Cumhurbaşkanı Erdoğan: ÖSYM şaibeleri de ortadan kaldırarak yoluna devam edecek

Erdoğan “Yani biz orada boşta bulunsak veya boşluğa düşsek bunu seçime kadar satacaklardı. Çünkü gençleri nasıl aldatırız gayreti içerisindeler” dedi

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi'de yaptığı görüşmenin ardından, Türkiye dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Türk-Rus ilişkilerinin karşı karşıya kaldığı meydan okumaların üstesinden diyalog ve iş birliği ile gelmeyi başardığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

Sayın Putin'le tesis ettiğimiz karşılıklı güven ve saygıya dayalı ortak anlayış, ilişkilerimizin teminatıdır. Mevcut şartlar altında önemli olan, ilişkilerimizi ortak çıkarlarımız temelinde ve uluslararası sistem içinde sürdürmek, ileri götürmektir. İkili görüşmemizde ticari ve ekonomik iş birliğimizin daha da geliştirilmesi üzerinde etraflıca fikir alışverişinde bulunduk. Ticarette hedefimizi daha önce 100 milyar dolar olarak ifade etmiştik. Bu doğrultuda enerji başta olmak üzere, ticaret, turizm ve tarım gibi alanlarda iş birliğimizi geliştirmek istiyoruz. İkili ticaret hacmimizin daha dengeli bir zemine kavuşmasını temin etmek noktasında kararlıyız. Ekonomik ve ticari ilişiklerimize dair yol haritası mahiyetinde bir mutabakat zaptı da Soçi'de Ticaret Bakanımız ile Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak tarafından imzalandı. Suriye'de yuvalanan terör örgütlerine karşı atılabilecek adımları da aramızda mütalaa ettik. Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden, Suriyeli kardeşlerimizle birlikte askerimize, polisimize, güvenlik güçlerimize, sivil vatandaşlarımıza saldıran bu katil sürüleriyle mücadelemize birlikte gereken cevabı verme kararında da mutabık kaldık.

 "Ukrayna'daki savaşın kazananı olmayacağını başından beri vurguluyorum"

Erdoğan, Rusya'yla sürdürdükleri diyaloğun müspet yansımalarına Kafkaslar'da, Suriye'de ve Ukrayna'da şahit olduklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihraç edilmesine yönelik girişim, bunun en son küresel örneğidir. Şimdi önemli olan, planın sağlıklı şekilde uygulanması ve oluşan müspet havanın İstanbul'daki müzakerelere dönüşe yönelik somut adımlara tahvil edilmesidir. Ukrayna'daki savaşın kazananı olmayacağını başından beri vurguluyorum. Sahadaki sıkıntılara rağmen krizin müzakere masasında çözüleceğine olan güçlü inancımı da koruyorum. Sayın Putin'e, Sayın Zelenski'yle görüşmesine ev sahipliği yapabileceğimizi bir kez daha hatırlattım. Karadeniz'den komşumuz Rusya'yla diyaloğumuzu, bölgesel ve küresel barışa katkı sunmak maksadıyla her alanda ilerletmeye devam edeceğiz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Onlar da bir defa kesinlikle süreci durdurmak gibi bir şeyi kabul etmiyorlar"

Erdoğan, bir gazetecinin, cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden biri olan Akkuyu Nükleer Santrali'nin önemine değinerek, "Sizin enerji konusunda da en başından beri çok sık vurgu yaptığınız konulardan bir tanesi yerlileşme ve millileşme. Rus tarafı ile bir Türk ortağın girişimi olarak yola çıkan IC İçtaş, zaman içinde önemli bir bilgi birikimi ve know-how üretmişti fakat kısa süre önce ilginç bir gelişme oldu ve Rus tarafı Rosatom yarı yarıya ortak olduğu bu şirkette çalışmalarını durdurdu ve feshetti. Acaba bu konu gündeme geldi mi? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu adım, bu projenin gecikmesi veya Türk tarafının bir miktar daha böyle taşeronlaştırılmasına neden olabilir mi? Böyle bir risk görülüyor mu?" şeklindeki sorusunu da şöyle yanıtladı:

Tabii böyle bir konuyu görüşmemek olamaz. Görüştük. Akkuyu Nükleer Güç Santrali, ülkemizin enerji stratejisi içinde ayrı bir öneme sahip. Akkuyu'nun ilk reaktörünü 2023 yılında hizmete alma hedefimiz sürüyor. Bu hususları, Rus tarafıyla görüşmelerimizde bir kez daha ele aldık. '25 bin kişi şu anda çalışmıyor. Burası kapatıldı.' gibi ifadeler söyleniyor. Böyle bir şeyi ben de kabul etmedim, Rus tarafı da kabul etmiyor. Çalışıyorlar. Şimdi önümüzdeki hafta Mersin Taşucu'nda Abdülhamit Han sondaj gemimizi uğurlamaya gittiğimde aynı gün oradan Akkuyu'ya geçeceğim. Akkuyu'daki çalışmaları yerinde, bizzat heyetimle beraber izleyeceğim. Ondan sonra da Sayın Putin'e oradaki gelinen durumu aktaracağım, söyleyeceğim. Ona göre de yol haritamızı belirleyelim diyeceğim. Yani onlar da bir defa kesinlikle süreci durdurmak gibi bir şeyi kabul etmiyorlar.

"Sayın Putin'le ruble üzerinde mutabık kaldık"

“Türkiye, dünyada sadece bu son gelişmelerde değil, bunun dışında da serbest pazar ekonomisinin en önemli bir açık kapısıdır." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Tabii bu Soçi ziyaretinin bir güzel tarafı da şu oldu: Sayın Putin'le ruble üzerinde mutabık kaldık. Ruble noktasında bu alışverişlerimizi yapacağımız için o da tabii Türkiye-Rusya arasında mali noktada ayrı bir güç kaynağı olarak Rusya'ya ve Türkiye'ye inşallah kazandıracak. Bir de Rusya'nın Mir kartı var. Şu anda bizim beş bankamız bunun üzerinden çalışmalarını sürdürüyor. Burada da çok ciddi gelişmeler var. Bu da tabii Rusya'dan gelen turistleri çok çok rahatlatan bir süreç. Onlarla alışverişini, otel ödemelerini yapabiliyorlar. Bu da tabii hem onlar için hem bizim için çok çok rahatlatıcı bir sistem. Bu ziyaretimizde Rusya Merkez Bankası Başkanı ile bizim Merkez Bankası Başkanımız da görüşmelerini yaptılar.

 "Azerbaycan'ın Londra Büyükelçiliğine saldırıyı da kabul edilemez buluyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi konusunda Rusya'dan iki taraf için de "itidal" açıklaması geldiğini belirterek, "Gerilim artar mı?" şeklindeki sorusu üzerine şunları kaydetti:

İlham kardeşimle iki gün önce bunları etraflıca konuştuk. Öncelikle bir Azerbaycanlı kardeşimizin şehit olmasına neden olan saldırıyı kınıyoruz. Karabağ, Azerbaycan'ın uluslararası tanınmış sınırları içerisinde yer alan Azerbaycan toprağıdır. Azerbaycan, tabiatıyla topraklarında yasa dışı hiçbir silahlı unsurun bulunmasını istemiyor. Üçlü Bildiri'den bu yana yaklaşık iki yıl geçti. Ermenistan'ın buradaki taahhütlerini de bir an önce yerine getirmesi önem taşıyor. Azerbaycan'ın Londra Büyükelçiliğine saldırıyı da kabul edilemez buluyoruz. Bu olayın ciddiyetle ve detaylı bir şekilde soruşturularak faillerine gerekli cezaların verileceğini ümit ediyoruz.

Şanghay Beşlisi'nin toplantısına katılacağız”

"Eylül ayında Şanghay Beşlisi Özbekistan'da toplanacak. Görüşmemizde Sayın Putin de rica etti, nasip olursa biz de inşallah oradaki toplantıya katılacağız" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

Şanghay Beşlisi’nin gerek üyeleri gerek gözlemci ya da diyalog ortağı olarak oraya katılacak olanlarla biz de beraber olalım diyoruz. Örneğin Çin geliyor, öbür tarafta Suud gelecek, Katar gelecek. Orada onlarla bir arada olmayı hedefliyoruz. Şu anda fevkalade bir durum olmazsa inşallah ben de oraya katılacağım. Orada bunları çok daha iyi değerlendiririz.

“Bizim öyle bir helalleşme sıkıntımız yok”

HDP'nin Zaho'daki olayı "Zaho ikinci Uludere’dir" şeklinde değerlendirmesinin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "helalleşme" konsepti altında Uludere'ye gittiği hatırlatılarak "Bu helalleşme konsepti altında Uludere'ye gidilmesini, HDP’nin çağrısının iki hafta sonra gidilmesini nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

Biliyorsunuz ben Uludere'deki o olayda ebediyete irtihal eden bütün kardeşlerimizin aileleriyle bir araya geldim. Şırnak'ta Şerafettin Elçi Havalimanı'nın açılışında o ailelerle görüşmelerimi yaptım. Bizzat eşimi de Uludere'ye gönderdim. Eşim Uludere'ye gitti, oradaki ailelerle yerinde görüşmeler yaptı. Dolayısıyla bizim Bay Kemal gibi kalkıp da nerede bir fırsatçılık var, o fırsatçılık anı geldiğinde onlarla bir araya gelmek gibi bir yaklaşımımız yok. Bay Kemal helalleşmeden bahsediyor. Sen bu ifadeyle bir defa kendini açığa çıkarıyorsun. Nedir o? Bir yerde bir borç varsa gidersin helalleşirsin. Demek ki sen bu işlerde tarafsın. Böyle bir durum zaten sözkonusu. Onun için de helalleşme zarureti doğuyor. Bizim öyle bir helalleşme sıkıntımız yok. Çünkü biz bütün vatandaşlarımıza karşı her türlü yapmamız gerekenleri yaptık, yapıyoruz ve bundan sonra da aynı şekilde yapmaya devam edeceğiz. Bizim vatandaşlarımıza karşı hak noktasında evelallah bir sıkıntımız yok, buna inanıyoruz. Hele hele orada belediyeyi de biz kazandığımız için, nasıl oluyor bu iş, hem öyle hem öyle.

"Boşta bulunsak bunu seçime kadar satacaklardı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KPSS'nin iptal edilmesi hatırlatılarak "Son duruma ilişkin bilgi verebilir misiniz? FETÖ parmağı var mı? Sosyal medya tarandığında, bakıldığında resmi olarak parmağı olmasa da hükümetle gençleri karşı karşıya getirmek isteyen bir FETÖ'cü grubun varlığı çok aşikar görülüyor" sorusunu yanıtlarken "FETÖ'cü grup mu desek, 6'lı masa mı desek, bir de masanın altı var, yedi…" ifadelerini kullandı.

"Şimdi dikkat ederseniz, aynı anda hepsi adeta aynı cümlelerle, aynı kelimelerle bunu tanımlamaya çalıştılar." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

Yani biz orada boşta bulunsak veya boşluğa düşsek bunu seçime kadar satacaklardı. Çünkü gençleri nasıl aldatırız gayreti içerisindeler. Tabii bu tutmadı çünkü biz durumu gördük. Durumu gördükten sonra ben ÖSYM Başkanı olan arkadaşımızı da bir zan altında bırakmak istemem ama soruşturmaların hayırlı bir netice vermesi noktasından hareketle kendisini görevden almak suretiyle oraya hemen 24 saati bulmadan bir arkadaşımızın atamasını yaptık. Bu atamayla beraber de hemen ekibini en güzel şekilde kurması için talimat verdik. Üst düzey de bir ekip oluşturduk ve bu ekiple çalışmalarına anında başladılar. Atamayı yaptığımız gibi çalışmayla da hemen ertesi sabah çıktı basın toplantısını yaptı ve önümüzdeki ayın 17'sinde de süreci başlatma kararını aldık. Sınavı iptal edilenlerden herhangi bir ücret talebi de kesinlikle olmayacak. ÖSYM, bundan sonraki süreci, kademeleri de inşallah en güzel surette devam ettirerek, şaibeleri de ortadan kaldırarak yoluna devam edecek.

"Bay Kemal kendisine lütfettiğimiz isimdi" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken sürekli 'Bay Kemal' ifadesini kullanıyorsunuz. O da 'Evet ben Bay Kemal'im dedi. Buna dair ne diyorsunuz? Bay Kemal demeye devam edecek misiniz?" sorusuna şu cevabı verdi:

Şimdi burada da söyledik ya… Bay Kemal tabii uzun zamandır kendisine lütfettiğimiz bir isimdi ama bu ismi kabullenmekte önce zorlandı, sonra kabul etti. Bize düşen nedir? Hayırlı olsun demektir. Fakat enteresan olan bir şey daha var, bizim bu ziyaretler de kendisini rahatsız ediyor. Biz bu ziyaretleri yapacağız. Ne Bay Kemal ana muhalefet olarak ne yavru muhalefet, onlar bu tür şeylere giremezler. Bizim şu 40 yıllık siyasetimizin tamamı elhamdülillah bu yolda geçti. Dünyanın gitmediğimiz ülkeleri istisnadır, nadirdir. Bundan sonraki süreçte de Rabbimizin bize verdiği ömür boyunca bunları inşallah yapmaya devam edeceğiz.

 

AA 

DAHA FAZLA HABER OKU