Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında "Siyaseti ile ekonomisi ile askeri gücü ile her alanda güçlü olmazsak bizi bu topraklarda yaşatmazlar. Habis niyetli çevreler kendilerini bir şekilde ifşa ediyor" diyen Erdoğan, "Yıllarca Ermenistan topraklarımızda ham hayaller peşinde koştu ve Karabağ savaşında dersini alıp yerine oturdu. Şimdi de İsrail benzer hezeyanları dile getiriyor. Bunların da sonu hüsran olacak" dedi.
Konuşmasında İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan şunları söyledi:
Batının desteğini alan İsrail katliamlarına 40 gündür devam ediyor. Hastaneleri, okulları kasıtlı olarak hedef alan İsrail bir şehri topyekun yok ediyor. Bir devlet terörü estiriyor İsrail. Gönlüm ferah olarak diyorum ki İsrail bir terör devletidir. Hamas'ı terör örgütü olarak ifade ediyorsun diyorlar. Seçim kazanan bir parti Hamas. Hakkını elinden aldılar. Kim aldı, yine İsrail ile Amerika birlikte aldı. Bu gerçekleri görelim. Benim ülkemde bile Hamas'ın bir siyasi parti olduğunu bilmeyenler var. Katledilen 12 bin Gazzelinin üçte ikisini çocuk ve kadınlar oluşturuyor. Tüm kavramlar yetersiz kalmakta. Savaşın da bir ahlakı vardır. Savaş hukukunun ilk kuralı çocuk, yaşlı ve hastalara dokunmamaktır.
Erdoğan'dan Netanyahu'ya: Artık ecelin geliyor
"İsrail atom bombasıyla tehdit ediyor" diyen Erdoğan, "Netanyahu'ya sesleniyorum sende atom bombası var mı? Sende atom bombası var ve bununla tehdit ediyorsun. Artık ecelin geliyor. İstediğin kadar nükleer bombaya sahip ol ama gidicisin" ifadelerini kullandı.
Erdoğan şunları kaydetti:
13 bine yakın insan öldü. Nerede bu devlet başkanları? Hadi gelin bununla ilgili yürüyün vicdanınız yok mu? Olay "Haçlı-Hilal" meselesidir. Kardeşlerim Gazze tüm dünyada maskeleri düşürmüş ve gerçek yüzleri ortaya çıkarmıştır. Bu konu ülkemizde de bir turnusol kağıdı görevi görmüştür.
Allah'ın izni ile zafer Filistin halkının olacaktır. Bizi asıl üzen iradesini İsrail'e kaptıran ülkeler değil gazi Melis'te söylenen sözlerdir. Birileri işgalciler ile vatanını savunanları bir tutabiliyor. Bu tavrın arkasındaki sebepleri biz gayet iyi biliyoruz. İdeolojik sapkınlıktan hakikati göremiyorlar. Devir feryat etme devri değildir. Vakit evlatlarımız için gerekirse kendimizi yakma vaktidir. Bunu da hesapsız kitapsız hamasetle değil çalışarak güçlenerek yapacağız. Tabii bu süreçte nasıl bir duruş sergilediğiniz de önemli. Birilerinin yaptığı gibi mazlumla zalimi eşitlemek zalimi aklamak demektir. CHP'yi anlıyoruz. Onların sicili bozuk. Asker polis katillerinin cenazelerinde boy gösterenlerden zaten başka bir tutum beklemiyoruz. Netanyahu gibi fanatikle aynı kefeye koyan yöneticileri eshefle karşılıyoruz. Birileri rahatsız olacak diye Hamas'ı canlarını göze alan direnişçiler olduğunu dillendirmekten çekinmeyiz.
Muhalefete tepki
Erdoğan konuşmasında CHP'ye yönelik eleştirilerde de bulunarak şunları kaydetti:
Vatandaşa tepeden bakma hastalığından kurtulamadılar. Anadolu insanını hürmete layık görmediler. Demokrasiyi hiçbir zaman içlerine sindiremediler. Milletle barışmayı istemediler. Tek parti döneminden bu yana aktörler değilti ama CHP'nin faşistt koflarında en ufak değişim olmadı. Atatürk'ün partisi kimiz zaman mezhepçi fanatiklerin kimi zaman marjinal örgütlerin her kılığa girenlerin elinde oyuncağa döndü. Bu gerçeğe son kurultaylarında şahitlik ettik. Yenilenme dediler ancak kurltaylarında ne kadar demokrasi varsa tekmiline bir den selam çaktılar. Genel başkınlık koltuğunda oturan gerçekten genel başkan mı yoksa emeanetçi mi belli değil. Onu oraya oturanların bir sonraki adımı ne olacak meçhul. Son seçimler öncesinde ayykua çıkan kandil işbirliklerini sonlandırma adına hiçbir emare göstermediler. Seçimin faturasını genel başkanlarına keserek kendilerini temize çekmeye çalıştılar. Bunlar vatandaşı kendileri gibi balık hafızalı sanıyor. Hepsi oradaydı. Millete siyai etik dersi verenlerin tamamı o gün oradaydı.
Bugün recmettikleri genel başkanları ofis açmış. Orada inşallah mutfağı da unutmamıştır. 5-6 ay öncesine kadar yere göğe sığdıramayanlar da bunlardan başkası değildir. Kimin kime ihanet ettiği bizim meselemiz değildir. Cumhurbaşkanı adaylarını günah keçisi ilan etmelerindeki çelişki de bizi ilgilendirmez. Bugün o koltukta oturanın çarkçı olamsı da bizi alakadar etmez. Orakları ile kendi aralarında açıklığa kavuşturmaları gereken hususlardır. Bize düşen o hançerleri milltimize saplamalarının önüne geçmektir. Milletimiz tercihi ile buna zaten izin vermedi. Seçimde bunu bir adım daha öteye taşıyacağız.
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki yetki tartışması
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında yaşanan "yetki tartışması" ile ilgili de konuşan Erdoğan, "İki yüksek yargı organı arasında ortaya çıkan içtihat farkını, 'darbe' olarak nitelemek bir başka utanmazlıktır. İki yüksek yargı organının görüş farklılığından ibarettir. Bizim dönemimizde kazandırılan bireysel başrvurudaki sorun zaten ifade ediliyordu. Bu konudaki şikayetler dile getiriliyordu. 130 bin dosya yükünün altından kalkması mümkün değildir. Tabii bir de bu hakikatle ilgili kararlarla ilgil eleştirilerin artmasın eklemek gerekiyor. serzenişleri gözardı edemeyiz ama devlet başkanı sıfatı ile bu tartışmada hüküm vermek değil hakem olmak düşer. Devlet organlarının düzenli çalışmasını sağlama görevi bizdedir. Bu sorumluluğuzu hakkı ile yerine getireceğiz. Kişisel eleştirilerimizi baki tutarak iki yüksek yargı organımız arasındaki içtihat farklarının kalıcı bir şekilde giderilmesi için gayret göstereceğiz. Sorunun acil çözümü anayasal ve yasal değişikliklerin süratle yapılmasından; kalıcı çözümü yeni ve sivil anayasadan geçmektedir. Bunun çözüm yeri de meclis'tir. Meclis ülke meselelerine çözüm üretme mercidir. Hele ki oturma eylemi yeri değildir. Oturmak için yer arıyorsan parka git. Cumhur ittifakı'ndaki ortaklarımızla bir çözüm yolu bulacağımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Independent Türkçe