İsrail sınırlarını ancak barış ile güvene alabilir

Birbirini izleyen yönetimler, bölgede büyüyen ‘çözüm fırsatlarını’ yakalamayı başaramadı

Fotoğraf: AP

Mısır’ın Kuzey Sina vilayetinin İsrail ile sınır bölgesinde üç İsrail askeri ve bir Mısır polisin öldürülmesi büyük şok yarattı.

Ancak olayın detaylarına yönelik saha araştırmaları ve Mısır polisinin sınırı geçme amacını ortaya çıkarma çabası, küçük detaylarda boğularak asıl meseleyi gözlerden kaçıyor ve bu en büyük başarısızlık da burada gizli.

Şarkul Avsat'tan Nezir Mecli imzalı yazıya göre; Mısır-İsrail sınırı, dünyanın en çok korunan sınırlarından biri. 241 kilometrelik mesafede ise yeni geçmeli çitler, betonarme duvarlar, modern elektronik gözetleme cihazları ve kameralar bulunuyor. 24 saat hizmet veren, paletli araçlar ve modern tanklarla donatılmış, insansız hava araçları ve askeri savaş helikopterlerinden oluşan hava kuvvetleri tarafından desteklenen askeri devriyeler var.

Mısır tarafında paralel devriyeler bulunuyor. İki ordu arasında gerçek bir koordinasyon var. Silah ve uyuşturucu kaçakçılığıyla, hatta beyaz kadın ticareti ile mücadele alanında ortak güvenliği ve büyük iş birliğini sürdürmek için siyasi ve stratejik kararlara göre çalışıyor.

Kuzeyden sınır ihlalleri

Ancak tüm bu önlemler Mısır sınırında 3 Haziran Cumartesi günü yaşananları engelleyemedi. Öte yandan Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Filistinli bir genç İsrail-Lübnan sınırındaki tüm askeri önlemleri aşarak Mart ayında sınırın 70 kilometre derinliklerine kadar ilerleyebildi. Genç, içinde yüzlerce Filistinli mahkumun bulunduğu en zor İsrail hapishanelerinden birinin bulunduğu bir bölgeye ulaşıp bir İsrail aracına yakın noktada patlayıcı yerleştirdi. Bu saldırıda Filistinli bir tıp öğrencisi, İsrail topraklarında ciddi şekilde yaralandı. Ardından Filsitinli saldırgan kuzeye dönerek sınıra yakın bir yerde keşif ve infaz gerçekleştirebildi.

Masayı temizleme

Sınırlar ne kadar korunuyor olursa olsun, hala aşılabilir. Ordular, güçlerini takviye etse, silahlarını geliştirse, askerlerini eğitse de başarılı ve etkileyici operasyonlar planlasa ve uygulasalar bile, gerçek ve kalıcı bir güvenlik sağlayamazlar. Gerçek ve kalıcı güvenlik sadece ‘düşmanlık duygularının tamamen temizlendiği durumlarda’ gerçekleşir.

Tüm önlemleriyle güvenliği aşan bir operasyon yapmaya karar veren o kişi her zaman olacaktır.

Ortadoğu’da açılım süreci

Ortadoğu şu anda dikkate değer bir açılım sürecine tanık oluyor. Körfez ülkeleri ve İran. Arap dünyası ve Suriye. Yemen. Türkiye ve Arap dünyası. İç çatışma ve düşmanlık alanları, diyaloğa öncelik veriyor.

İsrail’de birbirini izleyen hükümetler ise bölgede büyüyen ‘açılım fırsatlarını’ yakalamayı başaramadı. Arap ve İslam dünyası 21 yıldır İsrail'e barış girişimi teklif ediyor. İsrail ise uzatılan elleri tutmak yerine müzakereye girmemek için manevralar yapıyor. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Fas Tel Aviv’e tüm bölgede düşman olarak görülmekten kurtulması için bir imkan sağladı. Arap dünyasının İsrail ile barış çabalarının ekseninde Filistin halkının zarar görmemesi yatıyor. Sorunun sürmesi sebebiyle Filistinli çocuklar hayatlarıyla ve daha pek çok şeyle ağır bir bedel ödüyor.

İsrail hükümetleri, güçlendirilmiş beton sınırlar ve dikenli tellerle sınırları güçlendiriyorlar, ancak gerçekten halklarını koruyan sınırların, Araplarla ve özellikle Filistinlilerle olan barış sınırları olduğunu anlamıyorlar.

Sorun yetersiz kalan, ihmal ve başarısız olan asker ve subaylarda, emir ve talimatlara uymayanlarda değil, zorla sunulan çözüm fırsatını değerlendirmeyen önderlerdedir. Bu, ciddi soruşturmayı gerektiren en büyük başarısızlık.

 

Şarkul Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU