Piyasalarda belirsizlik hakim: Ekonomistler, krizden çıkmanın şartları açıkladı

Ekonomi verileri iç açıcı değil. Ürünlere zam üstüne zam gelirken döviz kurunun yükselişi de durdurulamıyor. Ekonomik krizden çıkış mümkün mü? Ekonomistler yanıtladı

Seçim sonrası piyasada belirsizlik sürüyor / Fotoğraf: Reuters

Türkiye'de seçimler AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "zaferiyle" sonuçlandı. 

Kazanmanın süren ekonomik krize ve 21 yıllık iktidar dönemindeki yıpranmışlığına rağmen nasıl birinci çıktığı, muhalefetin de neden kaybettiği tartışılmaya devam ediyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunlar sürerken halk yine önceliğini yanı alım gücünün düşüklüğüne, yüksek enflasyonun getirdiği yük ve girdi maliyetlerindeki artış gibi konulara döndü. 

Para piyasasındaki sıkıntı ilk önce dövizde kendini gösterdi. Seçime kadar baskılanan döviz kuru, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun ardından tekrar yükselişe geçti.

Faizler tutulamıyor. Mevduat faizleri 40, tüketici faizleri ise çoktan 50 bandını aştı.

Dış ticaret açığında rekor

Seçimler biter bitmez, zam haberleri birbiri ardına gelmeye başladı.

Dış ticaret açığı ilk dört aylık verilere göre tüm zamanların en yüksek seviyesinde.

 

 

Bütçe meselesi ciddi sorun oluşturmaya, dış borçlar da yükselerek devam ediyor.

Tabiri caizse Türkiye ekonomisinde alarm zilleri çalışıyor.

Peki ekonomik krizden çıkış mümkün mü?

Independent Türkçe'nin ulaştığı ekonomistleri konuyu değerlendirdi.

"Şimdiye kadar yapılanın tersini yaparak darboğazdan çıkılabilir"

İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, ülkenin içinde bulunduğu şartların ekonomik kriz olarak tarif edilemeyeceği görüşünde.

İhracatın bir şekilde devam ettiği Türkiye'de yüzde 4 civarında büyüme hızından söz eden Alkin'e göre, bahsedilen şey kriz değil, ekonomik bir darboğaz.

 

Emre Alkin
Emre Alkin / Fotoğraf: Twitter

 

Şimdiye kadar yapılanların tam tersini yaparak Türkiye'nin ekonomik darboğazdan çıkmasının mümkün olduğunu kaydeden Alkin, "Örneğin ne yaptık? Belli bir politikada ısrar ettik. Yani enflasyonun çok yüksek olduğu bir zamanda faizleri yükseltmek yerine düşürerek büyümeyi garanti altına almaya çalışan bir politika izlendi ve faizin düşüklüğü ekonomi literatüründe var olmayan bir tezle desteklemeye çalışıldı" yorumunda bulundu.

"Politika faizlerinin düşük olması bir işe yaramadı"

Gelinen noktada politika faizlerinin düşük olmasının bir işe yaramadığını, çünkü piyasadaki faizlerin enflasyonun üzerine çıktığını aktaran Alkin, "Piyasa şu an yüzde 50-60 faizle çalışıyor ama Merkez Bankası'nın tabela faizi dediğimiz politika faizi 8,5'te kaldı" dedi ve ekledi:

Bunun kime faydası oldu derseniz bir ölçüde bankalara bir faydası oldu. Neden? Çünkü bankalar MB'den ucuz kaynak aldılar, yüksek faizle kredi verdiler ve ara farktan ciddi karlar elde ettiler. Dolayısıyla tekrarlayacak olursak Türkiye uyguladığı politikaların tersini yaparak ama kademeli bir şekilde yaparak ülke bu darboğazdan çıkabilir. Çünkü hemen bundan vazgeçmek ekonomide büyük bir zarar yol açar."

"Ekonomi politikası mutlaka değişmeli"

İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz da Alkin ile benzer görüşte.

Türkiye'nin şu anki politikalarla darboğazdan çıkamayacağına değinen Yılmaz, ekonomi yönetiminin mutlaka değişiklik yapması gerektiğini söyledi.

 

Kamil Yılmaz
Kamil Yılmaz / Fotoğraf: Twitter

 

Politika faizinin enflasyona yakın bir seviyede kademeli olarak artırılması önerisinde bulunan Yılmaz, "Eğer bu yapılmazsa bu aşamada dövize olan talebi tutmak mümkün değil" dedi.

"Ortodoks politikalara geri, dönülmeli"

Sonuç itibariyle sözü edilen "faiz sebep, enflasyon sonuç" söyleminin terk edilerek yöneticilerin "enflasyonla mücadele için faizi yükseltmek durumundayız" demelerinin daha doğru olacağının altını çizen Yılmaz, devamında şunları kaydetti:

"Çünkü Türk lirasından kaçışı durduramıyorsunuz, ikincisi bütün fiyatlar yanlış oluyor. Yani şu anda bir politika faizi var ama ticari kredi faizleri 17-20, mevduat faizi 30-40 ve tüketici kredisi 50-60 bandında. 10'larca faiz var ve hepsi farklı yerlerde. Elbette bu faizler olacak ama birbirine yakın olmalı. Bu kadar büyük farklılık olamaz. Kısacası Türkiye'nin Ortodoks ekonomi politikalarına dönmesi gerekiyor, eğer dönmezse sonuç itibariyle bir kriz kapıda görünüyor."

"Daha önce de krizler yaşadı, doğru politikalarla atlatılabilir"

Ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir ise büyük bir ekonomi olan Türkiye'nin ekonomik krizden çıkmasının mümkün olduğunu söyledi.

Demir'e göre ülkenin içinde bulunduğu ve krize sokan politikalardan vazgeçilirse, büyümesi, istikrarı gözeten ve daha adil bir politika uygulanırsa Türkiye ekonomisini düzeltebilir.

 

Oğuz Demir
Oğuz Demir / Fotoğraf: Twitter

 

Türkiye'nin daha önce benzer birçok kriz yaşadığını ve her seferinde bunu atlatmayı başardığını dile getiren Demir, "Ülkenin krize girmesinin nedeni yanlış politikaların uygulanmasından kaynaklanıyordu, bugün doğru işler yapılırsa elbette düzelir" diye konuştu.

"Dünyaya entegre, akılcı politika uygulanmalı"

İstikrarlı, güven veren ve dünyaya entegre işlerin yapılmasının önemine vurgu yapan Doç. Dr. Oğuz Demir, sözlerini şöyle tamamladı:

Çünkü Türkiye'yi krize sokan olumsuzluklar bunlardı. Doğru adımların atılmamasıydı. Buna tam olarak Ortodoks politikalar diyemem. Zira Ortodoks politikalar tek başına uygulandığında uzun zamandır bedel ödeyen kitlelere daha fazla yük getirildi. Dolayısıyla daha akılcı ve bir yere bağlı kalmadan doğru politikaların uygulanması ülkeyi krizden çıkarabilir."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU