ABD Başkanı Joe Biden'ın Ortadoğu turu: Geri çekilme ve koalisyon oluşturma arasında

Dr. Gökhan Çınkara Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

ABD Başkanı Joe Biden Ortadoğu'ya ilk seyahatini İsrail'den başlatmış oldu. İç politik gündemin ağırlığı Başkan'ı dış politikasında revize yapmaya itti.

Çünkü ABD'de artan enerji fiyatlarıyla (enflasyon yüzde 9'ları aşıyor) baş etmenin en kestirme yolu dünyanın ikinci büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan'dan mevcut talep yoğunluğunu sakinleştirecek şekilde petrol arzını artırmasını istemekti. 

Joe Biden başkanlığa adaylık sürecinde Türkiye'ye olduğu gibi, Suudi Arabistan yönetimine de sert mesajlar (pariah state; yani uluslarası sistemden dışlanmış devlet) vermekten geri durmadı. 

Fakat söylenen bu sözlerin günün gerçekliğinde çok bir anlamının kalmadığı aşikar. 

Bu açıdan Suudi Arabistan ziyareti, oldukça ABD'nin inisiyatifiyle oluştu denilebilir.

Biden'ın Kral Selman'la muhatap olacağına dair ısrar geçersiz oldu. Veliaht Prens Muhammed bin Selman (MbS) ile görüşmesinin 3 saat sürdüğü göz önüne alındığında, Krallığın müstakbel liderinin kim olduğu da Biden tarafından netleştirilmiş oldu. 

Biden'ın ziyaretinin esas odağı Suudi Arabistan olsa da bunu İsrail ziyaretiyle genişletmesi bölge jeopolitiği için tamamlayıcı bir koalisyon oluşturma arzusunu yansıttı. 

Başkan Trump'ın giderayak Ortadoğu bölgesi için ortaya koyduğu yeni düzen arayışının diplomatik bir girişime somutlaşması olarak İbrahim Anlaşmaları, Joe Biden tarafından da sahiplenildi.

Halihazırda Biden'ın Ortadoğu'ya ve Filistin-İsrail anlaşmazlığına dair somut ve alternatif bir çözüm planı bulunmuyor. Bu yapmış olduğu son gezi de esasında yeni durumun bir işareti olarak okunabilir. 

Biden artık bölge ülkelerinin bir araya gelerek ortak bir irade oluşturmasının önemli olduğunu düşünüyor. İsrail'in de bölge siyasetine entegrasyonuna teşvik ediyor. 

ABD'nin Arap toplumları ve ülkeleri açısından başının ağrıdığı nokta İsrail yanlısı politikaların taşıyıcısı olduğu şikayetiydi.

ABD'nin bölgede nüfuzunu tesis etme yolu olarak Suudi Arabistan ile ilişkileri daha geniş bir bölgesel konsensüs içerisinde ele alma ısrarı da bundan kaynaklanıyor.


Fakat Biden'ın ziyaretinin görünür kıldığı birtakım yeni gerçeklikler var.

Bunların ilki, Prens Muhammed bin Selman'ın büyük güçler arasındaki mücadelesinden en karlı çıkan bölge lideri olduğudur.

Ukrayna savaşı ile değişen güçler dengesi arasında yükselen ülkeler kendilerine yeni jeopolitik fırsat alanları bulmaya başladılar.

Suudi Arabistan bu noktada, elindeki yaygın ve geniş petrol kaynaklarıyla, savaş ile ortaya çıkan arz sorununa cevap verebilecek en kritik ülkelerden birisi haline geldi.

Uluslararası düzeni idealistik temalarla revize etmeye odaklanan Biden yönetimi ise yeni durumun baskıları karşısında oldukça farklı bir rotaya girdi.

Bu sebeple Prens MbS'in olanbiteni izlemesi ve yeni dengede yerini alması yeterliydi. 

Bu sebeple Prens MbS için orta vadede bölgesel ve küresel ölçekte liderliğine ve politik/toplumsal projeksiyonuna meydan okuyabilecek aktörlerin olmadığı görülüyor.

Bu da onu ülke içinde 2030 Vizyonu'na dönük atacağı cesur adımları rahatlıkla atmasına imkan verecek. 


İkinci gerçeklik ise, ABD'nin Ortadoğu'dan çekilişinin devam ettiğidir.

Biden'ın koalisyonlara dönük ısrarı da müttefiklik içerisinde bulunduğu ülkelerin bir arada hareket etmesini istemesinden kaynaklanıyor.

Çünkü Rusya ve Çin'in bölgede ve aynı zamanda Körfez'de etkisi her geçen gün artıyor.

Bu iki ülke ABD'nin sunacağı fırsatları tam olarak karşılamasa da önemli geri dönüşleri bölge ülkelerine sağlayabiliyor.

Bu sebeple ABD, ulusal çıkarlarının bölgede sınırlandırılmaması için tarihsel ittifak içerisinde olduğu ülkelerin koalisyon içerisinde ortaklaşmalarını teşvik ediyor.

Bu sebeple KİK+3 Toplantısı (Cidde Kalkınma ve Güvenlik Zirvesi) önemliydi.


Üçüncü gerçeklik ise, İsrail'in İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde Körfez'e eklenmesinin devam ettirilmesi.

Şimdilik bu süreç küçük adımlarla ilerlese de ABD'de siyasi değişiklikler ivmelendirici etki yaratabilir. 

Prens Muhammed bin Selman Ortadoğu'da oluşan yeni sürecin yeni merkezi olma noktasında kararlı. Küresel ve bölgesel gelişmeler şu an Prens'in tarafında.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU