Dünya asla eskisi gibi olmayacak!

Rusya'nın zaferi başka savaşlar demek. Ukrayna'nın zaferi ise büyük bir Rus çatlağı anlamına gelir!

İllüstrasyon: Eduardo Morciano/Foreign Affairs

Bu başlık bana değil, Fransız araştırmacılar Dominique Vidal ile Bertrand Badie'ye ait (Kasım 2022).

Kitabın içeriğini incelediğimizde nostaljiden eser bulamıyoruz. Bununla birlikte 10 yılı aşkın bir süredir her yıl "dünyanın ahvali" konulu bir kitap yayımlayan iki büyük uluslararası ilişkiler uzmanı, kendisine öfkeli oldukları Amerikan hegemonyasının, daha barışçıl ve daha az sorunlu bir dünyanın görünür olmasına yol açmaksızın, bitmek üzere olduğunu düşünüyor.

Başkan Putin'in ABD'li ve Avrupalı muhalifleri, onun Ukrayna'ya yönelik savaşının ardındaki asıl hedefleri konusunda hayrete düşmüş durumdalar.

Muhalifler onu uluslararası hukuku ihlal etmek, "bağımsız bir ülkeyi işgal etmek, geçen yüzyılın 70'li yıllarının ortalarından bu yana üzerinde anlaşmaya vardıkları Avrupa güvenlik ve iş birliği düzeninin kurallarını baltalamakla" itham ediyorlar.

Sonra da onun Sovyetler Birliği'ni geri getirmek istediği sonucuna varıyorlar!

O ise özel askeri operasyonunda, Avrupalıların peşine takıldığı Amerikalıların yerle bir etmek istediği Rusya'nın güvenliğini savunma niyetiyle hareket ettiğini söylüyor!

Buna delili de şu:

Onlar, Ukrayna Hükümeti'nde, Ukrayna'yı NATO veya Atlantik Anlaşması Örgütü'ne dahil etmeyi hedefleyen Nazilerin talebine cevap vermek istediler ki düşman Rusya'nın sınırlarında olsun!

Putin, Rusya'nın güvenliğini savunmaya dair özel isteğinin yanı sıra dünyaya hitaben tek kutuplu bir dünya yerine çok kutuplu bir dünya için çabaladığını da dile getiriyor!

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İki Fransız araştırmacı da bundan Putin'in "mütevazı" olduğu sonucunu çıkarıyor.

Öyle ya Sovyetler Birliği iki kutuplu uluslararası sistemin taraflarından biriydi ama şimdi Putin, Hindistan, Almanya, Japonya ve İngiltere gibi olmayı kabul ediyor!

Gelgelelim Rusya'ya inanmak pek mümkün değil. Zira böylesi bir sistem için çabalasaydı savaşa ihtiyacı olmazdı ve Amerikan hegemonyasından bıkmış ve daha adil ve dengeli bir küresel sistem için çalışan onlarca ülke, davasında onu onaylardı!

Temelde çok kutupluluk çağrısında bulunan ülkeler şu an Rusya ve Çin'den rahatsız. Çünkü bu iki ülke savaşla tehdit edip bunu uyguluyor.

Üstelik çok kutuplu bir dünya kurmak için değil, İkinci Dünya Savaşı'nın Çin'de bıraktığı mağduriyeti gidermek ve 1990'da Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Rusya'nın elinden kayıp giden "hakları" geri almak için!

ABD'liler ve diğerleri tek Çin söylemini kabul ediyorlar ama bunun şimdi Tayvan'ı ilhak etmek suretiyle zorla değil, Makao ve Hong Kong'da olduğu gibi aşamalı ve barışçıl bir şekilde gerçekleşmesini arzu ediyorlar.

Geçmişin aksine Çinliler artık eskisi gibi barış yoluyla birlikten bahsetmiyor, aksine aceleci davranarak ABD'nin Tayvan'ın daha fazla silahlanması isteğine karşılık tepkisini ortaya koyuyor.

ABD'liler, Japonlar, Avustralyalılar ve Güney Koreliler ise Çin'in Güney Çin Denizi, hatta Hindistan sınırlarında askeri vücut gösterisinden duydukları endişeyi dile getiriyorlar!

Ancak hacmine, ekonomik ve askeri güçlerinin büyüklüğüne ve ABD ile olan şiddetli rekabetine rağmen Çin birkaç gün önce birkaç trilyon ABD doları razervini açıkladı ki bu, iki kıta ülkesi arasındaki karışıklık ve paylaşımın efsanevi boyutta olduğuna işaret ediyor.

Çin nihayetinde uzak ve etrafında birleşik ve güçlü bir Amerikan dünyası var. Bu durum bize Huntington'ın Medeniyetler Çatışması adlı eserinde (1996) geçen şu sözünü hatırlatıyor:

Büyüklük ve rekabet göz önüne alındığında Çin'in kaderi, medeniyet ruhu ve ortak çıkarlarla Atlantik ve Pasifik dünyasının bir parçası veya müttefiki olmaktır.


Tüm bunlardan sonra ya da tüm bunlarla birlikte Rusya; ABD ve Batı için Çin'den daha az rahatsız edici olsa gerek.

Gerçekten de böyle. Zira Çin (!) ile kıyaslanabilecek ne ekonomik ne de askeri üstünlüğe sahip; üstelik ruhu, dini ve kültürü Batılı.

Avrupa onun ürünleri için ana pazar konumunda. Ancak sorun şu ki o, Avrupa'nın merkezinde ve üç kıtayı kapsayan üçgenin de tam ortasında.

Bu, İkinci Dünya Savaşı'nda ezici bir yenilgiye uğrayana kadar derin bir endişe ve "yaşam alanı" arayışı içinde olan Almanya'yı hatra getiriyor. ABD ve Rusya'nın yardımı olmasaydı bu mümkün olmazdı!

Almanya için istisna olan şey, Rusya için mevcut değil. Mesele sadece onun kitle imha silahlarına sahip olması da değil; Rusya'nın yıkılıp solması, Avrupa ve Asya'nın da birlikte (!) yıkılıp solması demektir.


Çin, resmi açıdan (mevcut durum açısından değil) Tayvan'ı "geri aldığı" takdirde daha önce zaten hiçbir koşulda yapmadığı gibi artık savaşla tehdit etmek veya savaşa girmek zorunda kalmayacak.

Peki, Rusya ile çözüm nedir?

Kimse zannetmesin ki Rusya dünya liderliğini zorla Amerika ile paylaşan Sovyetler Birliği'dir.

Bilakis Rus imparatorluk ruhu kadimdir ve çarlar zamanına uzanır. O her zaman komşularıyla çatışma halindeydi.

Öyle olmasa neden Rusya Ayısı'ndan dem vuralım ki?!.

Savaşlara girdi ya da Osmanlılar, Britanyalılar, Fransızlar ve Almanlar tarafından kendisine yönelik savaşlar başlatıldı ama hiçbir kalıba sokulamadı!
 


Avrupalılar ve ABD'liler durumun farkında olduklarından zayıf Rusya'nın daha zayıf olan Gürcistan'a (2008), sonra da Kırım'a (2014) yönelik saldırısına katlandılar.

Ama Çarlığa, Sovyetizme ya da milliyetçiliğe sabretmek, sonu gelmez ve dünya çapında yıkıcı savaşlar demektir.

Üstelik bu yıkım, kentsel veya insani değil, merkezi Avrupa olan çağdaş dünya düzeninin yüz yılı aşkın süredir kendisine dayandığı medeniyetin yıkımıdır.

ABD'liler daha önce defalarca yaşlı Kıta'nın yavaşlığından şikayetçi olup onu kaderine terk ederek geri çekilmek istediler.

Ancak bir asır boyunca bu üçüncü oluyor ki barışı geri getirmek için askeri ve ekonomik olarak yaşlı Kıta'ya müdahale ediyorlar! Mesele şu ki bu sefer savaş, zafer veya yenilgiyle bitmemeli!

Rusya'nın zaferi başka savaşlar demek. Ukrayna'nın zaferi ise büyük bir Rus çatlağı anlamına gelir!


Gelin Vidal ile Badie'ye ait kitabın başlığına dönelim: Dünya Asla Eskisi Gibi Olmayacak! Bu iki isim kitaplarında, bizim özetlediğimizi detaylıca ele alıyor.

İki kaide benimsiyorlar: denge sebebiyle Soğuk Savaş'ın istikrarı ve Bretton Woods ve küresel kapitalist sistem.

İlk kaide Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle yıkıldı. Küresel ekonomik sistem ise küreselleşme ve onun şaşırtıcı yeni araçları tarafından darbe yedi.

Badie ve Vidal çöken sistem için üzülmüyorlar, ancak savaşlardaki artış ve korkunç çevresel bozukluk ortada dururken alternatifler nerede?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU