Prigojin darbesine dair söylenebilecek sözler

Putin gerçekten de bir tür darbeye mi maruz kaldı, yoksa tüm bu olanlar Rusya'nın, çok yakında sonuçları görülecek bir iç oyunu mu?

Fotoğraf: Reuters

Rusya'da son birkaç gündür yaşanan şeyler, resme bütün boyutlarıyla bakıp da tablonun iç yüzünü anlamaya çalıştıkça, sorgulama ve şaşkınlık uyandırmaya devam ediyor.

Putin gerçekten de bir tür darbeye mi maruz kaldı, yoksa tüm bu olanlar Rusya'nın, çok yakında sonuçları görülecek bir iç oyunu mu?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Prigojin'in geçen cumartesi günü (24 Haziran) gerçekleştirdiği eylem, türünün tek örneği değildi elbette.

Birkaç hafta önce, seçkinler askerî gerçeklerle ilgilenmezse Rusya'nın 1917 Devrimi'ne benzer bir devrimle karşı karşıya kalabileceği ve Ukrayna'daki savaşın kaybedilebileceği konusunda uyarmıştı.

Bu açıklamalar ne Kremlin şahinlerinin ne de ona yardımcı diğer güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının gözünden kaçmadı.

Bu noktada cevabını bulamadığımız derin sorular ortaya çıkıyor. En belirgin soru da şu:

Putin neden sessiz kaldı ve özellikle Moskova'ya doğru harekâtının başlamasının ardından Rus askerî liderliğini gerçekten de ele geçirmeye çalışıyor gibi görünen Prigojin'in planlarını boşa çıkarmak için herhangi bir önlem almadı?

Askerlik ilmine vâkıf olanlar 'askerî dikkat dengesi' kavramının manasını ve yapısını, yani bir ordunun başka bir orduyla karşılaşma yeteneklerini iyi bilirler.

Sayıları 25 bini aşmayan Wagner grubu ile yaklaşık 2 milyon askerden müteşekkil Rus ordusu arasındaki karşılaşmaya bu kavram açısından bakıldığında yapbozda eksik bir parça olduğu anlaşılır.

Kimileri bu hadisenin Putin'in yirmi yılı aşkın bir süre içerisinde yüzleştiği en ciddi meydan okuma olduğunu iddia ediyor.

Olan bitenlerin daha sonra ortaya çıkacak 'büyük aldatma planının' bir parçası değil de gerçek olduğunu düşünürsek tabi.

Kafa karıştıran ve tedirgin eden sorular, Wagner güçlerine karşı konulmaması ve Putin'in 'eski aşçısı' ile güçleri Rostov'a yürüyüp de oradaki Güney Askerî Bölge karargâhının kontrolünü direniş olmadan ele geçirmesiyle başlıyor.

Bu, başka bir gizli senaryonun bir parçası mıydı?

Batı medyası geçen cumartesi gününden bu yana Putin'in Prigojin'le karşılaşmada başarısız olduğunu ifade eden bir senaryo anlatımı ve sunumu yapmadı.

Amerikalı yetkililere göre bu, Rusya hükümetinde üst düzey bir koordinasyon eksikliğine ve hatta muhtemel iç rekabetlere delalet ediyor.

İş o noktaya vardı ki Prigojin'in, düzenli Rus askerî güçleri, özellikle de güvenlik ve belki de istihbarat teşkilatları arasında bir tür desteğe sahip olduğu söylendi.

Olan bitenlerin derin okuması bizi iki sonuca götürüyor.

Birincisi, Batı medyasına göre tablo, Putin'in yirmi yıllık iktidarının sonuna dair izler taşıyor.

İkincisi de gerçekleşen, Rusya konusunda köklü bilgilere sahip bir azınlık dışında dünyaya yayılan bir oyun senaryosuna kapı aralıyor.

Washington Post'a göre ABD istihbaratı, Wagner tarafından yapılacak askerî bir hamlenin gerçekleşmek üzere olduğundan haberdardı.

Ancak Rusya içindeki bölünmeyi derinleştirmeye çalışmakla itham edilmemek için sessizliğini korudu.

Böylece, Şubat 2022 öncesinden farklı bir tutum sergilemiş oldu. Zira o zaman Rusya'nın Ukrayna'da bir askerî operasyon hazırlığı yaptığını duyurmuştu.

ABD istihbarat teşkilatı, Putin'i tek bir kurşun harcamadan devirmenin yolunu açmak için mi sessiz kaldı? Yoksa Rusya içinde neler olup bittiğinden emin mi değillerdi?

Bu konuda Britanyalılar, The Telegraph gazetesinin pazar günkü yayınıyla çok ileri gitmiş oldu.

Habere göre Putin, Yevgeniy Prigojin liderliğindeki silahlı bir devrimden ve paralı Wagner askerlerinden kendini kurtardı belki ama sonsuza dek karizması çizildi ve Kremlin'deki günleri de sayılı.

Avrupa basınındaki analizlerde, yüreklerde gizli olanı ortaya döken bir 'öznel tahmin' hali görüldü.

Bazıları "Rus liderler, bir askerî darbeden sonra uzun bir süre direnebilmesi nadirdir" dedi.

Bunu diyenler, 1991 yılında Mihail Gorbaçov ve ondan sonra 2000 yılında Boris Yeltsin'in yaşadıklarını delil gösterdi.

Bu isimlere karşı yapılan askerî darbeler, her ne kadar bu askerî hamlelere karşı geçici bir zafer kazanmış olsalar da onların iktidarının sonunu getirmişti.
 


Aklımıza şu soru geliyor: Wagner'in son operasyonları resmî bir darbe miydi yoksa gizli bir devrim mi?

Ruhlar sakinleştikten ve kafalar soğuduktan sonra olayları takip eden kişi, Prigojin'in açıklamalarını analiz ettiğinde, işte o zaman bu adamın niyetini açık etmek için elinden gelen çabayı gösterdiğini görecektir.

Onun derdi, ülkesinin aleyhinde bir darbe değil. O, binlerce Rus askerin ölümüne sebep olan bir kifayetsizlikle suçladığı Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov ile Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya karşı bir devrim yapmak istedi.

Askerî operasyonlar başladıktan saatler sonra Prigojin'in açıklamaları şiddetlendi, Putin'e ve onun başkanlığına uzandı.

Sonra aniden Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, adeta Yunan mitolojisinden gelen bir kahraman gibi sahnede göründü ve rekor bir süre içerisinde Putin ile Wagner Lideri arasında mucizevi bir arabuluculuk yaptı.  

Lukaşenko, yıldırım hızıyla Kremlin'in efendisinden Prigojin için bir af aldı. Prigojin de güçlerini Rostov şehrinden ve Moskova'nın diğer bölgelerinden çekerek, tüm mensupları ve teçhizatıyla Belarus'a naklettiğini açıkladı.

Bu kriz yaşanırken Şoygu'nun dört gün boyunca ortada gözükmemesi herkesin dikkatini çekti.

Şoygu, daha sonra pazartesi sabahı savaşı yönetmek üzere Ukrayna'da kendini gösterdi ve Putin'in, Ukrayna'daki özel askerî planlarının başarılı olması için Rusya hükümetinin tüm tarafları arasında mevcut ve sonraki koordinasyona dair açıklamalarını doğruladı.

Bu yaşananların amacı, Rusya-Ukrayna cephesinde işlerin kötüye gitmesi durumunda Rus saldırısını geliştirme hesabıyla, Prigojin'in güçlerini Belarus'a nakletmek ve böylece Letonya'ya, Polonya'ya ve diğer Batı Avrupa ülkelerine yakınlaştırmak mıydı?

İlginç olan şu ki Letonya, pazartesi sabahından bu yana bu dramatik senaryoyu hesaba katarak, Belarus sınırındaki güçlerini takviye etmeye başladı.

Prigojin de gülerek şu açıklamayı yaptı:

Daha Avrupa'ya yakınlaşmadık, öyleyse neden panikliyorsunuz?


En zor şeylerden biri de Rusların aklından geçenleri okumak… Ama bugün kulislerde fısıltıyla söylenenler, yarın sahnede illaki duyulacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU