 seçimleri sonrası yıllık enflasyonun yüzde 39,59 seviyesinde olduğu hatırlatılan analizde, yaklaşık iki yıl sonra bu oranın yüzde 37,86 olarak gerçekleştiği belirtildi. Bu süreçte enflasyonun yüzde 75,45'e kadar yükseldiği, ancak kalıcı bir düşüş sağlanamadığı vurgulandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz artışlarına Haziran 2023'te yüzde 15 ile başlayıp Mart 2024'te yüzde 50'ye kadar çıkardığı, ardından Nisan ayında politika faizini tekrar yüzde 46'ya yükselttiği hatırlatıldı. Atalay, para politikasındaki sıkılaştırmaya rağmen, Nisan sonu itibarıyla baz paranın ve geniş paranın yıllık artış oranlarının sırasıyla yüzde 36,34 ve yüzde 35,35 olarak gerçekleştiğini, bu durumun reel parasal sıkılaşmanın düşük kaldığını ve politikanın etkinliğinin sorgulanması gerektiğini gösterdiğini belirtti.
“Yükü alt ve orta gelir grubu çekiyor”
Atalay, sıkılaştırıcı para politikalarının beklenen ekonomik durgunluk ve likidite sıkışıklığına yol açarken, maliye politikası tarafının aksadığını savundu. 2025 yılı Nisan ayı bütçe gerçekleşmelerine göre, bütçe giderlerinin geçen yıla göre yüzde 46,3 arttığı, faiz giderlerindeki artışın ise yüzde 128,6 gibi rekor bir seviyeye ulaştığına dikkat çekildi. İlk dört aylık periyotta faiz giderlerindeki artışın yüzde 98,8 olması, bütçe açığının istenen seviyelere düşürülemediğini ve mali disiplinin sağlanamadığını gözler önüne serdi.
Atalay, Mehmet Şimşek'in vergi söylemlerinin altında yatan nedenin de bu bütçe dengesizliği olduğunu belirterek, “Politikaların yükünü alt ve orta gelir grubu çekmekte ancak bu kesimin yaşadığı bütün sıkıntılara rağmen ufukta gemi görünmemektedir” ifadelerini kullandı.
“Vergi yükü tavana yayılmalı”
Toplum Çalışmaları Enstitüsü, mevcut ekonomik darboğazdan çıkış ve alt-orta gelir gruplarının alım gücünü artırmak için çeşitli politika önerileri sundu:
- Alt ve orta gelir grubunun alım gücünü herhangi bir ilave zam yapmadan artırmak ve bu grubun vergi yüklerini hafifletmek için ilk vergi diliminin sınırının 2 kat, ikinci vergi diliminin sınırının 3 kat artırılması gerekmektedir.
- Mevduat faiz gelirleri sadece vadeye bağlı olarak değil faiz gelirine bağlı olarak da artan oranlı vergilendirmeye tabi tutulmalı, pasif getiri elde eden yüksek tasarruf sahiplerinden daha fazla vergi alınmalıdır.
- Belirli bir eşiğin üzerinde mevduat faiz geliri elde edenlere portföyünün belirli bir oranında elinde devlet tahvili bulundurmaları zorunlu tutulmalı, elde tutulan tahvilin vadesine göre vergi teşviki getirilmelidir
- Vatandaşların kolaylıkla erişebileceği, reel getiri garantisi sunan ve stopajsız enflasyona endeksli tahvil ihracı artırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
- Boş konutlara ilave vergi ve çoklu konut sahipliğine artan oranlı vergi getirilmelidir.
- Gelir-harcama uyumsuzluğu üzerinden otomatik vergi getirilmelidir.
- Kredi kartı ile yapılan yurtdışı harcamalara harcama tutarına göre artan oranlı vergi getirilmelidir.
“Enflasyon 4-6 puan düşüş gösterebilir”
Atalay, bu önerilerin uygulanması halinde enflasyonun 4 ila 6 puan arasında düşürülebileceğini ve alt-orta gelir grubunun rahat bir nefes alabileceği bir döneme girilebileceğini tahmin ettiğini belirtti. Enflasyonun düşmemesinin ana nedeninin, yüksek gelir grubunun harcama alışkanlıklarını değiştirmemesi ve TL'ye olan güven eksikliği olduğunu vurgulayan Atalay, "Vergiyi tabana yayan model yerine, verginin tavana yayıldığı bir modele geçilmesi gerekmektedir" sözleriyle analizini tamamladı.
ANKA